– Ulaş Başar Gezgin
Teşekkür ederim.
Teşekkür ederim.
Öncelikle geldiğiniz için çok teşekkür
ediyorum.
Vakit ayırdığınız için.
Umarım kolay gelmişsinizdir.
Soğuk bir havada bu kadar bize vakit
ayırdığınız için çok memnunum.
Çok sağ olun. Siz de bir alkış hak
ediyorsunuz.
Teşekkürler.
Ben “okuma deneyiminden yazmaya nasıl
geçtim?” sorusunu yanıtlamaya çalışacağım.
Tabii çok bireysel bir soru olacak.
Bireysel bir sunum olacak. Ama
olabildiğince bireyselden öte kitaplardan bahsedeceğim.
İstanbul 78 doğumluyum. Üsküdar'da
büyüdüm.
Annem babam öğretmendi. Binlerce kitabımız
olan bir kitaplığımız vardı evde.
Kitaplarla büyüdüm.
Annem de babam da şiir yazardı.
Çok iyi bir ilkokul öğretmenim vardı.
Derslerden sonra evinde çalışmaya devam
ederdik.
Yani hiçbir beklenti içinde olmayan,
hiçbir fayda beklemeyen özverili bir öğretmenimizdi.
Kendisiyle hala görüşüyoruz. Çok severim
kendisini.
Çok büyük katkısı olmuştur. İlk okuma
deneyimini o katmıştır bana.
İlk okuduğum kitaplar ise şunlardı.
Bilen bilir.
İran Türkü bir yazar var: Samet Behrengi.
Bilen var mı?
Okumayla, ilk olarak Samet Behrengi'nin
masalları ve öyküleri dolayısıyla tanıştım ben.
Bütün kitapları vardı bizde.
O dönem çok çevriliyordu zaten.
Sonradan da çok çevrildi.
Sonra Darüşşafaka'ya girdim, ilkokuldan
sonra.
Darüşşafaka'da çok iyi edebiyat
öğretmenlerim vardı.
Onlar da çok teşvik ettiler. Burada Işıl
hocamız var, edebiyat öğretmenlerimin arasında.
Ona bir alkış istiyorum.
Öğretmenlerimizin çok büyük payı var
sonuçta, okuma yazma deneyimimizde.
Bende de öyle oldu.
Lise yıllarında bir yandan
Darüşşafaka'daki edebiyat öğretmenlerimin katkısıyla, bir yandan da bir dayım
vardı.
Herkesin dayısı büyük yerlerde olur ya...
Bakan müsteşarı olur... Bilmem ne olur... Ona her türlü kıyak çekilir... Benim
öyle değildi. Dayım Almanca çevirmeni. Yazar bir dayıydı.
İlk olarak bana kattığı şey şuydu: Şu
kitabı oku. Özetini yaz. Tartışalım.
Bu şekilde birçok kitabı okumamı sağladı.
Birçok kitabı tartıştık. İlk entelektüel
gelişimimde onun payı yadsınamaz.
Üniversite yıllarında Boğaziçi'ndeydim.
Sonra ODTÜ'de okudum.
Sonra da uzun süre yurt dışında kaldım,
özellikle Asya ülkelerinde.
Vietnam'da 10 yılı aşkın süre üniversite
hocalığı yaptım.
Şu an toplam 111 kitabım var. 91 tanesi
telif kitabım. Kendi yazdıklarım. 20 tanesi editoryal kitaplar ya da çevirdiğim
kitaplar. Burada da 1-2 tanesi var.
İlk kitabım 22 yaşındayken çıktı.
Üniversiteden yeni mezun olmuştum. Daha doğrusu, ilk iki kitabım.
Birincisi bir öykü kitabıydı. Öykü ödülü
almıştım, o dönem.
Yani o zaman edebiyata kayarım diye
düşünüyordum. Edebiyatçılık yaparım diye düşünüyordum.
Bir şiir kitabı çevirmiştim. Düzyazılmış
bir şiir kitabı. O da 22 yaşındayken yayınlandı.
Sonraki yıllarda bir opera librettosu
yazdım.
Bir Asya kitabı yazdım.
Çok kültürlü eğitimle ilgili bir araştırma
kitabı yazdım.
Ama çalışmalarım daha çok edebiyat yanında
araştırmalara kaymaya başladı.
Özellikle yurt dışında olduğum dönemde
değişik ülkeler hakkında yazmaya başladım.
Burada Vietnam ve Çin ile ilgili yazdığım
kitaplar var mesela.
toplam 111 kitabım içinden 32 tanesi şu an
yayınlanmış durumda.
Diğerleri yayınlanmaya bekliyor.
Sizin vaktinizi almak istemiyorum.
Uzun hikaye çünkü.
Çok kitap var. Yayınlanmayı bekleyen
falan.
Ama son 4 yılda çıkan 11 kitabım var.
O kitaplardan kısaca bahsetmek istiyorum.
Evet. Kitaplardan biri film eleştirileri
üstüne.
Film eleştirileri ve incelemeleri üstüne.
Ne var mesela? ‘Açlık Oyunları’ var.
Belki izleyen olmuştur. Açlık Oyunları’nın
analizi var.
Deney filminin, Amerikan Güzeli'nin...
‘Ağrıdağı Efsanesi’ni izleyen vardır.
‘Ağrıdağı Efsanesi’ filmi üstüne yazdım.
Bu kitapta o da yer alıyor. En iyi eleştiri ödülünü almıştı.
Bunun dışında başka yazılar da var.
İncelemeler var.
Fazla vaktinizi almayayım. Diğer kitaba
geçiyorum.
Çin üstüne, biraz önce bahsettiğim gibi
Çin üstüne bir kitabım var.
Burada neler var? Özellikle Çin tarihi
var.
Çin kültürü var.
Çin Edebiyatı'ndan bazı çeviriler, şiir
çevirileri var.
Ekonomik boyut var.
Başka birçok konu var.
Mesela neler var? Başlık okumak gerekirse.
Sun Tzu var mesela. Bir strateji ustası.
Belki duymuşsunuzdur. 2500 yıl önce bir
kitap yazmış.
‘Savaş Sanatı’.
Çok ilginç öngörüleri olan bir bilge kişi.
Onunla ilgili bir inceleme var.
Çin Seddi üstüne bir inceleme var.
Klasik Çin felsefesi üstüne bir inceleme
var.
Çin-Sovyet ilişkileri.
Çin'de yüksek eğitimin sorunları.
Çin'de yaratıcılık.
Ve böyle devam ediyor. Çin turizmi.
Çok çeşitli konular var. Çin filmleri var.
Çin filmleriyle ilgili bazı incelemeler
var.
Bir sonraki kitap bir çeviri kitap.
Psikolojiyle ilgili çok kaliteli bir
kitap.
Yani “çeviri kaliteli mi?”, onu siz
değerlendirirsiniz de, yazar çok kaliteli bir yazar.
Ayrıntısına girmeyeceğim.
Bunun dışında Marksizm ve psikolojiyle
ilgili iki kitap yazdım.
Bir tanesi Türkçe bir tanesi İngilizce.
İngilizce yazdığım kitap 5 dile çevrildi.
İtalyanca, Portekizce, Fransızca, Almanca
ve İspanyolca'ya çevrildi. Daha yeni bir gelişme.
Bu kitapta neler var? Özellikle Marksizm
ve Psikoloji buluşabilir mi?
Ne noktada buluşur? Ne noktada ayrışır?
Politik psikoloji diye bir alan var.
Politik psikoloji ile ilgili incelemeler
var.
Sonra direniş ve eleştirel psikoloji
incelemeleri var.
Gezi direnişi sırasında ben
Türkiye'deydim, büyük bir şans eseri olarak.
Yakından gözlemleme şansım oldu.
O dönemde yazdığım bazı incelemeler var.
Kitabın adı, Marksist Psikolojiden Politik
Psikolojiye ve Ötesine: Eleştirel Psikolojide Bir Yolculuk.
Yani burada daha sonra direniş ve
psikoloji boyutu, eleştirel psikoloji yaklaşımları var falan, böyle gidiyor.
Yine vaktinizi almayayım.
Sonra bir tarih kitabı yazdım.
Ötekiler Açısından Tarih. Aslında iki tane
kitap yazdım.
Ötekiler Açısından Tarih ve Ötekilerin
Tarihi.
Ötekiler açısından tarihte ne var?
Bu kitabın alt başlığı Avcıların
Efsaneleri, Aslanların Kısık Sesleri.
Ötekiler Açısından Tarih.
Bir kere anlatıbilim diye bir alan var.
Bu anlatıbilim öykülerle tarih gibi
konuları bir arada inceliyor.
Anlatı olarak inceliyor.
Tarih ve öykücülük arasında ne fark var?
Ne tür benzerlikler var? Bunu inceledim
özellikle.
Sonrasında neler var?
Sömürgecilik tarihi üstüne bazı
incelemeler var.
Nazilerle ilgili bir inceleme var.
Ondan sonra tabii Gezi Direnişi ile ilgili
bir inceleme var.
Paris Komünü, Gezi Direnişi. Osmanlı Paris
Komünü'nü nasıl yorumladı?
Osmanlı'nın döneminde oldu Paris Komünü
çünkü.
Onun dışında İspanya İç Savaşı mesela
nasıl yorumlamalı?
Ve buna benzer ‘Irkçılık Broşürü Üstüne’
diye bir inceleme var.
Belki biliyorsunuzdur biraz önce
Atatürk'ten sık sık bahsettik.
Atatürk'ün kuzeni TKP kurucusu Reşat Fuat
Baraner'dir.
Kendisinin yazdığı ırkçılık broşürü üstüne
bir inceleme yazdım.
Evet böyle bilinmeyen bir bilgidir.
Böyle bir şey var. Kuzeni TKP kurucusudur.
Evet.
Evet.
Değişik başka konular da var. Vakit
almayayım.
Diğer kitapta mesela şöyle incelemeler
var.
Eski Mısır tarihinde mesela kadın
firavunlar var.
Bilinmeyen bir şey.
Kadın firavunlar bile takma sakal takmış.
O yüzden onlar erkek sanılmış.
Sonradan ortaya çıkıyor ki kadın
firavunlar var.
Bunlarla ilgili bir inceleme yazdım.
Sonra yine Çin tarihiyle ilgili bazı
incelemeler var.
Vietnam savaşı nasıl yorumlanmalı?
Bununla ilgili bir inceleme var.
Sonra sanat psikolojisi üstüne bir kitap
yazdım.
Sanat psikolojisinin önündeki 10 güzergah,
sanatın sosyal psikolojisi, halkların kardeşliği için kültürel sanat
psikolojisi, sosyal psikoloji açısından edebiyat ve iktidar vb. gibi başlıklar
var.
Kitabın bir bölümü sanat psikolojisine,
diğer bölümü sanatla ilgili eleştirilere ayrılmış durumda.
Diğer kitap şu: Biraz önce Çin'den
bahsettim.
Aslında o kitap iki kitap.
Birinci bölüm Çin. İkinci bölüm Vietnam.
Vietnam kitabında neler var? Vietnam
toplumuna bakış var.
Sosyolojik bir inceleme var öncelikle.
Vietnam kültürü var. Mesela ölüm
gelenekleri çok farklıdır Vietnam'da.
Onlarla ilgili bir inceleme var.
Vietnam'da neler oldu? Vietnam'da eğitim
ve toplum.
Vietnam'da eğitimin sorunları.
Ve birçok açıdan Atatürk ile benzerlikler
taşıyan Ho Amca’nın yaşamı var. Vietnam'ın efsanevi lideri Ho amcayla ilgili
uzun bir inceleme var.
Bunun dışında Vietnam tarihi var. Vietnam
ilginç bir yerdir.
Vietnam'da tarihi sokak adları ile
öğretiyorlar. Sokak adları hep tarihi isimlerdir. Ve bütün şehirlerde aynı
sokak adları vardır. Çünkü aynı tarihsel kişiliklere vurgu yapılır. Onlarla
ilgili incelemeler var. Hanoi sokaklarının öyküsü falan.
Savaşla ilgili incelemeler var.
Türkiye'de başkanlık sistemi oylanırken
ben şöyle bir yazı yazmıştım (O yazı burada da var): Vietnam Yenilgisinin Asıl
Nedeni Başkanlık Sistemi.
Çünkü başkanlık sistemi dediğiniz şey,
İngilizce'de groupthink denilen bir duruma yol açıyor. Liderin çevresinde onu
destekleyen kişiler toplanıyor. Evet efendim sepetfendiciler. Ve çok kısa bir
süre sonra liderin toplumla da gerçek hayatla da bağları kopuyor. Vietnam
yenilgisinin nedeni bu. 58 bin tane asker kaybediyor Amerika. Ancak o zaman biz
artık çekilelim demeye başlıyor. Halbuki
çok önceden çekilmesi gerekir. Zaten haklı bir savaş da değil. Evet. Uzun bir konu.
Vietnam'da yılbaşı nasıl kutlanır?
Vietnam'da şöyle bir şey var: Vietnam ay takvimi kullanıyor, Çin'de olduğu
gibi. Bu aralar Vietnam'da yılbaşı. Yani 1 Ocak'ta kutlamıyorlar. 1 Ocak'ta
kutlanıyor ama o kadar coşkulu kutlanmıyor. Asıl bu aralar kutlanıyor.
Genellikle Ocak sonu Şubat başına denk geliyor her yıl. Ve de çok değişik
gelenekleri var. Her yer çiçeklerle donatılıyor, saksılarla donatılıyor. Çok
ilginç, değişik gelenekler var.
Sonra müzelerini inceledim.
Edebiyatını inceledim.
60'lı ve 70'li yıllarda Türkçe'ye
çevrilmiş Vietnam romanları var. Öyküleri var. Siyasi kitaplar var. Bunları
inceledim.
Vietnam edebiyatından, Vietnam şiirinden
çeviriler var.
Ve en sonunda da bir Vietnam gezi rehberi
var.
Vietnam'a gitmek isteyenler için
“Vietnam'da nerede ne yapabilirsiniz?” bununla ilgili bilgiler de var kitapta.
Başka bir kitabım ‘Zekâ Fetişizmine Karşı’
başlığını taşıyor: Zekâ Fetişizmine Karşı: Yapay Zekâ, Büyük Veri, Bilişsel
Bilim ve Gelecekbilim Üzerine.
Yapay Zekâ ile ilgili bir kitap bu. Yapay
Zekâ sosyolojisi diye bir alan var, yavaş yavaş ortaya çıkıyor. Bu alanda çok
az sayıda çalışma var. Bu alanın bir nevi öncülüğünü yapıyorum Türkiye'de. Şu
an internete girerseniz ‘yapay zekâ sosyolojisi’ diye, benim çalışmalarımı
göreceksiniz.
Yapay zekâ sosyolojisi nedir? Yapay Zekâ
ile yapay zekânın topluma, toplumun yapay zekâya olan etkilerini inceler. Yani
mesela bazı mesleklerin kaybolacağını biliyoruz. Mesela bazı mesleklerin
dönüşüm geçireceğini biliyoruz. Mesela doktorluğun daha farklı bir doktorluk,
avukatlığın daha farklı bir avukatlık olacağını, öğretmenliğin de dönüşeceğini
biliyoruz. Bunlarla ilgili incelemeler var.
Vaktinizi almayayım.
Sonra başka bir kitap, ‘Dünya Savaşı,
Dünya Barışı: Asya'dan Latin Amerika'ya’ başlığını taşıyor.
Bu kitapta dünyanın büyük güçlerini
inceledim. Ama özellikle Çin'i inceledim. Çünkü bölgede bulunuyordum o sırada.
Çin'in Bir Kuşak Bir Yol İnisiyatifi diye bir projesi var. Ne demek bu? Bütün
dünyada İpek Yolu’nu canlandırmaya çalışıyor. İpek Yolu’nun sadece Orta
Asya'dan değil, bütün dünyaya geçmesini istiyor. Latin Amerika'da inanılmaz
yatırımlar var. Afrika'da inanılmaz yatırımlar var. Hatta Latin Amerika'da
Panama kanalına alternatif olacak Nikaragua kanalı projesi var. Çünkü Panama
kanalının sahibi Amerika. Çin hegemonik bir savaş içinde Amerika'yla. Afrika'da birçok yatırımlar var. Ve aynı
zamanda deniz yoluyla İpek Yolu’nu canlandırmak istiyor. Yani her yandan
inanılmaz projeler var. Milyar dolarlar harcanıyor şu an. Şu anda da birçok
proje dönüyor. Bu projelerden en önemlisi de mesela Çin'i Sincan ya da Doğu
Türkistan üstünden Arap yarımadasına bağlayacak, Pakistan üzerinden Arap
yarımadasına bağlayacak bir proje. Bu projeyle Arap petrolü Çin'e doğrudan akmış
olacak. İnanılmaz bir proje.
Buna benzer bir takım gelecek
tahminleriyle ilgili bir çalışma oldu bu.
Bunun dışında başka bir kitapta da Vietnam
ve Çin tarihini inceledim.
Benim söyleyeceklerim bu kadar.
Teşekkür ediyorum dinlediğiniz için.
Sağ olun.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder