Molav(*)
Gibi
Birinci Şiir
Henüz değil Rizal, henüz değil. Uyuma huzur içinde:
Daha ne sular var üstünden geçilecek;
Daha ne dağlar var aşılacak;
Daha ne haçlar var taşınacak.
Güçlü değil omuzlarımız; kaslarımız bağımlılıkta,
Yumuşak doğduk, mesuduz yaşamaktan,
Başkasının bayrağı altında.
Kemiklerin sızlasın;
Henüz değil Rizal, henüz değil. Toprağın
genç kanına ihtiyacı var, -ve seninkinden daha genç ne
var.
Sonsuza dek dökülen, özgürlük davası için,
Keşiş gibi sonsuza kadar,
Sunağında özgür’ün?
Yalnız değilsin Rizal.
Kalkın!
Şehit edilmiş yiğitlerin bedenleri!
Kalkın ve ovalayın toprağı! Bir kez daha dökün
Dünden razı kanınızı! Aşılayın hayat dolu, kırmızıyı
Kansızlık çeken ince damarlarımıza;
Kuşanana dek Promete silahlarını,
Ve fışkırarak, dipsiz düş kaynağınızdan.
Ve biz, özgürlüğün sessiz uçurumlarından,
Mermer düşünüzü oyacağız sonsuza kadar!
İnsanlarımız molav ağacı gibi dimdik olana kadar,
Yükselene dek tepelerde, korkusuzcasına,
Kendi lifleriyle güçlü; evet, molavcasına!
Birinci Şiir
Henüz değil Rizal, henüz değil. Uyuma huzur içinde:
Daha ne sular var üstünden geçilecek;
Daha ne dağlar var aşılacak;
Daha ne haçlar var taşınacak.
Güçlü değil omuzlarımız; kaslarımız bağımlılıkta,
Yumuşak doğduk, mesuduz yaşamaktan,
Başkasının bayrağı altında.
Kemiklerin sızlasın;
Henüz değil Rizal, henüz değil. Toprağın
genç kanına ihtiyacı var, -ve seninkinden daha genç ne
var.
Sonsuza dek dökülen, özgürlük davası için,
Keşiş gibi sonsuza kadar,
Sunağında özgür’ün?
Yalnız değilsin Rizal.
Kalkın!
Şehit edilmiş yiğitlerin bedenleri!
Kalkın ve ovalayın toprağı! Bir kez daha dökün
Dünden razı kanınızı! Aşılayın hayat dolu, kırmızıyı
Kansızlık çeken ince damarlarımıza;
Kuşanana dek Promete silahlarını,
Ve fışkırarak, dipsiz düş kaynağınızdan.
Ve biz, özgürlüğün sessiz uçurumlarından,
Mermer düşünüzü oyacağız sonsuza kadar!
İnsanlarımız molav ağacı gibi dimdik olana kadar,
Yükselene dek tepelerde, korkusuzcasına,
Kendi lifleriyle güçlü; evet, molavcasına!
İkinci
Şiir
Yapı, ilerlemeyi imler.
Son taş da konuldu, son cıvata perçinli.
Gülümsüyor patron, ışıl ışıl; gülüyor mimarı
mühendisi.
Tokalaşmalar. Güzel demeçler. Soylu adanış.
Soylu Pankart: ‘İsa’dan Sonra 1940, Yapılış’.
Kim tutar kaydını, bir binanın?
Kim anlatır şarkısını, köşetaşından törene?
Kim bakar gündelik işçilerin insanlığına?
Kazıcıların dramını, istifçilerin, perçincilerin,
duvarcıların, tahtacıların, boyacıların kim ezberler?
Neyi niye yapıyorlar, kim inceler?
Kim konuşur dev çevirilerin Babil dilini?
İlerleme adına dikiyor Hükümet, bu yapıları.
Daha fazla sermaye için dikiyor sermayedar.
Başarı için dikiyor mimar.
Mühendisin dikişiyse, girişim adına.
Kutsal kişi, Tanrı için yapıyor ne yaptıysa.
Ya peki ne içindir dikişi işçilerin?
Kamçılar vardı İsa’dan önce,
Kamçılar var, İsa’nın çağında da,
Deriden olmasa da.
Yapı, ilerlemeyi imler.
Son taş da konuldu, son cıvata perçinli.
Gülümsüyor patron, ışıl ışıl; gülüyor mimarı
mühendisi.
Tokalaşmalar. Güzel demeçler. Soylu adanış.
Soylu Pankart: ‘İsa’dan Sonra 1940, Yapılış’.
Kim tutar kaydını, bir binanın?
Kim anlatır şarkısını, köşetaşından törene?
Kim bakar gündelik işçilerin insanlığına?
Kazıcıların dramını, istifçilerin, perçincilerin,
duvarcıların, tahtacıların, boyacıların kim ezberler?
Neyi niye yapıyorlar, kim inceler?
Kim konuşur dev çevirilerin Babil dilini?
İlerleme adına dikiyor Hükümet, bu yapıları.
Daha fazla sermaye için dikiyor sermayedar.
Başarı için dikiyor mimar.
Mühendisin dikişiyse, girişim adına.
Kutsal kişi, Tanrı için yapıyor ne yaptıysa.
Ya peki ne içindir dikişi işçilerin?
Kamçılar vardı İsa’dan önce,
Kamçılar var, İsa’nın çağında da,
Deriden olmasa da.
Üçüncü
Şiir
“Soyu tükeniyor” diyorlar molav için,
Ama ya körler ya da göremeyecekler.
Ayağa kalk herhangi bir nehrin açıklığında ve bak!
Her yerde sonsuzcasına molav var koca koca!
Evet, kırıp geçiriyor yolları, molavın kökleri!
Evet, 7000 kanlı köprü yapılabilir molavdan!
Son tohumu attı Bagumbayan.
Balintawak besledi ilk yeşili.
Molav, sökülse de kökleri, yok olmayacak, boğulsa da.
Bastırır molav, coşup taşacak.
Ne yazar konuşsa İspanya.
Amerika konuşsa ne yazar.
“Soyu tükeniyor” diyorlar molav için,
Ama ya körler ya da göremeyecekler.
Ayağa kalk herhangi bir nehrin açıklığında ve bak!
Her yerde sonsuzcasına molav var koca koca!
Evet, kırıp geçiriyor yolları, molavın kökleri!
Evet, 7000 kanlı köprü yapılabilir molavdan!
Son tohumu attı Bagumbayan.
Balintawak besledi ilk yeşili.
Molav, sökülse de kökleri, yok olmayacak, boğulsa da.
Bastırır molav, coşup taşacak.
Ne yazar konuşsa İspanya.
Amerika konuşsa ne yazar.
Dördüncü
Şiir
Henüz değil Rizal, henüz değil.
Şan saati gelmedi daha.
Sessiz düşlemeden,
Yedibin kat düşlemeden,
Çıkacağız, diyeceğiz: “Filipinli’yiz biz’,
Ve utanmayacağız bundan.
Kemiklerin sızlasın.
Yeterince oymadık, yontmadık o düşü.
Tahta sert, vuruşumuz daha güçlü.
Dimdik duracak molav yine de;
Dimdik yükselecek molav anıtı,
Ve yürüyecek, tanrılar, kahverengi ayakları ile.
Rafael Zulueta da Costa (1915- )
‘Filipin’li şair. (**)
İngilizce özgün metinden çeviren: Ulaş Başar Gezgin/ Bangkok
(*) ‘Filipin’in ‘ulusal’ ağacı.
(**) Bağımsızlık yanlısı Filipinli şairlerin bile 1898’e dek İspanyolca, 1898’den sonra ise İngilizce yazdıklarını ve İspanyol adlarını koruduklarını gözden kaçırmayalım.
Henüz değil Rizal, henüz değil.
Şan saati gelmedi daha.
Sessiz düşlemeden,
Yedibin kat düşlemeden,
Çıkacağız, diyeceğiz: “Filipinli’yiz biz’,
Ve utanmayacağız bundan.
Kemiklerin sızlasın.
Yeterince oymadık, yontmadık o düşü.
Tahta sert, vuruşumuz daha güçlü.
Dimdik duracak molav yine de;
Dimdik yükselecek molav anıtı,
Ve yürüyecek, tanrılar, kahverengi ayakları ile.
Rafael Zulueta da Costa (1915- )
‘Filipin’li şair. (**)
İngilizce özgün metinden çeviren: Ulaş Başar Gezgin/ Bangkok
(*) ‘Filipin’in ‘ulusal’ ağacı.
(**) Bağımsızlık yanlısı Filipinli şairlerin bile 1898’e dek İspanyolca, 1898’den sonra ise İngilizce yazdıklarını ve İspanyol adlarını koruduklarını gözden kaçırmayalım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder