Bangkok’taki
Balığın Baştan Kokuşu
Boğucu bir baştan kokuşu var balığın, Siyam’ın başkentinde. Daha güçlü bir koku, balığın kendisinden.
Seksin sümüklü suyunda sürüklenip gitmek, beterin de beteri.
“Gölgede gizlenenler”, pezevenklerine köle, dolaşıp duruyorlar sokaklarda fahişe fahişe.
Yoldan çıkmış, kaçak. Örtüyorlar kendilerini karanlıkla.
Telekız bunlar – krem beyazı tenleri tatlı.
Umursamaz kocaların dulları – açmışlar bacaklarını, beklemekteler ticaret için.
Irmakta salınan seks kayıkları, kayıtsız alem mekanları.
Şehvet çılgınlığıyla tiksinti veren Sen Seb Kanalı, boğucu bir baştan kokuşu var şehrin.
Banyo ve masaj servisleri – saatlerce, bitmeksizin.
Masaj yapıyor birbirlerine genç erkekler genç kadınlar, yükseliyor arzuları, doruğa varana dek.
Yeni saç modeli. Harika! Unuttuk herşeyi di mi?
“Masaj ister misiniz saç traşından sonra? Masaj ister misiniz?
O, genç bir masöz. İşinde usta.”
Kadınların çekiciliğini ve derilerini geliştirmek için güzellik uzmanları.
Birsürü güzellik okulu, orada burada.
Tahrik ediyor arzuları, genç kadın öğretmenlerin aşk iksiri gibi aromaları.
Sınıflara doluşan birsürü genç erkek, birsürü palavra.
Bovling salonları – şatafatlı, şamatalı, gürültülü.
Genç panklar, heryere fırlıyor gözleri; elleri, genç kadınların götlerinde.
“Kim bu? Hoş bi’şey (ama kaşar).” “Ben büyük bir adamın metresiyim! Salak şey! Dediğine bak şunun!”
Gülerler katıla katıla, grup halinde; ilgi çekmektir istedikleri, heyecanlanmış gibi yaparlar, “Vav... Vi... Becerdim işte... Hey” derler, atarken bovling toplarını.
Kadınlar var - tomurcuklanan, zinde – yumuşak, taze mango gibiydiler ilk hüpletilişlerinde.
Amma rahatlıkla sergileniyor, yumurta büyüklüğündeki yeni şişmiş göğüsleri yeniyetmelerin.
Pohpohluyorlar onları, motor piliçler, madamlar, kandırıyorlar - akıllarını çeliyorlar (“100,000 Baht, elmas yüzükler, Taunus’lar”)
Ve ıskartaya çıkmış yaşlı boğa, yeşil otlarını yedikten sonra (“performansın süperdi”),
harap bitap, soluksuz, kendi tük’rüğüyle boğuk.
(Eskiden) capcanlıydı Kuzeydoğu, ken ile, yağmur bulutlarıyla yankılanan ken ile.
Namusluydu kızlar ve sakınırlardı erkeklerle gözgöze gelmekten bile.
(Ya şimdi: ) çıldırıyorlar yabancı askerler için, gurur duyuyorlar para savuranlarla üstlerine.
Geziniyorlar etlerini satmak için sokaklarda, her gece.
Çitr Phumisak (1930- 1965 ya da 66)
Siyamlı şair
Çeviren: Ulaş Başar Gezgin/ Bangkok
Boğucu bir baştan kokuşu var balığın, Siyam’ın başkentinde. Daha güçlü bir koku, balığın kendisinden.
Seksin sümüklü suyunda sürüklenip gitmek, beterin de beteri.
“Gölgede gizlenenler”, pezevenklerine köle, dolaşıp duruyorlar sokaklarda fahişe fahişe.
Yoldan çıkmış, kaçak. Örtüyorlar kendilerini karanlıkla.
Telekız bunlar – krem beyazı tenleri tatlı.
Umursamaz kocaların dulları – açmışlar bacaklarını, beklemekteler ticaret için.
Irmakta salınan seks kayıkları, kayıtsız alem mekanları.
Şehvet çılgınlığıyla tiksinti veren Sen Seb Kanalı, boğucu bir baştan kokuşu var şehrin.
Banyo ve masaj servisleri – saatlerce, bitmeksizin.
Masaj yapıyor birbirlerine genç erkekler genç kadınlar, yükseliyor arzuları, doruğa varana dek.
Yeni saç modeli. Harika! Unuttuk herşeyi di mi?
“Masaj ister misiniz saç traşından sonra? Masaj ister misiniz?
O, genç bir masöz. İşinde usta.”
Kadınların çekiciliğini ve derilerini geliştirmek için güzellik uzmanları.
Birsürü güzellik okulu, orada burada.
Tahrik ediyor arzuları, genç kadın öğretmenlerin aşk iksiri gibi aromaları.
Sınıflara doluşan birsürü genç erkek, birsürü palavra.
Bovling salonları – şatafatlı, şamatalı, gürültülü.
Genç panklar, heryere fırlıyor gözleri; elleri, genç kadınların götlerinde.
“Kim bu? Hoş bi’şey (ama kaşar).” “Ben büyük bir adamın metresiyim! Salak şey! Dediğine bak şunun!”
Gülerler katıla katıla, grup halinde; ilgi çekmektir istedikleri, heyecanlanmış gibi yaparlar, “Vav... Vi... Becerdim işte... Hey” derler, atarken bovling toplarını.
Kadınlar var - tomurcuklanan, zinde – yumuşak, taze mango gibiydiler ilk hüpletilişlerinde.
Amma rahatlıkla sergileniyor, yumurta büyüklüğündeki yeni şişmiş göğüsleri yeniyetmelerin.
Pohpohluyorlar onları, motor piliçler, madamlar, kandırıyorlar - akıllarını çeliyorlar (“100,000 Baht, elmas yüzükler, Taunus’lar”)
Ve ıskartaya çıkmış yaşlı boğa, yeşil otlarını yedikten sonra (“performansın süperdi”),
harap bitap, soluksuz, kendi tük’rüğüyle boğuk.
(Eskiden) capcanlıydı Kuzeydoğu, ken ile, yağmur bulutlarıyla yankılanan ken ile.
Namusluydu kızlar ve sakınırlardı erkeklerle gözgöze gelmekten bile.
(Ya şimdi: ) çıldırıyorlar yabancı askerler için, gurur duyuyorlar para savuranlarla üstlerine.
Geziniyorlar etlerini satmak için sokaklarda, her gece.
Çitr Phumisak (1930- 1965 ya da 66)
Siyamlı şair
Çeviren: Ulaş Başar Gezgin/ Bangkok
Kaynak: Gezgin, U. B. (2007). Asya Yazıları [Asian Writings]. İzmir: Ara-lık Yayınevi.
ASYA YAZILARI
ÇİN, JAPONYA, HİNDİSTAN, SİYAM, KORE, FİLİPİNLER, NEPAL
Ulaş Başar Gezgin
İçindekiler
‘1421: Çin’in Amerika’yı Keşfettiği Yıl’
Bir Gülümseme- Ai Ç’ing (Çin)
2500 Yıl Önceden Günümüzü Açıklayan Bir Asyalı: Tarihteki İlk ‘Strateji’ Kitabının Yazarı Sun Tzu
Kar Düşüyor Çin’e- Ai Ç’ing
Hayır! Don Kişot, İnsanlık Tarihinin İlk Romanı Değildir! ya da Zamanımızdan Bin Yıl Önce Japonyalı Bir Kadın Yazar Tarafından Yazılmış ‘Genji Hikayesi’ Üstüne
Ekmek Parası mı Kazanayım Şiir mi Yazayım?- Bişwabimohan Şreşta (Nepal)
Tarih, Yapışık İkizlere Gebe
Bangkok’taki Balığın Baştan Kokuşu- Çitr Phumisak (Siyam)
Siyam'dan Bir Köy Romanı: 'Muson Ülkesi'
Ah! Türbe! Fakirullah Türbesi! (Ah! Tapınak, Bot Tapınağı!)- Suçit Wongthed (Siyam)
Çin’de Halk Bugün Savaşıyor
Han Po Odun Kırıyor: Anneyle Çocuk Arasında Bir Konuşma- Feng Çih (Çin)
Kuzey Kore ve Güney Kore: İki Elmanın Yarısı mı, Elmadaki Kurt mu?
Çalınmış Tarlalara da Gelir mi Bahar?- Yi Sang-Hwa (Kore)
“Japonya Nasıl Japonya Oldu?”
Buda'nın Çağcıl Zamanlar İçin Birinci Söylevi- Gezgin
Karoşi: Japonya’nın Kalkınmasının Altındaki Kanlı Gerçek
Benim Ülkem Cennet Değildir Mistır Cekıpsın- Romulo P. Baquiran, Jr. (‘Filipin’ler)
Hindistan’da Kast Düzeni Hala Sürüyor…
Resmin Arkasında- Siburapha (Siyam)
"Antarktika, Tellioğulları'nındır!..."
Arkadaşının Savaştan Döneceğini Duyarak- Wang Çien (Çin)
Son ‘Hoşçakal’ım- Jose Rizal (‘Filipin’ler)
Molav Gibi- Rafael Zulueta da Costa (‘Filipin’ler)
|
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder