Videolar

1 Haziran 2022 Çarşamba

Kuşbakışı-2: Müziğin Etkilerinden Paraya

 

Kuşbakışı-2: Müziğin Etkilerinden Paraya

 

Ulaş Başar Gezgin, ulasbasar@gmail.com

 https://ulasbasargezginkulliyati.blogspot.com/2022/06/kusbaks-2-muzigin-etkilerinden-paraya.html 

 

Müziğin Etkileri

 

Müziğin etkileri inanılmaz. Sosyalleşme etkisi ise paha biçilmez. Duygular uyandırır bizde müzik. Kimi duygu durumlarımızda dinlediğimiz müzikler daha sonra o duygu durumuyla eşleşir. Müziksiz bir dünya çok eksik olurdu. Küreselleşmenin müziğe ikili bir etkisi var: Bir yandan dünyanın dört bir yanında aynı müzikler dinleniyor (K-Pop dalgasına bakın), bir yandan da farklı olan değer kazanıyor (etnik müziklere bakın). Bir de tango var elbette, Parkinson hastalarına yardımcı olan… Ergenlikte müzik, kimlik oluşumunda etkili olur. Ergenin sevdiği/sevmediği müzisyenler onun kimliklenmesinin yapı taşları olurlar. Müzik her yaşta gerekli…

 

Sosyalizm ve Göçmenlik

 

Bugün kapitalizm koşullarında, ırkçılık yapmamak adına göçmenleri savunan bir sol var. Oysa, sosyalist bir ülkemiz olsaydı, böyle bir göç dalgasına izin verilmezdi. Sosyalizm, planlı ekonomi demektir; yalnız o da değil, planlı bir sosyal yaşam anlamına gelir. Göç dalgası sosyalizmi çökertecek bir tehdit olarak görülecektir. Demek ki, bu koşullar söyletiyor bu görüşleri; bunlar mutlak değil…

 

Stefan Zweig

 

Stefan Zweig okumayan kaldı mı? Öyle akıcı bir yazar, üstelik çokça da yapıt bırakmış. Anlatılar yanında yaşamöyküsü kitapları var. En bilinen yapıtı ‘Satranç’. Ama bir kadının gözünden anlatıladığı yapıtları da bir o kadar ilginç… Naziler kitaplarını yakmışlar bu savaş karşıtı Yahudi’nin… İntiharı ise, üstüne tuz biber ekmiş. Uzak diyarlarda, Nazilerin yenileceğine dair umudu kalmamış artık… Oysa biraz beklese, yenilgiyi kutlayacaktı. Demek ki hayat kimi zaman yalnızca oturup beklemekten ibarettir, ister bir şeyler yapın ister yapmayın…

 

Vietnam’da Deniz Kültürü

 

‘Deniz kültürü’ dedik ama aslında okyanus kültürü. Vietnam’da balıkçı köylerinde balinalara tapıyorlar. Onların yüce ruhları olduğu ve balıkçıları koruduklarına inanılıyor. Yine bu köylerde balıkçı tapınakları olur. Balığa gidenler için tütsüler yakılır. Balığa giden okyanusa gider, bizdeki gibi kıyı balıkçısı değildir, bu nedenle dönememe riski fazlasıyla bulunur. Buna bir de Çin-Vietnam anlaşmazlığı eklendi. Çin, Vietnam teknelerini batırıyor. Artık balinaların ruhu da Vietnamlı balıkçıları kurtarmaya yetmiyor…

 

Sovyetler Birliği’nde Çokdillilik

 

Bu konudaki görüşler, Sovyetlere tümüyle bağlılık ve tersine, eleştirel mesafede olmak noktasında ayrışıyor. Kimilerine göre, çokdillilik politikası, birçok dili yazıya geçirerek büyük katkıda bulundu. Kimilerine göre ise, Rusça’nın hegemonik bir dil olarak gelişmesine, anadillerin geri kalmasına yol açtı. Zaten devlet marşlarında bile büyük Rus’a selam yollayan cumhuriyetlerin dillerinin gelişmesi Rusça’nın gölgesinde olacaktı. Öte yandan, koca ülkeler toplamında ortak bir dilin gerekliliği ortadaydı. Rusça’nın yalnızca bunun için bile daha fazla gelişmesi çok doğal.

 

İbrahim Karaca Şiirleri

 

Şiirlerin bestelenerek tanıtılmasına klasik bir örnek İbrahim Karaca. “Grup Yorum’un şairi” olarak bilinen Karaca, Yorum olmasa belki de hiç tanınmayacaktı. Bir diğer örnek Adnan Yücel. Ancak o, herhalde bestelenmese de tanınacak bir şair. Karaca, Karadeniz şiiriyle dikkat çeker. Sonra “bu kente yalnızlık çöktüğü zaman” dedirtir bize. Umudun Zeybeği, Derviş, Ölümsüz gibi şarkılarda hep onun imzası var.

 

Ömer Yalçınkaya

 

Orta Asya’yı, Çin’i, Moğolistan’ı, Uygur bölgesini bir de Ömer Yalçınkaya’dan dinleyin. İnanılmaz pul ve para koleksiyonunda yok yok. Çok geniş bir coğrafyadan akla gelmedik konularda okuma yapmak isterseniz yazılarına bakın. Örneğin, Rusça’nın Türk dillerine etkisini mi dersiniz, Ukrayna’daki şehir adlarını mı, yoksa Tanrı sözünün kökenbilgisini mi… Sosyalist ülkelerde dolaşmış daha da ilginci. Enver Hoca’nın Arnavutluğu’nu, Yugoslavya’yı görebilmiş. Oralardaki aksamaları bizzat yerinde gözlemlemiş. Engin deneyimler yazılarında sizleri bekler…

 

Yaşar Kemal

 

Öldükten sonra hâlâ yaşıyormuş gibi gelen çok az insan vardır. Yaşar Kemal onlardan biri. Yaşar Kemal’in bir kitabını aldığınızda, onun yaşadığını düşünürsünüz; çünkü karakterleri hep güncel hep canlıdır; sanki dün yazılmışlar gibidir. Ama ben Yaşar Kemal’e aynı zamanda kızıyorum. Kendisi gibi bir yazar bırakmadı geriye. Kimseyi yetiştirmedi. Yazarlık öğrenilir mi? Eğer öğrenilirse, Yaşar Kemal’den öğreneceğimiz çok şey vardı. Yaşar Kemal yapıtlarını nasıl yazardı, bu konuda çok az bilgiye sahibiz. Keşke yazarlık kursları açsaydı da faydalansaydık…

 

Para

 

Osman Şenkul, ‘Parahistoria’ kitabında uzun uzun paranın tarihini anlatır. Onun sözüne söz ekleyecek değilim. Para koleksiyonu da yapmışlığım yok. Parayla ne işim olur… Zorunluluktan para kullananlardanım. Yine de paraların değişik toplumların çeşitli tarihsel kesitlerini yansıttığını düşünenlerdenim. Bizim paralarımız neyi yansıtıyor, benim için çok açık değil ama örneğin, Afrika paraları, üstlerinde çokça hayvana yer veriyor. Che’nin Merkez Bankası başkanı olduğu dönemde imzaladığı Küba pesoları da ilginç. Ömer Yalçınkaya koleksiyonunda görmüştüm. Eski paralarımızdaki buğdaylar ile zeytinler ise, gerçek yaşamda can çekişiyor. Paranın bir dönemi yansıtmasının örneğidir belki bu…  

 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder