Çalınmış Tarlalara da Gelir mi Bahar?
Bizim değil artık, toprak.
Aynı biçimde mi gelir bahar
Çalınmış tarlalara da?
Pirinç tarlaları arasındaki dar yolakta
Mavi göğün, yeşil tarlanın buluştuğu, birbirine
dokunduğu yerde,
Fısıldıyor bana rüzgar, “İleri git! Daha da! Daha da!”
Şakıyor tarla kuşu, titrek sesiyle
Şarkıcı bir kız gibi, çitler ardında.
Ah, olgunlaşan arpa tarlaları, saçların
ağırlaşmış, gece yağmurundan sonra.
Yürüyorum, başım döne döne
Usulca, omuz silke silke, neredeyse
Dans ede ede, tarlalarda vızıldayan müzikle-
Menekşelerin büyüdüğü tarlalar, tarlalar ki,
Bir kızı izlemiştim, pirinç eker iken, bir keresinde
Saçları, mavi-kara, parıldayan-
İsterim ki
Bir tırpan olsun elimde,
Yapışmak isterim toprağa, tombul yumuşaklığına
toprağın,
Çalıştırmak isterim dünyayı ve akmak isterim sel gibi,
terle.
Aradığım ne? Ruh,
Kör ruhum, ok gibi fırlayan, sonsuzcasına,
Irmakta oynayan çocuklar gibi,
Yanıt ver bana: Gidiyorum ama nereye?
Çimen kokusuyla dolu, yeşil kahkahayla
Ve yeşil kederle birlikte,
Yürüyorum günboyu, topal topal, sanki
İçime girmiş bir bahar cini:
Çalıntıdır değil mi ki bu tarlalar ve çalınmıştır
baharımız bile.
Yi Sang-Hwa (1900-1943)
Koreli şair
Çeviren: Ulaş Başar Gezgin/ Bangkok
Yi Sang-Hwa (1900-1943): 10 yaşındayken, Kore, Japonlarca işgal edildi. Yaşamı, Japon kolluk güçlerinin baskısı altında, Çin’de oradan oraya dolaşmakla geçti. Ancak, yaşamının en acı olayı, Kore’nin bağımsızlığını (1948) göremeden ölmesidir. Yukarıdaki şiirde konu, gerçekte, Japon işgalidir. Ancak, kırpım (sansür) koşulları nedeniyle, simgeselliğe başvurmak durumunda kalır. Japonya, 1930’da, büsbütün buyurganlaşır (faşistleşir); Korece’yi yasaklar. Kore’nin bağımsızlığı üzerine, Kore halkı, aynı yıl, O’nu anmak için, anıtını dikerler. Kore, Japonya’dan çok çekti. Bir kuşağın hemen hemen tüm şairleri, bağımsızlığı ve tutsaklığı işledi.
Bizim değil artık, toprak.
Aynı biçimde mi gelir bahar
Çalınmış tarlalara da?
Pirinç tarlaları arasındaki dar yolakta
Mavi göğün, yeşil tarlanın buluştuğu, birbirine
dokunduğu yerde,
Fısıldıyor bana rüzgar, “İleri git! Daha da! Daha da!”
Şakıyor tarla kuşu, titrek sesiyle
Şarkıcı bir kız gibi, çitler ardında.
Ah, olgunlaşan arpa tarlaları, saçların
ağırlaşmış, gece yağmurundan sonra.
Yürüyorum, başım döne döne
Usulca, omuz silke silke, neredeyse
Dans ede ede, tarlalarda vızıldayan müzikle-
Menekşelerin büyüdüğü tarlalar, tarlalar ki,
Bir kızı izlemiştim, pirinç eker iken, bir keresinde
Saçları, mavi-kara, parıldayan-
İsterim ki
Bir tırpan olsun elimde,
Yapışmak isterim toprağa, tombul yumuşaklığına
toprağın,
Çalıştırmak isterim dünyayı ve akmak isterim sel gibi,
terle.
Aradığım ne? Ruh,
Kör ruhum, ok gibi fırlayan, sonsuzcasına,
Irmakta oynayan çocuklar gibi,
Yanıt ver bana: Gidiyorum ama nereye?
Çimen kokusuyla dolu, yeşil kahkahayla
Ve yeşil kederle birlikte,
Yürüyorum günboyu, topal topal, sanki
İçime girmiş bir bahar cini:
Çalıntıdır değil mi ki bu tarlalar ve çalınmıştır
baharımız bile.
Yi Sang-Hwa (1900-1943)
Koreli şair
Çeviren: Ulaş Başar Gezgin/ Bangkok
Yi Sang-Hwa (1900-1943): 10 yaşındayken, Kore, Japonlarca işgal edildi. Yaşamı, Japon kolluk güçlerinin baskısı altında, Çin’de oradan oraya dolaşmakla geçti. Ancak, yaşamının en acı olayı, Kore’nin bağımsızlığını (1948) göremeden ölmesidir. Yukarıdaki şiirde konu, gerçekte, Japon işgalidir. Ancak, kırpım (sansür) koşulları nedeniyle, simgeselliğe başvurmak durumunda kalır. Japonya, 1930’da, büsbütün buyurganlaşır (faşistleşir); Korece’yi yasaklar. Kore’nin bağımsızlığı üzerine, Kore halkı, aynı yıl, O’nu anmak için, anıtını dikerler. Kore, Japonya’dan çok çekti. Bir kuşağın hemen hemen tüm şairleri, bağımsızlığı ve tutsaklığı işledi.
Kaynak: Gezgin, U. B. (2007). Asya Yazıları [Asian Writings]. İzmir: Ara-lık Yayınevi.
ASYA YAZILARI
ÇİN, JAPONYA, HİNDİSTAN, SİYAM, KORE, FİLİPİNLER, NEPAL
Ulaş Başar Gezgin
İçindekiler
‘1421: Çin’in Amerika’yı Keşfettiği Yıl’
Bir Gülümseme- Ai Ç’ing (Çin)
2500 Yıl Önceden Günümüzü Açıklayan Bir Asyalı: Tarihteki İlk ‘Strateji’ Kitabının Yazarı Sun Tzu
Kar Düşüyor Çin’e- Ai Ç’ing
Hayır! Don Kişot, İnsanlık Tarihinin İlk Romanı Değildir! ya da Zamanımızdan Bin Yıl Önce Japonyalı Bir Kadın Yazar Tarafından Yazılmış ‘Genji Hikayesi’ Üstüne
Ekmek Parası mı Kazanayım Şiir mi Yazayım?- Bişwabimohan Şreşta (Nepal)
Tarih, Yapışık İkizlere Gebe
Bangkok’taki Balığın Baştan Kokuşu- Çitr Phumisak (Siyam)
Siyam'dan Bir Köy Romanı: 'Muson Ülkesi'
Ah! Türbe! Fakirullah Türbesi! (Ah! Tapınak, Bot Tapınağı!)- Suçit Wongthed (Siyam)
Çin’de Halk Bugün Savaşıyor
Han Po Odun Kırıyor: Anneyle Çocuk Arasında Bir Konuşma- Feng Çih (Çin)
Kuzey Kore ve Güney Kore: İki Elmanın Yarısı mı, Elmadaki Kurt mu?
Çalınmış Tarlalara da Gelir mi Bahar?- Yi Sang-Hwa (Kore)
“Japonya Nasıl Japonya Oldu?”
Buda'nın Çağcıl Zamanlar İçin Birinci Söylevi- Gezgin
Karoşi: Japonya’nın Kalkınmasının Altındaki Kanlı Gerçek
Benim Ülkem Cennet Değildir Mistır Cekıpsın- Romulo P. Baquiran, Jr. (‘Filipin’ler)
Hindistan’da Kast Düzeni Hala Sürüyor…
Resmin Arkasında- Siburapha (Siyam)
"Antarktika, Tellioğulları'nındır!..."
Arkadaşının Savaştan Döneceğini Duyarak- Wang Çien (Çin)
Son ‘Hoşçakal’ım- Jose Rizal (‘Filipin’ler)
Molav Gibi- Rafael Zulueta da Costa (‘Filipin’ler)
|
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder