Psikoloji ve Mimarlık Kitabı Yazım Notları
Ulaş Başar Gezgin, ulasbasar@gmail.com
Bu yazıda, yazmakta olduğum psikoloji ve mimarlık kitabımızla ilgili yazım
notlarımı paylaşıyorum.
Psikoloji ve mimarlık kitabımın yazımında son gelişme şu:
13 günde kitap yazımının yaklaşık üçte birini bitirdim. Son tarih olarak 16
Eylül'ü koymuştum, hayli hayli biter gibi görünüyor, bakalım... Umarım başka
bir çok emek isteyen iş araya girmez.
Bugün biyofilik (doğasever) mimariye odaklanıyorum.
Doğaseverlik hipotezini Erich Fromm ortaya atmış, insanda doğal olana
yönelik 'doğal' bir sevgi olması anlamında. Bunu mimarlığa uyarlamışlar.
Görebildiğim kadarıyla, mimarlık psikolojisi alanında en çok bu konuda
araştırma yapılmış.
Bu konuda taradığım kaynakların sayısı (200 civarı), kitap için şimdilik
kullandığım toplam kaynak sayısıyla neredeyse eşit. Bu nedenle, en dolu dolu
bölüm bu olacak.
Arkadaşınız yoğun çalışma, az uyku ve yorgunluk içinde bildirdi. :)
****
Psikoloji ve mimarlık kitabımızın
yazımını yarıladım sayılır, ama duygusal mimari, mimarlıkta yapay zeka gibi
konularda yeni bölümler eklemeyi düşünüyorum. Dolayısıyla, kitap, beklediğimden
daha uzun olacak.
Bu kitabı yazarken, dünyanın dört
bir yanından mimarlarla ve az sayıda psikologla sohbet eder gibi oldum. Gururla
söyleyebilirim ki, Türkiye çok kaliteli, üst düzey, yüksek donanımlı mimarlık
araştırmacıları yetiştirmiş. Bazı ülkelerden (özellikle düşük nüfuslu
olanlardan) çok az girdi var.
Öte yandan, bu alanı, çok az
psikolog çalışmış. Psikologların eksikliği hissediliyor.
Gecem gündüzüme karıştı. 24 saat yazdım/yazıyorum. Bu gün günlerden ne? Saat
kaç? Biraz durup düşünerek yanıtladığım sorular bunlar.
Neyse... Heyecanlıyım... Kitaplar
benim çocuklarım. Bu, 118. çocuğum olacak.
Vietnamlı iç mimar Dr. Van da, kitapta meslek deneyimleriyle yer alıyor. Güzel
bir eser çıkacak.
Ha gayret, daha da çalışmalıyız.
****
Son gelişmeler:
Mimarlık ve psikoloji kitabında
ilerlemeye devam: Bugün ve önümüzdeki günlerde ev psikolojisini yazıyorum.
Konumuz, konut tasarımının psikolojik etkileri. Elbette konu, kaçınılmaz olarak
karantina ve kapanma günlerine bağlanacak.
Bunun dışında, bir üniversiteye
çevrimiçi olarak bir "psikoloji makalesi nasıl yazılır?" dersi
vereceğim. 4-5 hafta sürecek, toplam saat olarak tam bir dönemi kapsayacak.
Dersleri, herkes faydalansın diye Youtube'a koyacağım. Okulla bu konuyu konuştum,
olurlarını aldım. Göreceksiniz, sıfırdan makale nasıl yazılıyor, çok güzel bir
biçimde anlatıyor olacağım. Halk için bilim şiarını uygulamaya devam.
****
Mimarlık ve psikoloji kitabımızdan bir bölüm (Türkçe çevirisi) :
Konuya Marksist bir yaklaşımla yaklaşacak olursak, konutların son
kullanıcının ihtiyaçları dikkate alınmadan inşa edilmesi nedeniyle gelecekteki
sakinlerin tasarım sürecine katılmamasının yabancılaşmaya yol açtığını
söyleyebiliriz. Tasarımcıların fildişi kulelerinde aldıkları tasarım
kararlarını kabul etmek zorunda kalıyorlar. Kapitalizmde zengin insanlar
tasarımla ilgili karar alma süreçlerinde tercihlerini belirtme ayrıcalığına
sahiptir, binaları sipariş ederler. Ancak sakinlerin çoğunluğu için durum böyle
değil. Konut sakinlerinin psikolojisi ile konut mimarisi arasında daha iyi bir
ilişki için bu durumun değişmesi gerekiyor. Bu, çok politik bir soruyu
beraberinde getiriyor: Meslekten olmayan insanlar nasıl tasarımcılardan daha
fazlasını bilebilir? Ancak insanlar hakkında bildiğimiz en iyi şey kendimiz
hakkındadır. Beni mutlu edecek ya da mutsuz edecek bir kararda söz sahibi olmam
gerekiyor. Bunlar genellikle şirketlerin isteklerine ve mali kısıtlamalara
aykırı olabilir, çünkü mutlu tasarımlar daha pahalı olacaktır. İnşaat öncesinde
vatandaşlara danışarak, bedavaya insana yakışır konut sağlayacak hayırsever bir
devlete ihtiyacımız var.
****
Dün biraz tembellik etmekle birlikte, psikoloji ve mimarlık kitabında çok
ilerledim. Sanırım bir-iki hafta içinde kitap uzunluğuna ulaşacağım.
Dün ve bugünün konusu, ofis tasarımı. Açık ofisle kendi odanın olmasının
verimlilik üstüne etkisi tartışması var. Yıllarca açık ofislerde çalıştım, her
zaman verim almamı engelledi.
Aslında, tüm işler için uygun bir ofis tasarımı yok. Bir de bilişsel
karmaşıklığa sahip işler, odaklanma gerektiriyor, işte onlarda açık ofis çok
olumsuz sonuçlar doğuruyor. Bir sürü bulgu var bu yönde; buna karşın neden bu
açık ofiste ısrar? Çünkü ucuza geliyor. Kapitalizmin çalışana verdiği değer bu
kadar. Koyuyor kümes gibi ofislere, çalışın diyor. Nasıl çalışayım? Çalışamamam
için bütün koşulları hazırlamışsınız. Sürekli gürültü içinde çalış mümkünse...
Bir de hiyerarşi farkı var: Müdürlerin odası var, çalışanların yok.
Çalışanlara oda ver, onlar da senin kadar çalışsın değil mi ama?
Neyse, bu konudaki geçmiş kızgınlıklarım kitaba yansıyacak sanırım.
Bundan sonraki konu ise, okul mimarisinin psikolojik etkileri olacak.
Bakalım...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder