Videolar

17 Aralık 2017 Pazar

VİETNAM ŞİİRİ- Çeviri: Ulaş Başar Gezgin

VİETNAM ŞİİRİ
Gezgin, U. B. (2007). Vietnam Şiiri’ne kısa bir giriş.
Nguyen Du (2016). Hanoi’un Gitaristi 
Vu, D.L. (2014). Hattat 
Do, T. N. Y. (2007). Konuklama
Van, Cao (2016). Gerçek Dünyada Varolmayan Beş Sabah.
Anh, N. D. (2007). Göksel geçide bakış 
Xuan, D. (2014). Deniz 
Dzenh, H. (2007). Vietnamlı genç hanım
Loan, H. (2010/2007). Yabanmersini çiçeklerinin lavanta rengi

Quynh, X. (2007). Uykusuz gecelerde eş için söylenen şarkı  

Kaynak: Gezgin, U.B. (2017). Dünyayı Şiirle Dolaşmak: 2000’den 2017’ye Dünya Şiiri Çevirileri [Globetrotting via Poetry: World Poetry Translations – Comp. and trans. Ulas Basar Gezgin].

Vietnam Şiiri’ne Kısa Bir Giriş


Vietnam Şiiri ile ilgili Türkçe’deki ilk ve tek seçki, A.Kadir ve Afşar Timuçin’in derlediği 1973 tarihli ‘Vietnam Şiiri’ adlı kitaptır. Vietnam’da ise, Türkiye’den şairler tanınmamaktadır; ama hemen hemen bütün Vietnamlılar, Aziz Nesin’i çok iyi bilmektedir; çocuklukları, Aziz Nesin’in öykülerine gülmekle geçmiştir.

Vietnam şiiri, toplumsal yönelimlerden hiç bir zaman bağımsız olmadı: Vietnam’da tarihsel olarak ilk şiirlerin Çin yazını etkisindeki şiirler olduğunu görüyoruz. 150 yıl öncesinde bir Fransız sömürgesi olmaya başlaması dolayısıyla, Vietnamlı şairler, bu kez, Çin şiiri yanında, Fransız şiirinden etkilenirler. 1945 sonrasında bağımsızlık hareketi içerisinde, Sovyet şiirinden etkiler görülür.

Vietnam kalkındıkça, çoğunlukla köyü ele alan, doğayla insanın barışıklığına vurgu yapan Vietnam şiiri ölecek mi, yoksa kentlileşip yeni bir biçim mi alacak? Tuan Ngoc Nguyen, ‘Vietnam Yazınında Toplumsalcı Gerçekçilik’ adlı doktora tezinde, Vietnam’ın serbest piyasaya açılmasıyla sanatta toplumsalcı kaygıların öldüğünü söylüyor; bunu söylemekten de öte, tezi, bu savı destekleyici örneklerle dolu. Öte yandan, aslında, ölen, yalnızca, toplumsalcı gerçekçilik değil; sanat ölürken, şiir de bundan nasibini alıyor. Bunda, Fransız, Japon, yine Fransız ve son olarak Amerikan sömürgeciliğine karşı, sıcak çarpışmaya girmiş şairlerin son yıllarda birer birer ölüşünün de etkisi var. Bunlar içinde en önde olan 1919 doğumlu Anh Tho, geleneksel Vietnam sanatsal biçimselliği içinde doğayı ve kırsal alanı betimlediği 1941 tarihli şiir kitabıyla tanınmış, sonrasında deli dolu bir genç kız olarak direniş hareketine katılıp siyasal şiirlere yönelmiş bir şairdi; Vietnam, O’nu da, 2005’te yitirdi.

Aşağıda Vietnam’dan 9 şiir var. ‘Hanoi’un Gitaristi’, Vietnam geleneksel şiirinin en önemli isimlerinden birine ait. ‘Hattat’ta eskiye,  özellikle de Vietnam’da Latin harflerine geçilmesinden önceki döneme özlem öne çıkıyor. ‘Konuklama’da daha çok Çin şiiri etkisinde, evrensel içeriğe vurgu yapan geleneksel bir biçem var. ‘Gerçek Dünyada Varolmayan Beş Sabah’ Vietnam devlet marşının yaratıcısının kaleminden çıkma. ‘Göksel Geçide Bakış’ gizemci bir şiir. ‘Deniz’, bir aşk şiiri evet; ancak, Vietnam’ın bu çok sevilen aşk şairi, gerçekte bir eşcinsel. Aşk şiirlerini, Sait Faik’in durumuna benzer bir biçimde, karşı cins için değil hemcinsleri için yazıyor; fakat bu, pek bilinmediğinden, aşk şiirleri çok seviliyor. ‘Vietnamlı Genç Hanım’, tam bir geleneksel Vietnam şiiri; kırsal kesimde geçiyor ve köylülerin iç güzelliğini yüceltiyor. ‘Yabanmersini Çiçeklerinin Lavanta Rengi’, hüzünlü bir savaş dönemi şiiri. Son olarak, ‘Uykusuz Gecelerde Eş için Söylenen Şarkı’, bir yandan, Vietnam halkının sömürgecilere karşı yıllarca sürdürmek zorunda kaldığı savaşa ilişkin bir şiir, bir yandan da Vietnam geleneklerinde eşten beklenenleri bir kez daha açığa çıkarıyor: Ana sevecenliği, koruyuculuk, kollayıcılık… Bu açıdan, elbette, feminist eleştiriye açık bir şiir. Şiir, Vietnam yazınının en önemli kadın şairinin kaleminden çıkma.    


Kaynakça

Kadir, A. ve Timuçin, Afşar (1973). Vietnam şiiri. İstanbul: Hilal Matbaacılık.

Viet Nam News (16.03.2005). Viet Nam mourns loss of female poet Anh Tho, 86.

Nguyen, Tuan Ngoc (2004). Socialist realism in Vietnamese literature: An analysis of the relationship between literature and politics. Victoria Üniversitesi, Avustralya. Yayınlanmamış doktora tezi.



Hanoi’un[1] Gitaristi


Hanoi’un dilberiydi
İsmi gelmiyor aklıma şimdi
Muhteşemdi gitar çalarken
Bundandı ona gitarist denmesi
Eski kralın sarayında da
Çalmışlığı vardı, yüceltildiği,
Kulakların duyabileceği en güzel ezgiyi.
Ben gençken, Hoan Kiem Gölü kıyısında
Anımsıyorum görmüşlüğümü onu şenlikli bir akşamda.
Yirmili yaşların başında, gençliğinin doruğunda,
Pembeler giyinmiş, bir şeftali çiçeği denli sevinçli,
Düşsü, dürüst ve dayanılmazcasına çekici.
Dans ederdi ezgiler parmaklarında
Bir çam ormanını okşayan bir meltem gibi,
Geceyi ışıldatan duru kuş sesleri gibi,
Tinfuk kitabesine düşen yıldırımmışçasına,
Ya da kimi zaman memleketinin hoş sadasıymışçasına.
Dinliyordu herkes kendinden geçmişçesine
Bir zamanlar krallara layık olmuş olan bu ezgilerle.
Oradaydı köylü hükümetinin görevlileri, büyülenmişçesine
Gece boyunca taşınmışçasına müzikçe,
Armağanlar yağıyordu heryerden yağmur gibi,
Su gibi para saçılıyordu her yere.
Dükleri ve markizleri bile aşmışlardı halbuki
Parlamışlardı çok daha fazla, başkentin cilalı gençlerine göre.
Otuzaltı ezgi parmaklarının altındaki
Paha biçilmez mücevhermiş gibi değerlenirdi.

O zamandan bu yana yirmi altı yıl geçti
Yenildi köylü hükümeti, güneye gittim bense,
Ve görmedim Hanoi’u ve şenliklerini uzun süre.
Şimdi vali tarafından bir ziyafet veriliyor benim şerefime.
En genç hanendelerin sazendelerin bir köşesinde
Oturuyor ak saçlı bir kadın sahnenin gerisinde,
Teni soluk, ahı gitmiş vahı kalmış, güçten düşmüş bedeni,
Özensizce giyinmiş, makyaj da yok yüzünde,
Kim bilebilirdi kentin maskotu olduğunu onun yıllar önce?
Gözümü yaşla doldurdu bu eski ezgiler söyleyen yeni sesler,
Herbiri kulaklarımı dolduran seslerin, deldi geçti kalbimi,
Düşündüm nasıldı hayat yirmi yıl öncesinde
Gördüğüm zaman onu Hoan Kiem Gölü’nde.
Değişti şehir, surlar değişti, insanlar da değişti onlarla birlikte.
Dövüyorlar dalgalar, kıyıları, oysa eskiden dutluktu burası.
Yitip gitti köylü hükümetinin mirası,
O günlerden bir tek bir sanatçı kaldı.



Yıllar su gibi akıp gitti
Yaşla doluyor gömleğim, düşündüğümde o geçmiş günleri
Döndüm sonunda güneyden, tek bir kara bile kalmayarak tepemde
Şaşılası değil o zaman, solup erimesi onun güzelliğinin de.
Sonuna dek açıp gözlerimi, düşleyip durdum eski günleri,
Gelince yüz yüze, ama eyvah, tanıyamadık birbirimizi. 


Nguyễn Du (1765-1820)




Hattat


Çiçek açması gibi her yıl, pembe kirazın,
Yaşlı bilge de yeniden çıkıyor ortaya
Çin mürekkebi ve bir rulo kırmızı kağıtla
Dalgalanan, yükselen kalabalıklar arasında.

Çok güzel paralar ödediler ona
Hayran oldukları yeteneği için,
Süslemeleri için hünerli elinin,
Ejderhalar ve anka kuşları işleyen.

Her yıl azaldı sayısı gelenlerin sonra,
O iyi para ödeyen bonkörler nerede?
Çoktan yitirdi kırmızısını kağıtları,
Kurudu mürekkebi de ıssız odasında.

Eski koltuğuna oturdu hattat şimdi
Kalmadı birbirini ezen o insan seli.
Birkaç sarı yaprak düştü kağıdına
Ve yukarıdan yağmur çiseledi.

Çiçek açıyor pembe kiraz bu yıl da yine,
Yaşlı bilgeyse bulunamadı hiç bir yerde.
O geçmiş zamanların insanları nerede
Nerede onlar, söyleyin nerede?


Vũ Đình Liên (1913-1996), 1936, Vietnamlı şair



Konuklama


Çok zaman geçti son gelişinin üstüne.
Evde değiller çocuklarım bugün
Ve pazar, ötede.
Balık da tutamam ki
Göl derin ve dalgalar hiddetli.
Yakalayamam bir tavuk bile,
Çünkü kocaman bahçe ve ardına dek açık, çitler de.
Olmadı daha hardalın yeşili;
Tomurcuklanmadılar patlıcanlar;
Su kabaklarıysa, yeni yeni olmadalar;
Balkabakları da tomurcuktadırlar.
Fıstığım bile yok ağırlamak için seni, göstermek için konukseverliğimi.
Ne güzel, beni görmeye gelmişsin.
Bundan iyisi, Şam’da kayısı...
Yalnızca sen ve ben ve yok bir başkası!



Tam nguyên Yên Ðỗ







Gerçek Dünyada Var Olmayan Beş Sabah


İlk Sabah

Bir sabah bir uyandım ki yer yarılıp da içine girmiş kent
Kalmamış gölgesi bile
Sessizlik
Derin göller
Kiremit rengine çalmış yer
Bir yanardağ yüzeyi gibi
Bulacağım seni, evet bulacağım
Bulacağım yollarda
Bıraktığımız izleri
Ve hiçbirşeyin kalmadığı bir yere gideceğim, hiçbirşeyin.
Burası bittiği yer
Bizim yüzyılımızın.
Neredesin sen?
Sürüyor bizim yüzyılımız
Bu dünyada
Ya da bitiyor
Bu enginlikte devam ediyorum çağırmaya seni, sonsuza kadar.




Gerçek Dünyada Var Olmayan Beş Sabah


İkinci Sabah

Bu sabah duymadım kuş seslerini
Gerçek değil bu sabah, hayır değil
Duymuyorum kendi adımlarımı bile
Ve sessizliğe gömülüyor kent benimle birlikte
Tüm insanlar için geçerli:
Yalnızca parıldayan kara gözlerini görebiliyorum onların
Arabalardan bile ses mes çıktığı yok, hayret
Neden ama, neden ama
Bakmıyor kimse ağzıma, sessizce çığlığımda
Dehşet içinde kalmışım
Bir başıma.
Kentin göbeğinde yürüyorlar insanlar sessizce
Neden ama, neden ama kalmadı tek bir ses bile
Kalmadı gürültü, yaşam kalmadı
Çöldeki bir kent bu sanki, duyulmuyor rüzgarın sesi bile
Oradan oraya koşuşturuluyorlar
İnsanlar bir o yana bir bu yana
Sessizliğe sürgün edilmiş hayat burada








Gerçek Dünyada Var Olmayan Beş Sabah


Üçüncü Sabah

Ben değilim yo, bu sabah kalkan.
Bir başkası var içimde, nefes alan nefes veren
Üzüntü tam da karşımda, birbirine geçmiş gündüz ve gece
Yarısı sokağın ay ışığı, öbür yarısı güneş parlağı
O zamandan beri farklı görüşleri olan biz ikimiz
Biz ikimiz ki nefret ediyoruz birbirimizden
İki aşırı ucu aynı ruhun
Birde iki olan insanlar, acı çektirilen onlar tarafından
Yok etmeyi planlıyorlar onlar birbirlerini
Kara çalıyorlar, casusluk yapıyorlar peşi sıra birbirlerinin
Farkı kalmadı artık günle gecenin, yalanla gerçeğin
O zamandan beridir gerçekdışı olmaklığım benim.




Gerçek Dünyada Var Olmayan Beş Sabah


Dördüncü Gece

Bu sabah şenlikli, sokakları kentin
Yürüyor sokakta maskeli bir adam
Dışarıda dans ediyor yaşam
Neşe içinde, taze dallar üstünde
Turkuvaz tropikal badem yapraklarıdır uzun sokakları imleyen
Şubat’ta bahar
Yolüstü likör dükkanları
İpek billur kağıttan çiçekler
Buluşuyor maskeliler, selamlıyorlar birbirlerini
Köpüklü biralar
Bahar coşkusuyla dolup taşan çocuklar
Kırıyorlar gazoz kapaklarını, oyunlarına taş yapmak için
Aç gözlerini ve bak
Gizem dolu
Ne mutlu
Görünüyor onlar, bak
Dökülüyor yaşlar
Neden akıp duruyorlar her bir adamın maskelerinin üstü sıra
Hızla siliyorlar terlerini ve gözyaşlarını
Maskelerinin üzerindeki.




Gerçek Dünyada Var Olmayan Beş Sabah

Beşinci Sabah


Cam gibi saydam odada
Kilitli kapılar ardında
Benimle kal
Canlandırmak için bu bahar sabahının soğuk havasını
Isıtıyor beni bedenin
Titreyen palmiyelerdeki bir muhabbet kuşu gibi
İki taze dal arasında
Dinle baharın özsuyunu
Açacak yakında güller
Tatlı bir kokusu var balın ve gelen arıların
Baharın gizlerine dalalım seninle
Denizdeki ilk gününe


Văn Cao (1923-1995)
  
Văn Cao, Vietnam Milli Marşı’nın yazarı olan şair-yazar-müzisyen-ressam. Vietnam’da 50 yılı aşkın süredir dinlenen Batı biçimli Vietnam şarkılarının söz yazarı-bestecisi olarak tanınır. Devrim yıllarında devrimci marşları ve şarkılarıyla geniş kitlelere ulaşır. Vietnam Milli Marşı’nı 21 yaşındayken yazar ve besteler. 16 yaşında ürettiği bir şarkı için bkz. Buồn Tàn Thu (Văn Cao) https://www.youtube.com/watch?v=CAbUy4_oKbE





Göksel Geçide Bakış


İki kaya duvar arasında
Açılıveriyor bir gök köşesi.

Uzaktaki ufka bakıyorum
En yüksek noktadan.
Ben daha bir söz sarf edemeden
Baskın veriyor sessizlik.
Bakıyorum yukarıya: gri rengi kayanın;
Bakıyorum aşağıya: yeşil tonları yosunların,
Elimi uzatıyorum öne, selamlamak için bir yareni,
Öyle bir yaren ki, benim elim, onun eli.

Kaybolmuş gibi yeşillik denizinde
Tırmanıyorum doruğa
En vahşi ortamda
renkli çiçeklerle dolu.
ezgili sesler tınlatıyor dere.
Uzanıyor alabildiğine meyve ağaçları, bahar ormanlarında,
Resmederek gerçekliği ya da bir düş bu belki.
Parlıyor ikindi güneşi pus örtüsü boyunca.

Ve bir anda, evet bir anda, parıltı çıkıyor ortaya
Delip geçici güneş ışınları, yağmur damlaları boyunca,
Öyle bir şey ki dökülemez, dizelere
Ne de kaydı düşülebilir müzikle.
Çeşit çeşit renge sahip olsa da,
Eli kolu bağlı, kalakalır insan
Esen rüzgarı ve bulutların yolculuklarını anlatmada.
Sen algının resmini yapabilir misin usta?

Göksel geçit orada yine de,
Tam da bu gezegende
Olgun pirinç tarlaları ile
Bal rengiyle donanmış, vadiden vadiye
Ve yankılanıyor çanlar, atlar üstünde
Ormanlık arazi üzerinde.

Her yönden, her yandan Taylar
hasata ve sebze yetiştirmeye geliyorlar;
Giang ve Dao
Bambu sürgünlerini arıyorlar ve mantar topluyorlar.
Çivit mavisi elbiseleri, uçuşarak,
Renklendiriyor ikindi manzarasını.
Islık çalıyor rüzgarlar, akan derelerin sesleri üstünde
Sabahın ürpertici çiği ile, ormanların derininde...



Nguyễn Đình Ánh (1940-2016)


Deniz


Hak etmiyorum okyanus mavisi olmayı
Ama beyaz kum sahili olmanı istiyorum senin
Uzanan renkleri sakincesine bir kumsal
Billur güneşin altında.

Sevimli sahili sarı kumun
Sıra sıra çamlara uzanan
Düşten çıkmış sanki ve sakin
Kükreyen tuzlu suyla sonsuza kadar.

O duru turkuaz tümsekleri olayım ben
Sarı kumları bitimsizce öpen.
Ucu bucağı olmayan o sessiz öpücüğü
Ağır ağır konuk eden o zarif öpücük.

Bir daha öpeceğim seni, bir daha bir daha
Bu duru yerden sonsuza kadar
Bu dünya artık var olmayana kadar
Sakin sakin atmadan önce kalbim.

Yükseltmiş olacağım büyük bir hevesle
O sevgili kıyılarını yıkacakmış gibi
Tutkuyla gürlediğinde dalgalarım
Bitimsiz saf bir aşkla sarmak için.

Hak etmiyorum okyanus mavisi olmayı
Ama turkuaz bir deniz olmayı isterdim
Söylemek için senin sonsuz şarkılarını
Sonsuz bir aşkla senin için.

Kaynarken köpük beyaz beyaz
Ve eserken rüzgar her yerden şiddetle,
Öpeceğim seni, öyle güçlü, doyumsuzca
Çünkü seviyorum kıyını, kumlarını. 



Xuân Diệu (1916-1985), Vietnamlı şair







Vietnamlı Genç Hanım


Vietnamlı genç hanımım!
Onca sıkıntı çektin doğduğundan bu yana;
Ve bilirim acılarla doludur aşk yaşamın.
Bir köşeye çekilmiş, avunuruz anca’ anılarla.

Kuşların ve arılarınki olmadı senin yolun asla
Yitip gidiyor yine de ömrünün baharı usulca.
Tomurcuklanmaya başladığında sevinç,
Duyumsarsın ağırlığını zamanın, çocuklarla kollarında.

Vietnamlı genç hanımım!
Yeni bir yol izliyor zaman şimdi;
Ama bu şanlı günler silip durulamıyor ki
Ayışığı altında bin yıllık kederi.

Yeniden kavramak için geldim imgeni,
Yürüyerek kayısı ağaçları altında, eski yolakta.
Büyümekte semizotları, yol kenarındaki çitlerde hala;
Ve söz verdiğin sevgi, yaşıyor o, sanki yeni.

İyi ürün veriyor ektiğin pirinç tarlası;
Bahar yelleri esiyor tomurcuklar üstünde capcanlı.
Kimse bilmez ki, bakan, pirince gözü gibi
Bu küçük köyde taşır duygularını taşır, gizli gizli!

Vietnamlı genç hanımım!
‘Feda’ tek söz olsaydı varolduğunu bildiğimiz,
Altın harflerle yazdırırdım ‘feda’yı
Onurlandırmak için seni, çektiğin sıkıntıları.



Hồ Dzếnh (1917-1991)


Yabanmersini Çiçeklerinin Lavanta Rengi


Üç abisi vardı
Kurtuluş Ordusu’na katılmış;
Kardeşleri arasında
Henüz konuşmayı sökemeyecek kadar küçük olanı da vardı.
Genç bir kızdı, zarif saçlı, parlak saçlı.
Kurtuluş Ordusu’nun askeriydim ben,
Evimden uzakta.
Sevecendi sevgim ona, bacıma duyduğum sevgi gibi.
Yeni bir elbise bile istememişti
Düğün gününde.
Askeri üniforma giymiştim ben
Savaş meydanlarının toprağıyla kaplıydı hala botlarım.
Gülüyordu tatlı tatlı
Durarak ayakta, bu tuhaf kaçan asker damadın yanında,
Mazeret izniyle gelmiştim birliğimden eve
Ve hemen döndüm birliğe evlendiğim günde.
Uzaktaki çatışma bölgesinde
Efkarlandım onun için
Bir savaşçıyla evlendiği için.
Kaçı döner ki savaşçıların sağsalim, kaçı dönmüş.
Başıma birşey gelse
Nasıl dayanabilir o,
Gece çöktüğünde eve...

Ama ölmedim ben
Savaşın harap edici ateşine rağmen.
Ölüm, benim yerime, tuttu, genç karımı buldu
Cephe gerisinde bekleyen karımı.

Göremedim onu, eve döndüğümde.
Oturdu anam mezarı başında, bürünüp karalara.
Duruyor yerli yerinde soğukçasına
Düğün gününün çiçekli vazosu,
Tutarak nice tütsü çubuğunu,
Ürperte ürperte yanıp giden.
Zarif saçlı, parlak saçlı.
Topuz yapmazdı, kısaydı saçı,
Birtanem, son nefesini vermeden önce,
Konuşamadık bile birbirimizle.

Son görüntümüz bile dolmadı gözlerimize.
Severdi yabanmersini çiçeklerinin lavanta rengini.
Yabanmersini rengiydi elbisesi.
Ve sonra gecenin bir vakti,
Küçük bir gölge yamamaktadır kocasının yırtık gömleğini.

Yağmurlu bir ikindi, derininde ormanın
Kuzeybatı cephesinde çarpışan üç abisi,
Aldı onun ölüm haberini,
Gelmeden daha düğün haberi.

Dalgalar oluşturuyor ırmakta, erken güz rüzgarları.
En genç kardeşi, büyümüş o şimdi,
Bakıyor onun resmine meraklı meraklı.
İlan ediyor güz rüzgarları erken gelişlerini
Issız mezarı kaplayan kahverengi otlar üstünde.
Son bulurken gün, savaşa gidiyoruz yine
Yabanmersinleriyle dolu tepelerden tepelere.
Görüyorum dalgalarını onların, yuvarlanan bitimsizce,
Yaban ve ele geçmez lavanta renkleri.
Omzundan yırtılmış gömleğime bakarak, söylüyorum en sevdiğim şarkıyı
“Gevşemiş dikişler var gömleğimin üstlerinde;
Öldü gitti karım
Ve görmedim uzun zamandır anamı.”



Hữu Loan (1916-2010)






Uykusuz Gecelerde
Eş İçin Söylenen Şarkı


Uyuyamıyorsun değil mi birtanem?
Havalandırmayı açayım istersen
Ve perdeyi çekeyim senin için.
Öyle dingin ki yüzeyi gölün;
Nefret ediyorum sıcaktan, öyle sıcak ki,
Daha mevsimin başı halbuki.
Yeni döndü yaralı askerler,
Savaş kesmemiş, bir de birahanede dövüştüler.

Uyuyamıyorsun değil mi birtanem?
Yükselecek gibi görünmede azgın taşkını suyun.
Gözünü açmaya başladığında pirinç taneleri,
Dönecek yeşil yeniden, sanki ekinler hiç yitmemişmiş gibi.
Dostluk kurar ırmak, kayıklar ile
Ve severler insanlar, kayıkçı şarkıları söylemeyi.

Hadi uyu tıpış tıpış birtanem, kapatıyorum kapıyı,
Görebilmek için üst kattan,
Alevler içinde mi gerçekten palmiye ormanı
Yakmışmış Vin Fu halkı birçok tepeyi.
Sönmüş gibi görünüyor orman ateşi
Ve rüzgar, bırakmış esmeyi.
Rahatla birtanem, yalnızca rahatla.

Kimin umurunda o aç evsizler
Evsizler ki yemek dilenirler?
Hadi uyu tıpış tıpış birtanem, uyu birtanem!
Dilenir, sonra köylerine dönerler.
Umur dediğin de bir söz değil mi sonuçta
Pirinç bulunmuyor hiçbiryerde, ne var ki elde avuçta.

Geç oldu, canım benim, uyu hadi, uyu sen!
Kısacağım ışığı ben.
Kimdi yakın arkadaşımızın
Ölümünü haber veren sana kimdi?
İnanma, çünkü iletişim ağları kesiktir
Ve mektuplar yerine gitmemektedir.
Hadi canım, uykuya dön, uykuya, uykuya hadi,
Sesi mi sordun; oğlumuz, kabus görmüş, hepsi bu.
Oyuncak silahlarla, çuvallarla oynuyor günboyu,
Haykırıyor yüksek sesli, Kurtuluş Ordusu askeri gibi.
Büyüdüğünde O, on yıl sonrası,
Anımsamayacak oyunlarını. 



Xuân Quỳnh (1942-1988), 1974[2]




[1] ‘Hanoy’ diye okunuyor.
[2] Şair bu şiiri yazdığında Amerikan Savaşı tümüyle bitmemişti. Vietnamlı savaşçılar, zafer için 1 yıl daha mücadele edeceklerdi. O nedenle, bu şiirde arkaplanda, savaş olduğu sezilmekte.


DÜNYAYI ŞİİRLE DOLAŞMAK
2000’DEN 2017’YE DÜNYA ŞİİRİ ÇEVİRİLERİ
Derleyen ve Çeviren: Ulaş Başar Gezgin

AFGAN ŞİİRİ
Anjoman, N. (2014). Bir Afgan Kadınıyım Ben ki 
Anjoman, N. (2014). Gazel: Geliyor Bana 
Anjoman, N. (2014). Gazel: Nesini Söyleyim
Anjoman, N. (2014). Gazel: Şarkı
Anjoman, N. (2014). Mavi Anılar 
Anjoman, N. (2014). Tanınmazlık Dağında
Meena (2014). Hayır Asla Dönmeyeceğim Geri

AFRİKA ŞİİRİ
Oguibe, O. (2006). Kanımla bağlıyım ben bu ülkeye
Okara, G. (2002). Güldün ve güldün ve güldün
Okara, G. (2001). Eski günlerdi 
p'Bitek, O. (1970/2014). Söyle Bana Dostum Yoldaşım
Soyinka, W. (2009). Sivil ve Asker
   
AFRO-AMERİKALI ŞİİRİ[1]
Baraka, A. (2001/2010). Havaya uçurmuşlar Amerika’yı
Harper, F. (2000). Beni gömün ama özgür bir vatana
Hughes, L. (2015). Ölen Çocuklar Öldürülen Çocuklar 
Hughes, L. (2001). Çingene adam.
Hughes, L. (2000). Nehirlerden söz açıyor bir zenci
Komunyakaa, Y. (2001). Demire inanmak
Komunyakaa, Y. (2001). Yitip gitmedeyiz sen ve ben

AVUSTRALYA YERLİ ŞİİRİ
Noonuccal, O. (2014). Bumerang Yok Artık
Noonuccal, O. (2014). Mutsuz Irk
Noonuccal, O. (2014). Uygarlık
Noonuccal, O. (2014). Ak Adam Kara Adam
Noonuccal, O. (2014). Sanatçı Oğlum Benim

‘BATI’ ŞİİRİ
Engels, F. (2008/1838). Bedevi
Michel, L. (2013). Kızıl karanfil
Poe, E. A. (2002). Çanlar
Blake, W. (2000). Kaplan
Grass, G. (2012). Söylenmesi gereken. 
Dos Passos, J. (2005). Tabldot
Reade, J. (2001). Sevdiğim şarkıları söyle bana.
Gosman, A.D. (2011). Etkisi altında Ay’ın
Bashllari, M. (2014). Rezil Edilmiş Çiçekler
Fortenberry, T. (2014). Şahinkız.
Kelsen, H. (2003). Günü Yaşa.
Mustaine/Menza/Ellefson/Friedman (2003). Türtükenimi’ne Gerisayım

ÇİN ŞİİRİ[2]
Yüen, M. (2008/1972). Kitaplar üstüne
Juyi, B. (2005). Mutsuz bilgin
Fu, D. (2005). Savaş Arabaları Baladı 
Tung P’o, S. (2005). Oğlunun doğumu üstüne 
Çing, A. (2005). Paris Ağıdı
Çi, L. (2003). Yazma sanatı

ENDONEZYA ŞİİRİ
İsmail, T. (2009). Belki ben de bir hırsızım
Sarjono, A. (2009). Sahte şiir

ERMENİ ŞİİRİ
Terziyan, T. (2001). Çırağan Sarayı
Sayat Nova (2000). Bir sözüm var sana, söylemek istediğim
İsahakyan, A. (2000). Siz çançiçekleri! 
Asadur, Z.S. (2014). Gözyaşları
Turyan, B. (2000). Ölümüm
Horen Nar Bey (2014). Göçebe Ermeni’den Buluta 
Horen Nar Bey (2014). Sürgünden Serçeye
Raffi (2014). Van Gölü
Patkanian, R. (2014). Padişahım Çok Yaşa

FİLİSTİN ŞİİRİ[3]
Derviş, M. (2002). Kimlik Kartı
Derviş, M. (2002). Rita ve tüfenk
Derviş, M. (2002). Anam
Derviş, M. (2002). Pasaport.
Derviş, M. (2002). Üstümüze kapanıyor dünya
Adnan, E. (2003). Cenin

FRANSIZCA’DAN ÇEVİRİLER
Brulé, G. (Yanık Gace). (2002). Gurbet türküsü
Garneau, S.- D. (2003). Kuş kafesi

HAİKULAR: BARIŞ VE HUZUR HAİKULARI
J. Baranski, ABD
R. Yarrow, ABD
M. Lysenko, Avustralya
L. Balabanova, Bulgaristan
j. kacian, ABD
H. Ludwig, ABD-Almanya
G. Terebess, Macaristan
D. Matas, Hırvatistan
D. Franin, Hırvatistan
D. Plazanin, Hırvatistan
B. Ross, ABD
B. Akio, Japonya
B. Natsuishi, Japonya
A. Deodhar, Hindistan
A. Kudryavitsky, Rusya
S. Stanford, Avustralya
R. D. Wilson, ABD
I. Prondzynski, Kenya
J. Antonini, Fransa

HİNT ŞİİRİ
Sri, S. (2005). Ulusal tarihler
Derozio, H.L.V. (2003). Hindistan’a – Anayurduma
Çatterci, B.Ç. (2003). Anam, Eğiliyorum Önünde.
Tagore, R. (2003). Şarkılar (Gitancali) 51.
Warrior, N.V. K. (2005). Afrika
Rath, R. (2007). Sürgündeki asker
Sharma, S.K. (2011). Demokrasi: Eski ve yeni
Yazarsız (2005). Yaradılış (Rig Veda)
Yazarsız (2005). Kumarbaz (Rig Veda)

IRAK ŞİİRİ
El Melaika, N. (2014). Kimim Ben? 
El Melaika, N. (2014). Sözler İçin Aşk Şarkısı 
El Melaika, N. (2014). Yabancıyız 
El Melaika, N. (2014). Yeni Yıl 

İSPANYOLCA’DAN ÇEVİRİLER[4] 
Guillen, N. (2012). Yalnız palmiye.
Lorca, F. G. (2012). Dilsiz çocuk.
Al Ramli, M. (2007). Hayır Diyorum Benden Irak’ın Özgürleştirilmesine!
Heis, N. (2002). Severdim Yahudi Halkı Önceleri.

MALTA ŞİİRİ
Briffa, R. (2001). Aynalar
Briffa, R. (2001). Kederlinin şarkısı
Briffa, R. (2001). Marş ve kalabalık 

MISIR ŞİİRİ
Negm, A.F. (2014). Kim onlar ve kimiz biz?
Negm, A.F. (2013). Kaledeki hapishane

NEPAL ŞİİRİ
Bishta, M. (1983/2014). Böyle Olur Bir Milletin Yaşarmış Gibi Yapması
Giri, B. (2003). Kadın 
Giri, B. (2008/2013). Kathmandu 
Katuval, H. (2014). Dileğim
Katuval, H. (2014). Hayat? Bu mu Şimdi Hayat?! Yav He He... 
Nibha, B. (2014). Şair İyi misin, Ne İçtin Böyle Yazmak İçin?
Paudyal, L. (2014). Himalaya 
Serchan, B. (2014). Bir Şiir
Serchan, B. (2014). Öğlen ve Buz Uykusu
Serchan, B. (2014). Yalandan İbaret Bence, Milli Tarih Denen Nane 
Serchan, B. (2014). Yeni Yıl 
Vyathit, K.M. (2014). Karıncalar 

VİETNAM ŞİİRİ
Gezgin, U. B. (2007). Vietnam Şiiri’ne kısa bir giriş.
Nguyen Du (2016). Hanoi’un Gitaristi 
Vu, D.L. (2014). Hattat 
Do, T. N. Y. (2007). Konuklama
Van, Cao (2016). Gerçek Dünyada Varolmayan Beş Sabah.
Anh, N. D. (2007). Göksel geçide bakış 
Xuan, D. (2014). Deniz 
Dzenh, H. (2007). Vietnamlı genç hanım
Loan, H. (2010/2007). Yabanmersini çiçeklerinin lavanta rengi
Quynh, X. (2007). Uykusuz gecelerde eş için söylenen şarkı 

YUNAN ŞİİRİ
Kavafis, K. (2001). Derdi Üstlenmek Üzere.
Pezaros, P. D. (2001). Siklad Adaları Şarkısı- Sifnos
Voidis, H. (2001). Karanlık kent 

DİĞER ÇEVİRİLER[5]
Yazarsız (2004). Tonga’lıyım beşikten mezara 
Lermontov, M.Y. (2001). Tamara.
Kolbe, U. (2010). Kıyısında yaşadığımız su
Montale, E. (2010). Sorma bize o sözcüğü.
Noroes, E. (2010). Kayıp 
Noroes, E. (2010). Guava 

TÜRKÇE’DEN İNGİLİZCE’YE VE İSPANYOLCA’YA ÇEVİRİLER
Telli, Ahmet (2001). Si Vayas Se Derribaria Esta Ciudad [Gidersen Yıkılır Bu Kent].
Beyatlı, Yahya Kemal (2001). El Fin Del Septiembre [Eylül Sonu].
Budak, Abdülkadir (2003). La Consistencia [Kıvam].
Budak, Abdülkadir (2003). Consistency.
Günçe, Ergin (2017). Fascism for Kids [Çocuklar için Faşizm]
Appleyard, J.L. (2001). You, Southerner [Tú, del Sur]
Öz, Nida (1996/2002). Welcome.
Öz, Nida (1996/2002). Flight.
Öz, Nida (2006/2010). Fake bus stops [Sahte duraklar].
Öz, Nida (2006/2010). Love has to be written by a long o [Sevgi yumuşak g ile yazılmalı].
Öz, Nida (2006/2010). Red [kırmızı].
Öz, Nida (2004/2010). A –strange- may song [Bir garip mayıs türküsü].
Öz, Nida (nd/tarihsiz). Drama [dram].
Tavlan, Ergun (2002). Papa
Arslan, Yılmaz (2011). I listened to the Moon (Ay’ı dinledim)




[1] Countee Cullen’ın ‘Miras’ adlı şiirinin çevirisi için bkz. Gezgin, U.B. (2017). Ben Bütün Karanlıkları Bunlarla Yendim: Şiir Eleştirileri (2000-2017).
[2] Diğer Çin ve Asya şiirleri için bkz. Gezgin, U. B. (2007). Asya yazıları. İzmir: Ara-lık Yayınevi.
[3] Ayrıca bkz. Etel, A. (2007). Arap kıyameti. (çev. U. B. Gezgin)
[4] Daha fazlası için bkz. Paz, O. (2000). Kartal mı güneş mi? (İsp çev: U.B. Gezgin). İstanbul: Virtüel Yayınevi.
Jimenez, J. R. (2007). 50 İspanyol şiiri (çev. U. B. Gezgin).
Latin Amerika Şiiri Antolojisi - Derleyen ve İspanyolca’dan Çeviren: Ulaş Başar Gezgin
XII. Yüzyıldan XX. Yüzyıla İspanyol Şiiri Antolojisi - Derleyen ve İspanyolca’dan Çeviren: Ulaş Başar Gezgin 
[5] Ayrıca bkz. Gezgin, U. B. (baskıda). Hollanda’dan Tayvan’a Şiir Çevirileri: Diğer Kitaplara Giren Çeviriler - Çeviren: Ulaş Başar Gezgin.
bkz. Gezgin, U. B. (baskıda). Yanardağlar Patladığında / Когда пробуждались вулканы - Bilimsel ve Yazınsal Çeviriler (1999-2017)- Çeviren: Ulaş Başar Gezgin

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder