Videolar

16 Aralık 2017 Cumartesi

FEVKELALE (Şiir)

FEVKELALE


Lale Devri mi?


I


Balık kokacak ellerimiz seninle bu gece,
Akşam, sulak deltaya düşmeden önce,
Sayacağız adlarını göçmen kuşların bir bir,
Şu, defne ağacı; şu mersin; şu, sedir; Lübnan'dan gelme...
Şu levrek buralıdır doğma büyüme...


Balık bakacak gözlerimizden dünyaya bu gece,
Diyecek, "yetti bunca yaşadığımız, denizde,
Ner'de yaşar olta atan tanrılar?..."
Yüzbinlerin yazgısı elimizde,
Savuracağız yaylalara, dağ köylerine...


Salaş meyhanesinde sahil köyünün,
Buna itiraz eden olmayacak...
Ala tüyleriyle tavus kuşları,
Bundan sonra kimselerden korkmayacak,
Nere isterse keyifleri oraya...


Balık duyacak bizi, kuş duyacak, sağır...
Kesik kesik inlemelerimizi, titremelerimizi...
Cebimde kefen bezi, omzumda çifte,
Paşa duyacak bizi, Topkapı, Yıldız Sarayı,
Önce bir kaşıntı olacak, büyüyecek sonra sesimiz!...


Kısa sürdü gece, dağılıyoruz,
Ummazdık sonumuz bunca yakın; bunca uzak, batımız, doğumuz,
Bunca üşüyeceğiz, koyun koyuna bile, ummazdık dişlerimiz
takırdayacak, parmaklar kaskatı, dilimiz tutuk...
Kıyıya vuruyor cesedimiz her bir dalgayla...


II


Şu Toros'un içinde nereye baksam,
Nerede bir taş bulsam da lime lime etsem,
Görsem çapak çapak katmanlarını kireçtaşının,
Hangi oyuğa sığınsam, hangi tepeyi aşsam,
Keçileri izlesem, zeytinlerini... Sen!...


Kabuklu, kabuksuz, çıplak, yarıçıplak,
Çökeltiyi geç fark etmiş, derman bulamamış,
Kirpikleri suya düşmüş, kendisi kalmış,
Bin yıl, milyon yıl, taşlarda hapis, yaşayıp gitmiş,
Sen ki, yaşayıp gitmiş bir deniz canlısı!...


Sandal ağacının gövdesindeki kızıllıksın daha çok,
Ekmeği bölüştüğüm, silah çattığım dostum,
Bin yıllık derenin tükengeç suyu,
Bin çileli Ayşekadın'ın solmuş yaşmağı,
Ayaz köyün is bürümüş çeşmesi sensin!...


Nohutla bulgur buluştuğunda bir tencerede,
Seni katarlar çobanlar tuz diye,
Üç gün peynir görmemiş karınlarına...
Uçuşur dağların sarp etekleri poyrazla,
Tipi gider, toz toprak gider, sen kalırsın...


Hangi çiçek bunca sevilmiş, bunca okşanmış hangi
çiçek iktidarı halklara vermiş kaşla gözle arasında
hangi çiçek evde büyüyeceğine saksıda serpileceğine,
kendini dağlara vermiş, dostlara vermiş, hangi
çiçek solmaz bir kez açtı mı...


III


Yabancıdır...
Mersin sokaklarında, bir elinde şemsiyeyle dolaşır...
Ele verir onu, şaşkın bakışı,
Şalvarlı görse, peştamal sanır,
Kokoreç bilir, burnuna geldi mi bi', kekik kokusu...


Yabancıdır...
Bin çekirdekli, ekşi, yenmez turunçlara saldırır...
Şaşar insanların toplamamasına yol boyunca,
Portakal sandığı turuncu topakları,
Aşısız, terbiyesiz turunçları...


Yabancıdır...
Sobanın yanı başına kurulur soğuk günlerde,
Muhtarın zar attığı köy kahvesinde...
Geri çekilir pişince bir süre sonra,
Yabancıdır, çay içişinden anlaşılır...


Yabancıdır...
Bilmez, hangisi defne ağacıdır...
Eşek eti sürülse önüne,
Yer babam yer, ağzının suyunu akıtır...
Yabancıdır, davara selam verir, saygıya durur...


Yabancıdır...
Bilmese de mısır ekmeğini,
Bilir nasıl yapılır püskül cigara,
Yabancıdır ama bizden sayılır,
Bizimle soluk alıp verdi miydi...


IV


Yabancısın; başka bahçelerde açmak,
Aşar haddini, direnç gücünü, hassas tohumunu...
El edecek hep, ardında bıraktıkların,
Hep eksik olacak gübren hem suyun,
Yabancısın, çok çabuk oldu kıyıya vuruşun...


"Avucunu aç" desem, "gözlerini kapa" desem,
"kapılarını kapa, pencerelerini aç" desem, "bacalarından tüt,"
desem ki "o dağa çıkan, çıkamaz bir daha, dönemez köye,"
desem ki "bir vakte kadar, yunuslar, okşayıp öpecek seni,
taşıyacak seni Anka, Hürmüz, peygamber böcekleri, kırlangıçlar,"


Desem ki, "demediklerim, dediklerimden önemli; diyebileceklerimden önemli; diyebildiklerim, ah diyebildiklerim",
Desem ki, "karpuz zamanı, vişne zamanı, Çingeneler zamanı,"
Desem ki, "ölü balık bakışları, donmuş balık bakışları, donmadan önce son bakışları denizin, denizkızının, güvercin ölülerinin."
Desem ki, "susuz yazların çatlamışlığı, insanın yalnızlığıdır toprakta, uzar köy öğretmeninin teneffüslerinde,
Suni teneffüslerinde, ökseotu günlerinde, traktör öğürtülerinde...”


Yabancısın, titrersin en ufak soğukta; kaykılır, kaykılmadık ne varsa, sarsılmadık ne varsa, kavrulmadık zargana,
Yabancısın, tutamazsın ellerini köylü çocukların, unutursun el sallamayı sıcak otobüsten, rahat koltuğundan,
Pencere camlarını vızıldattığında egzos dumanı, şehir kokusu,
Yabancısın, sırtını doğrultur kitap okursun, müzik dinlersin, bir şeyler yersin,
Yabancısın yabani gibi, yabani ot gibi, yabani otobur gibi...


Kavuştur ellerini önce, elini omzuna at sonra çoban çocuğun,
Keçilerin boynuzuyla kırılan kayaları yokla bir bir, kendini bulacaksın,
Sıyır bedenindeki en son etini kemiklerinden, kurtul kanından, damarından, uyluğundan,
Bağır, çünkü bu dağlar, bu kireçten iklim, bu turunç ormanlık,
Seni anlar, elinden tutar, sarılır, helalleşir en sonu, bir yabancı olsan da...


V


Görüp de açtığınızı bataklıklarda, adalarda, kıtalarda, yedi iklimde,
Denizde de açacaksınız sanmıştım.
Don yemiş deniz yıldızları aydınlatıyordu ırmak ağzını o gece,
Balıkçı montlarında tuz izleri, kalıntıları, kısıntıları,
Eliniz -bir düş bu- eldivensiz, pürtüksüz, yelkovansız...
Demiştim ki, "göçmen kuşlar mı konuşur yalnızca göçmen dili..."


Uzaktan avcıların zafer heyheyleri, sevinç ateşleri, 'buyur gel gel'leri,
Titrek bir mum ışığı soyunacaktınız bur'da olsaydınız,
Ve çekecektiniz elinizi eteğinizi, kuğurdamalarından kentlerin,
Göçmen kuşlar susacaktı göçmen dillerinde, bütün dillerde...
Göçmen kuşlar tüm dillerde kalbimden vurulacaktı...


Bütün dillerde ağlayacaktım, bütün dillerde ağulu,
Ki bu vadi, bu uğultulu orman, bu hiçlikli gece, bu gerilla pratiği,
Sizi size karşın sizden koruyacaktı sizden aldığı güçle,
Bu meslek odaları, bu tarım kooperatifleri, bu ısırgan otları...
Size sizden sizli bizli sızacaktı su, çatlaklar boyu bir sabah...


Parmaklarınızı öpemedim, pamuk ellerinizi, korugan kaşlarınızı, etkili söylevciliğinizi,
Öpemedim, öpülmesi gerekli birliktelikleri; çokluktalığımla terstim...
Ağarmadı ağaracakçasına pusuya yatmış güneş, damlataşlarda,
Sesime sesinizi katamadım, 'sesimiz' diyemedim bir kez olsun sesimizle,
Duyamadım nasıl duyardı kulaklarınız, gözleriniz nasıl görürdü... Sizleştiniz bende...


Kışın beni yakıyor şimdi, İstanbul'da bir sobada, genç işçi,
Yağım, vinçlere güç oluyor, insanları or'dan oraya taşıyor,
Kemiklerim, termik santrallerde bir termos çayı artık,
Ellerim?... Onları artık hissedemiyorum, gözlerimi artık göremiyorum...
Bir el uzatsaydınız uçurum kıyısında, çekmezdim kimseyi kendimle boşluğa...


Ulaş Başar Gezgin
Toros Dağ Köyleri, Mersin, 2002


Kaynak: Gezgin, U. B. (2007). Gezgin Şiirleri (2000-2005) [Gezgin’s  poetry]. Lulu.



ŞİİR KİTAPLARI / POETRY BOOKS IN TURKISH

1. Gezgin, U.B. (2017). Öyküleriyle Gittiler Yine: Seçme Şiirler (2012-2017) [They Left with Their Stories Again: Selected Poetry].

2. Gezgin, U.B. (2017). Eskisi Gibi Bir Ülke: Şiirler 2014-2017 ve Şarkılar 2008-2017 [A Country Like in the Past: Poems and Songs].

3. Gezgin, U.B. (2017). Haiyan Tayfunu: Şiirler 2013 [Typhoon Haiyan: Poetry].

4. Gezgin, U.B. (2017). Gümüş Bir Kolye: Şiirler 2012 [A Silver Necklace: Poetry].

5. Gezgin, U.B. (2017). Ucuz Olmasın: Şiirler 2011 [Let It Not Be So Cheap: Poetry].

6. Gezgin, U.B. (2017). Yapıcılarla Yıkıcılar: Şiirler 2010 [Builders and Destroyers: Poetry].

7. Gezgin, U.B. (2017). Okyanusa Açılacaklar İçin: Şiirler 2009 [For Those Who Will Sail Across Oceans: Poetry].

8. Gezgin, U.B. (2017). Vietnam, Aşkın Sırrı Ve Dünya: Şiirler 2008 [Vietnam, the Secret of Love and the World].

9. Gezgin, U.B. (2017). Zemfira: Kitaplara Girmeyen Şiirler (2001-2006) [Zemfira: Poems Not Published in Books].

10. Gezgin, U.B. (2017). Bir Yanım Deniz Bir Yanımda Kum: Kitaplara Girmeyen Şiirler ve Şarkılar (1990-2000) [On One Side, Sea; On Another Side, Sand: Poems and Songs Not Published in Books].

11. Gezgin, U. B. (2008). Vietnam Şiirleri (2007-2008) [Poems of Vietnam]. Ho Çi Min Kenti, Vietnam, Mart 2008.

12. Gezgin, U. B. (2008). Gezgin Şiirleri (2005-2007) [Gezgin’s Poems]. Ho Çi Min Kenti, Vietnam, Mart 2008.

13. Gezgin, U. B. (2007). Gezgin Şiirleri (2000-2005) [Gezgin’s  poetry]. Lulu.

14. Gezgin, U. B. (2007). Doğu Sazları İçin Bir Aheste Opera [A  Peaceful  Opera  for  Oriental
Instruments]. Lulu.

15. Gezgin, U. B. (2007). Milan Kundera Atlası [Milan  Kundera  Atlas]. Lulu.

16. Gezgin, U. B. (1998/2017). Neden Aşkım Dimitra?: Türk-Yunan Şiirleri [Why Is It So, Dimitra, My Love?: Turkish Greek Poems]

17. Gezgin, U.B. (2017). Macar Raksları: Defterlerde Kalan Şiirler (1995-2005).


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder