Almanlara
Nazi Demek Ne Anlama Geliyor?
Ulaş Başar Gezgin
Bugün Almanları
Nazilikle suçlamak ne anlama geliyor, hepimiz üç aşağı beş yukarı biliyoruz.
Buradan Türkiye’nin bir mağduriyet edebiyatı yaratacağının farkına varan
Almanya, “bu oyuna alet olmam” diyerek hiç üstüne alınmıyor. Aslında, Almanların
Nazilikle suçlanması, bir kişinin dünyaya eksikli bakışına yüklenemez.
Türk-İslam sentezcisi resmi tarih, ilkokuldan başlayarak bizil kimliğimizi
oluştururken, bize Türklerin ve Müslümanların iyi oldukları, diğerlerininse
kötü olduklarını aşıladı. Madem ki Müslümanlık en doğru dindi, neden bütün
dünya Müslüman olmuyordu? Çünkü onlar yanlış yola sapmıştı. Madem ki Türkler bu
kadar büyük bir milletti, niye Türklerin büyüklüğünü tanımıyorlardı? Çünkü kötü
niyetlilerdi. Dünyaya bedel olan Türk’ün Türk’ten başka dostu olamazdı.
Nazilik:
Hakaret mi Övgü mü?
1940’larda Nazi
olmak, Türkiye’deki Türkçüler arasında bir hakaret değil övgü ifadesi olarak
görülüyordu. Onlar 1. Paylaşım Savaşı’ndan 2.’sine, Almanya’nın desteklediği
bir Turan düşü içinde Almanya’yı bu kadar yenilgiye karşın (hatırlayalım:
“Almanlar yenilince biz de yenilmiş sayılmıştık”), yine de müttefik olarak
görüyorlardı.[1]
Türkçülük, Almanya’nın çıkarına uygundu, çünkü böylece önce Rusya’nın ve sonra
Sovyetler’in etki alanını kısıtlayıp topraklarını parçalamak için bir fırsat doğmuş
olacaktı. Türkiye’de İslami kesimin önemli bir bölümünde de, Nazilik hâlâ bir
hakaret olarak algılanmıyor; tersine, Yahudi soykırımını inkar, kimi İslamcıları
Nazi hayranlığına kadar götürebiliyor.
Aslında,
bu inkar tartışmasına bir şerh koymalı: Naziler, önceki bölümde belirttiğimiz gibi,
yalnızca Yahudilere değil Romanlara, komünistlere ve eşcinsellere de soykırım
uyguladılar. Nazi soykırımlarının yalnızca Yahudilere yönelikmiş gibi
gösterilmesi, Siyonizm’e yaradı. Bu kadar zulüm görmüş bir halka vaat edilmiş
toprakları vermek gerekirdi. Romanlara bir karış toprak veren ise olmadı.
Tarihte birçok katliam ve soykırım oldu; ancak hiçbiri Yahudi soykırımı kadar
ses getirmedi. Konu uzar gider. Asıl konumuza bağlayalım: Bugün Almanlara Nazi
demek, kimi ırkçı Almanlar için bir övgü, Nazilere direnen Almanlar için bir
hakaret olacaktır. Nazileri tüm Almanlar desteklemediler. 8 Nisan, Otto ve
Elise Hampel çiftinin Berlin’de infaz edildiği günün yıldönümü (1943). İşçi
sınıfından gelen çift, Hitler’i, hazırladıkları isimsiz kartpostallarla protesto
ediyorlardı. Bunları kamusal alanlara gizlice dağıtan çiftin yakalanması 2 yılı
bulacaktı. Onlar, Nazilere direnen Almanların yalnızca ikisiydi. Bu bağlamda Hitler’in
iktidara yükselişiyle ilgili kısa bir kronoloji verelim:
Hitler’in
Önlenemez Yükselişi
1919’da daha
sonra Nazi Partisi adını alacak Alman İşçi Partisi kurulur. 1924’te Hitler
başarısız bir darbe girişiminde bulunur, 5 yıl hapis cezasına çarptırılır,
ancak bir yıl dolmadan salıverilir. Bu sırada ‘Kavgam’ adlı ünlü kitabını
yazar. Avusturya vatandaşı olan Hitler 25 Şubat 1932’de Alman vatandaşlığına
kabul edilir; böylece başkanlık seçimlerine katılması için yasal engel kalkmış
olur. 2 Şubat 1933’te Hitler Almanya parlamentosunu fesheder. 3 Şubat’ta Doğu
Avrupa’daki yayılmacı hedeflerini kamuoyuna duyurur. 20 Şubat 1933’te seçim
kampanyasını finanse etmeleri için Alman sanayicileriyle görüşür. 27 Şubat
1933’te Reichstag Yangını olur. Alman parlamento binası yakılır, suç
muhaliflere atılır. Yangın gerekçe gösterilerek kanun hükmünde kararname çıkarılır.
Bu yangında suçlu diye hapse atılanlar arasında iki tanıdık isim görürüz:
TKP’li Şefik Hüsnü ve Bulgaristan direnişinin önderi Dimitrov.[2]
Yangın bahane gösterilerek başlatılan kararnameyle yönetim sonucunda, Alman
Komünist Partisi’nin çok sayıda milletvekili ve yöneticisi tutuklanır. Bu baskı
koşullarında yapılan seçimde Hitler, 5 Mart 1933’te oyların % 44’ünü alır, Nazi
çoğunluklu parlamento ona aynı yıl 23 Mart’ta ülkeyi kararnameyle yönetme
yetkisi verir. Böylece yasama ve yargı tümüyle devre dışı kalacaktır. Yeni
kabinede ‘Halkı Aydınlatma ve Propaganda Bakanı’ olarak Göbbels’i görürüz. Hitler gibi bir faşiste elbette günah keçisi
yapılacak bir toplumsal grup gerekliydi. Bu grup, Yahudiler olur. Führer, aynı
yıl 28 Mart’ta Yahudilere yönelik boykot çağrısında bulunur. Bu çağrı, emir
gibidir. Yıllar yılları kovalar. 29 Mart 1936’da komşu bir bölgeyi işgal için
halk oylaması yapar, % 99 sonuç alır. 1938’de ise, Almanya, Avusturya’yı işgal
edecektir. Gerisi çorap söküğü gibi gelir.
18 Şubat 1943’te
Beyaz Gül Hareketi üyeleri yakalanacaktır. Bu hareket, Nazilere karşı en kayda
değer direnişlerden birini sergilemişti. Bildiri dağıtımı, yazılama, kuşlama ve
pullama gibi eylemler yapan hareket, duvarlara ‘katil Hitler’, ‘özgürlük’ gibi
yazılar yazıyorlardı. Bunun dışında Hitler, hem ordu içinden hem de halk
kesimlerinden olmak üzere defalarca suikast atlatmıştı. Alman halkı tümüyle
itaat etmiş değildi.
“Devlette
Süreklilik Esastır”
Görüldüğü gibi,
Nazilere direnen birçok Alman vardı. Ancak, Almanlara değil ama Batı Almanya
devletine –ki bugünkü Almanya büyük oranda Batı’nın bir devamıdır- Nazi
diyebilmemiz için en az iki haklı gerekçemiz var: Birincisi, Batı Almanya, Nazi
dönemi devlet marşını korudu, yalnızca sözlerini değiştirdi. Sözleri değiştirirken,
aynı şiirin başka bir kıtasına yer verdi. Batı Almanya, gerçekten Nazi
döneminden pişmanlık duyuyor olsaydı, “herşeyin üstünde Almanya” diyen ırkçı
şiirin başka bir kıtasını kullanmak yerine, gerçekten demokratik bir marş
yapardı –ki bunun dünyada birçok örneği bulunmaktadır.[3]
İkincisi ve belki de daha önemlisi, Batı Almanya, Nazi dönemi Alman
komutanlarının bir bölümünü savaştan sonra orduda görevlendirdi; bunlar daha
sonra NATO görevlerinde de yer aldılar. Bunların ilk akla gelen örneği Otto Kretschmer’dir.
Bütün bunlar, “devlette süreklilik esastır” sözüyle özetlenebilir. Doğu
Almanya, Nazi geçmişiyle tümüyle hesaplaşmış bir devletti; Doğu Almanya’yı
yenip yutan Batı Almanya ise öyle değil.
Elbette,
öncelikle, başkalarını Nazilikle suçlayana “dön aynaya bir bak” dememiz
gerekiyor; fakat yine de tarihte neler olup bittiğini bilmeliyiz.
Ek
1. “Yıkıntılardan Doğmuş (Doğu Alman
Devlet Marşı)
Yıkıntılardan
doğmuş ve geleceğe yönelmiş,
Hizmet
edelim sana daha büyük iyilik için, Almanya, birleşik Anayurt.
Alt
etmektir eski üzüntüleri görevimiz ve alt edeceğiz birlikte,
Çünkü
başarmalıyız ki parlasın güneş, Almanya üstünde,
Eskisinden
daha güzel. (bis)
Talih
ve barış gelsin Almanya’ya, Anayurdumuz’a.
Barışı
özlüyor tüm dünya, uzat ellerini tüm insanlara.
Birleşirsek
kardeşçe, altedeceğiz Halk’ın düşmanlarını.
Parlasın
barışın yıldızı ki, bir ana bir daha asla
Kederlenmesin
oğlu için. (bis)
Toprağı
sürelim, yapılar kuralım, öğrenelim ve çalışalım daha önce yapmadığımız kadar,
Ve
doğsun yeni bir kuşak, güvenerek kendi gücüne.
Alman
gençliği, sende birleşen halkımızın en iyi çabası,
Yeni
yaşamı olacaksın Almanya’nın. Ve parlıyor güneş, Almanya üstünde,
Eskisinden
daha güzel. (bis)”
Doğu Almanya
Marşı
Geçerlilik
Süresi: 1949-1990
Çeviren: Ulaş
Başar Gezgin
Kaynak: Gezgin, U. B. (2017). (...) Ötekiler Açısından Tarih [History from the Eyes of the ‘Others’].
AVCILARIN EFSANELERİ, ASLANLARIN KISIK SESLERİ:
Ötekiler Açısından Tarih
Prof.Dr. Ulaş Başar Gezgin
Tarih Yöntemi
1. Anlatıbilim Açısından Tarihyazımı.
2. Tarih(çilik) ve Öykü(cülük): Nerede Nasıl ayrılıyorlar?
3. ‘Yenilikçi Tarih Öğretimi Etkinlik Örnekleri’ Üzerine.
4. İnsanlaşmanın Kısa Tarihi: İntikamcı Hammurabi’den Hukuk Devletine.
5. Çin Seddi’ndeki Görünmez Emek.
6. 6 Bardağa Sığmayan Dünya Tarihi.
7.Aynı Suya Bakıp...
Ötekilerin Tarihi
8. Yeni Sömürgecilik: Eski Sömürgeciliğin Torunu
9. Yeni Sömürgecilik Notları: Klasik Sömürgeciliğin Yeni Formları
10. “Nasıl Müslüman Olduk?” Sorusu Üstüne Yeniden Düşünmek.
11. Alevilik-Bektaşilik Açısından Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Üzerine.
12. İlkesizlik, Omurgasızlık, Kişiliksizlik: Devletlerin, Şirketlerin ve Bireylerin İkiyüzlülüğü Üstüne.
13. Devletsiz Halklar, Temsil Edilmeyen Halklar.
14. Almanlara Nazi Demek Ne Anlama Geliyor?
15. Muhammed Ali: Bir Gri Derili
Solun Tarihi(1): 2. Paylaşım Savaşı Öncesi
16. Gezi Direnişi ve Paris Komünü: “Her Yer Paris Her Yer Direniş”.
17. Osmanlı ve Paris Komünü: Cüce Canavar ve Çapulcular.
18. Osmanlı’nın İlk Sosyalist Dergisinde Bir Gezinti: İştirak ve İştirakçı Hilmi.
19. Georgi Dimitrov: Sizi Halk Adına Yaşama Mahkum Ediyorum!
20. İspanya İç Savaşı: Darbe, Direniş ve Tarihyazımı
21. Sakallı Celâl: Bir Komünist Diyojen.
Solun Tarihi(2): 2. Paylaşım Savaşı Sonrası
22. 1948’den Bir İhraç Öyküsü: Pertev Naili Boratav’ın Savunması.
23. En Büyük Tehlike: Irkçılık Broşürü Üstüne.
24. Vartan İhmalyan'ın Yaşamı ve Parti Tarihi.
25. İran’da Sol Nasıl Yenildi?: Öznelerin Sorumluluğu
26. AKP Döneminde Liberallere Göre Bir Bir Mit ya da Kurgu Olarak Şehitlik
Sovyetler ve Tarih
27. Samsun’dan Taksim Meydanı’na Çıkan Bir Kızıl Ordu Generali ve Onbeşler.
28. Lenin Nişanı: Nobel’e Eski Bir Alternatif.
29. Bir Zamanlar Sosyalist Olimpiyatlar Vardı, Belki Yine Olur
30. Sovyetler Neden Dağılmıştı?: ‘Sovyetler Birliği’nde Yedi Yıl’ Üzerine
1915 ve Ermeniler
31. İstanbul’un Ermeni Hükümdarları.
32. Taner Timur’a Göre 1915.
33. 1915’e Nasıl Gelindi? Bir Özetin Özeti Denemesi.
34. Anadolu’nun Kalkınamamasının Nedenlerinden Biri Olarak 1915.
35. Çerkezyan: Sarkis Ustanın Anılarındaki Gizli Ayrıntılar.
İstanbul ve Anadolu Tarihi
36. Anabasis: 2,500 yıl önce Anadolu.
37. İstanbul Üniversitesi’nin Kayıp Bin Yılı.
38. Eski ve Yeni Anlamlarıyla Taksim Anıtı.
Heykeller ve Tarih
39. Heykel Tartışmaları: Simgesellik, Birey Övgüsü, Putlaştırma.
40. Türkiye’de Heykel Tartışmaları: Putlaştırma İddiası.[1]
Anaokulu öğretmenliğinden emekli olduktan sonra benimle aynı yıl üniversite sınavına giren, lisans eğitiminin ardından tarih alanında yüksek lisans ve doktora yapan annem Edibe Gezgin’i (19 Mayıs 1954, Elazığ- 19 Ocak 2017, İstanbul) şükran ve özlemle anarak
|
Bugün artık kullanımda olmayan Doğu Alman marşının sözleri için bkz. Ek 1.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder