Videolar

17 Aralık 2017 Pazar

İstanbul Üniversitesi’nin Kayıp Bin Yılı

İstanbul Üniversitesi’nin Kayıp Bin Yılı

Ulaş Başar Gezgin


27 Şubat 425’te Konstantinopolis Üniversitesi kuruldu. Resmi söylem, İstanbul Üniversitesi’nin tarihini 1453’le başlatır. Oysa ‘fetih’ten önce bin yıl kadar İstanbul canlı bir üniversite hayatına sahipti. 20. yüzyıl ve sonrasında tartışılagelen ‘çağdaş üniversite reformları’ düşüncesi İstanbul’un bin yıllık üniversiter mirasını yok saydığı için yanlış bir noktadan sıçramaya çalışıyor. Sözgelimi, birçok toplumsal bilim dalı bize Avrupa’dan ithal. Yunan felsefesini çoğunluk Yunanistan’a özgü sanıyor. Oysa bu felsefe bin yıl kadar İstanbul’da gelişti, en önemli düşünürler bu topraklarda yetişti. 


Konstantinopolis Üniversitesi’nin Kuruluşu

Hikaye 27 Şubat 425’te 2. Theodosius’un Konstantinopolis Üniversitesi’ni kuran fermanıyla başlar. İmparator bugünkü Topkapı surlarını yapan hükümdar olarak bilinir. Silik bir kişiliğe sahip olduğu, ülkeyi eşinin ve ablasının etkisinde yönettiği ileri sürülür. Üniversite düşüncesi kendinin değil, eşinin önerisidir. Eşi Aelia Evdokya eğitimli bir kadındı, şairdi. Evdokya’nın felsefeci olan babası, Atina Akademisi’nde retorik hocasıydı. Babasının ders verdiği akademi, Platon’un kurduğu felsefe okulunun devamı niteliğindeydi. Uzun süre atıl kalan okul, imparatoriçenin babasının yaşadığı dönemde yeniden açılmış ve yeni Platoncu felsefeye odaklanmıştı. Evdokya’nın üniversite düşüncesinin kaynağı burası olsa gerektir. 

Evdokya İ.S. 401’de Atina’da pagan olarak doğar, sonradan Hıristiyan olacaktır. Annesi 12 yaşında ölür; geride babası ve iki erkek kardeşi kalır. Ailenin sorumluluğunu üstlenir; buna karşılık babası ona akademide öğretilen konuları özel ders olarak verir. Bu sayede, genç yaşında, felsefe ve edebiyat öğrenimi görür. 20 yaşında babasını kaybeder. Babası, ona hep yazgısında büyük şeyler olacağını söylemiştir, vasiyetinde de böyle yazar. Ancak, zengin olan babası tüm mirası erkek kardeşlerine bırakmıştır. Kardeşleri ona yardıma yanaşmazlar. O da hakkını aramak için İstanbul’a imparatorla görüşmeye gelir. İstanbul’a geldiğinde, imparator, evlenme çağına gelmiştir. Rivayete göre, o sırada imparatorun ablası, kardeşi için uygun birini aramaktadır. Evdokya’yla karşılaşıp hayran olur, onun yazdığı ve okuduğu şiirleri beğenir, abisiyle aralarını yapar. Evdokya, evlenmek için Hıristiyan olacaktır.

Özetle, Konstantinopolis Üniversitesi’nin arkasında felsefe ve edebiyat eğitimi görmüş şair bir imparatoriçe vardır. Kimi araştırmacıların ilk üniversite olarak değerlendirdiği Konstantinopolis Üniversitesi, üst düzey hocaların ders verdiği ve çok önemli mezunlar vermiş olan bir kurum. Şimdi hocaları ve mezunları hakkında kısa kısa bilgiler verelim.


Konstantinopolis Üniversitesi Öğretim Kadrosu

Üniversitenin öğretim kadrosunda Aya Sofya’nın tasarımcısı Aydınlı (Tralles) mimar Anthemios, gökbilim ve felsefe üstüne çalışmalarıyla tanınan İskenderiyeli Stefanus, şair Ioannes Mauropus, bugün Rusça başta olmak üzere birçok Slav dilinin yazımında kullanılan Kiril alfabesini geliştiren Aziz Kiril, rektöre karşılık gelen bir ünvana sahip tarihçi Mihael Psellos, Bizans Yahudisi Antakyalı doktor Simeon Seth, ‘fetih’ten sonra İtalya’ya kaçarak Rönesans’a öncülük eden Bizanslı bilginler arasında yer alan felsefeci İoannis Argiropulos, Aristo’nun kitaplarına yönelik yazdığı yorumlarla tanınan İznikli Efstratyos, yeni Platoncu düşünceleriyle tanınan Efesli Mihael, imparatorluk hastanesinde (bugünkü Zeyrek Camii) çalışan doktor Mihael İtalikos, rektöre karşılık gelen bir ünvana sahip olan eski büyükelçi Georgios Akropolites (İstanbul’a yönelik Latin işgaliyle ilgili kitabı tarihsel öneme sahip), Kıbrıslı coğrafyacı Georgios, döneminin en zeki Bizanslısı olarak anılan matematikçi Leon, Humuslu hukukçu Athanasios, Homeros yorumcusu Selanikli Efstatyos vd. vardı.


Konstantinopolis Üniversitesi Mezunları

Üniversitenin mezunları arasında, Bizans’ın tutsak olarak tuttuğu, sonradan Ostrogot Kralı olacak Tefderihos, Yunanca-Bulgarca metin çevirisi ve desteğiyle tarihe büyük katkı yapacak Bulgaristan Kralı 1. Simeon, bugün önemli bir kaynak olarak görülen bir Bizans tarihi kaleme almış olan Leo, Latince-Yunanca yaptığı çevirilerle Yunan mirasının Rönenans Avrupası’na ulaşmasını sağlamış olan Basileos Bessarion, hukuk adamı ve tarihçi Antalyalı Mihael, Ermeni tarihçi Ghazar Parpetsi, siyasal rehin olarak tutulan Gürcü prensi ve tarihçi Peter, Arnavut-Bulgar şarkıcı İoannis Kukuzelis, Bizans ile Rus sanatını birbirine bağlayan ressam Theofanes vd. vardı.

Konstantinopolis Üniversitesi’nin nakli bilimlere akli bilimlere göre daha çok kaynak ayırdığı anlaşılıyor. Yine de, üniversitenin tarihsel İstanbul’a katkılarını gözden kaçırmamalıyız. Birçok antik felsefe ‘fetih’ten bin yıl önce bile zaten şehirde tartışılageliyordu. Bizans çöktü, bitti, geri dönüş mümkün değil. Dolayısıyla, artık şehir tarihi araştırmacıları eski siyasal sıkıntılardan bağımsız olarak Bizans’a bakabilirler. Orada keşfedilmedik bir hazine bulacaklar. 


Yararlanılan Kaynaklar:

Encyclopædia Britannica (2017). Eudocia Byzantine Empress. (erişim: 25.02.2017).

Greatrex, G. (2017). Aelia Eudocia (Wife of Theodosius II). An Online Encyclopedia of Roman Emperors. http://www.roman-emperors.org/eudocia.htm

Lemerle, P. (2016). Bizans Tarihi (çev. Galip Üstün). İstanbul: İletişim (s.40).

Vasiliev, A.A. (1943). Bizans İmparatorluğu Tarihi Cilt 1 (çev. Arif Müfid Mansel). Ankara: Maarif Matbaası (s.124-125).


****

Kaynak: Gezgin, U. B. (2017). (...) Ötekiler Açısından Tarih [History from the Eyes of the ‘Others’]. 


AVCILARIN EFSANELERİ, ASLANLARIN KISIK SESLERİ:
Ötekiler Açısından Tarih

Prof.Dr. Ulaş Başar Gezgin

Tarih Yöntemi
1. Anlatıbilim Açısından Tarihyazımı.
2. Tarih(çilik) ve Öykü(cülük): Nerede Nasıl ayrılıyorlar?
3. ‘Yenilikçi Tarih Öğretimi Etkinlik Örnekleri’ Üzerine.
4. İnsanlaşmanın Kısa Tarihi: İntikamcı Hammurabi’den Hukuk Devletine.
5. Çin Seddi’ndeki Görünmez Emek.
6. 6 Bardağa Sığmayan Dünya Tarihi.
7.Aynı Suya Bakıp...

Ötekilerin Tarihi
8. Yeni Sömürgecilik: Eski Sömürgeciliğin Torunu
9. Yeni Sömürgecilik Notları: Klasik Sömürgeciliğin Yeni Formları
10. “Nasıl Müslüman Olduk?” Sorusu Üstüne Yeniden Düşünmek.
11. Alevilik-Bektaşilik Açısından Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Üzerine.
12. İlkesizlik, Omurgasızlık, Kişiliksizlik: Devletlerin, Şirketlerin ve Bireylerin İkiyüzlülüğü Üstüne.
13. Devletsiz Halklar, Temsil Edilmeyen Halklar.
14. Almanlara Nazi Demek Ne Anlama Geliyor?
15. Muhammed Ali: Bir Gri Derili

Solun Tarihi(1): 2. Paylaşım Savaşı Öncesi
16. Gezi Direnişi ve Paris Komünü: “Her Yer Paris Her Yer Direniş”.
17. Osmanlı ve Paris Komünü: Cüce Canavar ve Çapulcular.
18. Osmanlı’nın İlk Sosyalist Dergisinde Bir Gezinti: İştirak ve İştirakçı Hilmi.
19. Georgi Dimitrov: Sizi Halk Adına Yaşama Mahkum Ediyorum!
20. İspanya İç Savaşı: Darbe, Direniş ve Tarihyazımı
21. Sakallı Celâl: Bir Komünist Diyojen.

Solun Tarihi(2): 2. Paylaşım Savaşı Sonrası
22. 1948’den Bir İhraç Öyküsü: Pertev Naili Boratav’ın Savunması.
23. En Büyük Tehlike: Irkçılık Broşürü Üstüne.
24. Vartan İhmalyan'ın Yaşamı ve Parti Tarihi.
25. İran’da Sol Nasıl Yenildi?: Öznelerin Sorumluluğu
26. AKP Döneminde Liberallere Göre Bir Bir Mit ya da Kurgu Olarak Şehitlik

Sovyetler ve Tarih
27. Samsun’dan Taksim Meydanı’na Çıkan Bir Kızıl Ordu Generali ve Onbeşler.
28. Lenin Nişanı: Nobel’e Eski Bir Alternatif.
29. Bir Zamanlar Sosyalist Olimpiyatlar Vardı, Belki Yine Olur
30. Sovyetler Neden Dağılmıştı?: ‘Sovyetler Birliği’nde Yedi Yıl’ Üzerine

1915 ve Ermeniler
31. İstanbul’un Ermeni Hükümdarları. 
32. Taner Timur’a Göre 1915.
33. 1915’e Nasıl Gelindi? Bir Özetin Özeti Denemesi.
34. Anadolu’nun Kalkınamamasının Nedenlerinden Biri Olarak 1915.
35. Çerkezyan: Sarkis Ustanın Anılarındaki Gizli Ayrıntılar.

İstanbul ve Anadolu Tarihi
36. Anabasis: 2,500 yıl önce Anadolu.
37. İstanbul Üniversitesi’nin Kayıp Bin Yılı.
38. Eski ve Yeni Anlamlarıyla Taksim Anıtı.

Heykeller ve Tarih
39. Heykel Tartışmaları: Simgesellik, Birey Övgüsü, Putlaştırma.
40. Türkiye’de Heykel Tartışmaları: Putlaştırma İddiası.[1]

Anaokulu öğretmenliğinden emekli olduktan sonra benimle aynı yıl üniversite sınavına giren, lisans eğitiminin ardından tarih alanında yüksek lisans ve doktora yapan annem Edibe Gezgin’i (19 Mayıs 1954, Elazığ- 19 Ocak 2017, İstanbul) şükran ve özlemle anarak

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder