Videolar

25 Nisan 2024 Perşembe

Birdenbire


Ulaş Başar Gezgin, ulasbasar@gmail.com

 

 

Her Şey Aydınlandı...

 

Birdenbire her şey aydınlandı. Ben de şaştım. Meğer loş ışığı ışık bellemişiz. Lambalarımız tek tek patlamış da “bana mısın...” dememişiz.

 

Birdenbire her şey aydınlandı. Ben de şaştım. Örümcek bürümüş beyinler, birden silkelendiler. Bahar temizliği diyor kimileri buna. Meğer ne basitmiş.

 

Birdenbire her şey aydınlandı. Ben de şaştım. Tüm o adaletsizlikler, haksızlıklar, adam/kadın kayırmacalar, torpiller, hepsi hepsi birdenbire başka bir ülkeye göçtüler. Meğer ne zormuş bizim yaşamımız. Yeni anlıyorum.

 

“Birdenbire her şey aydınlandı.” diyemeyecek miyiz? Evet diyemeyeceğiz. Bir 10 yıl koy, ya da 20, yok yok 50, hatta 100. Ama biliyoruz ki, her şey birdenbire kararmadı; birdenbire aydınlanmayacak da... Küçük küçük ışık hüzmeleri birleşecek bir gün. Bugün çok ayrı ayrı yansa da ağustos böcekleri, birleştiklerinde yeni bir dünya kurulacak.

 

Yanmaya devam edeceğiz demek ki küçücük de olsak bu evrende, bu zifiri karanlığı yarma umuduyla...

 

 

Evet Bağımlıyım

 

Son yıllarda iyice azıttım. Evet bağımlıyım. Açıkça söyleyeyim. Tedavisi de yok bunun, bağımsızlıktan da çok uzağım. Bağımlıyım bilime sanata... Bütün o coşkunuz başka etkinliklere dair, bir lamba yakmıyor bende. Ama bana bir buluş söyleyin, hayatımızı kolaylaştıran bir buluş... İşte o zaman kendimden geçer, havalara girerim. İnsanlık uzun süre devletsiz yaşadı, bilimsiz yaşadı, avcı-toplayıcıydı; ama yine de, sanat yaptı. Sanat adeta insan oluşumuzun bir kanıtı gibi... Mağara duvarlarına resimler yaptılar, ellerinin şeklini çıkardılar. Bunları yapanın insan olmama olasılığı var mı? (İtiraz edenler varsa söyleyeyim, neandertalları da insan sayarım ben.) Peki duyguları aktarmayan bir sanat dalı var mı? Bilim, akıl; sanatla, duygularla insan deneyimini tamamlar. Önce duygular vardı, sonra aklımızı kullanarak bir yere geldik. İyi bir yerde miyiz tartışılır... Bence ikisinin dengesini tutturabilirsek ilerleme kaydedebileceğiz. Yoksa ya fazla akıllı, ama duygusal zekası zayıf; ya da fazla duygusal davranan insanlar olacağız. Dolayısıyla, birini diğerinden daha fazla sevemem / sevmemeliyim. Bağımlıyım işte, tedaviyi de kabul etmiyorum. Bilimsiz, sanatsız bir dünya düşünemiyorum. Aslında beni tedavi edendir, bilim ve sanat...

 

 

Güneş Batıyordu Ama...

 

Güneş batıyordu ama beklenmedik bir şey oldu: İnsanlar üzülmeyi bırakıp “yine doğacak mutlaka” demeye başladılar. Böyle olunca, umutsuzluk ve karamsarlık hızla kayboldu. Sanki güneş batıyor değilmiş de doğuyor gibi sevinçliydiler. Haklılar mıydı haksızlar mıydı? Güneş belki bir daha doğmazdı, ne biliyorduk ki... Ama inanması güzeldi. “Umutsuz yaşanmıyor”du. Sonra baktılar ki 24 saat bile doldu, güneş çıkmıyor ortaya; “Uzun bir güneş tutulması” dedi bilim insanları. Biz de inandık, başka çaremiz yoktu. Güneşin yok olduğunu kabullenemezdik. Karanlıktan medet umanlar, ayı güneş diye yutturdular herkese. Herkes de inandı. Umutsuzluk çökünce buna inananlar oldu doğal olarak. Güneşe inanmıştık, sonra ayı güneş saydık. Ama o da sorunlarımızı çözeceği yerde yeni sorunlar açtı. İnsanlar daha gelgitli oldu. Tutarlılık aramak boşuna... Herkes her devrin adamı/kadını. Köşeyi dönenlerden olmak için her yol mübah... Nasıl yaşanır böyle bir hayat, güneşsiz? Nasıl yaşanır biliyor musunuz? Yine umutla, iyimserlikle. Çocuklarımıza direniş türküleri öğreterek... Çünkü başka yaşama şansımız yok.

 

 

Çok da Takma

 

Terkedildiği için güzelleşen yerler vardır. Yeşillik kaplar her yanlarını... Belki de sen öylesin. Çok da takma terkedilmeyi...

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder