Videolar

17 Aralık 2017 Pazar

Trinh Cong Son: Vietnam’ın Barışçıl Sesi

Trinh Cong Son: Vietnam’ın Barışçıl Sesi

Ulaş Başar Gezgin


Trinh Cong Son[1] (1939-2001), Vietnam’ın en önemli halk sanatçılarından biri olarak biliniyor. Savaş yıllarında ortada bir pozisyon almakla birlikte, savaş karşıtı şarkılar da yazıyor. 1950’lerde aşk şarkılarıyla tanınan Trinh Cong Son’ı geniş kitlelerle buluşturan, tam da bu savaş karşıtı dönemi oluyor. Güney Vietnamlı olan şarkıcının yapıtları, Amerikancı Güney Vietnam hükümetinde yasaklanıyor; Son, adeta, direnişin yumuşak sesli bir sözcüsüne dönüşüyor. Ancak komünistlere de yakınlık duymayan sanatçıya savaşın bitiminde hükümetçe kuşkuyla yaklaşılıyor. Bu yazıda, onun yaşamını, etkilendiği kaynakları ve en bilinen şarkılarından bir bölümünü ele alıyoruz. Anılan şarkıların sözleri ekte verilmektedir.

Aynı zamanda ressam olan Son’ın felsefe okumuş olması ve Fransız romantiklerini ve varoluşçularını izlemesi, şarkı sözlerine de yansımış durumda (Bradley, 2009; Schafer, 2007a). Camus’nün Sisifos söyleni ve Budacı izleklerle (Schafer, 2007b) varoluşçuluğun bir bireşimine ulaşma çabası, Trinh Cong Son şarkılarına damgasını vuruyor. Ancak bunu ağır bir dille değil halk diliyle yapıyor. Bu kavramlar içinde önde gelenlerden biri, süreksizlik; diğer bir deyişle, herşeyin geçiciliği (Schafer, 2007b). Bir diğeri, döngüsellik. Aşklar başlar, yaşanır ve biter. Son da bu dünyada geçicidir, bu dünya da. Her geliş bir gidiş; her ayrılış bir varıştır (Schafer, 2007a). ‘Deniz Çağırır’ ve ‘Terkedilecek ve Dönülecek Bir Yer’, bunlara örnek olarak gösterilir. Burada anılan ikinci parça, Son’ın cenazesinde çalınır; ölümün döngüselliğine gönderme yaptığı düşünülmektedir (Schafer, 2007a). ‘Kum ve Toz’da ölüm ve döngüsellik düşüncesi belirgindir. Son, bu şarkının esin kaynakları olarak bir kör ronin filmini ve Kazancakis’in ‘Zorba’sını anıyor (Son, 1998). Öte yandan, Schafer (2007b) varoluşçuluğun bireyciliği ile Budacılık’ın benliksizliği (çünkü herşey geçicidir) arasındaki uyuşmazlığa dikkat çekiyor. Bu uyuşmazlıkta, Son, Budacılık’a daha yakın. Budacılık, onun şarkılarında baskın bir eğilim; varoluşçuluk buna göre daha geri planda kalıyor. Son’ın şarkıları genellikle hüzünlü olarak görülür, ölüme sık sık göndermeler yapılır. Bu, hem içinde yaşadığı savaş koşullarına hem kendi babasını çocukken kaybetmesine hem de Budizm ile varoluşçuluğun etkilerine bağlanır (Schafer, 2007a).

Son, Vietnam’ın kahvesiyle ünlü dağlık bölgelerinde doğuyor. 16 yaşındayken, bisiklet parçaları satan ve de gizli bir devrimci hareket üyesi olan babası bir motosiklet kazasında ölüyor. Son, 8 kardeşin en büyüğü. İmparatorluk başkenti Hue’de Fransız Katolik Okulu’nda okuyor. Askere alınmamak için üniversiteye kaydoluyor. Okulu bitirip temiz havası ve doğasıyla ünlü olan Dalat kentinde köy öğretmeni olarak çalışmaya başlıyor. İlk yapıtlarını burada veriyor.

Amerikancı Güney Vietnam’ın bir yurttaşı olan Son, bir asker kaçağı. Aldığı ilaçlarla ve oruç tutarak kilosunu düşürüyor, böylece askerlik için sağlam raporu almayarak askerlikten kaçmış oluyor. Daha sonra sağlık sorunları nedeniyle bu yola başvurmayarak resmen asker kaçağı oluyor; yıllarca belgesiz, kayıtdışı yaşıyor. Şarkıları yasaklandıktan sonra yapıtlarını yasadışı yollardan çoğaltıyor. Yine de güvenlik güçlerince yakalanmıyor. Bunun, onun devletin üst kademelerinde hayranlarının olmasından kaynaklandığı sanılıyor.

Schafer (2007a) Son’a yönelik yaygın sevgiyi 7 nedene bağlıyor: Erken dönem aşk şarkıları, Budacı izleklerin kullanılması, savaş bağlamı, sanatçının kişiliği, sanatçının yapıtlarının icracısı (Khanh Ly), teybin ortaya çıkışı ve sanatçının savaş sonrası döneme uyum becerisi. Belki buna şarkılarının notalarını bastırması ve böylece ilgi duyan gençlerin şarkılarını kolaylıkla öğrenip çalabilmesini ekleyebiliriz (Kutschke ve Norton, 2013). Şarkıları gitar solo için yazılmış basit şarkılar. Bunlar daha kolay akılda kalıyor. Son’ın bu kadar sevilmesinin diğer bir nedeni, kendi kuşağının bir tür sözcüsüne dönüşmüş olması. Bütün bir kuşak, Son’ın şarkılarında kendini buluyor. Son’ın şarkı sözlerinde, savaşın iki tarafında yer alan Vietnamlılara hitap var. Onları dillerinin, adlarının, kültürlerinin birleştirdiği anımsatılıyor.

Savaş öncesi şarkı sözleri, lirik, başı sonu olmayan anlık sözler niteliğinde. Savaş dönemi şarkıları, örneğin ‘Toplar için Gece Ninnisi’ ve ‘Annenin Kederi’, epik bir havada ve anlatı ağırlıklı (Schafer, 2007a). Aynı biçimde, savaş öncesi belli bir ölçüde gerçeküstücü ve romantik bir anlayışı olan Son, savaş dönemi şarkılarında gerçekçi ve ussal oluyor.

1968’de, 3 milyon ölümle sonuçlanacak Vietnam-Amerikan Savaşı’nın tam da ortasında birleşik bir Vietnam’ı düşleyerek bir şarkı yazıyor: ‘Birlik Çemberi’. Bu şarkı nedeniyle, Amerikancı Güney Vietnam hükümetinden baskı görüyor. Saygon’un kurtuluşundan (ABD’ye ve Amerikancılara göre düşüşünden) birkaç gün önce radyoya çıkıp bu şarkıyı söylüyor. Saygon, kukla Amerikan hükümetinden kurtulduğunda yine radyoya çıkıyor, yine aynı şarkıyı söylüyor. Sonuçta savaş bitmişti; Vietnam tek bir ülke olmuştu sonunda...

Savaş bittikten sonra yeni hükümet, Son’ı sınıflandırmakta zorlanıyor. Bir yandan, savaş karşıtı şarkılarında sömürgecileri kovmak için yapılan haklı bir savaş ile genel olarak savaş arasında ayrım yapmaması nedeniyle eleştiriliyor; bir yandan da, aynı şarkıların Amerikancı Vietnam askerlerinin kimilerinin askerden kaçmalarını sağladığı için olumlu karşılanıyor. Yine de, savaş sonrası dönemdeki kimi parçaları, savaşla ilgili imaları olduğu düşüncesiyle yasaklanabiliyor. Onun şarkılarını söyleyen Khanh Ly’nin Amerika’ya kaçıp oradaki ‘gerici’ güçlerin sözcüsüne dönüşmesi de, Son’la ilgili kuşkuları artırıyor. Oysa Son, Khanh Ly ülkeyi terkederken Vietnam’da kalmayı tercih etti. Kendisinin de belirttiği gibi, o, herşeyden önce Vietnamlı’ydı. Öyle de kalacak. Bugün Khanh Ly Vietnam’a gelip konserler verebiliyor, ancak Trinh Cong Son’ı yitireli yıllar oluyor.

Son, savaş sonrasında sosyalist düzene ayak uydurmakta zorlanmadı. Akrabaları ve birçok hayranı başka ülkelere kaçarken, ülkesinde kaldı; ülkesinin zor zamanlarını yurttaşlarıyla birlikte geçirdi; her yurttaş gibi, savaş sonrasında ülkesinin inşası için tarlalar ve yollar dahil olmak üzere çeşitli alanlarda çalıştı. Bu dönemde, çok daha geniş kitlelere ulaştı, sevildi, çok sevildi.

2001’de yitirdiğimiz Trinh Cong Son, bugün ardında bıraktığı 600 şarkıyla çağdaş Vietnam’ı tanımlayan kültürel ikonlar arasında başta geliyor.[2] Onun bağlı olduğu Budacı felsefe, herşeyin geçici olduğunu söylüyordu; ancak Son, şarkılarıyla, kalıcı olmayı bildi. Vietnamlıların kalbinde ve zihninde yaşıyor... Tıpkı hep düşlediği barış içinde, birleşik Vietnam gibi...




Kaynakça

Bradley, M.P. (2009). Vietnam at War. New York: Oxford University Press.

Kutschke, B. ve Norton, B. (Eds). (2013). Music and Protest in 1968. Cambridge: Cambridge University Press.

Schafer, J.C. (2007a). The Tri̇nh Công Son Phenomenon. The Journal of Asian Studies, 66(3), 597-643.

Schafer, J.C. (2007b). Death, Buddhism, and Existentialism in the Songs of Trịnh Công Sơn. Journal of Vietnamese Studies 2(1), 144-186.

Son, Trinh Cong (1998). Sand and Dust. The World of Music Journal, 1. https://www.tcs-home.org/english/articles/sand-and-dust





Ek 1. Toplar İçin Gece Ninnisi (Đại Bác Ru Đêm)

Top sesleri yükseliyor kentte her gece
Duruyor bir çöpçü sokakta ve dinliyor sesleri
Bir anneyi uyandırıyor top sesleri
Bölüyor uykusunu bir çocuğun top sesleri
Bir alev parlıyor ve sönüyor dağlarda gecenin bir vakti

Top sesleri yükseliyor kentte her gece
Duruyor bir çöpçü sokakta ve dinliyor sesleri
Korkutuyor çocuğu savaş uçaklarının her bir sortisi
Yıkıyor top sesleri barınağı, yırtıyor altın derisini
Sonuna dek açılıyor her gece anayurdun gözleri

Yağmur olup yağıyor köylere binlerce bomba
Yağmur olup yağıyorlar onlar tarlalara
Ve yakılıp yıkılmış evleri Vietnam halkının.
Binlerce kamyon, mayınla yüklü, el bombalarıyla.
Binlerce kamyon giriyor kentlere
Taşıyarak analardan, bacılardan, abilerden ne kaldıysa.

Top sesleri yükseliyor kentte her gece
Duruyor bir çöpçü sokakta ve dinliyor sesleri
Doğuruyorlar onlar her gece, can vermiş bir geleceği
Duasız bir ezgi gibi top sesleri
Unutuyor çocuklar yaşamayı ve bekliyorlar kaygı ile

Top sesleri yükseliyor kentte her gece
Duruyor bir çöpçü sokakta ve dinliyor sesleri
Her gece bir ninni söylüyor top sesleri altın deri için
Bilindik bir parçanın girişi gibi patlıyor top sesleri
Ve yitip gidiyor çocuklar göremeden memleketlerini.

Yağmur olup yağıyor köylere binlerce bomba
Yağmur olup yağıyorlar onlar tarlalara
Ve yakılıp yıkılmış evleri Vietnam halkının.
Binlerce kamyon, mayınla yüklü, el bombalarıyla.
Binlerce kamyon giriyor kentlere
Taşıyarak analardan, bacılardan, abilerden ne kaldıysa.

Çeviren: Ulaş Başar Gezgin, 29 Ocak 2017, Hoi An Vietnam



Ek 2. Annenin Kaderi (Gia Tài Của Mẹ)

Bin yıl Çin sömürgesi
Yüz yıl Fransız kölesi
Yirmi yıl her gün her gün kardeş dövüşü,
Annenin kaderine bak, çocuğuna kalan ne...
Kaderine bak annenin; kirlenmiş, toprak bile.

Bin yıl Çin sömürgesi
Yüz yıl Fransız kölesi
Yirmi yıl her gün her gün kardeş dövüşü,
Annenin kaderine bak, kuru kemikler kaldı kala kala,
Ve dağ gibi oldu mezarlarsa.

Aklını kullanmasını öğret çocuklarına.
Unutmasınlar özlerini, kökenlerini
Unutmasınlar asla, hepsi aynı topraktan aslında.
Bekle anne ki gelsin çocukların eve
Çocuklar uzaklarda avare kaldılar orada.
Tek babanın evlatları, uzlaşmanın bir yolunu bulmalı.

Bin yıl Çin sömürgesi
Yüz yıl Fransız kölesi
Yirmi yıl her gün her gün kardeş dövüşü,
Annenin kaderine bak, öldü gitti tarlalar,
Sıra sıra evlerimizse alev almışlar.

Bin yıl Çin sömürgesi
Yüz yıl Fransız kölesi
Yirmi yıl her gün her gün kardeş dövüşü,
Annenin kaderine bak, çocukları üvey sanki,
Hayırsızlıkla dopdolu her biri.

Aklını kullanmasını öğret çocuklarına.
Unutmasınlar özlerini, kökenlerini
Unutmasınlar asla, hepsi aynı topraktan aslında.
Bekle anne ki gelsin çocukların eve
Çocuklar uzaklarda avare kaldılar orada.
Tek babanın evlatları, uzlaşmanın bir yolunu bulmalı.


Çeviren: Ulaş Başar Gezgin, 29 Ocak 2017, Hoi An, Vietnam




Ek 3. Deniz Anımsar (Biển Nhớ, Trịnh Công Sơn)

Yarın ayrılıyorsun buralardan
Anımsar deniz senin adını, geri çağırır seni
Çağrı yapar söğüde, eğilsin diye kasvetle
Çağrı yapar beyaz kumlu kumsallara geceleri

Yarın ayrılıyorsun buralardan
Yerinden oynuyor tepeler ve dağlar, bekliyorlar
Sana bakıyorlar günün her saati kayalar ve taşlar
Dinliyorlar üzünçlü adımlarını yalnız ayakların

Yarın ayrılıyorsun buralardan
Özlüyor seni deniz, özüne dönüyor
Okyanus dalgalarını çağırıyor alsınlar diye kendi canını
Korunurken eller, gelişine doğru yağmurun

Yarın ayrılıyorsun buralardan
Bulanıklaşıyor gözleri şehir ışıklarının
Düşmüş omza çağrı yapıyor yalnız ruh, karasevdalı
Duyuyor dalgalı denizi uzaklardan, daha da dalıyor hüzne.

Geri geldiğin o günde
Asılı kaldı el, kapıda
Geriliyor piyano telleri, bekliyor anahtarlar
Mahzun mahzun düze çıkıyor hüzün

Yarın ayrılıyorsun buralardan
Anımsar deniz senin adını, geri çağırır seni
Kabusa batırılmış puslu gelgit
Asılı kalır engin gök, dağlara ve koyaklara

Anımsar deniz senin adını, geri çağırır seni
Yosun tutmuş denizler çağırır seni hüzünle, kederle
Şehir ışıkları dinlerler kendilerini tatsız bir kendine acıma ile
Süreğen bulutlar örer gökyüzü, düşerken yağmur yeryüzüne.

Yarın ayrılıyorsun buralardan
Çağırıyor deniz usulca, şaşkınlıkla
Hep burada hüzün, yağmurlu günlerde, güneşli aylarda
Beklerken yeni haberleri ellerde.

Yarın ayrılıyorsun buralardan
Sarıya çalıyor gözleri şehir ışıklarının 
Uçup gidiyor en güzel zamanları ömrün bir anda
Dinle kükreyen gökleri ve ağla.



Trinh Cong Son
Çeviren: Ulaş Başar Gezgin, Hoi An, Vietnam




Ek 4. Terkedilecek ve Dönülecek Bir Yer (Một Cõi Đi Về)

Gezinip durdum yıllarca
Aynı yollarda kaç kere, yorgun argın
Omzumda güneşi taşıyorum ve ayı
Ömür boyu aydınlık, terkedilecek ve dönülecek bir yer

Ne sözcükler ağaçlardan, ne sözcükler otlardan
Haz dolu bir öğle sonrası, hafif bir yaşam, geçen günler
Önce bahar terketti, sonra yaz da gitti
Güzün ilk günlerinde duyuyor insan uzaklara dönen o atları

Başımın üstünde bulutlar ve almışım güneşi omzuma
Uzaklara yürüyorum çok uzaklara, yerinde duruyor ırmak
Davetsiz arama gelir aşkın tam da içinden
Ve bir insan gölgesi belirir içimde.

Eski zamanların yağmurunu anımsatıyor bu yağmur bana
İçimde içime yağıyor o, tane tane
Bitimsiz yıllar ve kavuşmak söz konusu bile değil
Kimse bilmiyor, ev kimbilir neresi.

Kıvrıla kıvrıla gidiyor yol, hüzünlü ve kederli
Bir tarafında taze otlar varsa, öbüründe geçmişin düşleri var
Her günbatımının çağrısı, mezarlığa aynı zamanda
Esintide duyuyor insan hafif hafif, çağrısını denizin.

Dönünce anımsıyorum terk ettiğimi
Yüce dağlara çıkıyorum, engin denize iniyorum
Henüz sarmadılar kollarım bütün dünyayı
Kimsesiz bir rüzgar esiyor hayatın baharında

İçtim bugün ve geç kalktım
Yarınsa yaş dökeceğim, yitirdiğim baharım için.


Trinh Cong Son
Çeviren: Ulaş Başar Gezgin, Hoi An, Vietnam




Ek 5. Kum ve Toz (Cát Bụi)

Bir toz tanesi şekil verdi bana
Yükseltti birgün varlığımı, tomurcuklandırdı
Ne muhteşem şeyler, kum ve toz!
Parlasın güneş başıboş bir ömür üstünde

Bir toz tanesi şekil verdi bana
Döneyim birgün bir daha ona
Öyle yorgun argınlar ki kum ve toz
Herşey akışında devam ederken, sonsuzcasına

İnsan ömrünün yılları, göz açıp kapanışı
Bir öğleden sonra, saçlar ağarmış bir bakmışsın
Düşer solan yapraklar yükseklerde bir yerlerde
Ölüm girdi mi yüzyıllık ömre, bu sanki bir güncük bir süre

Hangi geçen güneşti o kalbimi aydınlatan
Aşkın aşınıp da çakıllı kuma dönüştüğü.
Yüzler gizli, artarken keder
Bahtiyarlık beklediğim her geçen gün

İnce yapraklı ağaçların ormanı
Duyuyorum uçurumdan o çağrıyı.
Yazgının çağrısını, kumun ve tozun.
Kaybolup gitti bir mürekkep izi, unutuşta.


Trinh Cong Son
Çeviren: Ulaş Başar Gezgin, Hoi An, Vietnam




Ek 6. Birlik Çemberi (Nối Vòng Tay Lớn)

Ormanlar ve dağlar açmışlar kollarını engin denizlere
Yol alıyoruz bu bitimsiz toprakta bağlamak için dağları ve ırmakları
Bu muhteşem yeryüzünde, geri dönüyorlar abiler, ablalar, kardeşler
Bir kum fırtınası gibi bizim bu mutlu kavuşmamız yeniden
Burgaç burgaç dönerek açık göğün altında
Kavuşuyor ellerimiz bir birlik çemberi oluşturmak için, çevresinde Vietnam’ın.

Birleştiriyor rüzgarı bayraklar, birleştiriyor günleri geceler
Birleştiriyor bizi akan kan, aynı kalbe
Nice hisler uyandırıyor insanlarda yeni bir günde
Bağlanıyor kentler ücra köylere
Bağlıyor ölüler öbür dünyayı
Yüzlerinde gülüşleriyle

Kuzey’den Güney’e, birleştiriyoruz ellerimizi
Issız topraklardan çıkıyoruz yola, aşıyoruz tüm dağları tepeleri
Geçiyoruz tekinsiz çağlayanlardan, aşıyoruz geçitleri
Yoksul köylerden büyük kentlere
El veriyoruz birbirimize, mavi okyanuslara, derin nehirlere,
Biz de katılıyoruz döngüsüne yaşamın ve ölümün.


Trinh Cong Son
Çeviren: Ulaş Başar Gezgin, Hoi An, Vietnam




[1] Vietnamca yazılışı ‘Trịnh Công Sơn’; okunuşu Cin Kom Şın
[2] Trinh Cong Son’ın 30 şarkısını içeren bir albüm için bkz. https://www.youtube.com/watch?v=cVDrL0orM84  
Son’ın en bilinen parçalarının sözlerinin İngilizce çevirileri burada: https://www.tcs-home.org/english


Kaynak: Gezgin, U.B. (2017). Savaş Ne Zaman Biter? Barış Üzerine Psiko-kültürel Denemeler [When Will the War End? Psycho-cultural Essays on Peace].


SAVAŞ NE ZAMAN BİTER?
BARIŞ, PSİKOLOJİ, SANAT, TARİH VE UZAK COĞRAFYALAR ÜZERİNE DENEMELER

Prof.Dr. Ulaş Başar Gezgin

Önsöz-Kemal İnal

Barış Araştırmaları: Bir Giriş
1. Barış Araştırmalarının Temel Eksiği: Sınıfsal Çözümleme.

Barış ve Psikoloji: Bir Kaynaştırma Denemesi
2. Tarihyazımında Barış Çerçevesine Yer Açmak:
Barış Psikolojisi ve Tarihin Kesişiminde Bir Deneme.
3. Barışçıl Bir Toplum İçin Barış Psikolojisi.
4. Barış Psikolojisi Açısından Savaş Ne Zaman Biter...
5. Halkların Kardeşliği için Kültürlerarası Sanat  Psikolojisi

Barış ve Sanat: Barış Müfredatına Tiyatro ve Filmle Katkı
6. Aristofanes’in ‘Barış’ı.
7. Brecht’in ‘Cesaret Ana ve Çocukları’ Oyunu
8. Aslan Asker Şvayk Oyunu
9. Barış Psikolojisi için 3 Film:  ‘Maymunlar Cehennemi’,
‘Kovboylar ve Uzaylılar’ ve ‘Çocukluğun Sonu’
10. İki Film, İki Barış Olasılığı: Son Umut ve Mandalina Bahçesi.

Başka Coğrafyalarda Barış: Zorlu ve Çetin 
11. Gazetecileri Barışçıllaştırmak Yerine Barışçılları Gazetecileştirmek
12. Barış Psikolojisi Açısından Kuzey İrlanda Deneyimi
13. Kolombiya Barış Süreci: Bu Barış, FARC’lı Barış
14. Güney Afrika: Sınıfsız Irkçılık Tahlillerinin Sefaleti
15. İspanya İç Savaşı: Darbe, Direniş ve Tarihyazımı
16. Nanjing Katliamı Anlatıları: Bir Yurtseverlik Testi

Sömürgecilik ve Eski Sömürgelerde Kurucu İdeolojiler
17. Yeni Sömürgecilik: Eski Sömürgeciliğin Torunu
18. Yeni Sömürgecilik Notları: Klasik Sömürgeciliğin Yeni Formları
19. Latin Amerika’nın Devlet Marşları Üzerine
20. Afrika Ülkelerinin Devlet Marşları Üzerine
21. Arap Coğrafyasının Devlet Marşları Üzerine
22. Asya-Pasifik Ülkelerinin Devlet Marşları Üzerine

Kuzey Kore: Oyun Kuramı ve Nükleer Gücün Caydırıcılığı
23. İki Serhat Ülkesi: Suriye ve Kuzey Kore
24. Kuzey Kore’ye Saldırı Olacak mı?
25. Kuzey Kore Söyleşisi

Ho Amca: Hem Direnmek Hem de Barış Simgesi Olabilmek
26. Ho Çi Min: Bir Devrimcinin Yaşamı (1890-1969)
27. Ho Amca: Şablonları Aşmış Bir Önder
28. Budistler Neden Ho Amca’yı Destekledi?
29. Ho Çi Min Baladı

Vietnam: Daha Az Savaş, Daha Fazla Barış, Çok Sanat Çokça Sanat
30. Amerika’nın Vietnam Yenilgisinin Gizli Nedeni: Başkanlık Sistemi
31. Bir Vietnam-Amerikan Savaşı Romanı: Gök Cephesi
32. Vietnam’da Savaş, Barış ve Sanat
33. Trinh Cong Son: Vietnam’ın Barışçıl Sesi.
            Toplar İçin Gece Ninnisi
            Annenin Kaderi
            Deniz Anımsar
            Terkedilecek ve Dönülecek Bir Yer
            Kum ve Toz
            Birlik Çemberi.
             
Barış ve Şiir: Barışı Dizelere Dökmek
Barış Seninle Olsun Küçüğüm, Kalıcı Olsun Mutlaka
Bir Kent Daha Kuşatıldı
Cenaze Arabasında
Hepsinin Yerine Koyabiliyorum Kendimi
Soluklansınlar Bizimle Yeniden

Sonsöz: 20 Yıl Sonrası İçin Falımız

Yaşamöyküsü

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder