‘Şeker Portakalı’ Uyarlamaları: Şeker Portakalı Nasıl
‘Beyaz’ladı?
Ulaş Başar Gezgin
‘Şeker Portakalı’ romanının iki film uyarlaması var. Biri 1970, diğeri 2012
yapımı.[1]
Aslına daha uygun ve dönemini daha başarılı bir biçimde yansıtan 1970 yapımı
filme göre, 2012 yapımı olan uyarlama, eleştiriye açık birçok nokta taşıyor:
- 2012 uyarlaması, bir yazarlık çerçevesiyle açılıyor. Böylece, romanın
bütün yoksulluk anlatısı, “yoksuldum, büyüdüm zengin oldum” gibi çok farklı bir
omurgaya yaslanmış. Oysa romanda biz yazarın sonradan zengin olup olmadığını
bilmeyiz; çünkü konu zaten bu değildir. Başkişi Zeze’nin annesinin yerli oluşu
ve çocuğun Afro-Brezilyalılarla dayanışması gibi etnik konuların atlanması, bu
kadar açık ve net bir ezilenler anlatısının bile beyaz adam ya da beyaz
Brezilyalı anlatısına çevrildiğini gösteriyor.
- Romanda ve 1970 uyarlamasında, baba, sigarayı bırakmıyor; 2012
uyarlamasında bırakıyor. Bırakma anı, anlatıyı etkilediği için tahrifat olarak
değerlendirilebilir.
- Romanda ve 1970 uyarlamasında, dayının bambaşka bir sunumu var.
Büyükşehirle de ilgisi yok. 2012, bunu atlamış; bu atlayış, dayıyı önemsiz bir
kişiliğe (ya da diyelim ‘kuşa’) çevirmiş.
- Romanda ve 1970 uyarlamasında, Zeze’nin babası için para toplaması da söz
konusu değil; babanın Zeze’nin topladığı parayı almak istemesi dolayısıyla
kavga etmeleri de. Bu da, anlatıyı olumsuz etkilemiş.
- Romanda ve 1970 uyarlamasında, Zeze, uzatılan her parayı utana sıkıla güç
bela kabul eden bir çocuk. Onuruna düşkün. Oysa 2012 uyarlamasında verilen her
parayı tereddütsüz kabul ediyor. Başkişi yanlış yansıtılmış.
- Romanda ve 1970 uyarlamasında, yılan numarası başarılı bir biçimde
verilirken, 2012 uyarlamasında anlaşılmayacak biçimde sunulmuş.
- 2012 uyarlamasında Zeze’nin abi ve ablasıyla yeni evde ağaçları seçmesi
sahnesinde çokça konuşma kesilmiş ve o sahne, değerinden çok şey kaybetmiş.
- 2012 uyarlamasında evdeki yoksulluk başarılı bir biçimde verilmemiş;
adeta es geçilmiş.
- 2012 uyarlamasında abinin söylediği “o, yoksul değil, işsiz” sözü,
kitapta da 1970 uyarlamasında da yok. Ancak bu ve önceki yorum, romanın bir
beyaz anlatısı olarak sunulduğu yönündeki iddiamızla uyumlu.
- Yukarıdaki iki yorumla ilişkili olarak, Zeze’nin, 2012 uyarlamasında
yoksul bir çocuktan çok, taşralı bir çocuk olarak sunulduğunu görüyoruz. Oyun
alanı çok geniş tutulmuş ve sık sık büyükşehire gitme isteği vurgulanıyor.
Üstelik şarkı sözü (CD) satıcısından isteği de (“emeğim karşılığında beni
büyükşehire götürür müsün?”; aslında ise, “emeğim karşılığında Gloria ablama
götürmem için bana şarkı sözü verir misin?”) ona göre ‘uyarlanmış’. Oysa
romanda ve 1970 uyarlamasında Zeze’nin oyun alanı çok küçük ve büyükşehir özleminden
çok oyuncak özlemi olduğunu görüyoruz.
- 2012 uyarlamasında Zeze’nin kendi kendine ve erken yaşta okuma yazma
öğrenmesi gibi merkezi bir izlek es geçilmiş. Üstelik, 2012 filminde yaşı da
boyu posu da 5-6 yaş değil. Böyle olunca, filmde söyledikleri, yaşına göre
ileri gelemeyebiliyor. Oysa, romanda ve 1970 uyarlamasında, yaşına göre zeki,
algılama yönü güçlü ve duygusal bir iç dünyaya sahip bir çocuk vardı
karşımızda.
- Romandaki ve 1970 uyarlamasındaki mumlar, sabun; balonlar, uçurtma; şarkı
sözleri ise CD yapılmış. Özellikle üçüncüsü sırıtıyor; çünkü onyıllar önce
geçtiği herkesçe bilinen bir anlatıda CD açıkça anakronik. Bu, şövalyenin
kolunda saat olması ya da Ortaçağ savaş filminde gökte uçak görülmesi gibi bir
durum.
- Romandaki ve 1970 uyarlamasındaki kişiliklerin bir derinliği vardı; kimin
ne yapacağını öngörebiliyorduk. Bunlar, uzun uzun açıklamalarla değil
konuşmalara ve davranışlara yedirilerek veriliyordu. Oysa 2012 uyarlamasında
kişilikler yüzeysel geçilmiş.
- Zeze’nin şarkı söylediği için babasından dayak yemesi sahnesinde önemli
bir değişiklik var: Şarkının içeriği değiştirilmiş. Romanda ve 1970
uyarlamasında Zeze açık saçık sözlere sahip bir şarkı söylediği için dayak
yiyordu; 2012 uyarlamasında ise, kedili bir şarkı sözü nedeniyle dayak yiyor.
Böylece, baba imgesi, muhafazakar bir kişilik olarak değil dengesiz bir kişilik
olarak verilmiş oluyor. Bu, anlatı için çok büyük bir fark. Bu durum
“muhafazakarlıkla gaddarlık ilişkili görünmesin diye mi böyle yapılmış?”
dedirtiyor.
- Kraliçe-ağaç sahnesi atlanmış. “Siyasal dokundurması olduğu için mi
atlandı?” sorusu geliyor akla. 2012 uyarlamasındaki mum söndürme sahnesi ise,
anlatıya eklenmiş; romanda ve 1970 uyarlamasında yer almıyor.
Elbette filmlerin romanları olduğu gibi vermesi beklenemez. Zaten ikisinin
dili farklı olacaktır. Romanların çok azı, “filmi çekilir; ona göre görsel bir
dil kullanayım” düşüncesiyle yazılıyor. Böyle yazılması, romanın değerini
düşürebiliyor. Tam da bu noktada, ‘Şeker Portakalı’nın iki uyarlamasında da,
sık sık, metnin üstünden akan dış ses kullanımı sözkonusu. Çocuğun iç sesi olan
bu bölümler, film açısından dış ses olarak veriliyor. Ancak, yazınsal dili
görsel dile çevirirken, anlatısal yapıda, içerikte ve kişiliklerde büyük
değişikliklere gitmeyi, uyarlamadan çok, en iyimser tarifiyle yeniden yazma, en
kötümser tarifiyle ise tahrifat olarak adlandırmak durumundayız. Dahası,
ezilenler anlatısının bir beyaz adam anlatısına çevrilmesi, romandaki iyi
niyetin 2012 uyarlamasında zerrece var olmadığını bize anımsatıyor. Oysa ‘Şeker
Portakalı’ndan içtenliği çıkarırsanız, geriye Brezilya dizisi tarzı sabun
köpüğü bir anlatı kalacaktır. Bir kez daha görüyoruz ki, gelecek, her zaman
ilerleme anlamına gelmiyor. 1970 yapımı, 2012 yapımından çok daha
başarılı...
[1] Şeker
Portakalı - Meu Pé de Laranja Lima (1970) - Türkçe Altyazılı
Kaynak: Gezgin, U.B. (2017). Anlatıbilim Açısından Film Psikolojisi ve Film Çözümlemeleri [Film Psychology and Film Analysis through Narratology].
ANLATIBİLİM AÇISINDAN FİLM PSİKOLOJİSİ VE FİLM ÇÖZÜMLEMELERİ
Prof.Dr.Ulaş Başar Gezgin
İçindekiler
Filmlerde Psikoloji Filmlerle Psikoloji
1. ‘Açlık Oyunları’nın Politik Psikolojisi
2.‘Deney’ Filmi: Bir Mürekkep Testi Olarak Film
3. ‘Amerikan Güzeli’ Filmi Neden Hâlâ İzlenebiliyor?
4. ‘Papa: Hemingway Küba’da’
5. Tehlikeli Oyunlar
Yerli Filmler: Ağrı Dağı’ndan Gezi Direnişi’ne
6. Türkiye Sinemasında Karlı Bir Doruk: ‘Ağrı Dağı Efsanesi’
7. Gezi Direnişi Film Olsaydı: Anlatıbilim Açısından Direniş
8. Gezi Direnişi ve Selma Filmi: Benzerlikler ve Farklılıklar
9. VI. İstanbul Uluslararası Mimarlık ve Kent Filmleri Festivali’nin Ardından
10. İki Film ve Umut(suzluk)
Bir Kültür Endüstrisi Olarak Hollywood Sinemacılığı
11. ‘Son Samuray’dan ‘Boyun Eğmez’e Amerikan Sineması’nın Öteki Temsillerinde Japonlar
12. Yıldız Savaşları Güzel mi Gerçekten?: 68’lerden Bir Yanıt
13. Trump’a Karşı Trumbo: Bir İhraç, Hayalet Yazarlık ve Umut Öyküsü
14. Trump’la Los Angeles’tan Kaçış
15. ‘Geliş’ Filmi, Bilişsel Bilim ve Çin Araştırmaları
Asya Sineması: Budist Sinemadan Jackie Chan’e
16. Anlatıbilim Açısından Budist Sinema: Yeni Bir Türe Doğru mu?
17. Jackie Chan: Kungfu Ustasından Çinli İndiana Jones’a
18. Hanoi Film Festivali'nden 2 Film: 'Tatlı 20 Yaş' ve 'Yen'in Yaşamı'
Latin Amerika Sineması: % 3 ve Festival Filmleri
19. % 3: Brezilya’dan Bir Adaletsizlik Anlatısı
20. Latin Amerika Film Festivali’nin Ardından
21. Latin Amerika Film Festivali’nin Bir Kez Daha Ardından
Sinemada Roman Uyarlamaları: Anlatıda Birlik ve Ayrılık
22. ‘Notre Dame’ın Kamburu’ ve Romanların Film Uyarlamaları
23. ‘Şeker Portakalı’ Uyarlamaları: Şeker Portakalı Nasıl ‘Beyaz’ladı?
24. ‘Uçurtma Avcısı’
Barış Filmleri
25. Barış Psikolojisi için 3 Film: ‘Maymunlar Cehennemi’, ‘Kovboylar ve Uzaylılar’ ve ‘Çocukluğun Sonu’
26. İki Film, İki Barış Olasılığı: Son Umut ve Mandalina Bahçesi.
İtalyan Sineması
27. ‘Yabandan Gelen Adam’
28. Pasolini’nin ‘Matta İncili’
Kısa Kısa: Kısa Film Eleştirisi ve Kısa Yorumlar
29. İki Artı İki Beş Eder mi?: Arabesk Bir Filmin Eleştirisi
30. 30 Film Üstüne Kısa Yorumlar: İzgin Notları
Ek: Anlatıbilim, Tür Özellikleri, Olay Örgüleri
31. Anlatıbilim Açısından Politik Bilim-Kurgu: Tür Özellikleri ve Olay Örgüleri
Yaşamöyküsü
|
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder