Videolar

15 Mart 2022 Salı

Ukrayna Krizi’nin Politik Psikolojisi: Yansımalar

Ukrayna Krizi’nin Politik Psikolojisi: Yansımalar

 

Ulaş Başar Gezgin, ulasbasar@gmail.com

 

Ukrayna Krizi’nin uzun erimli yankıları üstüne yeterince düşünülmüş değil. Daha çok, güncel olan konular konuşuluyor. Bu nedenle, bu yazıyı Ukrayna Krizi’nin bölge ve dünya üstündeki olası sonuçlarına ayırıyoruz.

 

Ukrayna, Rusya, Türkiye ve Çin

 

Ukrayna Krizi, bir kere AB’nin yaptırımlarını önemsizleştirdi. 2023’te Türkiye’de olabilecek bir iktidar değişikliğine yönelik AB desteği yetersiz ve eksik kalacak. Öte yandan, AB’nin daha önce Türkiye’ye, Avrupa’ya yönelik sığınmacı akınını önlemek için ihtiyacı vardı. Artık bu, geçersiz olacak. Ukraynalı sığınmacılara yönelik olumlu tutumun çifte standart ya da ikiyüzlülük olarak değerlendirilmesi gerektiğini de bu vesileyle not edelim.

 

Bu savaşın kazananı gerçekte Çin. Küresel Batı’nın yaptırımlarıyla ileride oldukça zorlanacak Rusya, Çin’e iyice muhtaç olacak. Bu süreç zaten daha önce öngörülüyordu. Kırım Krizi’nden sonra hızlı bir yakınlaşma söz konusuydu. Bu yakınlaşma daha da ivme kazanacak. Çin’in büyük bir altyapı projesi var: Kuşak ve Yol İnisiyatifi. Bu projenin önemli bir ayağı Orta Asya’dan geçiyor. Rusya bunun için Çin’e daha çok destek verecektir. Ayrıca Çin’in Kuzey Kutbu’ndaki projelerine daha az eleştirel bakacaktır. Gelelim krizin politik psikolojisine…

 

Krizin Politik Psikolojisi

 

Bir kere, sanılanın tersine, bütün uluslararası ilişkiler modelleri politik psikolojiktir; en ‘saf’ olanlarında bile psikolojik varsayımlar bulunur. Örneğin, gerçekçi modelin altyapısında bencil devletler vardır. Ancak, bu, indirgemeci olmayı gerektirmez.

 

Son dönemlerde, uluslararası ilişkilerde duyguların önemi öne çıkıyor. Gerçekte, ‘duygusuz’ bir ‘ilişki’ söz konusu değil. Şöyle ki, Rusya, NATO’nun genişlemesinden korkuyor ve kaygılanıyor; Ukrayna (işgal öncesinde) Rusya’nın saldırısından korkuyor ve kaygı duyuyor. Ukrayna, tehdidi hafif alıp Rusya’yı kışkırtmaya devam ediyor. Rusya ise, Ukrayna tehdidini fazla ciddiye almışa benziyor. Kısacası, karşılıklı korkular ve kaygılar söz konusu.

 

Bir diğer öğe de güven. Uluslararası ilişkiler arenasında, statükocu ve revizyonist güçler var. Statükocu güçler, var olan düzenin korunması yanlısı. Revizyonist güçler ise var olan sınırlardan rahatsız olan, genişleme isteyen güçler. Bunların başında Rusya ve Çin geliyor. Rusya ve Çin’in statükocu olmadığı net; sınır anlaşmazlıkları var. Buna Ukrayna işgali tuz biber ekti. Bu açıdan, Rusya ve Çin güvenilmez ülkeler olarak görülüyor. Çin’in yarın öbür gün Tayvan’ı askeri yollardan topraklarına katma olasılığı, Ukrayna Krizi’nden sonra daha da güçleniyor.

 

Gerçekçi Yaklaşım ve Politik Psikoloji

 

Uluslararası ilişkilere politik psikolojik bir bakış, alanda baskın olan gerçekçi yaklaşımdan çeşitli noktalarda ayrılıyor (bkz. Ripley, 1993):

Birincisi, gerçekçi yaklaşıma göre, temel oyuncular devletler; politik psikolojiye göre, devletler adına karar veren seçkinler (karar vericiler). Böyle bakınca, bu seçkinlerin kolektif psikolojisini inceleyebiliyoruz. Örneğin, ABD’nin Küba’da ve Vietnam’daki yenilgisini grupdüşün etkisiyle açıklayabiliyoruz. Grupdüşün, gruplar içindeki dinamiklerin yalıtılmışlık için yanlış kararlara gitmesine karşılık geliyor. Aynı biçimde, tam tersi, başkanlık sistemlerindeki bireysel kararları da değerlendirebiliyoruz. Ukrayna Krizi’nde, işgalin uzun yıllar, seçkinler tarafından düşünüldüğü, bir ilk olmadığı, Gürcistan ve Kırım’dan sonra masaya konulduğu anlaşılıyor.

 

İkincisi, gerçekçi kurama göre, devletler, kendi çıkarlarını rasyonel bir biçimde korur. Politik psikoloji ise, dış politika seçkinlerinin durumun kendi tanımlarına göre hareket ettiğini ileri sürer. Bu ne demektir? Dış politika rasyonel olmayabilir. Ukrayna işgali, nesnel standartlarda rasyonel değildir. Yaptırımlar Rusya’ya büyük zarar verecek. Ancak Rusya’nın kendisi açısından saldırının bir mantığı var.

 

Üçüncüsü, gerçekçi kurama göre, dış politika, çatışmalı bir dünyada bir güvenlik meselesidir. Politik psikolojiye göre ise, dış politika, bir sürekli sorun çözme sürecidir. Güvenlik her zaman ön planda değildir. Seçkinler sürekli sorun çözmekle yükümlüdür. Ukrayna Krizi de, uzun süre güvenlik değil bir etnik sorun (Ukrayna’daki Rus etnik azınlık) görüldü.

 

Dördüncüsü, gerçekçi kurama göre, her şeyin temeli iktidardır. Politik psikolojiye göre ise, bilişimdir. Taraflar, birbirleri hakkındaki bilgilerle harekete geçerler. Bir çatışmada, çok geçmeden birer ulusal, bir de uluslararası kamuoyu oluşur. Bugün bilişim, yanlış bilişim ve yalan bilişim gibi kavramlar öne çıkıyor. Yalan haberlerle Rusya tarafı itibarsızlaştırılmaya çalışılıyor. Aynısı, Rus medyasında Ukrayna hakkında görülüyor.

 

Beşincisi, gerçekçi kurama göre, politikalar, grupdüşün gibi hataları engellemek için var. Politik psikolojiye göre ise, bireysel karar vermedeki hataları, kalıpyargıları, önyargıları vb. önlemek için var. İkisinin de doğru olduğunu söyleyebiliriz. Ukrayna’nın Rus tehdidini hafife alması, işgale yol açtı. Bireysel düzeydeki hataları ise saptaması, gizlilik nedeniyle, oldukça zor.   

 

Bunların dışında, oyun kuramı iyi bir aday; fakat tarafların yorumlarını gözden kaçırdığı için yetersiz. Prospekt kuramı gibi kuramlar ise, gerçek yaşamda riskler sayısallaştırılamadığı için eksik. Bir de iki tarafın liderlik özellikleri incelenebilir.

 

Sonuç olarak, politik psikolojinin Ukrayna tartışmalarına katacakları var. Genel bir resim çizmeye çalıştık. Daha ayrıntılı çalışmalar gerekiyor.

 

 

 

 

İlgilisine Kaynak

 

Ripley, B. (1993). Psychology, foreign policy, and international relations theory. Political Psychology, 403-416.

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder