SEYİDİMİN
ŞARKISI: BİR XII. YÜZYIL DESTANI
Seyidimin Şarkısı: Önbilgi
Seyit'in Sürgünlüğü
Seyit'in Duası
Himena ve Kızları Sürgünün Huzuruna
Varır
Vedalaşma
Köyde Şafak Sökümü
Ailenin Valensya'ya Varışı
SEYİDİMİN ŞARKISI:
BİR XII. YÜZYIL DESTANI
Seyidimin[1] Şarkısı:
Önbilgi
Mozarabik şarkılar,
Kastilya dilinde değil, yarımadanın güneyinde, Mağribi egemenliği altındaki
Hıristiyanlarca konuşulan bir İspanyol ağzında yazılıydı. Kastilya dilinde ilk
yazınsal çalışma, yazarı bilinmeyen, Seyidimin Şarkısı'dır. Bu ilk yapıt, Kastilyalı
ortaçağ yazınına niteliğini verir göründü. İspanya'da, en önemli şiirsel
üretim, üç yüzyıl boyunca, çeşitli biçimlerinde anlatısal şiirdir, ve bu kalıt,
tüm İspanyol yazınına etkisini bırakmıştır. İlk şairler, yorum yapmaz, soru
sormaz, ülküselleştirmez, yalnızca, onlara en yakın olan tarihsel gerçeklikleri
anlatırlar. Konuları, ortaçağ şiirinin büyük bölümünde de olduğu gibi, tarihsel
başarılardan alınmadır. İspanya'da olduğu gibi heryerde de, ortaçağ şiiri,
kahramansı bir şiirdir. Ama İspanyol kahramansı şiirinde, özünde ayırtedici
olan, tarihle uyuşmasıdır. İspanya'nın ulusal kahramanı, Rodrigo Diaz de Vivar,[2]
Seyit, etiyle kemiğiyle vardır, ki yaptıkları, görece tarihsel pekinlikle,
biliniyor. Gerçek bir insanın varlığı üzerine kurulan şiir, sanki, bir şiirsel
yaşamöyküsüdür. Kurgu ya da destanın diğer kahramanlarıyla benzemez olarak,
Seyit'in, kılıcını adayacağı, düşündüğü bir hanım yoktur. Evlidir ve iki kızı
vardır. Bir bağlı savaşçı öbeği, kahramansı işlerinde, O'na hizmet eder. Şiir,
büyük kısmında, Kastilyalı kahramanın yaşamını aktarır. Seyit, düşmanlarının
iftirası ve bühtanının bir sonucu olarak, Kral tarafından sürgüne gönderildi.
Şiir, savaşçının, evinden, Vivar'dan, bir avuç adamla ayrılması ve Burgos'a
doğru yola çıkmasıyla başlar.
Şiirsellik ve
gerçeklik; izleği, çağı ve girişimi açısından ilkel, ama, ölümsüz ve onikinci
yüzyılın Kastilya dilinde olduğundan, bugünkü İspanyolca gibi şimdiye ait olan
şiirin, değeridir.
Pedro Salinas
...
Seyit'in Sürgünlüğü
...
Gözlerinden boşanarak gözyaşları ne şiddetle,
çevirdi başını ve şöyle yokladı bi'.
Gördü açık kapıyı ve kırılmış kilidi,
ve tahtayı tutmayan, o paslı çivileri,
ve şahinsiz ve atmacasız, tüy değiştiren.
İç çekti Seyidim, öyle büyük bir keder var
onda.
İyice anlattı Seyidim ve ihtiyatla:
"şükürler olsun ulu babaya, yücesin sen!
"Hain düşmanlarım yaptı bunu bana".
Orada davrandılar yulara, gevşettiler
dizginleri.
Vivar çıkışında, o kuzgun vardı sağ ellerinde,
ve Burgos'a girerken, sol ellerindeydi.
Omuz silkti Seyidim ve başını salladı:
"İyi haber, Alvar Fanyez, sürgünüz
ülkemizden!
"ama büyük onurla döneceğiz
Kastilya'ya."
Seyidim Roy Diaz, girdi Burgos'a,
altmış sancak eşliğinde;
çıktılar görmek için, kadınlar ve erkekler,
Burgoslu erkekler, kadınlar,
pencerelerdeydiler,
gözyaşına boğularak, ne büyüdü o keder.
Bir fikir var idi hepsinin ağızında:
"Tanrım, ne iyi efendi, iyi bir beyi de
var!"
Heveslilerdi karşılamaya onu, ama cesaret
edemedi kimse, bir şey yapmaya
Don Alfonso korkusundan, öfkesinden Kral'ın.
Akşam olmadan daha, fermanı geldi Burgos'a,
büyük bir dikkatle getirdiler onu ve
mühürlenmişti iyice:
evine almasın kimse, Seyidim Roy Diaz'ı,
kim alırsa evine, bilin, başı belada
herşeyini yitirecek, gözlerini yüzündeki,
gerisini de, ruhunu da, ve bir de bedenini.
Büyük acı çektiler, ah, o Hıristiyanlar;
belli etmediler ona, birazcık olsun bile.
Terketti mekanını, Seyidim, Kampeador
ama vardığında kapıya, kilitlediler onu,
Alfonso korkusundan yaptı onlar bu işi;
ve zorlamadı kapıyı Seyit, ne kötü ne de iyi
çağırdı adamlarını yüksek sesle, Seyidim.
ses gelmedi içer'den, bir sescik, yanıt diye.
Vardı kapıya Seyit, hızla ilerleyerek
Çekti ayağını üzengiden, vurdu bir kez kapıya
Açılmadı o kapı, ki'tlenmişti iyice.
Dokuz yaşında bir kız, söz söyledi sonunda:
"Bağlamışsın Kampeador, kılıcını,
kayışına!
"Buyurmuş bulundu Kral, ferman geldi dün
gece,
"özenle getirdiler onu, özenle
mühürlenmişti.
"Açmaz kapı kimse sana, selam vermez sana
kimse;
"yitirmek var bize yoksa, toprağı ve
evleri,
"ve üstelik, bu da yetmez, bir de
gözlerimizi.
"Bu perişanlığımızla, yararımız olmaz
sana;
"ama seninle olsun Tanrı, derin ızdırabında."
Böyle dedi kızcağız ve döndü o, evine.
Seyit şimdi anladı ki, Kral, değil ondan yana.
...
Seyit'in Duası
...
Bu sözleri söylediler, o çadır toplanmıştı.
Seyidim ve eşlikçileri, sürdüler atlarını.
Atın, Seyit, başını, Meryem Ana'ya çevirdi,
Haç çıkardı sağ eliyle, Seyit ki şöyle
söyledi:
"Şükürler olsun sana Tanrı, yerin ve
göğün hakimi;
"Sağlığımdan yana ol sen, Meryem, ey
şanlı azize!
"Terkediyorum Kastilya'yı, arıyorum
Kral'ı kinle;
"Bilmem ne zaman yeniden geleceğim bilmem
ki.
"Yandaşlığın bana olsun, ey sen Şanlı,
sürgünümde
"Yardım et, imdada yetiş, gece gündüz,
gündüz gece!
Yardım edersen ve yazgı, durursa benden yana
"Güzel bağışlar, adaklar gönderirim
sunağına;
"Mesler okurum sana, mesler sana
binlerce."
...
Himena ve Kızları Sürgünün Huzuruna Varır
...
Ve işte Himena hanım, varmakta iki kızla;
Bekler nedimeleri, her bir kızın ardında.
Diz çöktü o, Kampeador huzurunda.
Yaş akarak gözünden, öpmek istedi elini:
"Lütuf, Kampeador, vakti iyi tutturdun!
"İftiralar yüzünden, toprağından
kovuldun.
"Lütuf ey Seyit, ki sakalı zarifçe!
"ben ve kızların senin, diz çökmüşüz
önünde:
"Gün görmüş değiller pek, çocuklar henüz
daha,
"nedimeler, bunlar da; hizmet etmek için
bana
"şimdi görüyorum ki, gitmen gerekli
senin.
"bir meram eyle bize, Meryem'in aşkı
için!"
Uzattı ellerini, soylu sakal, uzattı,
ve Seyit, kızlarını, kollarında kaldırdı,
bastırdı yüreğine, çok büyük idi aşkı.
Gözyaşları dökülür, iç çekerken güçlüce:
“Ah, Himena Hanımım, karım benim, zarifçe,
"ruhum gibisin ruhum, öyle severim seni.
"Gördüğün gibi senin, ayrılmak var
yaşamda,
"ben gidiyorum ve siz, kalın bur'da
ardımda.
“O'na emanet olun, Tanrı'ya ve Meryem'e,
“evereyim kızlarımı, sonra, kendi, ellerimle,
"kalır biraz talihim, birkaç günüm
ömrümde,
"bırak hizmet edeyim, bir kez daha sana
ben!"
...
Vedalaşma
...
Dua da bitti şimdi, tamamlandı o mes de,
çıktılar kiliseden, binmeye atlarına.
sarıldılar öylece, Himena Hanım, Seyit'le;
öptü Himena hanım, Seyit'in ellerini,
gözde yaş, bilemedi, şimdi edeceğini.
Ve döndü kızlarına, baktı o onlara bi':
"emanet ettim sizi, Tanrı'ya, Kutsal
Ruh'a;
Tanrı bilir ne zaman, görüşmek mümkün
yine."
Gözünde yaş, çekmemişti, böyle acı daha önce,
Tırnaktan ayrılır ya et, ayrıldılar aynen
öyle.
Atına atladı Seyit, yanında beyleriyle,
Bekler iken onları, çevirdi başını bi',
Minaya Albar Fanyez, bir çeşniyle dedi ki:
“Ner'den bu yiğitliğin? İyi günde doğdun sen:
"yolumuza bakalım biz; boş durmak,
yaptığımız:
"Yetti bunca acılar, dönelim neşe ile;
"Yanımızda olacaktır, bize dün ruh
üfleyen."
...
Köyde Şafak Sökümü
...
Söküyor şimdi şafak, sabah geliyor şimdi,
yükseliyor güneş, Tanrım, parlıyor ne şirince!
Giyinik kuşanıktı Kastehon'da hepisi,
açtılar tüm kapıları, fırlayarak dışar'dan,
görmeye çiftliklerini, tarlaların hepsini.
açık kaldı o kapılar, çıkmıştı artık hepsi
Az insan kaldı geriye, Kastehon'da o zaman.
...
Ailenin Valensya'ya Varışı
...
İndi attan Seyidim, bütün işler bitince,
seğirtti, karısı için, seğirtti, kızları için;
ayağına kapandı, Donya Himena, görünce:
"Lütuf bu, Kampeador, zamanında yetiştin!
"Kurtardın beni dertten, boğazıma dek
gelen;
"bak bi' bana şöyle bey, kızlarına bak
bi' de,
"Tanrı'nın yardımıyla, soylular onlar
böyle."
Sarıldı o sıkıca, kızlara, karısına,
öyle mesut oldular ki gözlerinden yaşlar aktı.
Mızrakladı askerleri, Kral'ın adamlarını
Duydular ne denildi, kılıç kuşanmış olanlar:
"ah be benim Himena'm, aziz karım,
şerefli,
"ve kızlarım, kalbimde, ruhumda
yaşayanlar,
"benimle gelin hadi, Valensya'ya hem
şimdi,
evimize, sizin için, geri aldığım,
bileğimle."
Anne ve kızları, öptüler ellerini.
Büyük şeref vererek, girdiler onlar şehre.
Ve Seyidim Onlarla, istihkama seğirtti,
ve çıkardı onları, or'da en yüksek yere.
Her yere baktılar bi', o soylu gözleriyle,
şöyle göz gezdirdiler, uzanır şehir nasıl,
ve bir başka taraftan, gördü onlar denizi,
kocaman çayırları, kocaman ve ekili,
adil pay edilmişti, bundan öte, gerisi;
şükran duyup Tanrı'ya, açtılar ellerini,
bu kazanç, bu baht için, kocaman ve de iyi.
[1] İspanyolca'da "El Cid" olarak
bilinir. Bu adın, Araplar tarafından verildiği ve Arapça'da "Peygamber
soyundan" anlamında ve ayrıca bununla ilişkili olarak hayranlık duyulan,
övgüye değer bir kişilik anlamında "Seyit" sözcüğünden geldiği
sanılıyor. Bir diğer ilgili anlamı da ‘efendi’. Bunun için, metni
Türkçeleştirirken, "Seyit" sözcüğünü kullanmayı uygun gördük. -ç.n.
[2] Rodrigo Diaz de Vivar (Vivarlı Rodrigo Diaz),
1030 civarında doğdu ve 1099'da öldü. Seyidimin Şarkısı, XII. yüzyılda yazıldı.
Elyazmasının ilk sayfası, eksik. Bu eksiklik, Yirmi Kral'ın Günlemi'nden
(Cronica de Veinte Reyes) karşılanmıştır: "Kral Alfonso, Seyit'i, Seviya'nın
Mağribi Kralı'ndan vergi toplamaya gönderdi. Bu Kral'a, Kastilya Kontu Garcia Ordóñez
tarafından saldırılır. Seyit, Kastilya Kralı'nın bağlı beyini koruyarak,
Kabra'da, Garcia Ordóñez'i yener ve O'nu, kötü bir şekilde tutsak eder. Seyit,
vergi parasıyla Kastilya'ya döner, ama düşmanları, Kral'a, O'na karşı hüküm
verdirirler ve sürülür." Bizim seçmemiz burada başlıyor, ki bu, parçası
eksik şiirin de başıdır. -Turnbull ve Salinas.
Kaynak: Gezgin, U.B. (2017). XII. Yüzyıldan XX. Yüzyıla İspanyol Şiiri Antolojisi - Derleyen ve İspanyolca’dan Çeviren: Ulaş Başar Gezgin [Anthology of Spanish Poetry from XII. cc. to XX. cc. – Comp. and trans. Ulas Basar Gezgin]
İSPANYOL ŞİİRİ ANTOLOJİSİ
DERLEYEN VE İSPANYOLCA’DAN ÇEVİREN: ULAŞ BAŞAR GEZGİN
İSPANYA’DAN ŞİİRLER: 12. YÜZYILDAN 20. YÜZYILA
20. YÜZYIL
Juan Ramon Jiménez (1881-1958)
Sevi
Son Yolculuk
Şimşek Altında Çiçekler
Anlık Dönüş
Arife
Benim Olanların En İyisi
Bir Kar Tanesi Üzerine (bir güneş ve sonsuzluk arasında)
Denizler
Düş Yüklü Gece Duası
Kimse Yoktu
Mesut Varlık
Sarı Bahar
Sen, Işık
Antonio Machado (1875-1939)
Çıplaktır Toprak
Don Fransisko Hiner De Los Rios’a
Düşlerde Belki Eli
Eşiğinden Bir Düş’ün
Geçiveren Zara İlişkin Narin Bir Söylenti
Hose Marya Palasyo’ya
İberyalı Tanrı
Öyle Sevilen O Ev
Onikiyi Vuruyordu Saat…
Sorya Kırları III
Sorya Kırları IV
Sorya Kırları VII
Söküp Aldın, Tanrım, Benden
Şafak Söküşü Güzün
Miguel de Unamuno (1864-1936)
Velazkez’in İsası
Ek Kendini
Gredos’ta
Güzellik
Kastilya
Salamanka
Uyu, Ruhum Benim
Federico Garcia Lorca (1899-1936)
İgnasyo Sançez Mehyas için Ağıt
İspanyol Sivil Muhafızı Baladı
Uyurgezer Romans
Atlı Türküsü
Rafael Alberti (1902-1999)
Ölürse Sesim Toprakta
Luis Cernuda (1902-1963)
Arp
19. YÜZYIL
Jose de Espronceda (1808-1842)
Korsan Şarkısı
Teresa’ya
Kazak Şarkısı
Güneş
Gustavo Adolfo Bécquer (1806-1870)
Uyaklar LII
18. YÜZYIL
Juan Melendez Valdes (1754-1817)
Gereksiz Kaçış
17. YÜZYIL
Calderon de la Barca (1608-1681)
Düştür Yaşam
Ölüm Konuşuyor
Sone (I)
Sone (II)
Haç
Ahlaki Mektup
Francisco de Quevedo (1580-1645)
Sone (I)
Sone (II)
Güftecik (Para Efendi)
Yıkıntılara Gömülmüş Roma’ya
Miraçta
16. YÜZYIL
Garciloso de la Vega (1503-1536)
Sone (I)
Sone (II)
Sone (III)
Sone (IV)
Sone (V)
Şarkı
Lope de Vega (1562-1635)
Ninni
Yonca
Sone (I)
Sone (II)
Sone (III)
Sone (IV)
Bugün Gemisi Zevkin
San Juan de la Cruz (1542-1591)
Alevi Yaşayan Aşkın
Pınar
Kara Gecesi Ruhun
Fernando de Herrera (1534-1597)
Sone (I)
Sone (II) (Helves Kontesi'nin ölümü üzerine)
Sone (III)
Luis de Gongora (1561-1627)
Güftecik
Boşuna Gül
Fry Luis de Leon (1528-1591)
Miraçta
15. YÜZYIL
Gil Vicente (y. 1465-1536)
Güfte
Gül Açmakta O Bostanda
Gülistan’dan Geliyorum Anne
Romans
14. YÜZYIL
Hita Başpapazı Juan Ruiz (yk. 1283-yk. 1350)
Küçük Hanımların Meziyetleri Üstüne
SEYİDİMİN ŞARKISI: BİR XII. YÜZYIL DESTANI
Seyidimin Şarkısı: Önbilgi
Seyit'in Sürgünlüğü
Seyit'in Duası
Himena ve Kızları Sürgünün Huzuruna Varır
Vedalaşma
Köyde Şafak Sökümü
Ailenin Valensya'ya Varışı
GELENEKSEL İSPANYOL TÜRKÜLERİ
Çarmıh’a Gerilmiş İsa’ya
Kral Don Sanço
Mahpusun Romansı
Üç Mağripli
Ne Diye Öptü Beni Perico?
Kavaklardan Geliyorum Anne
Şafak Sökende Gel
Çiçek Bahçesi İçinde
Anacığım
Aysın Sen
Esmerim
Aşık Balıkçıl
Uyuyamıyorum
Hepsi Uyuyo’
Girer Mayıs Çıkar Nisan
Elele İki Aşık
Öldürdüler Geceleyin Atlıyı
Mozarabik Şarkılar
Yitik Krallık
Serin Pınarlı ve Aşklı Romans
Montesinos ve Durardante
Alda Hanım’ın Romansı
Mudarra ve Rodrigo
Ölümden Güçlü Aşk
Kont Arnaldos
Abenamar ve Kral Don Huan Romansı
Elhamra’nın Yitirilişi
Kutsanışı Aşkın
Güftecik
Hırçın Sevi
İspanya’nın Kadırgacıkları
Kestiren Kızçocuğu
Mesut Tormes
|
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder