Ulaş Başar Gezgin, ulasbasar@gmail.com
(*) Emekli diplomat Gürsel Demirok’a teşekkürlerimle,
İnsanlar neden isyan etmiyorlar? Marksist psikoloji konulu biri İngilizce
biri Türkçe olmak üzere 2 kitabımın büyük bir bölümünü bu konuya ayırmıştık.
Oradaki görüşlere şunları ekleyebiliriz:
İnsanların isyan dahil olmak üzere siyasal davranışları ideolojik,
ekonomik, psikolojik ve sosyolojik etmenlerden ileri gelir. İdeolojik hareket
edenler olduğu gibi, varolan iktidardan ya da yerel yönetimden nemalanan
ekonomik seçmen türü de söz konusudur. Sosyolojik seçmen ait olduğu gruplar ne
yaparsa onu yapar. Arkadaşları sokağa çıkarsa sokağa çıkar. Psikolojik seçmen
ise, özdeşleşme gibi psikolojik süreçlerden etkilenir.
İdeolojik seçmende derinleşelim: Bu seçmen türünün kendini, ümmet, ulus,
sınıf, toplumsal cinsiyet, birey vb. olarak tanımlaması, onun siyasal
davranışını belirler. Konu, Anayasa Mahkemesi mi? Ama bu, bir ümmet meselesi
olmadığından, dikkate bile alınmaz. Böyle bir konuda isyan etmek için,
öncelikle ulus olmak gerekir.
Konuya insan hakları eksenli bakanların sesi daha az çıkar. Oradaki
sorun, Müslümanların öldürülmesidir. Hıristiyan öldürülse elbette bu kadar
hareketlenme olmayacaktı.
Yurttaşların tutucu ideolojilere bağlı kalmaları, onların sokağa
çıkmamasını büyük oranda açıklar. Bu ideolojiler, bir çatışma değil uyum
sosyolojisine dayanır. Ne demektir bu? Toplumda uyum norm, çatışma istisnadır.
Toplumun, bu kadar çok sayıda insandan oluşmasına karşın ayakta kalması bir
başarıdır. Çatışma sosyolojisi ise şöyle der: İnsanlık tarihi, sınıfsal
çatışmalardan oluşur. İsyan istisna değil normdur. Tarihte her zaman isyanlar
olmuştur. Günümüzde de olur, olmuştur, olacaktır. Gezi de öngörülememişti.
Tarihler bilinmez ama isyan öngörülebilirdir gerçekte.
Bugün ülkenin yarısı bir ütopyada yarısı ise distopyada yaşamaktadır.
Kapitalizmde ise, çoğunluğu her zaman emekçi sınıflar oluşturur. Demek ki,
belli bir kesim emekçiler, kendi çıkarlarının yerine gerici ideolojilerin
peşinden gitmektedirler. Distopya yaşayanlar için sorun sayılan konular, onlar
için değildir.
Daha önceki bir yazımızda da belirttiğimiz gibi, ekonomik kriz tek başına
bir iktidarı düşürmez. Çünkü yurttaşlar otomatlardan oluşmaz. Ekonomik sorunlar
yaşadığında, ütopya yaşadığını sananlar, bunu dış güçlere bağlarlar.
Dolayısıyla, siyasal düşünce yapıları ekonomik sorunlardan beklendiği biçimde etkilenmeyebilir.
Deprem de böyle bir olguydu. Kaderci açıklama baskın çıktığında, oradan
hükümete tepki çıkmaz.
İsyan bilinç işidir. Bu, bir anda da gerçekleşebilir, uzun bir emeğin
süreci olarak da... Bu iki türün de örneklerini tarihte görüyoruz. İnsanları,
gerici ideolojilerin etkisinden nasıl kurtarırırız? Bunu düşünmeliyiz artık,
ama bu sorunun da kesin bir yanıtı yok. Bu yanıtı, birlikte oluşturacağız.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder