Ulaş Başar Gezgin, ulasbasar@gmail.com
Yapay zekanın yaygınlaşmasıyla tıp
alanında 2 olası gelişme var:
Yapay zekanın insan doktorların yerini
alması, ki bu düşük olasılık ve
Yapay zekanın tanı koyma gibi konulardaki başarıları
dolayısıyla doktorların hastalarıyla ilgilenmek için daha çok zamanlarının
olacak olması.
Bu son görüşe temel eleştiri şu:
Neo-liberal sağlık modeli gözden kaçıyor. Doktorların daha çok zamanı olursa,
kapitalizm onlara daha çok hasta yönlendirir. Hatta ünlü bir sözden uyarlarsak,
kapitalizm boşluktan hoşlanmaz.
Yapay zeka tartışmalarında kapitalizm sık
sık gözden kaçıyor. Yapay zekanın nimetlerinden ancak büyük devletler ve
şirketlerin çıkarlarına uygun olduğu ölçüde yararlanacağız.
Depremzede Seçmenler
Deprem bölgelerindeki depremzedelere çok
kızan oldu. Şimdi çoğu, CHP'ye geçmiş. "Bizi hazır oy deposu olarak
gördüler, ama hizmet getirmediler" diyor bölge seçmeni. İnsanlara
uyanmaları için biraz daha zaman vermek gerekiyordu, hepsi bu. Elbette 22 yıl
uzun bir süre, ama silkinmenin belirtileri 2023 seçimlerinde hissediliyordu.
Umutluydum muhalefet "yenildik" derken... Çünkü otoriter rejimlerde
tek adam, oyların yarısıyla değil % 99'uyla 'seçilir'.
Ders Alındı mı?
İspanya İç Savaşı'nı daha önce uzun bir
yazıda incelemiştim. Bugün hâlâ güncelliğini koruyor aslında. Ama dersler
çıkarıldı mı, hayır... O günlerden sonra, sol içi bölünme derinleşmeye başladı;
parçalanmak solun yazgısı oldu. Bugün değişen bir şey var mı? Birlik isteyenler
ya kendi çatıları altına gelenleri kendi partilerinde eritmeye niyetleniyor ya
da birleşmede samimi değiller. Ne kadar örgütsüz olursak, o kadar çok
yenileceğiz. Tarihin verdiği ders bu...
Üsküdar Üsküdar
Aydın ata toprağımsa, Üsküdar baba
toprağım (bir de Elazığ var ana toprağım olan, ama o başka bir notun konusu
olsun).
Yıllarca bekledim, şöyle açık fikirli bir
belediye başkanı gelsin, aydınlık aydınlık etkinlikler yapsın diye. Hep
karanlık hep karanlık nereye kadar... Bundan sonra Üsküdar'ımı aydınlık günler
bekliyor. Bir de, Sinem başkanın İmamoğlu'ndan sonra İBB başkanı olabileceği
konuşuluyor, bu da heyecan verici... Bakalım, bakalım...
Evet, Gericiyim
Birisi bana gerici demişti. Evet, gerici
olduğum noktalar var. Bunlardan biri de, Yeşilçam filmleri. Evet, bir noktadan
sonra kendilerini tüketerek tarih oldular; ama ayrı bir tarzı var o
filmlerin... Dönemi yansıtıyorlar. Ondan sonra bir dönem sinemasından söz etmek
zor. Üstelik de en aydınlık insanların (istisnalar dışında) sinemacı olduğu bir
dönem. Bir de şimdiki pop yıldızlara bakın...
Beyin Göçü mü Göçmesi mi?
Türkiye’de beyin göçü en çok hangi alanda
yaşanıyor? Böyle bir tartışma gördüm, ama ilk bakışta bu soruyu farklı
yorumladım: Beyin göçmesi gibi geldi bana... Kimi insanların beyni göçmüş, o
nedenle başka beyinler göçüyor. Herkes beynini kullansa, beyin göçüne gerek
kalmaz. Şunu da söyleyeyim: İran’da karşı-devrim olduğunda, dönemin
devrimcileri, bu kadar beyin göçünden sonra rejimin çökeceğini düşündü, böyle
umdu. Öyle bir şey olmadı. Acı gerçek a dostlar: Kim giderse gitsin, tek parti
yönetimi son bulmayacak. Biz kalanlar olarak, yapmamız gerekenleri yapacağız,
yapmalıyız. Göçen göçsün, biz kalıp mücadele edeceğiz. Bu yönetim son
bulacaksa, gidenlere karşın kalanlar sayesinde olacak.
Evrim: Kuram ve Psikoloji
Evrim kuramı, dinle çatışır mı? Bizde
Evanjeliklerin fonladığı kesimler ve yandaşları, evrimi dinle çatışma içinde
gösterdi. Oysa, tarihte evrime dikkat çeken İslam bilginleri vardı. Artık evrim
çoktan bilimin temeli olarak görülüyor. Öte yandan, biz insansoyu, kültürü
ortaya çıkararak yapay evrime bağlı olmaya başladık. Örneğin hastalananlar
oracıkta ölmüyor; ömürler uzuyor. Evrim kuramının psikoloji için çıkarımları,
bu bağlamda sıkıntılı olabiliyor. Kadınla erkeğin biyolojik farkından gerici,
ayrımcı bir sonuç çıkarılabiliyor. Evrim karşıtı olduğu ileri sürülen tezler,
evet tümüyle safsata. Öte yandan, konuya yapıcı eleştirel bir biçimde yaklaşan
araştırmacıların, evrimin psikolojik çıkarsamalarını aklın eleğinden geçirmesi
gerekiyor.
İsrail’le Ticaret
Sonunda oldu: Gerçek muhalifler, başından
beri, hükümetin İsrail’le ticareti kesmesini talep ediyor; hükümet yanlısı
Filistin protestolarını samimi bulmuyordu. Gençler bu gerçeği haykırdılar ve
şiddetle bastırıldılar. Doğruyu görmenin ve söylemenin bedelini ödüyorlar.
Hükümetlerde en çok özlediğimiz öğeler, adalet, liyakat, hakkaniyet yanında bir
de samimiyet oldu. Yeni dönemin belediye başkanlarından en çok da samimiyet
bekliyoruz.
Zam Üstüne Zam
Zam üstüne zam yapılırken, “şahlanıyoruz”
mavalları elbette tutmayacaktı. Ama zaman alır işte insanların uyanması... İlk
kez mi zam yapılıyor?.. Önceki zamlara “Yarabbi şükür” mü dedi yandaş vatandaş?
“Dış güçlerin oyunu” dedi, “Amerika” dedi; uyuttu kendini ve başkalarını...
Şimdi soruyor o yandaş vatandaş: “Beni yoksul eden dış güçler seni nasıl ve
neden zengin ediyor?” Haydi teologlar (bu kez ateistler değil) bunu da
yanıtlayın!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder