Videolar

25 Nisan 2024 Perşembe

Seçme Yapay Zeka Araçları:

Ulaş Başar Gezgin, ulasbasar@gmail.com

 

(Günlerdir uğraşıp çok sayıda yapay zeka programını taradıktan sonra oluşturduğum liste.

Ücretsiz ve işe yarar yapay zeka programları.)

 

 

1. Gamma: Sunum hazırlamak için. Word dosyasından da sunum hazırlayabiliyor.

 

2. Lumen5: Metinden video üretiyor. Araştırmalarımla ilgili 70'i aşkın video hazırladım. Türkçe'de iyi çalışmıyor.

 

3. Minerva: Akademik sohbet robotu

 

4. Perplexity AI: ChatGPT'den daha iyi bir sohbet robotu. Bing de daha iyi.

 

5. promptify.pro: Uyaranlarla başlık oluşturmaya yarar. Kitap ve makale başlığı bulmak için uygun.

 

6. StoryBird: Kısa öykü yazıyor.

 

7. Storybooks: Resimli kısa öykü yazıyor.

 

8. AI Story Generator: Kısa öykü yazıyor.

 

9. MakeMyTale: Kısa öykü yazıyor.

 

10. Voice Notepad - Speech to Text: Siz konuşuyorsunuz o yazıyor. Türkçe'de de başarılı.

 

11. AICheatCheck: Bir metni yapay zekanın yazıp yazmadığını ayırt etmeye yarıyor.

 

12. OpenArt: Görsel üretimi için uygun.

 

13. Interior AI Design: İç mimarlar için. Dekorasyona yarıyor.

 

14. InstaNovel - Generate your Novel with AI: Öykü yazmaya yarıyor.

 

15. Beatoven: Müzik oluşturmaya yarıyor.

 

16. PlayScore for Windows: Müzik notası okuyor.

 

17. Sing2Notes: Ses dosyalarını notaya döküyor.

 

18. En önemlisi Bing AI, ChatGPT'den daha iyi. ChatGPT bilmediği konularda bilgi uyduruyor. Bing AI da yapıyor ama ChatGPT kadar kötü değil. Yine de sohbet robotları kullanırken temkinli olmalı. Yanlış bilgi verebiliyorlar.

 

Bir de ödev/makale yazan programlar var elbette. Ama bu metinlerin YZ üretimi olduğu tespit ediliyor. Onun için öğrencileri uyarmalı.

 

Son olarak, Futurepedia, Easy with AI ve AI Top Tools: YZ araçlarını izlemek için ideal siteler.

 

 

Eğitim için Kullanılabilecek Ücretsiz Yapay Zeka Araçları

 

Dil Öğrenimi: Duolingo, dil öğrenme uygulamasıdır. Klingon dahil birçok dili kapsıyor!

 

Düzeltici: Grammarly bir düzelticidir.

Grammarly, yazım denetimi, dilbilgisi denetimi, noktalama işaretleri vb. özellikler sunar. Microsoft Word'ün sunduğu hizmetten daha üstün.

 

Kısa Sınav Oluşturucu: Cramjam, kullanıcı tarafından girilen konulara dayalı testler üretiyor. Bir konu hakkındaki bilginizi değerlendirmek oldukça pratik.

 

Özetleyici: PDFGear Chatbot bir özetleyici.

PDFGear Chatbot, uzun araştırma makalelerini özetlemek için kullanılabiliyor.

 

Video Tabanlı Kısa Sınav Oluşturucu: Puzzicle, Youtube videolarına dayalı, videoya gömülü sınavlar üretiyor. Video üzerine çalışmalar için oldukça kullanışlı.

 

Yapay Zeka Ayrıştırıcı: AICheatCheck, insan ve AI tarafından oluşturulan metinleri ayırt etmek için kullanılıyor.

 

 

Ücretsiz Yapay Zeka Aracı Bağlantıları:

 

AI Cheat Check

https://demo.aicheatcheck.com/

 

Cramjam

https://cramjam.io/

 

Duolingo

https://www.duolingo.com/

 

Grammarly

https://app.grammarly.com/

 

PDFGear Chatbot

https://www.pdfgear.com/chat-pdf/

 

Puzzicle

https://buildalesson.org/

 

Küçük Bir Not:

Çok heyecanlıyım. Yapay zekayla sürpriz bir ilerleme yakaladım.

Son 30 yıldır yazdığım yüzü aşkın şarkı var. Bunlar notaya dökülmüş değil. Unutmayayım diye hepsi ses dosyası olarak kayıtlı.

 

Önce bir program buldum (Klangio), ses dosyasını müzik notasına çeviren. Parça başı 25 TL alıyor. Buradan deneme amaçlı olarak bir parçamı notaya çevirdim.

Sonra başka bir yapay zeka buldum (PlayScore2), o da pdf formatındaki notaları müziğe çeviriyor. 1 haftalığına 25 TL. Microsoft Store'da var ve Google Play'den indirilebiliyor.

 

Böylece sorun çözüldü sanmıştım ama ilk programdaki ayarları beceremedim. Müzik notası yanlış oldu. İkinci programda müziği kontrol ettiğimde ilgisiz olduğunu gördüm.

 

Yine de denemeye değdi. İleride bu programlar yaygınlaşacak ve ücretsiz olacak. O zaman bestelerim erişilebilir olup gün yüzüne çıkacak.

Sevinçliyim.

 

Yağmur'un Bahçe Güncesi çocuk kitabı yapay zeka ile diziye dönüştürüldü


Prof. Ulaş Başar Gezgin bu video üretiminde ücretsiz Lumen5 isimli yapay zeka aracını kullandı

 

Matematik denklemlerini çözmekten diller arası çeviri yapmaya kadar birçok alanda kullanılan yapay zeka ile şimdi de çocuk video dizisi oluşturuldu.

 

Galata Üniversitesi Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Ulaş Başar Gezgin, Yağmur'un Bahçe Güncesi isimli bir çocuk öykü kitabını yapay zeka kullanarak video dizisi haline getirdi.

 

Youtube'ta yayınlanan video dizi 25 bölümden oluşuyor ve toplamda yarım saat.

 

Prof. Gezgin bu video üretiminde ücretsiz Lumen5 isimli yapay zeka aracını kullandı. "Neden Türkçe değil" sorusunu da Gezgin, "Çünkü kullandığım yapay zeka aracı henüz Türkçe'de çalışmıyor" yanıtını verdi.

 

Kitabın öyküsü için Prof.Gezgin şunları söyledi:

 

"Yağmur'un Bahçe Güncesi'ni, Vietnamlı ressam Ngo Thi Thuy Duyen'le yaşadığım dönemde, 2015'te yazdım. Vietnam'ın en güzel kentlerinden olan Hoi An kentinde bahçeli bir ev inşa etmiştik. Hoi An, UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde 120 bin kişilik şirin, yeşil, okyanus kıyısı bir şehir. Biz de köyle kent arası bir ortamda, 4 tarafımız yeşillik içinde yaşıyorduk. Öyküdeki gibi, bahçede ağaçlar, sebze, meyveler, çiçekler yetiştiriyorduk. Kedilerimiz, köpeklerimiz, bahçedeki havuzda balıklarımız, damda kuşlarımız vb. vardı. Kitabın 'Bahçe Güncesi' adı buradan geliyor. Başkişinin adı ise (Yağmur), anneannemin sevdiği isimden geliyor. Bizden çocuğumuz olursa adını 'Yağmur' koymamızı istemişti. Öyküyü yazarken, 8-10 yaşında bir kız çocuğunu düşündüm ve yaşadığımız olaylarla onun düşünce dünyasını harmanlamaya çalıştım. Böylelikle, hepsi bahçeye ilişkin olan bir çocuk güncesi ortaya çıktı. 25 bölümden oluşuyor. Bölümlerin çoğu, bir ağaç ya da hayvana ayrılmış durumda. Doğa sevgisi ve dostluk duygusunu vermeye çalıştım."

 

 

Sarıyer Söyleşisi: Okuma Deneyiminden Yazmaya Nasıl Geçtim?

 – Ulaş Başar Gezgin

 

 

Teşekkür ederim.

 

Teşekkür ederim.

 

Öncelikle geldiğiniz için çok teşekkür ediyorum.

 

Vakit ayırdığınız için.

 

Umarım kolay gelmişsinizdir.

 

Soğuk bir havada bu kadar bize vakit ayırdığınız için çok memnunum.

 

Çok sağ olun. Siz de bir alkış hak ediyorsunuz.

 

Teşekkürler.

 

Ben “okuma deneyiminden yazmaya nasıl geçtim?” sorusunu yanıtlamaya çalışacağım.

 

 Tabii çok bireysel bir soru olacak.

 

Bireysel bir sunum olacak. Ama olabildiğince bireyselden öte kitaplardan bahsedeceğim.

 

İstanbul 78 doğumluyum. Üsküdar'da büyüdüm.

 

Annem babam öğretmendi. Binlerce kitabımız olan bir kitaplığımız vardı evde.

 

 Kitaplarla büyüdüm.

 

Annem de babam da şiir yazardı.

 

Çok iyi bir ilkokul öğretmenim vardı.

 

Derslerden sonra evinde çalışmaya devam ederdik.

 

Yani hiçbir beklenti içinde olmayan, hiçbir fayda beklemeyen özverili bir öğretmenimizdi.

 

Kendisiyle hala görüşüyoruz. Çok severim kendisini.

 

Çok büyük katkısı olmuştur. İlk okuma deneyimini o katmıştır bana.

 

İlk okuduğum kitaplar ise şunlardı.

 

Bilen bilir.

 

İran Türkü bir yazar var: Samet Behrengi.

 

Bilen var mı?

 

Okumayla, ilk olarak Samet Behrengi'nin masalları ve öyküleri dolayısıyla tanıştım ben.

 

Bütün kitapları vardı bizde.

 

O dönem çok çevriliyordu zaten.

 

Sonradan da çok çevrildi.

 

Sonra Darüşşafaka'ya girdim, ilkokuldan sonra.

 

Darüşşafaka'da çok iyi edebiyat öğretmenlerim vardı.

 

Onlar da çok teşvik ettiler. Burada Işıl hocamız var, edebiyat öğretmenlerimin arasında.

 

Ona bir alkış istiyorum.

 

Öğretmenlerimizin çok büyük payı var sonuçta, okuma yazma deneyimimizde.

 

Bende de öyle oldu.

 

Lise yıllarında bir yandan Darüşşafaka'daki edebiyat öğretmenlerimin katkısıyla, bir yandan da bir dayım vardı.

 

Herkesin dayısı büyük yerlerde olur ya... Bakan müsteşarı olur... Bilmem ne olur... Ona her türlü kıyak çekilir... Benim öyle değildi. Dayım Almanca çevirmeni. Yazar bir dayıydı.

 

İlk olarak bana kattığı şey şuydu: Şu kitabı oku. Özetini yaz. Tartışalım.

 

Bu şekilde birçok kitabı okumamı sağladı.

 

Birçok kitabı tartıştık. İlk entelektüel gelişimimde onun payı yadsınamaz.

 

Üniversite yıllarında Boğaziçi'ndeydim.

 

Sonra ODTÜ'de okudum.

 

Sonra da uzun süre yurt dışında kaldım, özellikle Asya ülkelerinde.

 

Vietnam'da 10 yılı aşkın süre üniversite hocalığı yaptım.

 

Şu an toplam 111 kitabım var. 91 tanesi telif kitabım. Kendi yazdıklarım. 20 tanesi editoryal kitaplar ya da çevirdiğim kitaplar. Burada da 1-2 tanesi var.

 

İlk kitabım 22 yaşındayken çıktı. Üniversiteden yeni mezun olmuştum. Daha doğrusu, ilk iki kitabım.

 

Birincisi bir öykü kitabıydı. Öykü ödülü almıştım, o dönem.

 

Yani o zaman edebiyata kayarım diye düşünüyordum. Edebiyatçılık yaparım diye düşünüyordum.

 

Bir şiir kitabı çevirmiştim. Düzyazılmış bir şiir kitabı. O da 22 yaşındayken yayınlandı.

 

Sonraki yıllarda bir opera librettosu yazdım.

 

Bir Asya kitabı yazdım.

 

Çok kültürlü eğitimle ilgili bir araştırma kitabı yazdım.

 

Ama çalışmalarım daha çok edebiyat yanında araştırmalara kaymaya başladı.

 

Özellikle yurt dışında olduğum dönemde değişik ülkeler hakkında yazmaya başladım.

 

Burada Vietnam ve Çin ile ilgili yazdığım kitaplar var mesela.

 

toplam 111 kitabım içinden 32 tanesi şu an yayınlanmış durumda.

 

Diğerleri yayınlanmaya bekliyor.

 

Sizin vaktinizi almak istemiyorum.

 

Uzun hikaye çünkü.

 

Çok kitap var. Yayınlanmayı bekleyen falan.

 

Ama son 4 yılda çıkan 11 kitabım var.

 

O kitaplardan kısaca bahsetmek istiyorum.

 

Evet. Kitaplardan biri film eleştirileri üstüne.

 

Film eleştirileri ve incelemeleri üstüne.

 

Ne var mesela? ‘Açlık Oyunları’ var.

 

Belki izleyen olmuştur. Açlık Oyunları’nın analizi var.

 

Deney filminin, Amerikan Güzeli'nin... ‘Ağrıdağı Efsanesi’ni izleyen vardır.

 

‘Ağrıdağı Efsanesi’ filmi üstüne yazdım. Bu kitapta o da yer alıyor. En iyi eleştiri ödülünü almıştı.

 

Bunun dışında başka yazılar da var. İncelemeler var.

 

Fazla vaktinizi almayayım. Diğer kitaba geçiyorum.

 

Çin üstüne, biraz önce bahsettiğim gibi Çin üstüne bir kitabım var.

 

Burada neler var? Özellikle Çin tarihi var.

 

Çin kültürü var.

 

Çin Edebiyatı'ndan bazı çeviriler, şiir çevirileri var.

 

Ekonomik boyut var.

 

Başka birçok konu var.

 

Mesela neler var? Başlık okumak gerekirse.

 

Sun Tzu var mesela. Bir strateji ustası.

 

Belki duymuşsunuzdur. 2500 yıl önce bir kitap yazmış.

 

‘Savaş Sanatı’.

 

Çok ilginç öngörüleri olan bir bilge kişi.

 

Onunla ilgili bir inceleme var.

 

Çin Seddi üstüne bir inceleme var.

 

Klasik Çin felsefesi üstüne bir inceleme var.

 

Çin-Sovyet ilişkileri.

 

Çin'de yüksek eğitimin sorunları.

 

Çin'de yaratıcılık.

 

Ve böyle devam ediyor. Çin turizmi.

 

Çok çeşitli konular var. Çin filmleri var.

 

Çin filmleriyle ilgili bazı incelemeler var.

 

Bir sonraki kitap bir çeviri kitap.

 

Psikolojiyle ilgili çok kaliteli bir kitap.

 

Yani “çeviri kaliteli mi?”, onu siz değerlendirirsiniz de, yazar çok kaliteli bir yazar.

 

Ayrıntısına girmeyeceğim.

 

Bunun dışında Marksizm ve psikolojiyle ilgili iki kitap yazdım.

 

Bir tanesi Türkçe bir tanesi İngilizce.

 

İngilizce yazdığım kitap 5 dile çevrildi.

 

İtalyanca, Portekizce, Fransızca, Almanca ve İspanyolca'ya çevrildi. Daha yeni bir gelişme.

 

Bu kitapta neler var? Özellikle Marksizm ve Psikoloji buluşabilir mi?

 

Ne noktada buluşur? Ne noktada ayrışır?

 

Politik psikoloji diye bir alan var.

 

Politik psikoloji ile ilgili incelemeler var.

 

Sonra direniş ve eleştirel psikoloji incelemeleri var.

 

Gezi direnişi sırasında ben Türkiye'deydim, büyük bir şans eseri olarak.

 

Yakından gözlemleme şansım oldu.

 

O dönemde yazdığım bazı incelemeler var.

 

Kitabın adı, Marksist Psikolojiden Politik Psikolojiye ve Ötesine: Eleştirel Psikolojide Bir Yolculuk.

 

Yani burada daha sonra direniş ve psikoloji boyutu, eleştirel psikoloji yaklaşımları var falan, böyle gidiyor. Yine vaktinizi almayayım.

 

Sonra bir tarih kitabı yazdım.

 

Ötekiler Açısından Tarih. Aslında iki tane kitap yazdım.

 

Ötekiler Açısından Tarih ve Ötekilerin Tarihi.

 

Ötekiler açısından tarihte ne var?

 

Bu kitabın alt başlığı Avcıların Efsaneleri, Aslanların Kısık Sesleri.

 

Ötekiler Açısından Tarih.

 

Bir kere anlatıbilim diye bir alan var.

 

Bu anlatıbilim öykülerle tarih gibi konuları bir arada inceliyor.

 

Anlatı olarak inceliyor.

 

Tarih ve öykücülük arasında ne fark var?

 

Ne tür benzerlikler var? Bunu inceledim özellikle.

 

Sonrasında neler var?

 

Sömürgecilik tarihi üstüne bazı incelemeler var.

 

Nazilerle ilgili bir inceleme var.

 

Ondan sonra tabii Gezi Direnişi ile ilgili bir inceleme var.

 

Paris Komünü, Gezi Direnişi. Osmanlı Paris Komünü'nü nasıl yorumladı?

 

Osmanlı'nın döneminde oldu Paris Komünü çünkü.

 

Onun dışında İspanya İç Savaşı mesela nasıl yorumlamalı?

 

Ve buna benzer ‘Irkçılık Broşürü Üstüne’ diye bir inceleme var.

 

Belki biliyorsunuzdur biraz önce Atatürk'ten sık sık bahsettik.

 

Atatürk'ün kuzeni TKP kurucusu Reşat Fuat Baraner'dir.

 

Kendisinin yazdığı ırkçılık broşürü üstüne bir inceleme yazdım.

 

Evet böyle bilinmeyen bir bilgidir.

 

Böyle bir şey var. Kuzeni TKP kurucusudur.

 

Evet.

 

Evet.

 

Değişik başka konular da var. Vakit almayayım.

 

Diğer kitapta mesela şöyle incelemeler var.

 

Eski Mısır tarihinde mesela kadın firavunlar var.

 

Bilinmeyen bir şey.

 

Kadın firavunlar bile takma sakal takmış.

 

O yüzden onlar erkek sanılmış.

 

Sonradan ortaya çıkıyor ki kadın firavunlar var.

 

Bunlarla ilgili bir inceleme yazdım.

 

Sonra yine Çin tarihiyle ilgili bazı incelemeler var.

 

Vietnam savaşı nasıl yorumlanmalı?

 

Bununla ilgili bir inceleme var.

 

Sonra sanat psikolojisi üstüne bir kitap yazdım.

 

Sanat psikolojisinin önündeki 10 güzergah, sanatın sosyal psikolojisi, halkların kardeşliği için kültürel sanat psikolojisi, sosyal psikoloji açısından edebiyat ve iktidar vb. gibi başlıklar var.

 

Kitabın bir bölümü sanat psikolojisine, diğer bölümü sanatla ilgili eleştirilere ayrılmış durumda.

 

Diğer kitap şu: Biraz önce Çin'den bahsettim.

 

Aslında o kitap iki kitap.

 

Birinci bölüm Çin. İkinci bölüm Vietnam.

 

Vietnam kitabında neler var? Vietnam toplumuna bakış var.

 

Sosyolojik bir inceleme var öncelikle.

 

Vietnam kültürü var. Mesela ölüm gelenekleri çok farklıdır Vietnam'da.

 

Onlarla ilgili bir inceleme var.

 

Vietnam'da neler oldu? Vietnam'da eğitim ve toplum.

 

Vietnam'da eğitimin sorunları.

 

Ve birçok açıdan Atatürk ile benzerlikler taşıyan Ho Amca’nın yaşamı var. Vietnam'ın efsanevi lideri Ho amcayla ilgili uzun bir inceleme var.

 

Bunun dışında Vietnam tarihi var. Vietnam ilginç bir yerdir.

 

Vietnam'da tarihi sokak adları ile öğretiyorlar. Sokak adları hep tarihi isimlerdir. Ve bütün şehirlerde aynı sokak adları vardır. Çünkü aynı tarihsel kişiliklere vurgu yapılır. Onlarla ilgili incelemeler var. Hanoi sokaklarının öyküsü falan.

 

Savaşla ilgili incelemeler var.

 

Türkiye'de başkanlık sistemi oylanırken ben şöyle bir yazı yazmıştım (O yazı burada da var): Vietnam Yenilgisinin Asıl Nedeni Başkanlık Sistemi.

 

Çünkü başkanlık sistemi dediğiniz şey, İngilizce'de groupthink denilen bir duruma yol açıyor. Liderin çevresinde onu destekleyen kişiler toplanıyor. Evet efendim sepetfendiciler. Ve çok kısa bir süre sonra liderin toplumla da gerçek hayatla da bağları kopuyor. Vietnam yenilgisinin nedeni bu. 58 bin tane asker kaybediyor Amerika. Ancak o zaman biz artık çekilelim demeye başlıyor.  Halbuki çok önceden çekilmesi gerekir. Zaten haklı bir savaş da değil. Evet. Uzun bir konu.

 

Vietnam'da yılbaşı nasıl kutlanır? Vietnam'da şöyle bir şey var: Vietnam ay takvimi kullanıyor, Çin'de olduğu gibi. Bu aralar Vietnam'da yılbaşı. Yani 1 Ocak'ta kutlamıyorlar. 1 Ocak'ta kutlanıyor ama o kadar coşkulu kutlanmıyor. Asıl bu aralar kutlanıyor. Genellikle Ocak sonu Şubat başına denk geliyor her yıl. Ve de çok değişik gelenekleri var. Her yer çiçeklerle donatılıyor, saksılarla donatılıyor. Çok ilginç, değişik gelenekler var.

 

Sonra müzelerini inceledim.

 

Edebiyatını inceledim.

 

60'lı ve 70'li yıllarda Türkçe'ye çevrilmiş Vietnam romanları var. Öyküleri var. Siyasi kitaplar var. Bunları inceledim.

 

Vietnam edebiyatından, Vietnam şiirinden çeviriler var.

 

Ve en sonunda da bir Vietnam gezi rehberi var.

 

Vietnam'a gitmek isteyenler için “Vietnam'da nerede ne yapabilirsiniz?” bununla ilgili bilgiler de var kitapta.

 

Başka bir kitabım ‘Zekâ Fetişizmine Karşı’ başlığını taşıyor: Zekâ Fetişizmine Karşı: Yapay Zekâ, Büyük Veri, Bilişsel Bilim ve Gelecekbilim Üzerine.

 

Yapay Zekâ ile ilgili bir kitap bu. Yapay Zekâ sosyolojisi diye bir alan var, yavaş yavaş ortaya çıkıyor. Bu alanda çok az sayıda çalışma var. Bu alanın bir nevi öncülüğünü yapıyorum Türkiye'de. Şu an internete girerseniz ‘yapay zekâ sosyolojisi’ diye, benim çalışmalarımı göreceksiniz.

 

Yapay zekâ sosyolojisi nedir? Yapay Zekâ ile yapay zekânın topluma, toplumun yapay zekâya olan etkilerini inceler. Yani mesela bazı mesleklerin kaybolacağını biliyoruz. Mesela bazı mesleklerin dönüşüm geçireceğini biliyoruz. Mesela doktorluğun daha farklı bir doktorluk, avukatlığın daha farklı bir avukatlık olacağını, öğretmenliğin de dönüşeceğini biliyoruz. Bunlarla ilgili incelemeler var.

 

Vaktinizi almayayım.

 

Sonra başka bir kitap, ‘Dünya Savaşı, Dünya Barışı: Asya'dan Latin Amerika'ya’ başlığını taşıyor.

 

Bu kitapta dünyanın büyük güçlerini inceledim. Ama özellikle Çin'i inceledim. Çünkü bölgede bulunuyordum o sırada. Çin'in Bir Kuşak Bir Yol İnisiyatifi diye bir projesi var. Ne demek bu? Bütün dünyada İpek Yolu’nu canlandırmaya çalışıyor. İpek Yolu’nun sadece Orta Asya'dan değil, bütün dünyaya geçmesini istiyor. Latin Amerika'da inanılmaz yatırımlar var. Afrika'da inanılmaz yatırımlar var. Hatta Latin Amerika'da Panama kanalına alternatif olacak Nikaragua kanalı projesi var. Çünkü Panama kanalının sahibi Amerika. Çin hegemonik bir savaş içinde Amerika'yla.  Afrika'da birçok yatırımlar var. Ve aynı zamanda deniz yoluyla İpek Yolu’nu canlandırmak istiyor. Yani her yandan inanılmaz projeler var. Milyar dolarlar harcanıyor şu an. Şu anda da birçok proje dönüyor. Bu projelerden en önemlisi de mesela Çin'i Sincan ya da Doğu Türkistan üstünden Arap yarımadasına bağlayacak, Pakistan üzerinden Arap yarımadasına bağlayacak bir proje. Bu projeyle Arap petrolü Çin'e doğrudan akmış olacak. İnanılmaz bir proje.

 

Buna benzer bir takım gelecek tahminleriyle ilgili bir çalışma oldu bu.

 

Bunun dışında başka bir kitapta da Vietnam ve Çin tarihini inceledim.

 

Benim söyleyeceklerim bu kadar.

 

Teşekkür ediyorum dinlediğiniz için.

 

Sağ olun.

 

Kapitalizme Neden Karşıyız?


Ulaş Başar Gezgin, ulasbasar@gmail.com

 

Kapitalizme karşıyız çünkü demokrasi anlayışı, gerçek demokrasi anlamına gelmiyor. Güleryüzlü kapitalizm-asık suratlı kapitalizm ayrımını yapmalıyız. Güleryüzlü kapitalizmi Avrupa’da görüyoruz. Sosyal hakların korunduğu, düşünce özgürlüğünün en geniş biçimde tanımlandığı bir kapitalizm bu. Böyle bir kapitalizmde bile çok çeşit sorun olmakla birlikte, çünkü kapitalizmin gözünü her zaman kâr hırsı bürümüştür- içinde bulunduğumuz kapitalizmin asık suratlı kapitalizm olması dolayısıyla biz ona odaklanacağız.

 

Asık suratlı kapitalizmde düşünce özgürlüğü dar anlamda tanımlanır. Devletin ve toplumun tabuları vardır. Bunlar ya konuşulmaz ya da konuşulunca insanı hapse sokar. Kağıt üstünde çokpartili demokrasi vardır ama partiler ve adaylar, demokrasiye katılımda maddi olarak eşit değildirler. Sermayenin desteklediği parti(ler) genelde seçilen parti(ler) olur; çünkü en çok kaynak ona aktarılmış olur. Asık suratlı kapitalizmde demokrasi de özgürlükler de izin verildiği kadardır. Ayrıca, Ho Amca’nın da bir yazısında belirttiği gibi, kapitalizmde özgürlükler vardır ama onları gerçekleştirecek maddi koşullardan yoksunuzdur. Seyahat özgürlüğü vardır ama bu özgürlüğü karşılayacak para cepte bulunmaz. Bunun için, asık suratlı kapitalizmde yurttaşlar tatillerde gezmeye gidemez, bulundukları şehirde çakılı kalırlar. Oysa kapitalizmde çok fazla para akışı vardır. Peki bu paralar nereye gider? Bir avuç kapitalistin cebine… Nasıl? Artı değer olarak. Diğer bir deyişle, emek sömürüsünün sonucu olarak. Ücretler çoğu kesimde düşük tutulur. Hep “kriz var, ben de zor durumdayım” denir. Kapitalistler bunu ne zaman söyleseler, düşük ödedikleri ücretlerin arta kalanını ceplerine indirip servetlerine servet katarlar. Böylece, toplumda gelir eşitsizliği gittikçe kötüleşir. İşte bu düzene ‘kapitalizm’ denir.

 

“Kapitalizm, emek sömürüsüne dayanır” dedik; bunun da çeşitli biçimleri bulunmaktadır. Örneğin, ücret/maaş köleliğinde, kapitalistler, emekçileri karın tokluğuna çalıştırır. Yalnızca karınlarını doyurmalarına, kira, faturalar ve vergi gibi aylık ödemelerine yetecek kadar bir ücret ödenir. Emekçinin bir birikim yapmasına izin verilmez. Buna karşın, emekçi, hastalandığında, birçok örnekte, niteliksiz hizmet veren ya da randevu alınamayan devlet hastaneleri nedeniyle, özel hastanelere yönlendirilir. Buna ‘yoksulluk tuzağı’ adı verilir. Emekçiler her hastalandığında daha da borçlanır. Zaten başka masraflara da ücret yetmediğinden, bir bakmışız ki, herkesin kredi kartı borcu toplamda uçuk rakamlara ulaşmış. Kapitalizm aynı zamanda, terhanelere (sweatshop), kayıtdışı, güvencesiz merdivenaltı üretime göz kırpar; göz kırpmakla kalmaz, onu kendine temel edinir. Çocuk işçiliği sıradan bir duruma dönüşür. Esnafın yanında çalışan çocukları bize doğalmış gibi gösterir. Esnafla kalsa iyi: Çeşitli Asya ülkelerinde, kimi ünlü markalar, çocuk emeği sömürüsüyle ürünü ucuza getirerek palazlanır.

 

Kapitalizm barışlardan değil savaşlardan beslenir. İki büyük dünya savaşı, gerçekte kapitalistler arası paylaşım kavgası nedeniyle ortaya çıkmıştır. Bu nedenle, bu savaşlara kimi yazarlar, ‘paylaşım savaşları’ derler. Savaş, ayrıca, kapitalizmin işine yarar; çünkü silah endüstrisi büyük kârlar elde eder; savaştan kaçanlar, başka ülkelerde ucuz iş gücü olur. Savaşın bitiminde ülkeler yeniden inşa edilir; böylece inşaat sektörü büyük kârlar elde eder. Dolayısıyla, savaş, kapitalizme her türlü kazanç sağlar.

 

Kapitalizm verimsiz bir sistemdir. Sürekli olarak işsizlik üretir; çünkü mezun sayısıyla istihdam ihtiyacı arasında bir uyum gözetilmez. Hatta tersine, işsizlik sorunu, kapitalizmde özellikle çözülmez, çünkü çalışanlara “işini düzgün yapmazsan seni işten atarım, senin yerine geçecek bir sürü işsiz var” diyerek baskı kurmak için işsizlik kullanılacaktır. Atanamayan öğretmenler, büyük ölçüde kapitalizmin ürünüdür. Oysa, okurken, istihdam garantisi söz konusu olmalıydı. Kapitalizm, aynı zamanda, yerel ve bölgesel düzeyde bolluk ve kıtlığın aynı anda görülmesine neden olur. Serbest piyasa, eşitsizlik üretir ve bizden eşitsizliği doğal karşılamamızı bekler.

 

Kapitalizm, doğaya düşmandır. Kimi şirketler daha yeşil görünseler de, özünde, kâr için her tür doğa yıkımına göz yumarlar. Böyle olunca, antroposen mi kapitalosen mi tartışması ortaya çıkar. Diğer bir deyişle, iklim değişikliğinden tüm insanlar mı sorumludur, kapitalizm mi… Tüm insanların eşit derecede sorumlu olduğu doğru değildir. Asıl sorumlu, kapitalizmdir.

 

Konu daha da uzatılabilir. Ancak, kapitalizme karşı olmak için yeterince nedenimiz olduğunu herhalde bu yazı gösterebilmiştir. Kapitalizm eleştirisi, sonul olarak kapitalizmi aşmanın yollarını da aramak durumundadır.