Videolar

17 Aralık 2017 Pazar

En Büyük Tehlike: Irkçılık Broşürü Üstüne

En Büyük Tehlike: Irkçılık Broşürü Üstüne

Ulaş Başar Gezgin


Bu bölümde, Türkçe’de ırkçılık üstüne yayınlanmış en önemli metinlerden biri olan, ancak bugün tarihin tozlu raflarında kalmış olan bir broşüre dikkat çekmek istiyoruz. 1943 tarihini taşıyan ‘En Büyük Tehlike’ adlı broşür,[1] Atatürk’ün anne tarafından kuzeni olan TKP Genel Sekreteri Reşat Fuat Baraner (1900-1968) tarafından kaleme alınmıştı; ancak dönemin siyasal baskıları nedeniyle Darüşşafakalı ressam Faris Erkman (1915-1950) imzasıyla yayınlanmıştı. O zaman çok ses getiren ve TBMM’de tartışılan metin, aslında bugün de güncel bir metin olarak öne çıkarılmaya değer.

Tarihte ne zaman ırkçılık ortaya atılmışsa orada yabancı milletlerin tahakküm altına alınmak istendiği, ezildiği ve soyulduğunu görürüz. Yüksek ve aşağı ırklar meselesi esaret devrinde esirleri çalıştırabilmek, Orta çağda kilise ve derebeylik hakimiyetini devam ettirebilmek için, Yeni dünyanın keşfiyle geniş ölçüde milletlerarası ticaretin başladığı zaman yabancı milletlerin elindeki serveti tâlân edebilmek  ve  istilâcılık  devrinde de müstemleke  ve  yarı  müstemleke halklarının tazyik ve istismarını  mazur göstermek için  ortaya atılmıştır. Son zamanlarda Avrupa ve Asyada bazı memleketlerde yeniden canlanması da muayyen milletlere haksız ve lüzumsuz bir yükseklik izafe ederek diğer zaif ve geri milletleri idareye salâhiyet ve hak iddia etmek suretiyle yeni bir harbin açılması  fikriyatını hazırlamak ve nihayet geri milletleri esaret altına almak gayesiyle vukua gelmiştir. Netekim Habeşistan, Çin, Japon ve şimdiki cihan harbi de  patladı ve irili ufaklı bir sıra Avrupa milletleri şimdi istilâ ve esaret altında tutulmaktadır.” (s.21)
"Netekim Meşrutiyet inkılâbından sonra parlamaya başlamış olan pan Türkist cereyanın İkinci Willhelm Almanyası tarafından memleketimize sokulmuş ve  körüklenmiş olduğunu bilmeyen yoktur. Yakın ve Orta Şark’taki iktisadî  ve  siyasî  menfaatleri  bakımından  İngiliz  İmparatorluğu  ve Rusya Çarlığı  ile çarpışma halinde bulunan Alman emperyalizmi Yakın Şarkın ve Asyanın geniş servet kaynaklarından nasibedar olmak için gözünü Türkiye’ye dikmişti; nüfuzu altına aldığı Osmanlı imparatorluğunu  rakiplerine  karşı  harekete  geçirmek  istiyordu. Böyle bir harekete esas olabilecek fikriyatın da hazırlanması lazımdı. Pan Türkist hareket böyle bir maksat için çok uygun olabilirdi. Çarlık  Rusyasının  Türkiye  üzerinde  beslediği  istilacı  emelleri  de böyle bir cereyanın yer bulmasına tutunmasına müsait bir zemin vazifesi görüyordu." (s.22)
Bu  cereyanın  başında  bulunanlar,  daha  doğrusu  bu  cereyanın memleketimize sokulmasına vasıta ve alet olanlar arasında (...) Tatarlar, Azeriler de vardır. Bu cereyanı asıl  körükleyenler de kendi  halkları tarafından kovulup yurtlarından atılmış bu  adamlardır.  Bunlar kendi öz vatanlarından kaçarak buraya gelmiş kimselerdir. Bazıları buraya gelmeden önce uzun seneler Almanyada bulunmuşlar, buraya geldikten sonra da bu devletle ve Japonya ile sıkı temaslarını devam ettirmektedirler. Birinci Cihan harbinden sonra kendi milletlerinin bugünkü idare ve devlet sistemini kabul  etmesiyle  menfaatleri  haleldar  olan  bu  efendiler  sırtlarını, hem bizlere, hem de kendi öz memleketleri halkına tamamiyle yabancı olan  devletlere dayayarak kendi  şahsî menfaatleri  hesabına Türkiyeyi tehlikeli bir oyuna sokmak istiyorlar.  Bütün o memleket halklarının da Türk olduğunu, bizimle aynı ırktan bulunduğunu ileri sürerek onları kurtarmanın millî bir vazife olduğunu bize telkin etmek istiyorlar.  Kendi halkları eğer bugünkü idarelerinden memnun değilse, istiklâl ve hürriyetleri, iddia edildiği gibi zorla ellerinden alınmışsa, bu efendiler neden doğrudan doğruya kendi milletleriyle bu  işi yapmıyorlar?” (s.24)

Broşürde, “Orta Asya Türklerini bayrağımız altında birleştirelim diyorlar, onlar bunu istiyorlar mı diye sormuyorlar” anlamında görüşler ortaya atılır. Kimi ırkçıların kendilerini böyle olmamalarına karşın, yedi göbekten Öztürk diye sunmaları eleştirilir. Sevmediklerini “o zaten aslında Türk değil, şuralı vb.” diyerek ötekileştirirler. Broşürde, ırkçıların kadın-erkek eşitliğine inanmamaları eleştirilir. Bu açıdan Kemalistlerin gerisine düşerler. Kimi Cumhuriyet devrimlerini de benimsemezler. Irkçıların aslında bir dava peşinde koşan samimi idealistler olmadığı, kişisel çıkar peşinde oldukları belirtilir.

Broşürde okuyucuları ikna etmek için sık sık Kemalist düşünceye ve Mustafa Kemal’in sözlerine gönderme yapılır. Elbette en çok anılanlardan biri, “yurtta sulh cihanda sulh” olacaktır. Broşüre göre, savaş karşıtlığı diye genel bir kavram olamaz. Haklı savaş-haksız savaş ayrımı vardır. Bu, tam da anti-emperyalist militarizm kavramına karşılık gelecektir.[2]

Savaşın bir sosyal Darwinizm aracı olarak konumlanışına karşı çıkılır. Irkçılara göre savaş, üstün ırkların galip gelip aşağı ırkların yenilgisiyle sonuçlanarak, ‘en uygun olanın sağ kalması’na hizmet edecektir.

Harbe  iştirak  eden  orduların  ezici  çoğunluğunu  teşkil  edenler köy ve şehir çocuklarıdır; halktır; yoksa bu ırkçı efendiler bu halk tabakalarını hakir görüyorlar da ırkın tasfiyesi namına bunların ortadan kaldırılmasını mı istiyorlar?” (s.35)
“ (...) istilâcılar tarafından  yurdumuza yapılacak  herhangi  bir  taarruza  karşı milletimizin kahramanca savaşarak aziz yurdumuzu, millî istiklâlimizi korumasını ve böyle bir harpte milli satvetimizi göstermek için şimdiden hazır bulunmaklığımızı can ve gönülden isteriz.” (s.36)

Bu görüşlerin Lenin’in Nisan Tezleri’nde ortaya attığı ‘devrimci yenilgicilik’ kavramı ekseninde yeniden değerlendirilmesi gerekiyor elbette.

Broşürde Almanya ve faşizm hayranlığı özellikle eleştirilir. Irkçılar savaşta Almanya’yı tutuyorlar. Nazi ordusunun girdiği Sovyet coğrafyalarında kurulacak kukla hükümetlerde bakanlık/vekillik hayalleri kuruyorlar. Peyami Safa ve Yusuf Ziya Ortaç gibi isimler gazetelerde Hitler’den övgüyle söz ediyorlar. Bu tür yazarlar Nazilerin zaferinden emin olduğu için, Türkiye’nin de 2. Paylaşım Savaşı’na Naziler saflarında katılmasını talep ediyorlar.

Bu bağlamda, Osmanlı’nın son döneminde ordunun Alman generallere teslim edilmesi eleştirilir:
Birinci  Cihan  Harbinden beri bazılarının  ağzından  hiç de düşmeyen, sakız gibi mütemadiyen çiğnenen şu Türk-Alman silâh arkadaşlığı...  Bunun nasıl bir tıızak olduğunu anlamak için bu silâh  arkadaşlığının  sonunda  Türk  milletine  hüsran  ve  mağlubiyetten  başka ne verdiğini şöyle bir düşünmek kafidir zannederiz.” (s.38)

Broşürün Türkiye’de ırkçılık araştırmalarıyla ilgili oldukça önemli bir metin olduğu anlaşılıyor. Bu açıdan, ilerleyen yıllarda da okunabilecek nitelikte.



[1] Erkman, F. (Baraner, R.F.) (1943/2002). TÜSTAV (der.). Kırklı Yıllar-1 içinde, s.10-52. İstanbul: TÜSTAV.
[2] Bkz. Gezgin, U.B. (2013). Neden anti-militarist değilim?: Anti-emperyalist militarizm ve barış.  Bianet, 17 Nisan 2013. http://bianet.org/bianet/diger/145909-neden-anti-militarist-degilim-anti-emperyalist-militarizm-ve-baris


Kaynak: Gezgin, U. B. (2017). (...) Ötekiler Açısından Tarih [History from the Eyes of the ‘Others’]. 


AVCILARIN EFSANELERİ, ASLANLARIN KISIK SESLERİ:
Ötekiler Açısından Tarih

Prof.Dr. Ulaş Başar Gezgin

Tarih Yöntemi
1. Anlatıbilim Açısından Tarihyazımı.
2. Tarih(çilik) ve Öykü(cülük): Nerede Nasıl ayrılıyorlar?
3. ‘Yenilikçi Tarih Öğretimi Etkinlik Örnekleri’ Üzerine.
4. İnsanlaşmanın Kısa Tarihi: İntikamcı Hammurabi’den Hukuk Devletine.
5. Çin Seddi’ndeki Görünmez Emek.
6. 6 Bardağa Sığmayan Dünya Tarihi.
7.Aynı Suya Bakıp...

Ötekilerin Tarihi
8. Yeni Sömürgecilik: Eski Sömürgeciliğin Torunu
9. Yeni Sömürgecilik Notları: Klasik Sömürgeciliğin Yeni Formları
10. “Nasıl Müslüman Olduk?” Sorusu Üstüne Yeniden Düşünmek.
11. Alevilik-Bektaşilik Açısından Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Üzerine.
12. İlkesizlik, Omurgasızlık, Kişiliksizlik: Devletlerin, Şirketlerin ve Bireylerin İkiyüzlülüğü Üstüne.
13. Devletsiz Halklar, Temsil Edilmeyen Halklar.
14. Almanlara Nazi Demek Ne Anlama Geliyor?
15. Muhammed Ali: Bir Gri Derili

Solun Tarihi(1): 2. Paylaşım Savaşı Öncesi
16. Gezi Direnişi ve Paris Komünü: “Her Yer Paris Her Yer Direniş”.
17. Osmanlı ve Paris Komünü: Cüce Canavar ve Çapulcular.
18. Osmanlı’nın İlk Sosyalist Dergisinde Bir Gezinti: İştirak ve İştirakçı Hilmi.
19. Georgi Dimitrov: Sizi Halk Adına Yaşama Mahkum Ediyorum!
20. İspanya İç Savaşı: Darbe, Direniş ve Tarihyazımı
21. Sakallı Celâl: Bir Komünist Diyojen.

Solun Tarihi(2): 2. Paylaşım Savaşı Sonrası
22. 1948’den Bir İhraç Öyküsü: Pertev Naili Boratav’ın Savunması.
23. En Büyük Tehlike: Irkçılık Broşürü Üstüne.
24. Vartan İhmalyan'ın Yaşamı ve Parti Tarihi.
25. İran’da Sol Nasıl Yenildi?: Öznelerin Sorumluluğu
26. AKP Döneminde Liberallere Göre Bir Bir Mit ya da Kurgu Olarak Şehitlik

Sovyetler ve Tarih
27. Samsun’dan Taksim Meydanı’na Çıkan Bir Kızıl Ordu Generali ve Onbeşler.
28. Lenin Nişanı: Nobel’e Eski Bir Alternatif.
29. Bir Zamanlar Sosyalist Olimpiyatlar Vardı, Belki Yine Olur
30. Sovyetler Neden Dağılmıştı?: ‘Sovyetler Birliği’nde Yedi Yıl’ Üzerine

1915 ve Ermeniler
31. İstanbul’un Ermeni Hükümdarları. 
32. Taner Timur’a Göre 1915.
33. 1915’e Nasıl Gelindi? Bir Özetin Özeti Denemesi.
34. Anadolu’nun Kalkınamamasının Nedenlerinden Biri Olarak 1915.
35. Çerkezyan: Sarkis Ustanın Anılarındaki Gizli Ayrıntılar.

İstanbul ve Anadolu Tarihi
36. Anabasis: 2,500 yıl önce Anadolu.
37. İstanbul Üniversitesi’nin Kayıp Bin Yılı.
38. Eski ve Yeni Anlamlarıyla Taksim Anıtı.

Heykeller ve Tarih
39. Heykel Tartışmaları: Simgesellik, Birey Övgüsü, Putlaştırma.
40. Türkiye’de Heykel Tartışmaları: Putlaştırma İddiası.[1]

Anaokulu öğretmenliğinden emekli olduktan sonra benimle aynı yıl üniversite sınavına giren, lisans eğitiminin ardından tarih alanında yüksek lisans ve doktora yapan annem Edibe Gezgin’i (19 Mayıs 1954, Elazığ- 19 Ocak 2017, İstanbul) şükran ve özlemle anarak

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder