Yeni
Sömürgecilik Notları: Klasik Sömürgeciliğin Yeni Formları
Ulaş Başar Gezgin
Önceki bölümde
belirttiğimiz gibi, post-kolonyalizm gibi ifadeler aslında doğru değil; hatta
ideolojik bir yalan olduklarını bile söyleyebiliriz. Sömürgelerin klasik
anlamıyla bağımsızlaşmasından sonra, askeri güce ve zora dayalı sömürgecilik,
böylesi daha hesaplı olduğundan, ekonomik bağımlılığa, kültürel kimliğe dönük
müdahalelere, eşitlerin ilişkisi vasfı taşımayan anlaşmalara ve askeri üs
sömürgeciliğine dönüştü.
Sömürgeciliğin
Dağılmasının Nedenleri
Klasik anlamıyla
sömürgeciliğin dağılması, ya bağımsızlık hareketleriyle ya savaşta alınan
yenilgiyle ya da sömürgecilerin kendi isteğiyle oldu. Bu kendi isteğiyle
bırakma, kimi örneklerde demokrat iktidarların başa geçmesiyle olurken (örneğin
Portekiz’de Karanfil Devrimi sonrası bırakılan sömürgeler), kimi örneklerde
pragmatik gerekçelerle, bağımsızlık vererek sömürmenin daha kolay olacağının
anlaşılmasıyla, bağımsızlık vererek de sömürgecilerin çıkarının korunabileceği
anlaşılınca (örneğin, İngiltere) oldu.
Klasik anlamıyla
sömürgecilerin dağılması, “bağımsız olmadan da demokratik olunabilir ve
bağımsızlık demokrasiyi garantilemez” gibi görüşleri ortaya çıkardı. Tarihte
birçok örnekte görüleceği gibi (ilk akla gelen, Bangladeş’in Pakistan’dan
ayrılması), bağımsızlık, yaşanan sorunlar için tek çözüm olmayabilir.
Sömürgecinin demokratikleşmesi, eski sömürgeciyle birlikte devam etmenin altın
anahtarı olacaktır. Kimi küçük ülkeler, kendilerine eşit siyasal haklar
tanındığında, bağımsızlıktan vazgeçmişlerdir; bağımsızlığı lüks olarak
görmüşlerdir. Bu, kendi başına zar zor geçinen küçük Sovyet ülkeleri için bir
formül olabilirdi. Sovyetler, doğal olarak, dağılacağı düşünülerek
kurulmadığından, endüstrisi, çok geniş bir alana yayılmıştı. Sözgelimi, en
önemli uzay üsleri Orta Asya’daydı. Dolayısıyla, her bir devletin kendine
yetmesi esasında planlanmamış bir coğrafyada, bağımsızlığın her zaman mutluluk,
refah ve huzur getirdiği söylenemez.
Diğer görüşe
dönersek, bağımsızlığın her zaman demokratik iktidarlar getirmediğini
biliyoruz. Bunun çokça örneği arasında, Zimbabwe öne çıkıyor. Afrika
ülkelerinin neredeyse tümü, geleneksel anlamda bağımsız, ancak demokratik bir
iktidar yapısına sahip değiller.
Yugoslavya
Örneği: Karadağ’a Karşı Kosova
Bir başka
açıdan, Yugoslavya’nın dağılması, önemli bir örnek olarak karşımıza çıkıyor.
Aslında, bu eski sosyalist federasyonun dağılması için her koşul hazırdı:
Cumhuriyetlerin çoğunlukla etnik temelli tanınması, etnik gruplarla cumhuriyet
sınırlarının üç aşağı beş yukarı aynı olması (zaten soykırım, etnisiteyi
sınırlara uydurmak üzere yapılıyor), ayrı tarihsel geçmiş vb. Belki tek
karşı-koşul da, dilin benzerliği olacaktı. Yugoslavya dağılmadan önce, ülkede
konuşulan Slav kökenli Boşnakça, Slovence, Sırpça ve Hırvatça tek bir dil
olarak kabul edilirken (tek bir dilin çeşitlemeleri), bugün ayrı diller olarak
inceleniyor.
Yugoslavya
örneğinde Karadağ (Montenegro) ile Kosova’yı karşılaştıralım: 2006’de nüfusu
700 bini bile bulmayan Karadağ, bir bağımsızlık oylamasıyla bağımsız oluyor.
Bu, ilk bağımsızlık oylaması değil. 1992’de de bir oylama yapılıyor; ama bundan
ezici çoğunlukla Yugoslavya’nın bir parçası olma kararı çıkıyor. 2006’daki
Karadağ bağımsızlığı biraz garip. Garip çünkü Sırbistan’ın deniz bağlantısının
kopmasına yol açıyor. Deniz bağlantısı, uluslararası ticaret için önemli; çünkü
taşıma bedeli bütün fiyatları etkiliyor. Limanı olmayan ülkelerin (‘landlocked
countries’) çok azı ekonomik kalkınma yaşayabiliyor. Buna karşın Sırbistan’ın
nasıl olup da Karadağ’ın bağımsızlığına izin verdiği sorusunu daha çok
araştırmak gerekiyor. Bilinçsizlik mi yoksa Sırbistan dışında pek fazla
tartışılmayan birtakım hesaplar mı?
Karadağ’ın
bağımsızlığından umutlanan bir cumhuriyet daha vardı: Kosova. Kosova, 2008’de
Karadağ’dan esinlenerek Meclis’te bağımsızlığı oylayıp bağımsızlık ilan ediyor.
Fakat Sırbistan, Kosova’yı, bağımsızlığın kitabına uydurulmadığını gerekçe
göstererek, yakın zamanlara kadar tanımadı. Oysa, coğrafi ve ekonomik olarak,
Karadağ’ın bağımsızlığı, Sırbistan için daha hayatiydi. Kosova, limanı olan bir
coğrafya değil. Sırbistan, Kosova’ya bağımsızlık verip Karadağ’ın bağımsız
olmasına izin vermeseydi, Sırp egemen sınıflarının çıkarlarına daha uygun bir
karar vermiş olacaktı.
Deniz
Aşırı Sömürgecilik ve Kara Sömürgeciliği Ayrımı
Yine klasik
sömürgecilik tartışmalarında deniz aşırı sömürgecilikle kara sömürgeciliği
arasında ayrım yapmamız gerekiyor. Bu iki türün özellikleri, her zaman
uyuşmayabiliyor. Sözgelimi, İngiltere’nin İrlandalılar’a muamelesiyle deniz
aşırı sömürgelerindeki muamele arasında bazı farklar olabiliyor. Sanıldığının
tersine, deniz aşırı sömürgecilik, daha düşük düzeyde de olsa günümüzde sürüyor:
Thatcher İngilteresi, Arjantin yakınlarındaki, Arjantin’in ‘Malvinas’ olarak
adlandırdığı Falklands Adaları’nın İngiliz toprağı olduğunda adalara 13 bin km.
öteden asker çıkaracak kadar ısrarcıydı, hâlâ öyle. Fransa ise, Pasifik
adalarındaki nükleer denemeleri için, “o topraklarda kolonyal haklarımız var”
diyor. Bu arada, Kuzey Kore deneme yapınca krize dönüştürülüyor; Fransa’ya ise
yaptırım uygulayan yok. Hawai ve Puerto Rico gibi örnekleri de bu bağlamda
değerlendirebiliriz.
Özetle
Özetle, günümüzde,
yukarıdaki deniz aşırı sömürme kalıntılarına ek olarak ve asıl olarak, topraklarına katmadan sömürme sanatı söz
konusu. Küreselleşme olgusunun gerisindeki sömürge mirası ve bu topraklarına
katmadan sömürme olgusu daha çok araştırmayı gerektiriyor. Az sayıda olmakla
birlikte sömürülenin bağımsız olup sömürmesi olgusu ise (ilk akla gelen örnek
Endonezya ve Doğu Timor), bize, yukarıda andığımız, bağımsızlığın demokrasiyi
her zaman getirmediği biçimindeki görüşü anımsatıyor. Bir de, birçok örnekte, cetvelle
çizilen haritaların etnik, coğrafi ve tarihi ayrımlara nadiren karşılık
gelmesini akılda tutmalıyız.
Kaynak: Gezgin, U. B. (2017). (...) Ötekiler Açısından Tarih [History from the Eyes of the ‘Others’].
AVCILARIN EFSANELERİ, ASLANLARIN KISIK SESLERİ:
Ötekiler Açısından Tarih
Prof.Dr. Ulaş Başar Gezgin
Tarih Yöntemi
1. Anlatıbilim Açısından Tarihyazımı.
2. Tarih(çilik) ve Öykü(cülük): Nerede Nasıl ayrılıyorlar?
3. ‘Yenilikçi Tarih Öğretimi Etkinlik Örnekleri’ Üzerine.
4. İnsanlaşmanın Kısa Tarihi: İntikamcı Hammurabi’den Hukuk Devletine.
5. Çin Seddi’ndeki Görünmez Emek.
6. 6 Bardağa Sığmayan Dünya Tarihi.
7.Aynı Suya Bakıp...
Ötekilerin Tarihi
8. Yeni Sömürgecilik: Eski Sömürgeciliğin Torunu
9. Yeni Sömürgecilik Notları: Klasik Sömürgeciliğin Yeni Formları
10. “Nasıl Müslüman Olduk?” Sorusu Üstüne Yeniden Düşünmek.
11. Alevilik-Bektaşilik Açısından Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Üzerine.
12. İlkesizlik, Omurgasızlık, Kişiliksizlik: Devletlerin, Şirketlerin ve Bireylerin İkiyüzlülüğü Üstüne.
13. Devletsiz Halklar, Temsil Edilmeyen Halklar.
14. Almanlara Nazi Demek Ne Anlama Geliyor?
15. Muhammed Ali: Bir Gri Derili
Solun Tarihi(1): 2. Paylaşım Savaşı Öncesi
16. Gezi Direnişi ve Paris Komünü: “Her Yer Paris Her Yer Direniş”.
17. Osmanlı ve Paris Komünü: Cüce Canavar ve Çapulcular.
18. Osmanlı’nın İlk Sosyalist Dergisinde Bir Gezinti: İştirak ve İştirakçı Hilmi.
19. Georgi Dimitrov: Sizi Halk Adına Yaşama Mahkum Ediyorum!
20. İspanya İç Savaşı: Darbe, Direniş ve Tarihyazımı
21. Sakallı Celâl: Bir Komünist Diyojen.
Solun Tarihi(2): 2. Paylaşım Savaşı Sonrası
22. 1948’den Bir İhraç Öyküsü: Pertev Naili Boratav’ın Savunması.
23. En Büyük Tehlike: Irkçılık Broşürü Üstüne.
24. Vartan İhmalyan'ın Yaşamı ve Parti Tarihi.
25. İran’da Sol Nasıl Yenildi?: Öznelerin Sorumluluğu
26. AKP Döneminde Liberallere Göre Bir Bir Mit ya da Kurgu Olarak Şehitlik
Sovyetler ve Tarih
27. Samsun’dan Taksim Meydanı’na Çıkan Bir Kızıl Ordu Generali ve Onbeşler.
28. Lenin Nişanı: Nobel’e Eski Bir Alternatif.
29. Bir Zamanlar Sosyalist Olimpiyatlar Vardı, Belki Yine Olur
30. Sovyetler Neden Dağılmıştı?: ‘Sovyetler Birliği’nde Yedi Yıl’ Üzerine
1915 ve Ermeniler
31. İstanbul’un Ermeni Hükümdarları.
32. Taner Timur’a Göre 1915.
33. 1915’e Nasıl Gelindi? Bir Özetin Özeti Denemesi.
34. Anadolu’nun Kalkınamamasının Nedenlerinden Biri Olarak 1915.
35. Çerkezyan: Sarkis Ustanın Anılarındaki Gizli Ayrıntılar.
İstanbul ve Anadolu Tarihi
36. Anabasis: 2,500 yıl önce Anadolu.
37. İstanbul Üniversitesi’nin Kayıp Bin Yılı.
38. Eski ve Yeni Anlamlarıyla Taksim Anıtı.
Heykeller ve Tarih
39. Heykel Tartışmaları: Simgesellik, Birey Övgüsü, Putlaştırma.
40. Türkiye’de Heykel Tartışmaları: Putlaştırma İddiası.[1]
Anaokulu öğretmenliğinden emekli olduktan sonra benimle aynı yıl üniversite sınavına giren, lisans eğitiminin ardından tarih alanında yüksek lisans ve doktora yapan annem Edibe Gezgin’i (19 Mayıs 1954, Elazığ- 19 Ocak 2017, İstanbul) şükran ve özlemle anarak
|
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder