"Antarktika,
Tellioğulları'nındır!..."
Ulaş Başar Gezgin, 2003
İnsansoyunun
toprak açgözlülüğü, yine had safhada... "Düşmana ülkemin bir çakıltaşını
bile vermem!" düşüncesi, dünyayı binbir türlü sorunla başbaşa bırakıyor.
Gerçel (reel) sömürgecilik sonrası, eski efendilerin cetvelle böldüğü haritalar
da, bu sorunları doruğuna çıkarıyor:
Amerika Anakarası: Orta Amerika ülkesi Guetamala, 260,000 nüfuslu küçücük komşu
ülke Belize üzerinde hak iddia ediyor; haritalarda, kendi sınırları içerisinde
gösteriyor. (Bu nedenle, Belize'de sürekli olarak İngiltere askerleri
bulunuyor.)
Afrika Ankarası: Etyopya'dan bağımsız oluşu birkaç yıldan geriye gitmeyen
yoksulluklar ve yoksunluklar ülkesi Eritre, eski efendisiyle sınır sorunu
yaşıyor. Eski efendinin hak iddiaları sürüyor. (Kolay değil elbette: Etyopya,
Eritre'nin bağımsızlığı nedeniyle, tüm kıyılarını yitirmiş oldu.)
Avrupa Anakarası: Eski Yugoslavya... Daha fazla söze gerek var mı...
Avustralya Anakarası: Çöllerin bile Yerliler'in özel bölgesi sayılması önerisi,
uzun yıllardan sonra ve binbir zorlukla gerçekleşebildi. (Sanki bu çöller, yaşanabilecek
yerlermiş gibi...)
Asya Anakarası: 1962'de, tarihin ilk Çin-Hint Savaşı patlak verdi. Çin'in
1959'da Tibet'i işgalinden sonra, Çin'le Hindistan arasında, sınır sorunu
yaşandı. Çin askerleri, sınırı sürekli aşıyorlardı. Hint askerleri ise, Hint
tarafı dağlık olduğu için, sınır bölgelerinde denetimi sağlayamıyordu.
Hindistan yenildi. O bölgeler hala Çin'in elinde...
Örnekler
çoğaltılabilir. Bunlar, patırtılı gürültülü gerçekleşen olaylar... Bir de
sessiz sedasız gerçekleşen bir toprak açgözlülüğü var ki, onu anmadan, dünyaya
ilişkin bir çift laf etmek bile olanaklı değil: Antarktika!
Antarktika,
uzaklık ve iklim özellikleri nedeniyle, en geç bulunan anakara oldu. 1908'den
başlayarak 7 ülke, anakaranın çeşitli bölgeleri üzerinde hak iddia etti.
(Bunlardan 3'ü çakışıyor.) En az 12 ülkenin (bir de Greenpeace'in) araştırma
üssü var. Antarktika'yı düzenleyen ilk anlaşma, 1959'da, anakarada etkin olan
12 ülke arasında imzalandı. İlerleyen yıllarda, anlaşmanın taraflarına 27 ülke
daha katıldı. Zamanla, Antarktika'ya olan ilgi arttı. Günümüzde, en az 26
ülkede, Antarktika üzerine ya üniversite bölümü ve anabilim dalı ya da
araştırma birimi bulunuyor. Bu ülkeler içerisinde, Avrupa ve Güney Amerika
ülkeleri yanında, Çin, Japonya ve Hindistan da var. Özellikle Hindistan'da,
konuya ilişkin birçok yayın çıkıyor.
Ne
oldu da bu ilgi bu kadar arttı? Yol geçmez kervan geçmez Antarktika'da ne var
ki bunca ülke harıl harıl çalışıyor? Yapılan araştırmalar, kara altında ve
anakarayı çevreleyen denizde zengin yeryağı (petrol) yatakları olabileceğine
işaret ediyor. Ayrıca, az da olsa çeşitli madenler, şimdi bile çıkıyor.
Üçüncüsü, Antarktika, özellikle Norveç ve Rusya gibi ülkeler için, balıkçılık
açısından oldukça önemli... Son olarak, Antarktika buzullarının sürüklenerek,
su sıkıntısı çeken ülkelere götürülmesi gibi bir izdüşü (proje) var. Bu izdüşü,
ilk bakışta uçuk gelse de, şimdiden milyon dolarlar harcanmış durumda...
1982'de,
Malezya'nın başı çektiği 'gelişmekte olan' ülkeler, 1959'daki anlaşmaya
dayanılarak, Antarktika'nın, eski sömürgecilerce yağmalanmasına karşı çıktılar.
Tartışmalar hala sürüyor. Malezya ve bağlaşıkları, bu konuda, uluslararası hukuktaki
ortak kalıt (miras) ilkesinin uygulanması gerektiğini ileri sürdüler. Antarktika,
hiçbir ulusun ya da topluluğun olamaz. Hepimiz Antarktikalı'yız! Hepimiz çifte
yurttaşız! Hepimizin uzaklarda bir ülkesi var!
Acaba
gerçekten de böyle mi? Emek açısından bakarsak, beklenmedik bir sonuç çıkıyor:
Madem ki Antarktika'ya gidenler, orada var kalabilmek için büyük emek harcıyor,
Antarktika, onların hakkıdır. Antarktika, Antarktika için hiçbirşey yapmamış
(acaba, Antarktika'ya Malezyalı gitmiş mi hiç?) Malezyalılar'ın da toprağı
sayılabilir mi? Öte yandan, aynı emek yaklaşımı, bunun tersini de söyleyebilir:
Halklar yıllarca sömürüldüler. Antarktika'ya, ancak sömürgeciler gidebildi.
Sömürgecileri Antarktika'ya götürenler de, ezilen halkların teri, kanı ve
gözyaşıdır. Bu son yaklaşım, Malezya'nın çıkışıyla eklemlendiğinde, en mantıklı
bakış olarak duruyor.
Antarktika'da
ilk üssü, 1904'te Arjantin kuruyor. Bu, 40 yıl boyunca, anakaradaki tek üs.
Şimdi Antarktika'da, kışları 1200'ü aşmayan, yazları 10,000'e yaklaşan bir
nüfus var. 1955'te ilk evlilik, 1978'de ise, ilk doğum gerçekleşiyor.
Bu
konuda konuşmak bile, Türkiye için lüks elbette. Türkiye'nin binbir türlü
sorunu var. Ancak, Kore'nin de, Şili'nin de, Arjantin'in de sorunları var. Ama
onlar boş durmuyorlar. Daha etkin olanlar da var: Tarih sırasıyla, İngiltere,
Yeni Zelanda, Fransa, Avustralya, Norveç, Şili ve Arjantin, Antarktika'yı
kendilerince bölüşmüş durumdalar... Henüz bir savaş çıkmış değil. Ancak bu
durum, çıkmayacağı anlamına gelmiyor. Bilim ilerledikçe, anakaranın % 98'ini
kaplayan kalın buz tabakalarını kırmakta ustalaşıldıkça, yeni madenler ve belki
de yeryağı çıkacak. Buzların altından, aslında, maden değil savaş çıkacak.
Düşünebiliyor musunuz dondurucu soğukta birbirlerine saldıran insanları... Toprak
açgözlülüğünün sonu, Antarktika'da, 'düşmana saldırırken donmak, Taklamakan'da,
yine 'düşman'a saldırırken yanmaktır...
Antarktika'da
bir ozon deliği bulunduğunda, büyük olay olmuştu. O deliğin büyümesine izin
vermeyelim!
Kaynak: Gezgin, U. B. (2007). Asya Yazıları [Asian Writings]. İzmir: Ara-lık Yayınevi.
ASYA YAZILARI
ÇİN, JAPONYA, HİNDİSTAN, SİYAM, KORE, FİLİPİNLER, NEPAL
Ulaş Başar Gezgin
İçindekiler
‘1421: Çin’in Amerika’yı Keşfettiği Yıl’
Bir Gülümseme- Ai Ç’ing (Çin)
2500 Yıl Önceden Günümüzü Açıklayan Bir Asyalı: Tarihteki İlk ‘Strateji’ Kitabının Yazarı Sun Tzu
Kar Düşüyor Çin’e- Ai Ç’ing
Hayır! Don Kişot, İnsanlık Tarihinin İlk Romanı Değildir! ya da Zamanımızdan Bin Yıl Önce Japonyalı Bir Kadın Yazar Tarafından Yazılmış ‘Genji Hikayesi’ Üstüne
Ekmek Parası mı Kazanayım Şiir mi Yazayım?- Bişwabimohan Şreşta (Nepal)
Tarih, Yapışık İkizlere Gebe
Bangkok’taki Balığın Baştan Kokuşu- Çitr Phumisak (Siyam)
Siyam'dan Bir Köy Romanı: 'Muson Ülkesi'
Ah! Türbe! Fakirullah Türbesi! (Ah! Tapınak, Bot Tapınağı!)- Suçit Wongthed (Siyam)
Çin’de Halk Bugün Savaşıyor
Han Po Odun Kırıyor: Anneyle Çocuk Arasında Bir Konuşma- Feng Çih (Çin)
Kuzey Kore ve Güney Kore: İki Elmanın Yarısı mı, Elmadaki Kurt mu?
Çalınmış Tarlalara da Gelir mi Bahar?- Yi Sang-Hwa (Kore)
“Japonya Nasıl Japonya Oldu?”
Buda'nın Çağcıl Zamanlar İçin Birinci Söylevi- Gezgin
Karoşi: Japonya’nın Kalkınmasının Altındaki Kanlı Gerçek
Benim Ülkem Cennet Değildir Mistır Cekıpsın- Romulo P. Baquiran, Jr. (‘Filipin’ler)
Hindistan’da Kast Düzeni Hala Sürüyor…
Resmin Arkasında- Siburapha (Siyam)
"Antarktika, Tellioğulları'nındır!..."
Arkadaşının Savaştan Döneceğini Duyarak- Wang Çien (Çin)
Son ‘Hoşçakal’ım- Jose Rizal (‘Filipin’ler)
Molav Gibi- Rafael Zulueta da Costa (‘Filipin’ler)
|
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder