Uluslararası İlişkilerin Politik Psikolojisi Üstüne
Ulaş Başar Gezgin, ulasbasar@gmail.com
‘Uluslararası İlişkiler’e politik
psikoloji açısından bakışlar yeni değil. Hatta eskiliğin ötesinde, Soğuk Savaş
döneminde bu tür bakışlar barışın ya da en azından saldırmazlığın sağlanması için
işe koşuluyor. Bu bakışlarda şöyle bir yanlışa düşülmemeli: Herşey psikolojiyle
açıklanamaz. Goldgeier ve Tetlock (2001) haklı olarak, psikolojinin ‘Uluslararası
İlişkiler’e uygulanmasının mutlaka indirgemeci olmadığını öne sürmektedir.
Bunun yerine, konuyu ‘Uluslararası İlişkiler’ kuramlarının ve çerçevelerinin
gizli psikolojik varsayımlarını ortaya çıkararak tartışmak mümkündür (Kertzer
ve Tingley, 2018). Ripley (1993)’te listelendiği gibi, psikolojik bir bakış
açısıyla, ‘Uluslararası İlişkiler’in birincil aktörleri devletlerden ziyade dış
politika seçkinleridir; bu seçkinlerin durumlara ilişkin kendi yorumları vardır
(Larson, 1988); O halde ‘Uluslararası İlişkiler’ bir problem çözme meselesidir;
bilgi, ‘Uluslararası İlişkiler’in anahtarıdır; ve “bireysel yanlış algılama ve
örgütsel patolojiler” konusunda dikkatli olunmalıdır (Ripley, 1993, s.406). Öte
yandan, Mercer (2005), ‘Uluslararası İlişkiler’de psikolojinin sadece
önyargılar ve hatalarla ilgili olmadığını, aynı zamanda doğru karar vermeyle de
ilgili olduğunu doğru bir şekilde savunuyor.
Tehdit algısı kavramı, politik psikoloji
ile ‘Uluslararası İlişkiler’i birbirine bağlayan kavramlardan biridir (Stein,
2013; 1988). Irak Savaşı örneğinde, Beyaz Saray'ın Saddam rejiminin oluşturduğu
tehdidi abarttığı, buna karşılık Saddam'ın da Amerikan tehdidini hafife aldığı
söylenebilir (Stein, 2013). Hem otokratik hem de demokratik devletler, birlik
sağlamak (Larson, 1997) veya toplumun gerçek sorunlarını unutturmak gibi siyasal
işlevlere hizmet ettiği için genellikle dış tehditleri abartırlar. Düşmanlar
politik psikolojik anlamda insanlıktan çıkarılmaktadır, insan sayılmamaktadır (Herrmann,
2013). Askeri aşırı güven de, dış politikadaki karar verme sürecinde yaygın bir
hatadır (Levy, 2013). Savaşların kısa sürmesi bekleniyor, ancak bu nadiren
olur. Beyaz Saray, Irak işgalinde Irak halkının Amerikan askerlerini demokrasi
getirenler olarak bağrına basacağını düşünüyordu. Bu da askeri iyimserliğe
örnek…
Tehdit algısı, aslında birçok açıdan
gerçekle gerçekdışını ayırt etmeyi zorlaştıran bir durum. Siyasetçiler, tehdidi
bilerek kaşıyabilirler. İran-Irak Savaşı iki taraftan da buna örnek
gösterilebilir. Öte yandan, kimi zamanlar da, siyasetçiler, farkında olmadan,
yanılarak, tehdidi abartır ya da hafife alırlar. Kimi rejimlerin temeli, tehdit
algısıdır. İlk akla gelenler, Kuzey Kore ve Küba olacaktır. Bu ülkelerde, tehdit
algısı haklı bir zemine oturur.
Gildea'ya (2020) göre, politik psikolojik
anlayışın ‘Uluslararası İlişkiler’e uygulanmasındaki en büyük sorun,
psikolojinin bireyleri, ‘Uluslararası İlişkiler’in ise devleti ve diğerlerini
içermesi nedeniyle, kümelenme sorunudur (Stein, 2017). Öte yandan Gildea
(2020), daha derin bir çözümlemede bunun küçük bir sorun olduğunu düşünüyor.
Ayrıca, sosyal psikoloji, grup içinde karar verme çözümlemesi dolayısıyla
konuya daha uygun. Bir başka bakış açısı da, devletleri psikolojik olarak,
örneğin kişilik özellikleriyle sınıflandırmak olabilir.
‘Uluslararası İlişkiler’in psikolojik
olarak anlaşılması için potansiyel bir yol, oyun kuramına gider; ancak bu kuram,
rakiplerin yorumlarını içermediği için eleştirilir (Larson, 1988). Beklenti kuramı
(prospekt), psikolojik bilgiyi ‘Uluslararası İlişkiler’e uygulamak için bir
başka adaydır; ancak politika oluşturmadaki riskler, kazançlar ve kayıplar
laboratuvar ortamlarının aksine nadiren ölçülebilir niteliktedir (Gildea,
2020). Bu bağlamda, şöyle bir pratik açmaz söz konusu: ‘Uluslararası İlişkiler’de
politik psikoloji esinli deneysel araştırmalar artarken (bkz. Hyde, 2015; Mintz,
Yang ve McDermott, 2011), bunların gerçek yaşamda geçerliliği büyük sorun. Bir
araştırmada, araştırmanın 11 Eylül gibi olaylardan önce ve sonra yapılmasına
göre farklı sonuçlar elde edilebiliyor (bkz. Bourne Jr, Healy ve Beer, 2003). Ayrıca,
ortalama insanlarla ve özellikle de öğrencilerle yapılan deneylerin dış
politikada karar verme konumundaki seçkinlere ne kadar uygulanabileceği de tartışmalı.
Son zamanlarda, ‘Uluslararası İlişkiler’
ve politik psikolojide soğuk bilişten sıcak biliş ve duygulara doğru bir hareket
var (Kertzer ve Tingley, 2018). Duygular, ‘Uluslararası İlişkiler’ alanının
politik psikolojisinde araştırılması gereken yeni bir değişkenler kümesi olarak
ortaya çıkıyor (Erişen, 2012; Gries, 2005). Bu bağlamda, Rathbun (2009),
korkuyu, sosyal belirsizlik altında genelleştirilmiş güven eksikliği olarak
tanımlıyor; bu, diğerlerinin niyetlerini ‘Uluslararası İlişkiler’ bağlamında
içeren bilgi eksikliği anlamına geliyor.
Sonuç olarak, ‘Uluslararası İlişkiler’e
politik psikoloji açısından bakmak için birçok ipucu hazır bekliyor. Daha fazla
araştırma yapılması ve bilimsel bilgiyle güncel siyasetin harmanlanması
gerekiyor.
Kaynakça
Bourne Jr, L. E., Healy, A. F., &
Beer, F. A. (2003). Military conflict and terrorism: General psychology informs
international relations. Review of General Psychology, 7(2), 189-202.
Erişen, E. (2012). An introduction to
political psychology for international relations scholars. Perceptions: Journal
of International Affairs, 17(3), 9-28.
Gildea, R. J. (2020). Psychology and
aggregation in International Relations. European Journal of International
Relations, 26(1_suppl), 166-183.
Goldgeier, J. M., & Tetlock, P. E.
(2001). Psychology and international relations theory. Annual Review of
Political Science, 4(1), 67-92.
Gries, P. H. (2005). Social Psychology and
the Identity-Conflict Debate: Is a ‘China Threat’Inevitable?. European Journal
of International Relations, 11(2), 235-265.
Herrmann, R. K. (2013). Perceptions and
image theory in international relations. In L. Huddy, D. O. Sears, & J. S.
Levy (Eds.), The Oxford handbook of political psychology (pp. 334–363). Oxford
University Press.
Hyde, S. D. (2015). Experiments in
international relations: Lab, survey, and field. Annual Review of Political
Science, 18, 403-424.
Kertzer, J. D., & Tingley, D. (2018).
Political psychology in international relations: beyond the paradigms. Annual
Review of Political Science, 21, 319-339.
Larson, D. W. (1997). Trust and missed
opportunities in international relations. Political Psychology, 18(3), 701-734.
Larson, D. W. (1988). The psychology of
reciprocity in international relations. Negotiation Journal, 4, 281.
Levy, J. S. (2013). Psychology and foreign
policy decision-making. In L. Huddy, D. O. Sears, & J. S. Levy (Eds.), The
Oxford handbook of political psychology (pp. 301–333). Oxford University Press.
Mercer, J. (2005). Rationality and
psychology in international politics. International organization, 59(1),
77-106.
Mintz, A., Yang, Y., & McDermott, R.
(2011). Experimental approaches to international relations. International
Studies Quarterly, 55(2), 493-501.
Rathbun, B. C. (2009). It takes all types:
social psychology, trust, and the international relations paradigm in our
minds. International Theory, 1(3), 345-380.
Ripley, B. (1993). Psychology, foreign
policy, and international relations theory. Political Psychology, 403-416.
Stein, J. G. (2017). The micro-foundations
of international relations theory: Psychology and behavioral economics.
International Organization, 71(S1), S249-S263.
Stein, J. G. (2013). Threat perception in
international relations. In L. Huddy, D. O. Sears, & J. S. Levy (Eds.), The
Oxford handbook of political psychology (pp. 364–394). Oxford University Press.
Stein, J. G. (1988). Building politics
into psychology: The misperception of threat. Political psychology, 245-271.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder