Neden Korku Filmlerini Severiz?
Ulaş Başar Gezgin
Neden korku filmlerini
severiz? Time Dergisi’nde yayınlanan bir makale, bu soruya odaklanıyor. Soruyu
yanıtlamanın çeşitli yolları var elbette. Öncelikle, buradaki ‘biz’ kim?
Buradaki ‘biz’, gençler. Gençlerin korku filmlerini daha çok sevdikleri; orta
yaş ve üstünde ise korku filmi sevgisinin yaşla birlikte azaldığı biliniyor. Bu
azalmayla ilgili ileri sürülen görüşler şöyle: İnsan beyni, genç yaşlarda, yeni
uyaranlarla gerilmeye gereksinim duyuyor; yaşla birlikte, gerçek yaşamda insanı
gerecek olaylar da arttığından, korku filmi sevgisi azalıyor. Yani neymiş?
Yetişkinlerin yaşamı, boşanmalar, işsizlikler, işte yaşanan baskılar, kazalar
ve daha birçok sorun dolayısıyla korku filmi gibiymiş. Yaşam kabus gibi olunca,
böyle korku filmleri izlemeye gerek kalmıyor. Bir başka görüşe göre, genç
yaşlarda, korku filmleri, gençlerin, yaşamda, beklenmedik durumlarda varkalma
stratejileri geliştirebilmeleri için bir eğitim aracı niteliği taşıyor. Bu tür
filmler, gençlerin, ileride, yaşamlarında karşılaşacakları kabus dolu olaylar
için bir hazırlık olarak değerlendiriliyor. Bir başka yaklaşım, işin içine
kadın-erkek normlarını sokuyor. Buna göre, kız-erkek çiftlerinin korku
filmlerini sinemada izleyişlerinde, ataerkil toplumun rol dağılımı devreye
giriyor: Kızlar, ne kadar korkarlarsa ve erkekler, ne kadar onları yatıştırmaya
çalışırlarsa, film, o kadar başarılı oluyor.
Gelgelelim, her film de, çok
korkutamıyor. Çok korkutamıyor çünkü birçok filmde benzer örüntüler
kullanılıyor. Yine Time Dergisi, ‘Bir Korku Filminde Sağ Kalmak için 10 Yol’
başlığıyla, bu benzer örüntüleri açığa çıkarıyor. Bu 10 yol, şöyle:
- “Sağa sola bakınmayın ve
“Az sonra geleceğim” demeyin.” (Böyle deyip arkadaş ortamından ayrılanlardan
bir daha haber alınamıyor.)
- “Arkana bak çünkü o hep
arkanda.” (Birçok korku filminde, kahramanımız, yaratıktan ya da katilden kaçar
ya da onu arar; ama ondan bir türlü kaçamaz ya da onu bir türlü bulamaz çünkü
yaratık/katil onu hemen arkasından izlemektedir.)
- “Bir korku filminin
içindeyken sakın korku filmi izlemeyin.” (Kimi korku filmlerinin içinde korku
filmi izleyen arkadaşların başına olmadık olaylar gelir. Bu arada, bu önerinin
yaşama uyarlanması, korku filmi sevgisi ile yaş ilişkisine dokunuyor: Yaşamınız
bir korku filmi gibiyse, korku filmi izlemenize gerek yok. Zaten yaşı
ilerleyenler de böyle yapıyor.)
- “Arabanızın çalıştığına
emin olun.” (Birçok korku filminde, kahramanımız, yaratıktan/katilden
kaçacaktır, arabaya biner ve araba bir türlü çalışmaz.)
- “Sakın arkadaşlarınızdan
ayrılmayın.” (Korku filmlerinde, sürüden ayrılanı kurt kapıyor.)
- “Ev, hayaletliyse sakın
orada durmayın.” (Bu öneri doğru da, kahramanlarımız, o evden çıksa, film biter
ya da evin çevresinde gerilimli anlar devam etmek durumundadır.)
- “Rahat ayakkabılar giyin.”
(Çeşitli korku filmlerinde, kadın kahramanımız, topuklu ayakkabı giydiği için
iyi koşamaz. Sürekli düşer. Bu nedenle, yaratığa/katile yakalanır. Acı son.)
- “Lise partilerinden
kaçının.” (Kimi korku filmlerinde, olaylar, lise partileri çevresinde gelişir.)
- “Her zaman, size saldıranın
hâlâ hayatta olduğunu varsayın.” (Birçok filmde, kötü kişi, sonlara doğru can
çekişir; öldü sanılır; ama birden dirilir.)
- “Hep üstü giyinik olun.”
(Bir diğer korku filmi klasiği, üstü giyinik olmayanın izlenip öldürülmesi.)
Buraya, başka korku filmi
kalıpları da eklenebilir. Dreadcentral ağsayfası, bunların bir dökümünü
sunuyor. Buradan birkaçını cımbızlayalım:
- “Anne-babalar bizi
anlamıyor”: Kimi korku filmlerinde, evin çocuklarının başına olmadık olaylar
gelir ama anne-babalar ya umursamaz ya da inanmaz. Bu tür filmler, zaten, ta
baştan, hedef izleyici olarak ergenleri seçmiş durumda.
- “Çılgın bilimci”: Bir korku
filminde bir yaratık varsa; bilimci, onun mutlaka canlı olarak ele
geçirilmesini ister, çünkü onun üstünde araştırma yapacaktır.
- “- Bu ses neydi? – Rüzgarın
sesi olmalı”: Ne zaman “rüzgarın sesi olmalı” dense, katilin/yaratığın sesidir
bu.
- “Çatlak adamın sözünü
dinleyin”: Ortamda çatlak olarak kabul edilen adam, kamp yapılacak ya da genel
olarak kalınacak bir yerle ilgili olarak, “oraya gitmeyin, orası tehlikeli”
diyorsa, orada kesin arıza çıkacak demektir.
- “El fenerim çalışmıyor”:
Kahramanlarımızdan biri, el feneri taşıyorsa, bu fener birden bozulur. Ama
ortam tümüyle ışıksız kalamaz. Öyle olursa, izleyici, olayları göremez.
Bu kalıplar ne kadar
kullanılırsa kullanılsın, gençler, korku filmlerini sevmeye devam ediyor; korku
filmleri, gişe rekoru üstüne gişe rekoru kırıyor. Uzmanlara göre, onların,
hazır izleyicileri (gençler) var. Yaşlandıkça, aslında o korku filmlerinin,
çeşitlemeleriyle birlikte gerçek olabileceğini farkediyoruz; “zaten başımda bu
kadar dert var; korku filmini ne yapayım” diyoruz. İnsanı yaşlandıran,
korkularıysa; korku filmlerinden zevk almayı bıraktığınızda yaşlanmışsınız
demektir. Gerçek yaşamda yeterince korkmadıysanız, zaten yaşlanmamışsınız
demektir. Korkularınızın tadını çıkarın ya da korku filmlerinin...
Kaynak: Gezgin,
U. B. (2017). İletişim Psikolojisi, Sosyal Medya Çalışmaları ve Siyasal
İletişim [Psychology of Communication, Social Media Studies and Political
Communication].
İLETİŞİM
PSİKOLOJİSİ, SOSYAL MEDYA ÇALIŞMALARI VE SİYASAL İLETİŞİM
Prof.Dr. Ulaş
Başar Gezgin
İletişim
Psikolojisi
1. Neden Korku
Filmlerini Severiz?
2. Dizi Filmlerin
Psikolojisi
3. İnternet ve
Psikoloji.
4. İnternet
Bağımlılığı Tartışmaları.
5. Dijital
Oyunlar ve Psikoloji.
6. Psikolojik
Açıdan Bilgisayar Korsanlığı.
Sosyal
Medya Çalışmaları
7. Facebook’u
Neden Kullanıyoruz?
8. Facebook’un
ve Tutuculuğun Psikolojisi.
9. Eleştirel
Sosyal Medya Okuryazarlığı Ve Eleştirisi.
10. Sosyal
Medya ve Ayaklanmalar.
11. Castells,
Ağ Toplumu ve Ayaklanmalar.
Siyasal
İletişim
12. Seçimlerde
Kullanılan 10 Taktik.
13. AKP’nin
İletişim Stratejisi Üzerine.
14. 2002’den
2014’e RTÜK: İşlev Bozukluğundan İşlevsizliğe
15.
Muhalefetin Lidersizliği ve Büyükşehir Adaylığı.
16. Telesur:
Amerikancı Televizyonculuğun İsrafil Sûru mu?
17. Referandum
İçin Nasıl Bir Kampanya?: Saptamalar ve Öneriler.
|
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder