BAYEZİT
BİMARHANESİ'NDE
Birinci Bab
I
MUBASSIR
Kim
düşünebilirdi ki, kim düşünebilirdi,
Donup
kalacağımızı böyle bir anda,
Müzelik
olacağımızı, bir de ibretlik....
Kim bilecekti ne
yaparız, böyle donuvermesek....
Havuzun
şırıltısı avluda, seslenişi fıskiyenin
Bulanık
akmaklığı Tunca'nın, yağmurlu günlerde,
Konuşu
güvercinlerin, her bir yanına kubbenin....
Bilinmeyecekti,
yitip gidecekti bunların her biri....
Belki haşin
durmadayım mor kuşağımla,
Korkar beni bir
kez gören, zenciyim ya....
Bende de
birşeyler pır pır eder, taaa şuramda....
Bilmesin isterim
yine de kimse....
Dondu tarih işte
bir an, or'dayız ner'deysek,
Sahicidir bu
gözler, kırpışır ara sıra,
Sahicidir bu
kollar, atılmaya hazır onlar,
Bu göğüs, her
nefeste, bir inip bir kalkmada....
II
'KRONİK PSİKOZLU
HASTA' ODASINDA
Hey gidinin,
Hasan Ağası, hey de hey....
Düşecek adam
mıydın buralara sen....
Üsküp'ten
çıkmıştın yola, Hacı olmak için,
Bilir miydin
soyacak seni haramiler, Haramidere'de....
Getirdiklerinde
seni, at arabasıyla,
Nasıl
titremedeydin, öfkeden, kinden....
'Yok!' diyordun,
'artık yurda dönemem'
''Rezil rüsva'
dedirtmem kimseye Üsküp'te ben!'
Şimdi elinde
tespih, ağzında binbir dua,
Beklemedesin:
Kapı açılsın bi',
Atlayacaksın
üstüne, kim olursa olsun,
Harami sayılır
herkes, senin nezdinde artık....
Rahat ol, soymak
istemez hiç kimse seni bur'da,
Hem neyin var ki
artık, baksana bi' üstüne....
Çile doldurup
bur'da, acep bilmem kaç yüz gün,
Bakarsın,
Üsküp'e dönmeye niyetlenirsin....
III
'MEŞKULİYETLE
TEDAVİ' ODASINDA
Sepet örmedesin
şimdi, genç Mithat, küçük Mithat,
Vazgeç sen, hadi
ama, bağırıp çağırmaktan....
Bozar sesini
adamın, ergenlik dediğin....
Senin gibi bir
hafız bir anda kart kurt olur....
Yaşamak, neyse
ki, ezberden cümle değil,
Anlamalısın
bunu, bak sesin de kısıldı....
Sepet ör şimdi
artık, elden bir şey gelmiyor....
Mısır doldur,
ayçiçeği, zeytin doldur sepete....
Gençsin, kendini
sen, böyle tüketmemelisin,
Dün hafızdın,
bugünse binbir yol var önünde,
Belki yarın öbür
gün, sadrazam olacaksın,
Sevineceksin
tümden, 'sesim kısıldı' diye....
Velakin yas
tutma şimdi, ömrümüz ne kısadır....
Bir bakmışsın
sende değil, dün sende olan can....
Nedir öyleyse bu
kederlenme, iç çekiş....
Meşgul et
kendini, geçsin zaman, ey müstakbel sadrazam....
IV
ANNESİYLE
TEDAVİYE GELİYOR BİR ÇOCUK
Annesiyle
tedaviye geliyor bir çocuk hasta, hekimse karşılarında,
Acı çekiyor
olmalı bir hayli, çocuk.... Öyle buruşuk suratı....
Belki ikindi
vakti, terleyip su içmiştir,
Sünnet olmuş
mudur ki? Onu da soralım....
Anasına,
çocuklara saldırmadaymış, ne ayıp....
Rahmet eylesin
Allah, vefat etmiş babası....
Kuvvetine gem
vuracak kimse yok ya evde,
Belki ondan, bu
canavar, böyle palazlandı....
Sağa sola
tükürüyor.... Hekim çok kızdı,
Beni çağırdı
hemen; 'Zenci Efendi!'
Bir güzel sopa
çektim lanet velede,
Kuzu gibi oldu
birden, nelere kâdirsin sopa....
Beş vakit sopa
yazdı reçeteye hekim....
Bu iş için
esnaftan biri tahsis edildi....
Söz verdi her
namaz sonu, sopa atmaya....
Bayram namazı da
dahil mi, karar veremedik buna....
V
SARA HASTASI,
HEKİM VE HASTABAKICI
Sara hastası,
hekim ve hastabakıcı, bir de ben....
Bu görülen, her
zamanki teftiş manzarası....
Titriyor eli,
kolu, tüm uzuvları,
Uzanmada
yatakta.... Ne vakit geçer acep....
Kainatın depremi
nasılsa, onda bu o;
Titriyor,
titretiyor ne varsa üzerinde....
Nefret ediyor
herkes, taşlıyorlar sokakta....
Oysa ne yapsın
hasta.... Deprem onun suçu mu....
Yazık, göremeyecek
doğuşunu güneşin,
Yazık,
duyamayacak ne söyler güvercinler,
Yazık,
bilemeyecek yılların geçtiğini....
Yüce Tanrım,
bazen sana, ilenmemek elde değil....
Tunca akıyor
akıyor.... Hasta, yatmada umarsız,
Bir gün açarım
odayı, kıpırtısız kalmıştır,
Yazarım
defterime, mefta oldu, ne yazık....
Böyle bitecek
işte, kimsesizin çilesi....
İkinci Bab
VI
BAŞ ECZACI VE
ÇIRAĞI
Otlar var bir
tarafta, bir tarafta şuruplar....
Yine yoğun, işi,
eczacının.... Rahatsız etmeyelim....
Hangi şifa
kitabıdır, rahleye koyduğu?...
Patlar mı, şu
şerbete ötekini eklesem?...
Lakin baş
eczacının, bir hayli seğiriyor gözü,
Kelin ilacı
olsa, kendi başına sürer....
Eczacı olmaya
belki, böyle karar vermiştir....
Kelimi iyi
edeyim, kelimi iyi edeyim....
Başındaki
sarıkla ne heybetli duruyor....
Bir anda
değişiyor, insan, amir oldu mu....
Çok nargile
içmiştik küçükken gizli gizli....
Şimdi 'zencefil'
diyor, başka bir şey demiyor....
Çırağa da yazık
ya.... Onun tafrasıyla hep,
Bir azar
işitiyor, bir dağa yollanıyor,
Otlar aramak
için, otlar toplamak için....
Eczacıdan
soruluyor yine de, her tür şifa....
VII
ŞURUPHANE VE
İLAÇ HAZIRLAYANLAR
Değil mi ki
tırlatıyor Yeniçeriler,
Avratsızlıktan,
yurtsuzluktan, veletsizlikten....
İyi etmeye
çalışıyor, bunu, şuruphanedekiler,
Çünkü şanlı
ordumuzun askere ihtiyacı var....
Saldırsın
istiyoruz Yeniçeriler, düşmana, 'avrat avrat' diye,
Bunun için bir
hayli uğraşmadalar....
Ayıptır
söylemesi, padişah da güçten düşmüş,
Haremine onca
macun dayandıramıyoruz....
Kafeste deliren
veliahtlar için, şirret va'lde'nımlar için,
Karanlık,
aydınlık, niceler uğramakta....
Dünyayı
zaptetmeye yetebilir bir şurup,
Doğru dozda,
doğru zamanda, doğru kişiye verildi mi....
Tadlarına
baktıklarından mıdır, ilaç hazırlayanlar,
Nahoş ve daha
çok sarhoş bakmaktalar....
Çeşnici ayrı
olsa, ilaççı, bir başkası....
İlaçlardan
iyiden iyiye tasarruf edilir....
VIII
ŞİFA İÇİN GELMİŞ
AİLE
Şifa için gelmiş
bir aile.... Şifa, eczacıda bol yaaa....
Adam diyor,
'Karım benim, öyle horluyor ki,
'Yangın var!' diye
ayaklanıyor tüm Edirne, geceyarısı....
Ben bile böyle
sanmıştım bir keresinde....'
'Üstelik yürüyor
kimi gece uykusunda,'
Kulağına
eğiliyor bu kısmı anlatırken,
'Kadı'nın
yatağına gitmiş uykuda dün, hekim efendi,
Kadı bu, dava da
edemiyorum 'namussuz' diye....'
Geçende yürümedi
ama, bir şeyler mırıldandı,
Sayıkladı O ama,
hiç bir şey anlamadım,
'Andonita
Andonita, beseme' diyordu,
Uyandırdım
sordum amma, O da bilmiyor....
Hekim hemen ilaç
yazdı, eczacıya yallah....
Yanlış okumuş
olmalı ki hekimin yazdığını,
-Ya da ilaç
yanlıştı taaa baştan beri-
Hanımı adamın,
Andon'a kaçtı....
IX
HASTA ODASINDA
DİVANE VE KARASEVDALI
'Hayır ben
vermedim, vermedim ben!' diyor divane,
'Teslim etmedim
anahtarları düşmana!'
'Yenildik
doğrudur, kalleşlik etti Tatar,
Ama doğru
değildir, kapıyı açtığım!'
Sımsıkı tutmada
bir karanfil, elinde,
Belki o,
anahtarı temsil etmededir....
Ne görmede
divane pencerenin dışında?
Bilmiyorum bunu
amma, hep dışarı bakmada....
Mâlumunuz
hikayesi, karasevdalınınsa;
Tutulmuş, bir
nazlı yâre, halden anlamaz yâre,
"Mey"
diyor, "vefat" diyor, bir de "yâr" diyor,
Çalmadadır
içinde, şimdi, binlerce makam....
"Zaman
işte.... Akışında bu dinmez nehirin...." mi diyor?...
"Bekledim
efendim sizi, faytonunuzu" mu diyor?...
Neler
söylemededir, duvara çakılı gözleri?
Lanet üstüne
olsun, kim getirmişse bu hale....
X
ZİYARETÇİ
BEKLEME ODASINDA
Ragıp'ım iyi
midir şimdi, evladım?
Az yemek
yemesin, terlemesin sakın....
Ragıp'ımı görmek
bugün, acep mümkün olacak mı?
Taaa
İstanbul'dan geldim, görsün diye gözlerim....
Hep o görev
yüzünden geldi bunlar başına....
Selimiye'de
iken, ne hoş çıkardı sesi....
Ner'den
bilebilirdik keramet camideymiş....
Eski Cami'ye
atandı, o zaman çaktık işi....
Ragıp'ım benim
yavrum, çok hassastır bu konuda,
Hep ilahi
söylerdi, şöyle küçükten beri....
Ezanı, yalanım
yok, O'na okuturlardı,
Beş mi idi, altı
mı?... Yedi yaşından beri....
Sesi betse ne
yapalım, oğlum değil mi benim....
Ben büyüttüm,
ben duydum ağzından ilk ilahiyi....
Hem bendim
sabahları, namaza kaldıran O'nu,
Demem o ki,
evladım, O'nu görecek miyim?...
Üçüncü Bab
XI
'DEPRESİF' HASTA
VE HASTABAKICI
-Biraz daha
yemek ister misin, koca güreşçi?
Ne olmuş canım,
yenildiysen bir kez....
Kolay olmadı
zaten tuş oluşun senin....
Yüzlerce
pehlivan yenmiştin.... Daha ne....
-Beni
kederlendiren budur ya işte,
Bir kişi
kalmıştı yalnız, başpehlivan olmaya,
O da hile yaptı
zaten, anca' öyle yener beni....
Kimseye
dinletemiyorum, gel gör ki, bunu....
-Biz senin
heybetini bilmedeyiz ey pehlivan!
Bilmedeyiz ne kuvvetli,
pazuların senin....
Lakin yemelisin
şimdi şu eti,
Çünkü hakemleri
de yenebilmelisin sen....
-Bileydim, biraz
daha et yemekle olacak,
Keser
ineklerimi, yerdim hepsini....
Oysa ne yazık ki
bu kem alemde,
Para geçer
-bendeyse yok-, para geçer her yerde....
XII
HEKİMBAŞI VE
HASTASI
- Size
'hekimbaşı' mı diyeyim efendim, 'başhekim' mi?
- Ne dersen de,
sıfat aynı, hepsi bir....
- Hastalıktan
başkaca şeyler soracağım ben.
- Buy'run, sizi
dinliyorum can kulağıyla....
- Doğru
söyleyin, memnun musunuz işinizden?
Ner'den esti,
merak ettim, hekim oldunuz?
- Bıktım artık
boğuşmaktan envai mecnunla,
Lanet olsun o
güne de hekim olduğum....
- Hekimbaşı; siz
beni çok korkutuyorsunuz,
Nasıl huzur
bulur dünya, siz olmasanız....
Tırlatmışların
tümü bir kez dolaşsa dışar'da,
Yeni bir çağ
açılır, Çılgınlık Çağı, dünyada....
- Ama niye ben?
Ben olmasam, başkası yapardı....
Huzur içinde
dönerdim evime ben de,
Bir düşün, esnaf
olsam Rüstempaşa'da,
Şen olurdum....
Bulaşmasın kimse bu işe!...
XIII
SAZENDE VE HANENDELER
'Çal sazende!',
'Çal!' diyorum, bunlar garip, bunlar mecnun....
'Dışar'dakiler
için de, şöyle bir, çalasın' diyorum,
Sarsın tüm
Edirne'yi, tedavi eden demler,
Yazın gürül
gürül aksın, yorgun Tunca, bir kez olsun!
Çengiler!
Raksedin hadi, canlandırın kuru dalları!
'İnsanların
gözleri, yorgun düşsün!' diyorum,
'Oynak
rakslarınızı takip etmekten sizin....'
Sizden ben tüm
dünyayı, sarsmayı bekliyorum!
Tar çalsın,
kudüm çalsın, ney çalsın, kanun çalsın,
Öyle çalın, öyle
vurun tellere siz mızrabı,
Kopsun teli
rebabın! Desinler cümle alem:
Sazendeleri de
mecnun, kadim bimarhanenin!
Siz çalarken,
kabul edin, daha az mecnun değilsiniz!
Çalmazken
dellenmezsiniz, budur onlardan farkınız!
Çalın siz,
durmazca çalın! Durmazca, durmazca çalın!
Taşana dek, yutana
dek evreni, suları Tunca'nın!
Ulaş Başar
Gezgin
Bayezit Bimarhanesi,
Edirne ve İstanbul, 2001
Kaynak: Gezgin,
U. B. (2007). Gezgin Şiirleri (2000-2005) [Gezgin’s poetry]. Lulu.
ŞİİR
KİTAPLARI / POETRY BOOKS IN TURKISH
1.
Gezgin, U.B. (2017). Öyküleriyle Gittiler Yine: Seçme Şiirler (2012-2017)
[They Left with Their Stories Again: Selected Poetry].
2.
Gezgin, U.B. (2017). Eskisi Gibi Bir Ülke: Şiirler 2014-2017 ve Şarkılar
2008-2017 [A Country Like in the Past: Poems and Songs].
3.
Gezgin, U.B. (2017). Haiyan Tayfunu: Şiirler 2013 [Typhoon Haiyan: Poetry].
4.
Gezgin, U.B. (2017). Gümüş Bir Kolye: Şiirler 2012 [A Silver Necklace:
Poetry].
5.
Gezgin, U.B. (2017). Ucuz Olmasın: Şiirler 2011 [Let It Not Be So Cheap:
Poetry].
6.
Gezgin, U.B. (2017). Yapıcılarla Yıkıcılar: Şiirler 2010 [Builders and
Destroyers: Poetry].
7.
Gezgin, U.B. (2017). Okyanusa Açılacaklar İçin: Şiirler 2009 [For Those Who
Will Sail Across Oceans: Poetry].
8.
Gezgin, U.B. (2017). Vietnam, Aşkın Sırrı Ve Dünya: Şiirler 2008 [Vietnam,
the Secret of Love and the World].
9.
Gezgin, U.B. (2017). Zemfira: Kitaplara Girmeyen Şiirler (2001-2006)
[Zemfira: Poems Not Published in Books].
10.
Gezgin, U.B. (2017). Bir Yanım Deniz Bir Yanımda Kum: Kitaplara Girmeyen
Şiirler ve Şarkılar (1990-2000) [On One Side, Sea; On Another Side, Sand:
Poems and Songs Not Published in Books].
11. Gezgin, U.
B. (2008). Vietnam Şiirleri (2007-2008) [Poems of Vietnam]. Ho Çi Min Kenti,
Vietnam, Mart 2008.
12. Gezgin, U.
B. (2008). Gezgin Şiirleri (2005-2007) [Gezgin’s Poems]. Ho Çi Min Kenti,
Vietnam, Mart 2008.
13. Gezgin, U.
B. (2007). Gezgin Şiirleri (2000-2005) [Gezgin’s poetry]. Lulu.
14. Gezgin, U.
B. (2007). Doğu Sazları İçin Bir Aheste Opera [A Peaceful
Opera for Oriental
Instruments].
Lulu.
15. Gezgin, U.
B. (2007). Milan Kundera Atlası [Milan
Kundera Atlas]. Lulu.
16. Gezgin, U.
B. (1998/2017). Neden Aşkım Dimitra?: Türk-Yunan Şiirleri [Why Is It So,
Dimitra, My Love?: Turkish Greek Poems]
17. Gezgin,
U.B. (2017). Macar Raksları: Defterlerde Kalan Şiirler (1995-2005).
|
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder