İstanbul Üniversitesi’nin Kayıp Bin Yılı
Ulaş Başar Gezgin
27 Şubat 425’te Konstantinopolis Üniversitesi kuruldu. Resmi söylem,
İstanbul Üniversitesi’nin tarihini 1453’le başlatır. Oysa ‘fetih’ten önce bin
yıl kadar İstanbul canlı bir üniversite hayatına sahipti. 20. yüzyıl ve
sonrasında tartışılagelen ‘çağdaş üniversite reformları’ düşüncesi İstanbul’un
bin yıllık üniversiter mirasını yok saydığı için yanlış bir noktadan sıçramaya
çalışıyor. Sözgelimi, birçok toplumsal bilim dalı bize Avrupa’dan ithal. Yunan
felsefesini çoğunluk Yunanistan’a özgü sanıyor. Oysa bu felsefe bin yıl kadar
İstanbul’da gelişti, en önemli düşünürler bu topraklarda yetişti.
Konstantinopolis Üniversitesi’nin Kuruluşu
Hikaye 27 Şubat 425’te 2. Theodosius’un Konstantinopolis Üniversitesi’ni
kuran fermanıyla başlar. İmparator bugünkü Topkapı surlarını yapan hükümdar
olarak bilinir. Silik bir kişiliğe sahip olduğu, ülkeyi eşinin ve ablasının
etkisinde yönettiği ileri sürülür. Üniversite düşüncesi kendinin değil, eşinin
önerisidir. Eşi Aelia Evdokya eğitimli bir kadındı, şairdi. Evdokya’nın felsefeci
olan babası, Atina Akademisi’nde retorik hocasıydı. Babasının ders verdiği
akademi, Platon’un kurduğu felsefe okulunun devamı niteliğindeydi. Uzun süre
atıl kalan okul, imparatoriçenin babasının yaşadığı dönemde yeniden açılmış ve
yeni Platoncu felsefeye odaklanmıştı. Evdokya’nın üniversite düşüncesinin
kaynağı burası olsa gerektir.
Evdokya İ.S. 401’de Atina’da pagan olarak doğar, sonradan Hıristiyan
olacaktır. Annesi 12 yaşında ölür; geride babası ve iki erkek kardeşi kalır.
Ailenin sorumluluğunu üstlenir; buna karşılık babası ona akademide öğretilen
konuları özel ders olarak verir. Bu sayede, genç yaşında, felsefe ve edebiyat
öğrenimi görür. 20 yaşında babasını kaybeder. Babası, ona hep yazgısında büyük
şeyler olacağını söylemiştir, vasiyetinde de böyle yazar. Ancak, zengin olan
babası tüm mirası erkek kardeşlerine bırakmıştır. Kardeşleri ona yardıma
yanaşmazlar. O da hakkını aramak için İstanbul’a imparatorla görüşmeye gelir.
İstanbul’a geldiğinde, imparator, evlenme çağına gelmiştir. Rivayete göre, o
sırada imparatorun ablası, kardeşi için uygun birini aramaktadır. Evdokya’yla
karşılaşıp hayran olur, onun yazdığı ve okuduğu şiirleri beğenir, abisiyle
aralarını yapar. Evdokya, evlenmek için Hıristiyan olacaktır.
Özetle, Konstantinopolis Üniversitesi’nin arkasında felsefe ve edebiyat
eğitimi görmüş şair bir imparatoriçe vardır. Kimi araştırmacıların ilk
üniversite olarak değerlendirdiği Konstantinopolis Üniversitesi, üst düzey
hocaların ders verdiği ve çok önemli mezunlar vermiş olan bir kurum. Şimdi
hocaları ve mezunları hakkında kısa kısa bilgiler verelim.
Konstantinopolis Üniversitesi Öğretim Kadrosu
Üniversitenin öğretim kadrosunda Aya Sofya’nın tasarımcısı Aydınlı
(Tralles) mimar Anthemios, gökbilim ve felsefe üstüne çalışmalarıyla tanınan
İskenderiyeli Stefanus, şair Ioannes Mauropus, bugün Rusça başta olmak üzere
birçok Slav dilinin yazımında kullanılan Kiril alfabesini geliştiren Aziz
Kiril, rektöre karşılık gelen bir ünvana sahip tarihçi Mihael Psellos, Bizans
Yahudisi Antakyalı doktor Simeon Seth, ‘fetih’ten sonra İtalya’ya kaçarak
Rönesans’a öncülük eden Bizanslı bilginler arasında yer alan felsefeci İoannis
Argiropulos, Aristo’nun kitaplarına yönelik yazdığı yorumlarla tanınan İznikli
Efstratyos, yeni Platoncu düşünceleriyle tanınan Efesli Mihael, imparatorluk
hastanesinde (bugünkü Zeyrek Camii) çalışan doktor Mihael İtalikos, rektöre
karşılık gelen bir ünvana sahip olan eski büyükelçi Georgios Akropolites
(İstanbul’a yönelik Latin işgaliyle ilgili kitabı tarihsel öneme sahip),
Kıbrıslı coğrafyacı Georgios, döneminin en zeki Bizanslısı olarak anılan
matematikçi Leon, Humuslu hukukçu Athanasios, Homeros yorumcusu Selanikli
Efstatyos vd. vardı.
Konstantinopolis Üniversitesi Mezunları
Üniversitenin mezunları arasında, Bizans’ın tutsak olarak tuttuğu, sonradan
Ostrogot Kralı olacak Tefderihos, Yunanca-Bulgarca metin çevirisi ve desteğiyle
tarihe büyük katkı yapacak Bulgaristan Kralı 1. Simeon, bugün önemli bir kaynak
olarak görülen bir Bizans tarihi kaleme almış olan Leo, Latince-Yunanca yaptığı
çevirilerle Yunan mirasının Rönenans Avrupası’na ulaşmasını sağlamış olan
Basileos Bessarion, hukuk adamı ve tarihçi Antalyalı Mihael, Ermeni tarihçi
Ghazar Parpetsi, siyasal rehin olarak tutulan Gürcü prensi ve tarihçi Peter,
Arnavut-Bulgar şarkıcı İoannis Kukuzelis, Bizans ile Rus sanatını birbirine
bağlayan ressam Theofanes vd. vardı.
Konstantinopolis Üniversitesi’nin nakli bilimlere akli bilimlere göre daha
çok kaynak ayırdığı anlaşılıyor. Yine de, üniversitenin tarihsel İstanbul’a
katkılarını gözden kaçırmamalıyız. Birçok antik felsefe ‘fetih’ten bin yıl önce
bile zaten şehirde tartışılageliyordu. Bizans çöktü, bitti, geri dönüş mümkün
değil. Dolayısıyla, artık şehir tarihi araştırmacıları eski siyasal
sıkıntılardan bağımsız olarak Bizans’a bakabilirler. Orada keşfedilmedik bir
hazine bulacaklar.
Yararlanılan
Kaynaklar:
Encyclopædia Britannica (2017). Eudocia Byzantine Empress.
(erişim: 25.02.2017).
Greatrex, G. (2017). Aelia Eudocia (Wife of Theodosius
II). An Online Encyclopedia of Roman Emperors. http://www.roman-emperors.org/eudocia.htm
Lemerle,
P. (2016). Bizans Tarihi (çev. Galip Üstün). İstanbul: İletişim (s.40).
Vasiliev,
A.A. (1943). Bizans İmparatorluğu Tarihi Cilt 1 (çev. Arif Müfid Mansel).
Ankara: Maarif Matbaası (s.124-125).
****
Kaynak: Gezgin, U. B. (2017). (...) Ötekiler Açısından Tarih [History from the Eyes of the ‘Others’].
AVCILARIN EFSANELERİ, ASLANLARIN KISIK SESLERİ:
Ötekiler Açısından Tarih
Prof.Dr. Ulaş Başar Gezgin
Tarih Yöntemi
1. Anlatıbilim Açısından Tarihyazımı.
2. Tarih(çilik) ve Öykü(cülük): Nerede Nasıl ayrılıyorlar?
3. ‘Yenilikçi Tarih Öğretimi Etkinlik Örnekleri’ Üzerine.
4. İnsanlaşmanın Kısa Tarihi: İntikamcı Hammurabi’den Hukuk Devletine.
5. Çin Seddi’ndeki Görünmez Emek.
6. 6 Bardağa Sığmayan Dünya Tarihi.
7.Aynı Suya Bakıp...
Ötekilerin Tarihi
8. Yeni Sömürgecilik: Eski Sömürgeciliğin Torunu
9. Yeni Sömürgecilik Notları: Klasik Sömürgeciliğin Yeni Formları
10. “Nasıl Müslüman Olduk?” Sorusu Üstüne Yeniden Düşünmek.
11. Alevilik-Bektaşilik Açısından Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Üzerine.
12. İlkesizlik, Omurgasızlık, Kişiliksizlik: Devletlerin, Şirketlerin ve Bireylerin İkiyüzlülüğü Üstüne.
13. Devletsiz Halklar, Temsil Edilmeyen Halklar.
14. Almanlara Nazi Demek Ne Anlama Geliyor?
15. Muhammed Ali: Bir Gri Derili
Solun Tarihi(1): 2. Paylaşım Savaşı Öncesi
16. Gezi Direnişi ve Paris Komünü: “Her Yer Paris Her Yer Direniş”.
17. Osmanlı ve Paris Komünü: Cüce Canavar ve Çapulcular.
18. Osmanlı’nın İlk Sosyalist Dergisinde Bir Gezinti: İştirak ve İştirakçı Hilmi.
19. Georgi Dimitrov: Sizi Halk Adına Yaşama Mahkum Ediyorum!
20. İspanya İç Savaşı: Darbe, Direniş ve Tarihyazımı
21. Sakallı Celâl: Bir Komünist Diyojen.
Solun Tarihi(2): 2. Paylaşım Savaşı Sonrası
22. 1948’den Bir İhraç Öyküsü: Pertev Naili Boratav’ın Savunması.
23. En Büyük Tehlike: Irkçılık Broşürü Üstüne.
24. Vartan İhmalyan'ın Yaşamı ve Parti Tarihi.
25. İran’da Sol Nasıl Yenildi?: Öznelerin Sorumluluğu
26. AKP Döneminde Liberallere Göre Bir Bir Mit ya da Kurgu Olarak Şehitlik
Sovyetler ve Tarih
27. Samsun’dan Taksim Meydanı’na Çıkan Bir Kızıl Ordu Generali ve Onbeşler.
28. Lenin Nişanı: Nobel’e Eski Bir Alternatif.
29. Bir Zamanlar Sosyalist Olimpiyatlar Vardı, Belki Yine Olur
30. Sovyetler Neden Dağılmıştı?: ‘Sovyetler Birliği’nde Yedi Yıl’ Üzerine
1915 ve Ermeniler
31. İstanbul’un Ermeni Hükümdarları.
32. Taner Timur’a Göre 1915.
33. 1915’e Nasıl Gelindi? Bir Özetin Özeti Denemesi.
34. Anadolu’nun Kalkınamamasının Nedenlerinden Biri Olarak 1915.
35. Çerkezyan: Sarkis Ustanın Anılarındaki Gizli Ayrıntılar.
İstanbul ve Anadolu Tarihi
36. Anabasis: 2,500 yıl önce Anadolu.
37. İstanbul Üniversitesi’nin Kayıp Bin Yılı.
38. Eski ve Yeni Anlamlarıyla Taksim Anıtı.
Heykeller ve Tarih
39. Heykel Tartışmaları: Simgesellik, Birey Övgüsü, Putlaştırma.
40. Türkiye’de Heykel Tartışmaları: Putlaştırma İddiası.[1]
Anaokulu öğretmenliğinden emekli olduktan sonra benimle aynı yıl üniversite sınavına giren, lisans eğitiminin ardından tarih alanında yüksek lisans ve doktora yapan annem Edibe Gezgin’i (19 Mayıs 1954, Elazığ- 19 Ocak 2017, İstanbul) şükran ve özlemle anarak
|
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder