Yeni
Sömürgecilik: Eski Sömürgeciliğin Torunu
Ulaş Başar Gezgin
Dünya üzerindeki 200’ü aşkın devletin çoğunun kutladığı
bir bağımsızlık günü var. Bağımsızlık günü, sömürge olmuşluğu var sayıyor. Bu
günün gelecek kuşaklara sömürgecilik döneminde çekilen çileleri aktarması
umuluyor. Bağımsız olan ülke sayısına bakarsak, Tablo 1’de görüldüğü gibi, en
sömürgeci ülkelerin sırasıyla, İngiltere, Fransa, İspanya, Rusya ve Osmanlı
olduğunu görüyoruz. Bunların dışında, Almanya, İtalya, Japonya, Hollanda ve
Belçika gibi sömürgeci güçleri anmamız gerekir. Ancak, bunların tarihsel, siyasal
ve kültürel etkilerinin İngiltere, Fransa, İspanya, Rusya ve Osmanlı kadar
olduğunu söylemek zor.
Buradaki verilerden anlaşılacağı üzere, sömürgeciliğe karşı bağımsızlık
kavgası, Türkiye’deki kurtuluş savaşından da, Vietnam direnişinden de çok önce
başlıyor. Yolu açan ABD oluyor (1776) (elbette “önce ilerici sonra gerici
oluyor”). Tarihte başarılı olup devletleşen ilk köle ayaklanmasının
gerçekleştiği Haiti, ondan sonra geliyor (1804). Haiti, bağımsızlığın bedelini
tazminatlar ve yüklü vergilerle ödeyecek, bugünlere dünyanın en yoksul
ülkelerinden biri olarak böyle girecektir. Sömürgeciler bu başarılı ayaklanmayı
asla affetmeyeceklerdir; ülkenin yıkılması için ellerinden geleni yaparlar.[1]
Tablo 1. En Büyük Sömürgeci Güçlerden Bağımsız Olan
Ülkeler
İngiltere'den
Bağımsız Olan Ülkeler
ABD (1776), Kanada
(1867), İrlanda (1916), Afganistan (1919), Güney Afrika (1931), Irak (1932),
Ürdün (1946), Hindistan (1947), Pakistan (1947), Myanmar (1948), Sri Lanka
(1948), Sudan (1956, aynı zamanda Mısır'dan), Gana (1957), Malezya (1957),
Nijerya (1960), Kıbrıs (1960), Kamerun (1960, İngiltere'den ve Fransa'dan), Sierra
Leone (1961), Tanzanya (1961), Kuveyt (1961), Trinidad ve Tobago (1962),
Uganda (1962), Jamaika (1962), Kenya (1963), Malawi (1964), Malta (1964), Zambiya
(1964), Gambiya (1965), Maldivler (1965), Botswana (1966), Barbados (1966),
Guyana (1966), Lesotho (1966), Yemen (1967), Mauritius (1968), Tonga (1970),
Fiji (1970),Bahreyn (1971), Katar (1971), Birleşik Arap Emirlikleri (1971),
Bahamalar (1973), Grenada (1974), Seyşeller (1976), Dominika (1978), Solomon
Adaları (1978), Swaziland (1978), Tuvalu (1978), Saint Lucia (1979), Saint
Vincent ve Grenadine (1979), Kiribati (1979), Zimbabwe (1980), Antigua ve
Barbuda (1981), Vanuatu (1980, aynı zamanda Fransa'dan), Belize (1981), Saint
Kitts ve Nevis (1983) ve Brunei (1984).
|
Fransa'dan
Bağımsız Olan Ülkeler
Haiti (1804),
Lübnan (1943), Vietnam (1945, aynı zamanda Japonya'dan), Suriye (1946), Laos
(1953), Kamboçya (1953), Fas (1955, aynı zamanda İspanya'dan), Tunus (1956),
Gine (1958), Gabon (1960), Madagaskar (1960), Mali (1960), Moritanya (1960),
Nijer (1960), Senegal (1960), Togo (1960), Fildişi Sahili (1960), Kongo
Cumhuriyeti (1960), Benin (1960), Burkina Faso (1960), Kamerun (1960,
Fransa'dan ve İngiltere'den), Orta Afrika Cumhuriyeti (1960), Çad (1960),
Cezayir (1962), Komor Adaları (1975), Cibuti (1977) ve Vanuatu (1980, aynı
zamanda İngiltere'den).
|
İspanya'dan
Bağımsız Olan Ülkeler
Portekiz
(1640), Şili (1810), Kolombiya (1810), Meksika (1810), Venezuela (1811), Ekvator
(1810, 1822), Paraguay (1811), Arjantin (1816), Kosta Rika (1821), Peru
(1821), El Salvador (1821), Guatemala (1821), Nikaragua (1821), Honduras
(1821), Panama (1821), Bolivya (1825), Filipinler (1898), Küba (1902), Fas (1955,
aynı zamanda Fransa'dan) ve Ekvator Ginesi (1968).
|
Portekiz'den
Bağımsız Olan Ülkeler
Brezilya
(1822), Gine Bissau (1973), Angola (1975), Cape Verde (1975), Mozambik
(1975), Sao Tome Principe (1975) ve Doğu Timor (2002, aynı zamanda
Endonezya'dan)
|
Rusya'dan
Bağımsız Olan Ülkeler
Azerbaycan
(1918), Ermenistan (1918), Estonya (1918), Gürcistan (1918), Letonya (1918,
aynı zamanda Almanya'dan), Litvanya (1918, aynı zamanda Almanya'dan) ve Finlandiya
(1917)
|
Osmanlı'dan
Bağımsız Olan Ülkeler (*)
Sırbistan
(1804), Yunanistan (1821), Romanya (1877), Bulgaristan (1908) ve Arnavutluk
(1912).
(*)
Osmanlı’dan bağımsız olan başka devletler de var; ancak onlar bağımsızlık
günü olarak başka tarihleri anıyorlar; örneğin, Yugoslavya’dan ayrılıp
bağımsızlık ilan etme tarihi.
|
İngiliz Sömürgeciliği
İngiliz sömürgeciliği, ‘Güneş Batmayan İmparatorluk’ sözünün özetlediği
gibi, bütün anakaralarda en az bir sömürgeye sahip oluyor. Kuzey Amerika’da,
ABD ve Kanada; Okyanusya’da Avustralya, Yeni Zelanda ve Papua Yeni Gine; Güney,
Doğu ve Güneydoğu Asya’da Hindistan, Myanmar, Malezya, Sri Lanka, Afganistan ve
Hong Kong; Güneybatı Asya’da (sömürgecilerin deyişiyle ‘Ortadoğu’), Irak,
Ürdün, Katar, Umman, Yemen, Bahreyn, Kuveyt ve Filistin (diğer bir deyişle
neredeyse bütün bölge); Kuzey Afrika’da Mısır ve Libya, Afrika genelinde Sudan,
Somali, Kenya, Güney Afrika, Nijerya vd. sömürgeler öne çıkıyor. İngiltere’nin
en az etkisinde olan anakara ise, Güney Amerika. Burası, İspanyol sömürgecilere
bırakılmış.
İngiliz sömürgeciliğinin dünya üzerinde bu kadar geniş bir etki alanı
olması, İngiliz imparatorluğunu küreselleştirme kavramsallaştırmasının tarihsel
öncülü yapmış oluyor. Bütün sömürgelerde eğitim sistemi aracılığıyla, sömürge
halkları, İngiliz olmamalarına karşın ve İngiliz olmadıkları siyasi
programlarda sürekli olarak vurgulanarak, İngiliz gibi yaşamak, İngiliz gibi
düşünmek, İngiliz gibi okuyup yazmak ve dahası kendi halkının çıkarına aykırı
olduğu durumda bile İngiliz çıkarını korumak üzere yetiştiriliyor. “İngiliz
sömürgeciliğinin dünya halklarının kültürel yaşamına verdiği zararın büyüklüğü,
belki de, bütün sömürgecilerin verdiği zararın toplamından fazladır”
diyebiliriz. Birçok kültürel olarak ileri uygarlık, İngiliz sömürgeciliğinin
müdahalesi dolayısıyla, kendi dinamikleri üzerinden gelişememiş oldu. Bugün
Hindistan ve Mısır gibi köklü kültürlere sahip ülkeleri İngiliz kültüründen
bağımsız olarak düşleyemiyoruz bile. Bu iki ülke, sömürge olmasaydı, insanlığa
katkıları bambaşka olacaktı. Ayrıca, İngiliz sömürgecileri, Kuzey Amerika ve
Okyanusya’da yerli kültürlerinin imha edilmesinin, çeşitli yerli halkların
soyunun kırılmasının[2]
ya da soyunun kırılması girişiminde bulunulmasının bir numaralı suçlusu ve
sorumlusu olarak karşımıza çıkıyor.
Afganistan’ın İngilizlere karşı ilk bağımsız olan ülkelerden olması not
edilmeli. Onu Güney Afrika, Irak ve Ürdün izliyor. Bu örnekler, Hindistan (ve
Pakistan) bağımsızlığına bir destek sağlamış oluyor. Hindistan’dan sonra
Myanmar, Sri Lanka, Sudan, Gana ve Malezya’yı görüyoruz. 1960’larla birlikte
yavaş yavaş İngiltere’nin hemen hemen tüm sömürgelerinden çekildiğini
görüyoruz. İngiltere’den tam 51 bağımsız ülke çıkıyor. Bu da, dünya üzerindeki
devletlerin yaklaşık dörtte biri anlamına geliyor. Bu, siyasal olarak muazzam
bir etki kaynağı.
Son bağımsız olan, bugün şeriatla yönetilen küçük bir Güneydoğu Asya ülkesi
olan Brunei. Bağımsızlık öykülerine baktığımızda özellikle erken bağımsız
olanların büyük halk direnişleriyle özgür oldukları, sonradan olanların ise bir
bölümünün bağımsızlık istememelerine ve İngilizlerin sadık uyrukları olmalarına
karşın, kendilerine bağımsızlık verildiği anlaşılıyor.
Fransız Sömürgeciliği
27 sömürgeye sahip Fransız sömürgeciliği için en kara yıl 1960 olur. Bu
yıl, Fransa, sömürgelerinin yarısını kaybeder – ki bunların tamamı
Afrika’dadır. Ondan önce zaten Arap coğrafyasındaki ve Güneydoğu Asya’daki
sömürgelerini kaybetmiştir. Bu nedenle, Cezayir’i bırakmak istemez. Cezayir’in
bağımsızlığından (1962) sonra geriye kalan 3 sömürgesi ilerleyen yıllarda
bağımsız olacaktır.
İspanyol Sömürgeciliği
Büyük sömürgeci güçler içerisinde ilk dağılan, İspanyol sömürgeciliği
olacaktır. Bugün Brezilya dışında, ufak istisnaları saymazsak, tüm Latin
Amerika’nın İspanyolca konuşması bu sömürgeciliğin mirasıdır. Haiti Devrimi’nin
tersine ve Amerikan bağımsızlık hareketine benzer bir biçimde, İspanyol karşıtı
Latin Amerika bağımsızlık hareketleri, yerli halkların önderliğinde ortaya
çıkmak yerine, Yeni Dünya’da doğmuş büyümüş, birkaç kuşak kök salmış Avrupalı
sömürgeci torunlarının önderliğinde gerçekleşmişti. Bu durum, Latin Amerika
coğrafyasında köleliğin geç kaldırılmasını, sermaye yanlısı hükümetlerin hızla
kurulmasını ve toplumsal eşitsizliklerin doğal karşılanmasını bir ölçüde
açıklar. Sosyalist dünya için bir umut ışığı olmuş olan Küba Devrimi bile,
ağırlıklı olarak Avrupalı sömürgecilerin büyük torunlarınca gerçekleştirilir;
zaten Küba’da Avrupalı sömürgeciler yerlilerin kökünü çoktan kurutmuşlardı.
1825’e geldiğimizde, İspanya’nın Latin Amerika’da Küba dışında bir sömürgesi
kalmamış oluyordu. İspanya, 19. yüzyılın sonunda Filipinler’i, 20. yüzyılın
başında Küba’yı İspanya-Amerika Savaşı’nda yitirince, tek sömürgesi olarak aynı
zamanda Fransa’yla birlikte sömürdüğü Fas ile bir diğer Afrika ülkesi olan
Ekvator Ginesi kalacaktır. Onların da bağımsızlığa kavuşmasıyla, kendi iç
bölgeleriyle ilgili tartışmaları saymazsak 1968’de İspanya’nın tek bir
sömürgesi bile kalmayacaktı. 19. yüzyıl başlarındaki Latin Amerika bağımsızlık
mücadelelerinin temel sloganları, “ya istiklal ya ölüm” ve “ya özgür vatan ya
ölüm” idi. Dolayısıyla, bu sözler Türkiye’deki kurtuluş savaşından bir yüzyıl
kadar önce dillerdeydi.
Portekiz Sömürgeciliği
Portekiz sömürgeciliği, İngiliz, Fransız ve İspanyol sömürgeciliği kadar
etkili olmasa da, önemli bir karta sahip: Brezilya. Brezilya’nın 1822’deki
bağımsızlığıyla Portekiz’in etki alanı oldukça daralıyor. Bunlar içinden Angola
önemli. Bir de Macau’yu ve Goa’yı anabiliriz. Ancak bunlar turistik cazibe
merkezleri olmak dışında küresel etkiye sahip değiller. 1975 itibariyle, Kadife
Devrimi’nin etkisiyle Afrika’daki sömürgeler serbest bırakılıyor. Geriye bir
tek Doğu Timor kalıyor; ancak bu ülke aslında 1975’ten beri Endonezya’nın
işgalindeki bir Portekiz toprağı niteliğindeydi. Dolayısıyla, Portekiz
sömürgeciliğinin 1975’le birlikte kesinkes son bulduğunu söyleyebiliriz. Bugün
Portekiz’in dünya siyasetinde herhangi bir gücü bulunmuyor; fakat Brezilya’da
Portekizce konuşulması dolayısıyla kültürel etkileri sürüyor.
Rus Sömürgeciliği
Rus sömürgeciliğini tarihsel bir olgu olarak da değerlendirebiliriz;
Sovyetler sonrası yükselen bir güç olarak da. Bugün Rusya, dünyanın coğrafi
olarak en büyük ülkesi ve dünyanın toplam yüzeyinin sekizde birini oluşturuyor.
Ekim Devrimi öncesinde sözgelimi Finlandiya, Sovyetler’in bir parçasıydı. Fakat
Bolşeviklerin 1917’de yayınladığı ulusların kendi yazgısını belirleme hakkına
ilişkin bildirgeye dayalı olarak bağımsızlık kazandı. Ekim Devrimi’nden sonra
Rusya’dan bağımsızlık ilan eden Azerbaycan, Ermenistan, Gürcistan, Estonya,
Letonya ve Litvanya gibi ülkeler bugün bağımsız olsalar da, onların üstündeki
Rus etkisi sürüyor. Baltık ülkeleri gün geçtikçe Avrupa’nın etkisine giriyor;
aynısı, Kafkasya ülkeleri için tam anlamıyla geçerli değil. Rusya ile Avrupa
arasındaki Belarus, Ukrayna ve Moldova gibi ülkeler Rus etkisi ile Avrupa
etkisi arasındaki adı konmadık bir savaşın coğrafyaları olarak karşımıza
çıkıyor. Üstelik bu savaş, kimi zaman fiziksel çatışma olarak da kendini
gösteriyor. Orta Asya’da Rus etkisi sürmekle birlikte, ABD ve Çin başta olmak
üzere diğer oyuncuların daha etkin olduğu görülüyor. Bunun bir örneği, ABD’nin
Rusya’nın herdaim müttefiği olan Kırgızistan’da üs açmayı planlamasıydı. Orta
Asya’daki bu etki mücadelesine 19. yüzyıldan bu yana, uluslararası ilişkiler
araştırmalarında ‘Büyük Oyun’ adı veriliyor.
Osmanlı Sömürgeciliği
Osmanlı’ya gelirsek, imparatorluğun ilk büyük toprak kayıpları 19. yüzyılda
başlıyor. Önce Sırplar ayaklanıyor, sonra 1821’de Yunanistan’da Avrupalı
güçlerin yardımıyla bağımsızlık ilan ediliyor. Bu tarihten başlayarak yaklaşık
yüz yıl, Avrupalı güçler, Yunanistan halklarının kendi kendilerini
yönetmelerine izin vermiyor; Avrupa’dan prens gönderip Yunanistan’da kral
tahtına oturtuyorlar. 1830’da Fransızlar Cezayir’i ele geçiriyor. 1853’teki
Kırım Savaşı ve sonrasındaki 93 Harbi (1877-1878) büyük toprak kayıpları
anlamına geliyor. Romanya kaybediliyor, ilerleyen yıllarda bağımsızlık ilan
edecek Bulgaristan’a özel statü veriliyor. Aynı yıl, Kıbrıs, İngilizlerin eline
geçiyor. 19. yüzyıla gelmeden önce Tunus ve Mısır, Avrupalı güçlerin oluyor.
Bosna ve Bulgaristan kayıplarını Arnavutluk’un bağımsızlığı izliyor. Sonrasında
Balkan Savaşları’yla, Osmanlı, dağılma noktasına geliyor; bu koşullarda 1.
Paylaşım Savaşı’na girip çöküyor. Osmanlı tarihinin son dönemi, 19. yüzyıla
dek, onun toprak bütünlüğünü korumayı kendi çıkarlarına uygun gören Avrupalı
güçlerin yeni politikalar geliştirmesiyle dağılmaya ve paylaşılmaya
başlamasının öyküsünden oluşuyor. Eski Osmanlı sömürgesi olan devletlerin çoğu,
bugün ders kitaplarında o dönemde nasıl inim inim inlediklerini anlatıyorlar.
Bunun ötesinde, Makedonya gibi ülkelerde Osmanlı askerinin vahşiliğini konu
alan çokça türkü var. 1. Paylaşım Savaşı sırasında, Araplar Osmanlı’dan ayrılıyorlar;
ancak buna bağımsızlık diyemiyoruz, çünkü onları Osmanlı’dan ayıranlar
bağımsızlık sözünü tutmayıp onları işgal ediyor. Bu ülkelerin neredeyse tümü,
bağımsızlık günü olarak, Osmanlı’dan ayrıldıkları günü değil Avrupalı işgal
güçlerinden kurtuldukları günü anıyorlar.
Diğer Sömürgeciler ve Sömürgeler
Almanya'dan
bağımsız olan ülkeler olarak Avusturya (1955) ve Belarus (1944); Japonya'dan
bağımsız olan ülkeler olarak, Kuzey Kore (1945), Güney Kore (1945), Vietnam
(1945, aynı zamanda Fransa'dan); ve Hollanda'dan bağımsız olan ülkeler olarak Belçika
(1830), Endonezya (1945) ve Surinam (1975) anılıyor. Bunlar dışında, Bangladeş
(Pakistan, 1971), Burundi (Belçika, 1962), Kongo Demokratik Cumhuriyeti
(Belçika, 1960), Ruanda (Belçika, 1962), Çek Cumhuriyeti (Avusturya Macaristan,
1918; ayrılma, 1993), Liechtenstein (Avusturya-Macaristan İmparatorluğu, 1806),
Dominik Cumhuriyeti (Haiti, 1844), Doğu Timor (aynı zamanda Portekiz'den ve
Endonezya'dan, 2002), Eritre (Etiyopya, 1993), Kosova (Sırbistan, 2008), Moğolistan
(Çin, 1911), Karadağ (Sırbistan, 2006), Namibya (Güney Afrika, 1990), Nauru
(Avustralya, Yeni Zelanda ve İngiltere, 1968), Kuzey Kıbrıs (Kıbrıs
Cumhuriyeti, 1983), Norveç (Danimarka, 1814; İsveç, 1905), Papua Yeni Gine
(Avustralya, 1975), Polonya (Rusya, Almanya, Avusturya), Samoa (Yeni Zelanda,
1962), Güney Sudan (Sudan, 2011), Uruguay (Brezilya, 1825), Mikronezya (ABD,
1986), Marshall Adaları (ABD, 1986) ve Libya (İtalya, 1943; İngiltere ve
Fransa, 1951), gibi tekil bağımsızlık örnekleri var.
Bağımsızlığın
bir başka kaynağı, birliklerin dağılması biçiminde oluyor. Bunun en iyi bilinen
iki örneği Yugoslavya ve Sovyetlerin dağılmasıyla kurulan devletler. Yugoslavya'dan
bağımsız olan ülkeler Bosna-Hersek (1992), Hırvatistan (1991), Makedonya (1991)
ve Slovenya (1990) ve Sovyetlerden bağımsız olan ülkeler olarak Ermenistan
(1991), Azerbaycan (1991), Estonya (1991), Gürcistan (1991), Kazakistan (1991),
Kırgızistan (1991), Letonya (1990), Litvanya (1990), Moldova (1991), Rusya
(1992), Tacikistan (1991), Türkmenistan
(1991), Ukrayna (1991) ve Özbekistan (1991) anılıyor. Bu iki grup ülkede,
birlikten ayrılma, bağımsızlık günü olarak kabul ediliyor.
Sınıflandırmaya
Uymayanlar ve Bağımsızlık Günü Olmayanlar
Şimdiye kadar
yararlandığımız sınıflandırmalarla konumlandırmakta zorlandığımız az sayıda uç
örnek var. Bunları da burada biraz analım: İzlanda 1918’de Danimarka’dan
bağımsızlık ilan ediyor; buna karşı Danimarka bunu reddedip İzlanda’ya özerklik
ve çeşitli haklar veriyor. Anlaşmanın koşullarından en önemlisi, 25 yıl sonra
yapılacak bağımsızlık oylaması. 25 yılın sonunda bağımsızlık yanlıları
kazanınca, 1944’te bağımsız oluyor.
Macaristan, bir
bağımsızlık günü kutlaması yapmıyor. Milli gün olarak belirlenen tarih,
Macaristan’ın Hıristiyan Krallık olarak tarih sahnesine çıktığı 1000 yılı.
Macaristan tarihte çeşitli güçlerce sömürgeleştirilmiş olmasına karşın,
bağımsızlık için geniş çaplı bir anma yapılmıyor.
İsrail’de,
İsrail’in resmen bir devlet olarak ilan edildiği 1948 yılı bağımsızlık gününün
temel referans noktası. Ancak, bu günün bağımsızlık günü olarak sayılıp
sayılmayacağı tartışmalı, çünkü Filistinliler açısından bu gün işgal günü. Bu
gün Filistinliler arasında Felaket Günü (Nakba) olarak adlandırılıyor; bu günde
haksız işgalin, hak ve toprak gaspının lanetlendiği çeşitli etkinlikler
düzenleniyor.
Liberya, ABD’de
Afro-Amerikalılarla ilgili bir akımın ürünü olan bir devlet. Bu akıma göre,
Afro-Amerikalılar Afrika’ya dönüp orada kendi devletlerini kurmalıydı. İlk
bakışta iyi niyetli sayılabilecek bu akımı bir yandan kölelik karşıtı Beyaz
dindarlar, bir yandan da ırkçı Beyazlar savunuyordu. Bunlar bir dernek kurup
Afrika’da bir miktar toprak ele geçirip Liberya’yı kuruyorlar. Adı, ‘özgür
olanların ülkesi’ anlamına geliyor. Dernek, orada halihazırda yaşayan
Afrikalıları yönetime katmıyor. Liberya, derneğin baskısına karşı, bağımsızlık
ilan ediyor, cumhuriyet kuruluyor.
Eski bir İngiliz
sömürgesi olan Singapur, 1965’te Malaya Birliği’nden istemeden ayrılarak
bağımsız oluyor.
Çek Cumhuriyeti
ve Slovakya (1993) Çekoslavakya’nın bölünmesiyle oluşuyorlar; fakat sonra
Avrupa Birliği’ne giriyorlar.
Somali, 1960’ta
İtalya Somalisi'yle İngiliz Somalisi'nin birleşmesinden oluşuyor.
İsveç 1523’te
bölgesel bir birlikten ayrılarak bağımsız oluyor.
İsviçre için
özel gün ise, kanton tipi federasyonun kurulduğu yıla kadar geri gidiyor (1291).
Bağımsızlık günü yerine, federasyonun kuruluşu anılıyor.
Burada
sömürgecilerle birlikte yaklaşık 180 ülkeye yer verdik. Sömürücü ülkeler
olarak, Rusya (ama Sovyetlerin dağılmasına karşılık gelen bir bağımsızlık günü
var), İngiltere, Fransa, Hollanda, Belçika, İspanya, Almanya, Portekiz,
Osmanlı, İtalya vd.’yi andık. Geriye kalan az sayıdaki ülkede ya bağımsızlık
günü, tarihteki gelişmeleri tam karşılamıyor ya da böyle bir kutlama
yapılmıyor. Bu ülkeler şunlar: Çin, Japonya, İran, Bhutan, Nepal, Umman, Tayvan,
Tayland, Türkiye, Andorra, Danimarka, Lüksemburg, Vatikan, San Marino, Monaco
ve Suudi Arabistan. Ayrıca devlet olarak bağımsız olmayıp başka bir bağımsız
devlete katılan sömürge bölgeleri var. Örneğin, Goa, Hong Kong, Macau vb.
Çin’de bir bağımsızlık günü kutlaması yapılmıyor; ülkenin milli günü, Halk
Cumhuriyeti’nin ilan edildiği gün. Japonya’da da bağımsızlık günü kutlaması
yok, onun yerine imparatorluğun kuruluşu, imparatorun doğum günü vb. kutlamalar
var. İran’da bağımsızlık günü yerine devrim günü gibi kutlamalar var. Bhutan’da
kutlanan önemli günler içinde bağımsızlık günü yok. Onun yerine, dinsel ve
krallıkla ilgili günler öne çıkıyor. İngiliz sömürgeciliğine karşı direnişte
savaşçılığıyla İngilizleri hayran bırakan Nepal’in bir bağımsızlık günü yok,
çünkü hiç sömürge olmadı. Onun yerine, çok sayıda dinsel bayram ve demokrasi
günü, cumhuriyet günü ve şehitler günü gibi dindışı anmalar var. Tayvan da, Çin
gibi, bağımsızlık günü yerine cumhuriyetin ilan edildiği günü anıyor. Tayland,
Nepal gibi, tarihte sömürge olmamış nadir ülkelerden biri. Burada da, sömürge
olunmadığı için bağımsızlık günü de kutlanmıyor.
Umman’ın İngiliz sömürgeciliğiyle ilişkisi kolay anlaşılır değil. Diğer
örneklerin tersine, Umman, İngiliz ordusu tarafından işgal edilmiyor; ancak
kağıt üstünde bağımsız, gerçekte bir sömürge niteliği taşıyor. Hatta ülkedeki
isyanları bastırmak için İngiliz ordusundan destek alınıyor. Sömürge statüsü
belirgin olmayınca bağımsızlık kavramı da muğlaklaşıyor. Umman, bir bağımsızlık
günü kutlaması yapmıyor.
Bilindiği gibi, Türkiye’nin de bir bağımsızlık günü yok; cumhuriyet ve
zafer anılıyor. Yerel olarak kurtuluş günleri olsa da, bunlar sonuçta ulusal
düzeyde kutlamalar değil. Andorra’da bağımsızlık günü yerine anayasa günü var.
Danimarka’nın anma günlerinin neredeyse tümü dinsel. Bir bağımsızlık anması
yok. Lüksemburg’da bağımsızlık günü yerine hükümdarın doğum günü anması
yapılıyor. Vatikan ve Monaco da bağımsızlık günü olmayan ülkeler arasında. San
Marino’da bir kurtuluş günü var, fakat dinsel bayramla içiçe geçmiş durumda.
Suudi Arabistan, bağımsızlık yerine krallığın birleşme gününü kutluyor.
Hâlâ
Sömürge Olan Ülkeler
Ayrıca sömürge
statüsü süren ülkeler var:
Bermuda
(İngiltere), Cayman Adaları (İngiltere), Saint Helena, Ascension ve Tristan da
Cunha (İngiltere), İngiliz Virgin Adaları (İngiltere), Anguilla (İngiltere),
Falklands/Malvinas (İngiltere), Montserrat (İngiltere), Turcs ve Caicos Adaları
(İngiltere), Pitcairn Adaları (İngiltere),
Guadeloupe
(Fransa), Martinique (Fransa), Fransız Guyanası (Fransa), Saint Martin
(Fransa), Saint Barthélemy (Fransa),
Saint Pierre ve Miquelon (Fransa), Yeni Kaledonya (Fransa), Fransız
Polinezyası (Fransa), Réunion (Fransa), Mayotte (Fransa),
Guyam (ABD),
Amerikan Samoası (ABD), Kuzey Mariana Adaları (ABD), Virgin Adaları (ABD),
Wallis ve Fotuna (ABD)[3]
Curaçao
(Hollanda), Aruba (Hollanda), Saint Maarten (Hollanda),
Cook Adaları
(Yeni Zelanda), Nieu (Yeni Zelanda), Tokelau (Yeni Zelanda),
Norfolk Adaları
(Avustralya) ve Grönland (Danimarka).
Sömürge statüsü
süren ülkelerin çoğu, küçük ada devletleri. Bunların kimisi için, büyük bir
devletin bir parçası olmak, çıkarlarına daha uygun. Kendi kendine yeten
ekonomiler değiller. Ayrıca, bu listede, Rusya’daki çeşitli bölgelerin yer
almadığını not edelim. Rusya’nın özerklik vb. geniş siyasal haklara sahip
çeşitli bölgeleri, genellikle, sömürgeler olarak anılmıyorlar. Ancak Çin için,
Tibet ve Doğu Türkistan (Sincan) sömürgecilik bağlamında sık sık tartışılıyor.
Antarktika’yı da anmalı. Bu buzlu kıta, çeşitli devletler
arasında bölüşülmüş durumda. Bunların dışında Kürtler başta olmak üzere çeşitli
devletsiz halkları da not etmeli.[4]
Yeni
Sömürgecilik
Peki
sömürgecilik bitti mi? Elbette hayır. Bir ülke bir ülkeye deneme amaçlı bomba
atabiliyorsa, post-kolonyalizm kavramı ideolojik bir yalandan öteye geçmez. ABD’ye
yakınlığıyla bilinen eski Afgan lideri Karzai bile buna tepki gösteriyor. Rusya
medyası ise, ABD’nin Afganistan üstünden en büyük bombasını denemesini
kınayacağı yerde, Rusya’nın daha güçlü bir bombaya sahip olduğunu yazıyor. “O
bombaların anasıysa, bizimki beş kat daha güçlü, babası” diyorlar. Dahası,
ABD’ninkiler başta olmak üzere yabancı üsler olgusu, çağımızın bir gerçekliği.
Tablo 2’de görüldüğü gibi, sırasıyla, ABD, İngiltere, Fransa ve Rusya
yurtdışında askeri üs yarışında başı çekiyorlar.
Tablo
2. ABD’nin, İngiltere’nin, Fransa’nın ve Rusya’nın Askeri Üslerinin Bulunduğu
Ülkeler/Bölgeler
ABD’nin Askeri
Üslerinin Bulunduğu Ülkeler/Bölgeler:
Avustralya,
Afganistan, Bahreyn, Belçika, Brezilya, Hint Okyanusu’ndaki İngiliz bölgesi,
Bulgaristan, Küba, Cibuti, Almanya, Yunanistan, Grönland, Honduras, İsrail,
İtalya, Japonya, Kosova, Kuveyt, Hollanda, Norveç, Umman, Portekiz, Katar, Suudi
Arabistan, Singapur, Güney Kore, İspanya, Türkiye, Birleşik Arap Emirlikleri
ve İngiltere
|
İngiltere’nin
Askeri Üslerinin Bulunduğu Ülkeler/Bölgeler:
Ascension
Adası, Bahreyn, Belize, Bermuda, Hint Okyanusu’ndaki İngiliz bölgesi, Brunei,
Kanada, Kıbrıs, Falkland Adaları (Malvinas), Almanya, Cibraltar, Kenya,
Montserrat, Nepal, Singapur ve Katar
|
Fransa’nın
Askeri Üslerinin Bulunduğu Ülkeler/Bölgeler:
Cibuti,
Fransız Guyanası, Fransız Polinezyası, Gabon, Almanya, Fildişi Sahili,
Martinique, Yeni Kaledonya, Réunion ve Mayotte, Senegal ve Birleşik Arap
Emirlikleri
|
Rusya’nın
Askeri Üslerinin Bulunduğu Ülkeler/Bölgeler:
Ermenistan,
Belarus, Güney Osetya, Kazakistan, Kırgızistan, Moldova, Suriye, Tacikistan,
Kırım ve Vietnam
|
ABD’nin askeri
üsleri, Afrika dışında tüm kıtalarda. ABD’nin en büyük yurtdışı gücü, Güney
Kore ve Japonya’da bulunuyor (toplam 80 bin Amerikan askeri). Sömürgeci
güçlerin Afrika’yı Fransa’ya bıraktığı görülüyor. Bunun tek istisnası, Cibuti.
Dünyanın büyük güçleri Somalili korsanlarla mücadele bahanesiyle,[5]
Cibuti’de yakın zamanda askeri üslerini inşa etti. Yoksul, açlık ve kıtlıkla
boğuşan 1 milyon nüfuslu Cibuti’nin sesini çıkarma şansı bulunmuyor. Cibuti’de
askeri üssü olan ülkeler arasında, Çin, Fransa, İtalya, Japonya ve elbette ABD
bulunuyor. Rusya’nın üssünün bulunmaması şaşırtıyor. Belki ilerleyen yıllarda
burada bir Rus üssü de göreceğiz.
Fransız ordusu,
Gabon başta olmak üzere çeşitli Afrika ülkelerinde üslere ek olarak ‘barış
gücü’ olarak da yer alıyor. Oysa çizdikleri haritalar ve manipüle ettikleri
demografiler nedeniyle Afrika’daki birçok çatışmanın sorumlusu hâlâ
sömürgeciler. Dahası, birlikte yaşamaya istekli olmayan etnik grupları tek bir
devlette birleştirip sonra ortak dil olarak onlara Fransızca’yı dayatmaları da
bir suç olarak kaydedilmeli.
İngiltere dünya
politikasında da, askeri anlamdada da eskisi kadar etkili değil. Üslerinin
bulunduğu ülkelerin neredeyse tümü eski sömürgesi. Bu eski sömürgelerden üs
açılmasına izin verenler, genellikle güçlü bir bağımsızlık hareketiyle değil
İngiltere’nin isteğiyle bağımsız olanlar.
Rusya’nın üsleri
ise, eski Sovyet coğrafyası ile Suriye ve Vietnam’da. Vietnam’daki Rus üssü,
Vietnam-Amerikan Savaşı’nda Amerikan üssü olarak kullanılıyordu; savaş
bitiminde Sovyetler’e verildi. Sovyetler dağıldıktan sonra, Rusya, kaynak
sıkıntısı nedeniyle bu üsten çekildi. Üs, Vietnam ordusuna kaldı. Birkaç yıl
önce Rusya –tümüyle olmasa da- bu üssü kullanmak için Vietnam’la yeniden
anlaşmaya vardı. ABD de, bir süre önce Vietnam’a askeri üs açmak için teklif
götürdü; Vietnam hükümeti, özellikle de Vietnam Komünist Partisi bu teklifi
geri çevirdi. Rusya’nın ayrıca Nikaragua ve Venezuela başta olmak üzere Latin
Amerika ülkelerinde üs açma planları var.
Çin’in
yurtdışındaki tek askeri üssü Cibuti’de. Çin, küresel ölçekte bir askeri güç
olmayı tercih etmiyor; Çin için ekonomik yükseliş ve ticaret ön planda.
Almanya’nın yurtdışı üsleri Fransa ve ABD’de. İtalya’nın yurtdışı üsleri
Cibuti’de ve Birleşik Arap Emirlikleri’nde. Çin gibi Japonya’nın da tek üssü
Cibuti’de. Japonya, 2. Paylaşım Savaşı’nda aldığı yenilgiden sonra uzun süre
kendi ordusunu oluşturamamış, deniz aşırı operasyonlara katılmamıştı. Çin’in
silahlanması, Japonya’nın da silahlanmasını getiriyor.
Askeri üs
açısından dört büyük gücü izleyen iki ülke var. Hindistan ve Türkiye.
Hindistan, bölgesel bir güç olarak, genellikle komşu ya da yakın ülkelerde
(Tacikistan, Butan, Seyşeller, Madagaskar, Maldivler, Mauritius) üs
bulunduruyor. Türkiye’nin üsleri ise, Kuzey Kıbrıs, Azerbaycan, Suriye, Somali,
Katar ve Irak’ta (Irak Kürdistanı).
Sonuç
Görüldüğü gibi,
sömürgecilik dönemi son bulmuş değil; yalnız biçim değiştirmiş durumda. Askeri
zorun yerini daha çok ekonomik ve siyasal bağımlılık almış durumda. Bu da,
‘post-kolonyalizm’ gibi kavramları geçersiz kılıyor. Doğrusu, ‘yeni
sömürgecilik’ olacak. Dahası, bir ülkenin bir ülkeyi kafasına göre işgal
edebilmesi, onun üstünde son silahlarını deniyor olması vb., sömürgeciliğin
bitmediğinin bir başka göstergesi. ‘Post-kolonyalizm’ gibi
kavramsallaştırmaların yeni sömürgecilerin ekmeğine yağ sürdüğüne, onların
sömürücülüğünü görünmez ya da önemsiz kıldığına dikkat çekelim. Sömürgecilik
başka biçimlerde de olsa sürüyor... Yazılacak çok şey var...
[1] Haiti Devrimi’yle ilgili kurmaca bir film için bkz.
‘Burn!’ (‘İsyan!’ ya da ‘Kanlı Ada’, 1969, oyn. Marlon Brando). Filme dikkatimi
çektikleri için Yalçın Gültekin, Mehmet Emin Karaaslan ve Zeki Apak’a teşekkür ederim.
Ayrıca, daha yakın tarihte çekilip çeşitli Latin Amerika Festivalleri’nde
gösterilen bir diğer film için bkz. Toussaint
Louverture (2012). http://www.imdb.com/title/tt2062690/
[2]
Örneğin, son Tazmanya yerlisi 19. yüzyıla gelemeden hayata gözlerini yumuyor,
cesedi kurutulup iskeleti müzede sergileniyor.
[4] Bkz.
Gezgin, U.B. (2017). Devletsiz Halklar, Temsil Edilmeyen Halklar. Evrensel
Gazetesi Pazar
Eki, 4 Haziran
2017. https://www.evrensel.net/haber/322213/devletsiz-halklar-temsil-edilmeyen-halklar
[5] Bu,
haklı bir bahane olabilir; ancak üsler korsanlarla mücadele dışındaki askeri
hedefler için de inşa edilmiş oluyor.
Kaynak: Gezgin, U. B. (2017). (...) Ötekiler Açısından Tarih [History from the Eyes of the ‘Others’].
AVCILARIN EFSANELERİ, ASLANLARIN KISIK SESLERİ:
Ötekiler Açısından Tarih
Prof.Dr. Ulaş Başar Gezgin
Tarih Yöntemi
1. Anlatıbilim Açısından Tarihyazımı.
2. Tarih(çilik) ve Öykü(cülük): Nerede Nasıl ayrılıyorlar?
3. ‘Yenilikçi Tarih Öğretimi Etkinlik Örnekleri’ Üzerine.
4. İnsanlaşmanın Kısa Tarihi: İntikamcı Hammurabi’den Hukuk Devletine.
5. Çin Seddi’ndeki Görünmez Emek.
6. 6 Bardağa Sığmayan Dünya Tarihi.
7.Aynı Suya Bakıp...
Ötekilerin Tarihi
8. Yeni Sömürgecilik: Eski Sömürgeciliğin Torunu
9. Yeni Sömürgecilik Notları: Klasik Sömürgeciliğin Yeni Formları
10. “Nasıl Müslüman Olduk?” Sorusu Üstüne Yeniden Düşünmek.
11. Alevilik-Bektaşilik Açısından Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Üzerine.
12. İlkesizlik, Omurgasızlık, Kişiliksizlik: Devletlerin, Şirketlerin ve Bireylerin İkiyüzlülüğü Üstüne.
13. Devletsiz Halklar, Temsil Edilmeyen Halklar.
14. Almanlara Nazi Demek Ne Anlama Geliyor?
15. Muhammed Ali: Bir Gri Derili
Solun Tarihi(1): 2. Paylaşım Savaşı Öncesi
16. Gezi Direnişi ve Paris Komünü: “Her Yer Paris Her Yer Direniş”.
17. Osmanlı ve Paris Komünü: Cüce Canavar ve Çapulcular.
18. Osmanlı’nın İlk Sosyalist Dergisinde Bir Gezinti: İştirak ve İştirakçı Hilmi.
19. Georgi Dimitrov: Sizi Halk Adına Yaşama Mahkum Ediyorum!
20. İspanya İç Savaşı: Darbe, Direniş ve Tarihyazımı
21. Sakallı Celâl: Bir Komünist Diyojen.
Solun Tarihi(2): 2. Paylaşım Savaşı Sonrası
22. 1948’den Bir İhraç Öyküsü: Pertev Naili Boratav’ın Savunması.
23. En Büyük Tehlike: Irkçılık Broşürü Üstüne.
24. Vartan İhmalyan'ın Yaşamı ve Parti Tarihi.
25. İran’da Sol Nasıl Yenildi?: Öznelerin Sorumluluğu
26. AKP Döneminde Liberallere Göre Bir Bir Mit ya da Kurgu Olarak Şehitlik
Sovyetler ve Tarih
27. Samsun’dan Taksim Meydanı’na Çıkan Bir Kızıl Ordu Generali ve Onbeşler.
28. Lenin Nişanı: Nobel’e Eski Bir Alternatif.
29. Bir Zamanlar Sosyalist Olimpiyatlar Vardı, Belki Yine Olur
30. Sovyetler Neden Dağılmıştı?: ‘Sovyetler Birliği’nde Yedi Yıl’ Üzerine
1915 ve Ermeniler
31. İstanbul’un Ermeni Hükümdarları.
32. Taner Timur’a Göre 1915.
33. 1915’e Nasıl Gelindi? Bir Özetin Özeti Denemesi.
34. Anadolu’nun Kalkınamamasının Nedenlerinden Biri Olarak 1915.
35. Çerkezyan: Sarkis Ustanın Anılarındaki Gizli Ayrıntılar.
İstanbul ve Anadolu Tarihi
36. Anabasis: 2,500 yıl önce Anadolu.
37. İstanbul Üniversitesi’nin Kayıp Bin Yılı.
38. Eski ve Yeni Anlamlarıyla Taksim Anıtı.
Heykeller ve Tarih
39. Heykel Tartışmaları: Simgesellik, Birey Övgüsü, Putlaştırma.
40. Türkiye’de Heykel Tartışmaları: Putlaştırma İddiası.[1]
Anaokulu öğretmenliğinden emekli olduktan sonra benimle aynı yıl üniversite sınavına giren, lisans eğitiminin ardından tarih alanında yüksek lisans ve doktora yapan annem Edibe Gezgin’i (19 Mayıs 1954, Elazığ- 19 Ocak 2017, İstanbul) şükran ve özlemle anarak
|
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder