Kuşbakışı-1: Sait Faik’ten Ölüme
Ulaş Başar Gezgin, ulasbasar@gmail.com
Sait Faik ve Hüseyin Rahmi
Sait Faik yaşasaydı bugün neler anlatırdı,
ya Hüseyin Rahmi Gürpınar? İki yazarın da anlatılarında gayrimüslimler büyük
bir yer kaplar. Daha da dindarlaşılan bir dönemde Sait Faik ve Hüseyin Rahmi
güncel kalabilecekler miydi? Belki de adaların dışarı adım atmayacaklardı bundan
böyle… Yerlerini dolduran da çıkmadı. “Sait Faik’in Hüseyin Rahmi’nin benzeri”
diyebileceğimiz kim var… Kimse yok… Belki tam da bu yüzden dönem yazarları
saymalı onları…
Google, Facebook, Amazon
Kabahatin büyüğü bizde işin gerçeği… Bu
şirketleri biz büyüttük. Amazon’un korkunç çalışma koşullarını bilmemize
karşın, en ucuz ürünler orada diye Amazon’dan alışveriş yapmaya devam ettik.
Google bizi gözetlerken kendimiz buna onay verdik. Facebook, verilerimizi çalıp
üçüncü kişilere satarken aldırmadık, nasılsa gizli saklı bir şeyler
paylaşmıyorduk. Onlar büyüdü, biz sonsuz veriler arasında daha da küçüldük. Ama
hani ya alternatifler? Bu üçlünün alternatiflerini bulmamız gerekiyor. Yoksa
çarklar aynı biçimde dönmeye devam eder.
Göçmenler
Daha bugün 80’lerde Avrupa sınırlarını
sahte pasaportlarla hallaç pamuğu gibi atan bir tanıdığın hikayesini dinledim. Artık
ne mümkün… Ama milyonlarca göçmen, Türkiye’nin doğu ve güneydoğu sınırlarından
pasaportsuz girdi, giriyor. Nedenler çeşit çeşit… İranlılar daha laik bir düzen
için kaçıyor genelde, ölüm, tutuklanma tehlikesiyle; diğerleri savaştan
kaçıyor. Başkaları ise, ülkelerinden aldıkları gerici ideolojiyle yeni
ülkelerinde uyumdan çok uzak. Göçmenler yeri geliyor ucuz işçi oluyor, yeri
geliyor iktidarın Avrupa’yla pazarlık aracı… Birlikte yaşamak birçok açıdan
zor, fakat geri gönderme yolları tıkalı oldukça birlikte yaşamaktan başka çözüm
yok. Afrikalıların ve İranlıların uyum düzeyleri çok daha yüksek… Açın şu
Avrupa kapılarını, birkaç milyon Türk de gider…
ABD’de 1 Milyon Kişi Nasıl Olup da
Öldü?
Kimilerine göre, sağlık hizmetlerine
erişimdeki eşitsizlik nedeniyle oldu bu… Ölenler arasında renkliler ve
Hispanikler daha yüksek oranda… Başta pandemiye inanmayan bir başkan… Maske
takmayı reddeden iktidar yanlıları… Birçok komplo kuramına inanan bir halk… Aşı
karşıtları (belki haklı olanları da var işin kötü tarafı, yeterince denenmemiş
bir aşıyı vurulmak istemeyenler onlar; Türk diye yere göğe sığdırılamayan
birinin ve şirketlerin milyar dolarlarına milyar dolar katmasına hayır diyenler
de var…) Bizde farklı mı… Değil elbette.
Ölüm üstünden demografik araştırmalar yapmak hassas bir konuya dokunmak gibi
olabilir. Ancak salgının kodları da, gelecek salgınlara karşı, ancak böyle
çözülebilecek.
Vangelis ve Cennetin Fethi
Çok değerli bir müzisyeni kaybettik. En
iyi bilinen yapıtı, Cennetin Fethi idi. Yalnız, filmde (1492), tarihin yanlış tarafında saf tutmuş oldu
müziğiyle… Gerçekte Amerika’yı ilk bulan olmayan ve bugün heykelleri sömürgeci
vahşeti nedeniyle yerlerde sürüklenen Colomb’u konu alan film, bir kere
Amerikalı yerli halkların Amerika’yı ilk keşfedenler olduğunu gözden kaçırmakla
kalmıyor, aynı zamanda Vikinglerin keşiflerini de yok sayıyor. Ben Vangelis
olsam, böyle bir film için, sömürgeci vahşeti düşünerek, ağlatılı bir müzik
yapardım. “Cennet’in fethi, Cennet’i Cehennem etti” koyardım adını…
Yunanistan’da Neler Oldu/Oluyor?
Hani bir zamanlar SYRIZA vardı. Umut
olmuştu Türkiye soluna… Herkes yarışıyordu “Türkiye’nin SYRIZA’sı biziz”
demekte… Şimdi ne oldu Yunanistan’a? Son seçimlerde, meclisteki 300 sandalyenin
yaklaşık yarısı, liberal-muhafazakâr partinin oldu. SYRIZA 86, Yunanistan
Komünist Partisi 15 sandalyede kaldı. Ne çözümlemeler yapılmıştı SYRIZA
kazandığı zaman… Aynı formül izlenecek, Türkiye’de de sol kazanacaktı. Bir de
şu: Yunan halkı solcu bir halktı. Özel bir yapısı vardı. Hepsi tuzla buz… Ders
çıkaran oldu mu?
Ho Amca ve Vietnam
“İki lafının başı Vietnam” diyorlar.
Olsun. Ho Amca’nın önderlik özelliklerini anımsayalım. Gezmediği ülke,
bilmediği belli başlı dil kalmamış. Fransız Komünist Partisi kurucularından;
Sovyetlerde Rusça ders vermiş, Çin’de hapse düşüp Çince şiir yazmış. Dünyayı
her açıdan takip etmesini bilen bir önder. Hep ekmeğini hayatı sıkarak
kazanmış, bulaşıkçılıkla başlayarak. 30 yıl ülkesinden uzakta yaşamış,
nicelerini örgütlemiş. Vietnam’da bir değil üç komünist parti varmış, onları
birleştiren Ho Amca olmuş. Sonra Sovyetlerle Çin birbirine girdiğinde, ABD’yle
savaşmakta olan Kuzey Vietnam’ın devlet başkanı olarak ikisinden de destek
almayı sürdürmüş… “Ho Amca tavrı” demiş Türkiye ve dünya solu buna. Öyle de
alçak gönüllü… Sandaletli başkan… Ona bakıp örnek alanlar olsa ya… Onun yerine
sosyalist devrimler sonrası oluşan bürokrat kesim saraylarda kaldı; böylece
çökerttiler sosyalizmi…
Ölüm
Öbür dünya var mı? Öbür dünya
anlatılarındaki tonlarca tutarsızlık “yok” dedirtiyor. Kabul etmeliyiz ki
ölümle birlikte toprak olacağız, ilerisi yok. Ama çoğunluğun öbür dünyaya
inanmasının sanırım bir işlevi var: Kimileri, ama hepsi değil, böylece
kötülükten uzak duruyorlar. “Din yoksullar içindir; yoksa zenginler yoksulları
yönetemezdi” sözü belki de doğrudur. Akla “Edison cennete gidebilir” dediği
için (ve birkaç benzer nedenle), görevinden alınan ‘rock’çı imam geliyor.
Aslında, en makulü onu görevden almamak olmalıydı; çünkü dindar olmayan kesime
‘rock’ yoluyla ulaşıyordu. Din, “iyiler Cennet’e kötüler Cehennem’e gider” gibi
laik bir yorumsamaya izin vermiyor.