Yazma Sanatı (Wen Fu)[1]
Önsöz
Sürekli, yetenekli yazın insanlarının yapıtlarını çalıştım ve kafalarındakini az buçuk da olsa kavradığımı düşündüm kendi kendime. Sözcükleri işe koşma ve deyişler oluşturma yolları, aslında, sonsuzcasına çeşitli. Ama aynı biçimde, güzelliğin ve yetkinliğin çeşitli dereceleriyle, ortalama ve zayıf olan, birbirlerinden ayırt edilebilirler. Kendim de yapıtlar vererek, bu ateşten gömleğin ayırdına iyice vardım. Anlamın, gözlenen nesneyi tam anlamıyla karşılayamamasından ileri gelen pişmanlık hep vardı. Gerçek şu ki; bilmek, yapmak kadar zor değil.
Yazın üzerine olan bu denemeyi, bu nedenle, eski zamanların yazıncılarının görkemli başarılarını anlatmak ve yazıdaki başarı ve başarısızlığın nedenleri üstüne yorum yapmak için kaleme aldım. Bir baltayla odun keserek balta sapı yaparken, örnek, yanıbaşımızdadır. Ama yaratım sürecinde, değişen durumlara ve itkilere ayak uydurabilme işi, sözcüklerin zar zor anlatabildiği bir şey. Aşağıdakiler, sözcüklerle dile getirilebileceklerdir yalnızca.
1. Güdü
Dimdik durarak ayakta, herşeyin merkezinde, enginliğine bakar şair tüm evrenin
ve kadim başyapıtlar coşturur ruhunu, onlardan beslenir.
Dört mevsim mezhebincedir geçtikçe mevsimler, geçip giden yaşam için ağıdı;
sayısız düşünceler esinler onda, büyüyenlerin binbir türlüsüne ilgisi.
Kedere batar yüreği, güzün katılığıyla düşen yapraklar gibi; narin her bir sürgünse, neşe kaynağı, tatlı baharda.
Yandaşlık bulur, kırağıda, yüreği, buza kesmiş arılık olduğunda; ya da daha da daha da ötede, en yüksek bulutlarda mesken tutar zihni.
özüdür şarkısının, dünyanın en erdemlilerinin parıldayan, yüce gönüllü işleri ve geçmişin en ermiş iyiliklerinin verdiği saf koku. Uğrak yeridir onun, çiçek çiçek ormanı yazının ve klasikler hazinesi; tadına varmaz orada, güzelliğin biçiminin ve maddesinin yetkinleşmesinden başkaca birşeyin.
Böyle kıpır kıpır, yayar kağıdını ve hazır tutar dividini
Yazarak dışa vurabilecekleri için.
2. Yazmadan Önce
Dalınç
Asılı duruyor tüm dış görüntüler ve ses
Başlangıçta,
Yürüyor el yordamıyla anca', süreğen düşünce, kendi kendine, zamanda, uzamda;
Sonra, ruh, tüm hızıyla dört nala, sekiz sınırına varıyor evrenin ve aşılmadık yeni
yücelere süzülecek, kendinde yüzen zihin, hep.
Başarıya ulaştığında arayış, bütün bütün aydınlığa dönüşecek, başta, bir ışık zerresinden başka birşey olmayan duyuş, adım adım,
böylece tutuştuğunda tüm nesneler, akkor olacaklar, yansırmışçasına ışıkları, birbirlerine.
Süzülüyor bir damla, bir damla daha, taptaze, söz denizinden, dolduğu zaman zihnin zamanı, Altı Sanat'ın kokusunu yayan öz olarak.
şenlik duygusu doluyor içine insanın, göksel sularca dingince taşınan bir yüzücüymüşçesine ve bir dalgıç olarak, gizli bir dünyaya dalan, yitip gidiyor, sualtı akımlarında.
Ve binbir güçlükle aranan deyişler, kaçamakçı şimdiye dek, saklı, serseri balıklar gibi, okyanusun dibinden, çıkıverecekler kancasında oltanın;
Ve kuşlar gibi hızlı kanatlı mecazlar, indiriliyor büklüm-bulutlardan, avcının yayıyla.
İşte böyle toplamış bulundu şair, divitini bekleyeni, yüz kuşaktır, yaratarak bir müzik ki beklemiş duyulmadıkçasına bin yıl.
Kendi seher görkemleriyle duruversin kemale ermiş bahçe çiçekleri kadimlerin; yaşam üflemek olacak, henüz açmamış yaşlı tomurcuklara, bütün çabası.
Sonsuzluğu görüyor tek bir göz kırpışta,
Ve tüm dünyayı görüyor bir tek bakışta.
Asılı duruyor tüm dış görüntüler ve ses
Başlangıçta,
Yürüyor el yordamıyla anca', süreğen düşünce, kendi kendine, zamanda, uzamda;
Sonra, ruh, tüm hızıyla dört nala, sekiz sınırına varıyor evrenin ve aşılmadık yeni
yücelere süzülecek, kendinde yüzen zihin, hep.
Başarıya ulaştığında arayış, bütün bütün aydınlığa dönüşecek, başta, bir ışık zerresinden başka birşey olmayan duyuş, adım adım,
böylece tutuştuğunda tüm nesneler, akkor olacaklar, yansırmışçasına ışıkları, birbirlerine.
Süzülüyor bir damla, bir damla daha, taptaze, söz denizinden, dolduğu zaman zihnin zamanı, Altı Sanat'ın kokusunu yayan öz olarak.
şenlik duygusu doluyor içine insanın, göksel sularca dingince taşınan bir yüzücüymüşçesine ve bir dalgıç olarak, gizli bir dünyaya dalan, yitip gidiyor, sualtı akımlarında.
Ve binbir güçlükle aranan deyişler, kaçamakçı şimdiye dek, saklı, serseri balıklar gibi, okyanusun dibinden, çıkıverecekler kancasında oltanın;
Ve kuşlar gibi hızlı kanatlı mecazlar, indiriliyor büklüm-bulutlardan, avcının yayıyla.
İşte böyle toplamış bulundu şair, divitini bekleyeni, yüz kuşaktır, yaratarak bir müzik ki beklemiş duyulmadıkçasına bin yıl.
Kendi seher görkemleriyle duruversin kemale ermiş bahçe çiçekleri kadimlerin; yaşam üflemek olacak, henüz açmamış yaşlı tomurcuklara, bütün çabası.
Sonsuzluğu görüyor tek bir göz kırpışta,
Ve tüm dünyayı görüyor bir tek bakışta.
3. Çalışma
Süreci
Seçme düşünceler edinmek, ulamlarda yakından gözlemlerken şeyleri, ve deyişler seçmek mutlu bir düzene eşlik edecek,
ışığa getirecek, şair, görülebilen tüm nesneleri güneşin ya da ayın altında, çalacak, ses çıkarabilen ne varsa, sınamak için sesleşimlerini.
Eğildikçe bol süslü yeşiller veren kaba dallar yapıyor, ya da izini sürüyor pınarbaşının, bitimsiz dalgalarla.
Ya koyuluktan açıklığa çıkıyor
Ya da edinilmesi zor olana doğru kolay bir yol tutuyor.
Ama aydınlatırken bir kaplanı, sakat hayvan biçimleri aydınlanıyor ya da korkutuyor köpüklü dalgalarla altüst martıları, bir ejderha görüntüsüyle.
Akıp gidiyor en büyük kolaylıkla, düşünceleri, güvenli dokunuşlarla ve düz bir tartımla. Bırakmıyor yakasını dağlık engeller, kimi başka zamanlar.
Ama billurlaşmıyor düşünceler, kimsenin aklının ucundan geçmemiş olan, hiçbir ağızdan çıkmamış olan sözlere; ulaşmadıkça yürek, dingin saydamlığa.
Ete kemiğe bürünecek yeniden, yerle gök, arzulanan biçimde, o zaman; ve görünür olacak herşey, divitinin ucunda,
tüm kavurucu kaygılardan ve duraksamalardan sonra
doyan ve yaşlı bir dalgada sürüklenen divitinin.
Bir bireşimin, bir ağaç gövdesinin korunduğunda özü gerçekle, yardım eder biçem, dallanıp budaklanmasına yapraklı ve meyve vermesine.
Denk gelmekten geri durmamalı duyuş ve deyiş bir kez olsun, yeni bir ten giydirir duyarlı yüze her bir duygusal değişim, değil mi ki.
Kahkahaya kesiyor neşeyle şişen düşünce;
Bitimsiz iççekişlerle yankılanıyor sözcükler, dile getirildi mi keder,
Birdir kağıt üstünde, anlık bir parıltıyla ulaşılsa da yapıta, birdir en ince eleyip sık dokuyan divitin ürünü de olsa.
Seçme düşünceler edinmek, ulamlarda yakından gözlemlerken şeyleri, ve deyişler seçmek mutlu bir düzene eşlik edecek,
ışığa getirecek, şair, görülebilen tüm nesneleri güneşin ya da ayın altında, çalacak, ses çıkarabilen ne varsa, sınamak için sesleşimlerini.
Eğildikçe bol süslü yeşiller veren kaba dallar yapıyor, ya da izini sürüyor pınarbaşının, bitimsiz dalgalarla.
Ya koyuluktan açıklığa çıkıyor
Ya da edinilmesi zor olana doğru kolay bir yol tutuyor.
Ama aydınlatırken bir kaplanı, sakat hayvan biçimleri aydınlanıyor ya da korkutuyor köpüklü dalgalarla altüst martıları, bir ejderha görüntüsüyle.
Akıp gidiyor en büyük kolaylıkla, düşünceleri, güvenli dokunuşlarla ve düz bir tartımla. Bırakmıyor yakasını dağlık engeller, kimi başka zamanlar.
Ama billurlaşmıyor düşünceler, kimsenin aklının ucundan geçmemiş olan, hiçbir ağızdan çıkmamış olan sözlere; ulaşmadıkça yürek, dingin saydamlığa.
Ete kemiğe bürünecek yeniden, yerle gök, arzulanan biçimde, o zaman; ve görünür olacak herşey, divitinin ucunda,
tüm kavurucu kaygılardan ve duraksamalardan sonra
doyan ve yaşlı bir dalgada sürüklenen divitinin.
Bir bireşimin, bir ağaç gövdesinin korunduğunda özü gerçekle, yardım eder biçem, dallanıp budaklanmasına yapraklı ve meyve vermesine.
Denk gelmekten geri durmamalı duyuş ve deyiş bir kez olsun, yeni bir ten giydirir duyarlı yüze her bir duygusal değişim, değil mi ki.
Kahkahaya kesiyor neşeyle şişen düşünce;
Bitimsiz iççekişlerle yankılanıyor sözcükler, dile getirildi mi keder,
Birdir kağıt üstünde, anlık bir parıltıyla ulaşılsa da yapıta, birdir en ince eleyip sık dokuyan divitin ürünü de olsa.
4. Yazmanın
Verdiği Haz
Hazdır yazmanın ta kendisi,
Korkuyla baktılar ona yine de, azizler ve bilgeler uzun süre.
çünkü bir boşluktan yaratılmış bir şey
Derin sessizlikte tınlayan ses.
sonsuz olan saklı, bir sayfacık kağıtta,
ve üç santimlik kalpten çıkma, bitimsiz bir manzara.
Genişleştikçe sözcükler, kışkırtıcı oluyorlar tümden,
Daha derine inecek, daha da izlenen düşünce,
Yayana dek, heryere dağılan kokuyu, tümden tüme tomurcuklu çiçekler,
ve parıltılı bir cangıla büyüyor, özleri yeni yürüyen narin dallar.
Işıldak kanatlar yayıyor parlak rüzgarlar, hızlı esintiler süzülüyor yeryüzünden ve bulutlar yükseliyor yazan divitlerden.
Hazdır yazmanın ta kendisi,
Korkuyla baktılar ona yine de, azizler ve bilgeler uzun süre.
çünkü bir boşluktan yaratılmış bir şey
Derin sessizlikte tınlayan ses.
sonsuz olan saklı, bir sayfacık kağıtta,
ve üç santimlik kalpten çıkma, bitimsiz bir manzara.
Genişleştikçe sözcükler, kışkırtıcı oluyorlar tümden,
Daha derine inecek, daha da izlenen düşünce,
Yayana dek, heryere dağılan kokuyu, tümden tüme tomurcuklu çiçekler,
ve parıltılı bir cangıla büyüyor, özleri yeni yürüyen narin dallar.
Işıldak kanatlar yayıyor parlak rüzgarlar, hızlı esintiler süzülüyor yeryüzünden ve bulutlar yükseliyor yazan divitlerden.
5. Biçim Üstüne
Binbir türlü şekilde ayrılıyor biçimleri şeylerin,
Ortak bir ölçü yok onlar için.
itilip kakılıyorlar karman çorman olmuşça dur durak bilmez bir akıntıda,
Meydan okuyorlar yaşayan biçimler, tüm taklitlerine.
Kısmi hizmet veriyorlar anca', içrek kısıtlarıyla sözcükler. Armoni veriyor anlam ve bütünlüyor onları.
Mekik dokumada zihni şairin, özle boşluk arasında.
Yetkinleştirmeye çalışıyor her bir ayrıntısında, kaba ve ince kabartmaların, öyle
ki numunelik olacak, biçim, taklit edilen tüm şekiller ve özellikler için; sallamasa da pergelin ve cetvelin isterlerini.
Takdir edilebilir zengin süsler, mest etmek için gözü,
gerçekmiş gibi görünür kalbe böylece.
Tükenebilir sözcükler zamanla, ama anlamları gömülene dek değil. Yalnızca sonsuzun diyarında ulaşır amacına, uzun erimli bir düşünce.
En zarif kumaştan dokunmuş ince örümcek ağıdır lirik ki saf duygudan doğmuştur;
Ete kemiğe bürünür canlılık, amacına bağlı olan sergileyici denemede;
Foya ne ise gerçeğe öyledir, hoşsözler de, anıtsal yazıtlarda;
Uzun uzadıya anlatır ağıt inceden, kalbin en derinindeki dinmek bilmez kederi.
Düz akışıdır yaşam dolu kalıpların, bellek yazısı, az ve öz ama gebe;
Saydam bir güçtür tümden, nükteli kısa şiirin kesik kesik derece derece inişi.
Büyük biçemin bütün bütün bırakılmasının keyfindeyken övgü,
Doruğuna varmalı pekinliğin ve açıklığın, sergileyici deneme.
Saraylı dinleyicilerinin soyluluğuna yaraşır olmalı anı yazısı, dengeli ve ışıltılı,
ikna etmeli hoşsöz, tutuşturan sözler ve kurnaz mesellerle.
Titizdir bu sınıflandırmalar,
Yoldan çıkmadıkça serserice, ipini koparmış tutku ve düşünce. Atasözü: En uygun biçimde dile getirilsin doğruluk ve kanmasın hiç kimse, laf kalabalığına.
Binbir türlü şekilde ayrılıyor biçimleri şeylerin,
Ortak bir ölçü yok onlar için.
itilip kakılıyorlar karman çorman olmuşça dur durak bilmez bir akıntıda,
Meydan okuyorlar yaşayan biçimler, tüm taklitlerine.
Kısmi hizmet veriyorlar anca', içrek kısıtlarıyla sözcükler. Armoni veriyor anlam ve bütünlüyor onları.
Mekik dokumada zihni şairin, özle boşluk arasında.
Yetkinleştirmeye çalışıyor her bir ayrıntısında, kaba ve ince kabartmaların, öyle
ki numunelik olacak, biçim, taklit edilen tüm şekiller ve özellikler için; sallamasa da pergelin ve cetvelin isterlerini.
Takdir edilebilir zengin süsler, mest etmek için gözü,
gerçekmiş gibi görünür kalbe böylece.
Tükenebilir sözcükler zamanla, ama anlamları gömülene dek değil. Yalnızca sonsuzun diyarında ulaşır amacına, uzun erimli bir düşünce.
En zarif kumaştan dokunmuş ince örümcek ağıdır lirik ki saf duygudan doğmuştur;
Ete kemiğe bürünür canlılık, amacına bağlı olan sergileyici denemede;
Foya ne ise gerçeğe öyledir, hoşsözler de, anıtsal yazıtlarda;
Uzun uzadıya anlatır ağıt inceden, kalbin en derinindeki dinmek bilmez kederi.
Düz akışıdır yaşam dolu kalıpların, bellek yazısı, az ve öz ama gebe;
Saydam bir güçtür tümden, nükteli kısa şiirin kesik kesik derece derece inişi.
Büyük biçemin bütün bütün bırakılmasının keyfindeyken övgü,
Doruğuna varmalı pekinliğin ve açıklığın, sergileyici deneme.
Saraylı dinleyicilerinin soyluluğuna yaraşır olmalı anı yazısı, dengeli ve ışıltılı,
ikna etmeli hoşsöz, tutuşturan sözler ve kurnaz mesellerle.
Titizdir bu sınıflandırmalar,
Yoldan çıkmadıkça serserice, ipini koparmış tutku ve düşünce. Atasözü: En uygun biçimde dile getirilsin doğruluk ve kanmasın hiç kimse, laf kalabalığına.
6. Bir Bireşimin
Yapılışı
Canlı el-kol hareketlerinin ete kemiğe bürünmesiyle ortaya çıkar bir bireşim. Ete kemiğe bürünmesidir bitimsiz bir değişimin.
Zarif olanın kavranmasına dayanır erişmek için anlama,
Güzelliğe en iyi biçimde hizmet etsinler diye işe koşulur, böyle sözcükler öte yandan.
Birbirlerine güç veren beş renk gibidir
Seslerin ve demlerin etkileşimi:
Yaşayıp gitseler de ve yitip gitseler de hiç bir kurala uymaksızın,
Ve izin vermese de dolambaçlı, girintili çıkıntılı yolları özgürlüğe,
Değişimin ve düzenin gizine hakim olursa bir şair yine de,
Bulur mecralarını onlara akıntıları yönlendirir gibi, bir pınar elde etmek için; ama yöneltti mi bir kez, dikkatsiz düşkünlüğe, yanlış bir hamle, karmaşaya düşer son ve başlangıç, karışır göksel mavi ve yer sarısı,
Kargaşa yaratır donuk çamur ve süprüntü. Düşer tüm ışıklar.
Harap olur bir bireşim
Kuşatmaya kalkarsa öncüllerini sonraki bir parça,
Göz koyarsa, kendisinden sonra gelecek olanlara ya da.
Eşlikçilerinden koparılmalıdır sözcükler, kazansınlar diye erdemlerini yeniden, berbatça dile getirilmiş, hoşnutluk verici ama beş para etmez sözcükler.
Değil mi ki tartıyla kantarla ölçülür sanat ve değer, ayrı değillerdir bir saç genişliğinden fazlaca, başarı ve başarısızlık.
En pekin dengede yapıldıktan sonra seçim,
Usta marangozun şeridini de tutturmalı.
Bol bir doğruluğu içerebilir israfçı deyişler,
Ama beceremez yönlendirmeyi ve sürmeyi anlamı evine.
Dışarıda bırakacak, ikiliği, bütünlükle dile getirilen,
Ve kesilmemeli, sürdürülmeye değer olan.
Hayati bir noktada sarfedilen küçücük bir söz,
Topaç gibi döndürebilir tüm bölümleri, bütünleştirebilir.
Ne kadar hoş bir biçimde dile getirilirse getirilsin tüm sözcükler,
Böyle bir topaç lazımdır adam etmek için sözcükleri.
En az tutarla ulaşılır en çoğuna,
Yeterli olduğunda cevher, su götürmez bir biçimde.
Kendilerini en zarif kumaştan dokurlar kimi zaman, esinlenmiş düşünceler ve tazelenirler gün geçtikçe ve büyüdükçe daha da çekici, en nefis nakışların renkleriyle ışıltılı ve ahenkli, bin tane telin keskin musikisi ile.
Ama öyle yetkinleştirilmeli ki hüner ürünü taklit parçası
kadim gelenekte kalmalı, eşsiz olmalı öte yandan.
Kalbimden geliyorsa da tüm temel tüm harç, korku içinde olmalıyım, herkes aynı biçimde dönmedikçe gözümün önünde. Tehdit altındaysa onur ve dürüstlük,
Razıyım vermeye, en kıymetli taşlarımı.
Ya da bir yalnız gezegen gibi patlayıp tomurcuklanabilir kendi kendine yaşamla, düşünce; öyle bireysel ki, yok eşi benzeri bu dünya üzerinde, bir serapımsı olana dek, biçimden sonsuza dek kaçak ya da hortlak sesi ki yankılayamaz duyulabilir hiç bir ses, tüm bağlamlardan yalıtılmış bir varlık, hiç bir ortak sözcüğün dile getiremediği.
ümitsiz bir aşık gibi duyumsar kendini yürek o zaman, perişanlığa mahkum, kaçamakçı, elle tutulmaz bir anlamla hortlamış yine de, ama sarsılamazcasına asla.
Kayalarda gizli yeşim gibi olsun o zaman, belli belirsiz görülen bir dağ, ışıltıda ya da sudaki bir inci ki parıldar bütün bir nehir nurla.
çiçeklenmeye bırakıldıklarında, dikenli çalılar bile,
Pay alacaklar güzellikten, zengin düzensizlikleri ile.
En yüksek gerilimle karışmış alçakgönüllü ahenkte de buluyorum kaynağını güzelliğin.
Canlı el-kol hareketlerinin ete kemiğe bürünmesiyle ortaya çıkar bir bireşim. Ete kemiğe bürünmesidir bitimsiz bir değişimin.
Zarif olanın kavranmasına dayanır erişmek için anlama,
Güzelliğe en iyi biçimde hizmet etsinler diye işe koşulur, böyle sözcükler öte yandan.
Birbirlerine güç veren beş renk gibidir
Seslerin ve demlerin etkileşimi:
Yaşayıp gitseler de ve yitip gitseler de hiç bir kurala uymaksızın,
Ve izin vermese de dolambaçlı, girintili çıkıntılı yolları özgürlüğe,
Değişimin ve düzenin gizine hakim olursa bir şair yine de,
Bulur mecralarını onlara akıntıları yönlendirir gibi, bir pınar elde etmek için; ama yöneltti mi bir kez, dikkatsiz düşkünlüğe, yanlış bir hamle, karmaşaya düşer son ve başlangıç, karışır göksel mavi ve yer sarısı,
Kargaşa yaratır donuk çamur ve süprüntü. Düşer tüm ışıklar.
Harap olur bir bireşim
Kuşatmaya kalkarsa öncüllerini sonraki bir parça,
Göz koyarsa, kendisinden sonra gelecek olanlara ya da.
Eşlikçilerinden koparılmalıdır sözcükler, kazansınlar diye erdemlerini yeniden, berbatça dile getirilmiş, hoşnutluk verici ama beş para etmez sözcükler.
Değil mi ki tartıyla kantarla ölçülür sanat ve değer, ayrı değillerdir bir saç genişliğinden fazlaca, başarı ve başarısızlık.
En pekin dengede yapıldıktan sonra seçim,
Usta marangozun şeridini de tutturmalı.
Bol bir doğruluğu içerebilir israfçı deyişler,
Ama beceremez yönlendirmeyi ve sürmeyi anlamı evine.
Dışarıda bırakacak, ikiliği, bütünlükle dile getirilen,
Ve kesilmemeli, sürdürülmeye değer olan.
Hayati bir noktada sarfedilen küçücük bir söz,
Topaç gibi döndürebilir tüm bölümleri, bütünleştirebilir.
Ne kadar hoş bir biçimde dile getirilirse getirilsin tüm sözcükler,
Böyle bir topaç lazımdır adam etmek için sözcükleri.
En az tutarla ulaşılır en çoğuna,
Yeterli olduğunda cevher, su götürmez bir biçimde.
Kendilerini en zarif kumaştan dokurlar kimi zaman, esinlenmiş düşünceler ve tazelenirler gün geçtikçe ve büyüdükçe daha da çekici, en nefis nakışların renkleriyle ışıltılı ve ahenkli, bin tane telin keskin musikisi ile.
Ama öyle yetkinleştirilmeli ki hüner ürünü taklit parçası
kadim gelenekte kalmalı, eşsiz olmalı öte yandan.
Kalbimden geliyorsa da tüm temel tüm harç, korku içinde olmalıyım, herkes aynı biçimde dönmedikçe gözümün önünde. Tehdit altındaysa onur ve dürüstlük,
Razıyım vermeye, en kıymetli taşlarımı.
Ya da bir yalnız gezegen gibi patlayıp tomurcuklanabilir kendi kendine yaşamla, düşünce; öyle bireysel ki, yok eşi benzeri bu dünya üzerinde, bir serapımsı olana dek, biçimden sonsuza dek kaçak ya da hortlak sesi ki yankılayamaz duyulabilir hiç bir ses, tüm bağlamlardan yalıtılmış bir varlık, hiç bir ortak sözcüğün dile getiremediği.
ümitsiz bir aşık gibi duyumsar kendini yürek o zaman, perişanlığa mahkum, kaçamakçı, elle tutulmaz bir anlamla hortlamış yine de, ama sarsılamazcasına asla.
Kayalarda gizli yeşim gibi olsun o zaman, belli belirsiz görülen bir dağ, ışıltıda ya da sudaki bir inci ki parıldar bütün bir nehir nurla.
çiçeklenmeye bırakıldıklarında, dikenli çalılar bile,
Pay alacaklar güzellikten, zengin düzensizlikleri ile.
En yüksek gerilimle karışmış alçakgönüllü ahenkte de buluyorum kaynağını güzelliğin.
7. Beş Kusur
(Musiki)
Topallar ve kısa düşer dize, tek bir düşünce katarı ise, engeldir gelenekler yokluğu, görüntüsüne.
çevresindeki dünyanın kendisine karşı dilsiz olduğu yaslı bir insan gibidir o zaman, yukar'daki gök, ulaşılmaz, boş ve engin:
Tek başına koparılmış bir tel, sesleşimsiz, yitip gider ince havada sesi.
(Ahenk)
Ya da bir bireşim öyle sakat bırakılmış ki, ruhsuz demlerle
Hafiften parıldayabilir sözcükleri ama varamaz görkeme.
Birbirine karışıyor iyiyle kötü,
Ve boğuluyor nitelikler, lekeler ile:
Aceleci notalar üflüyormuş gibi sanki flütler salonda rastgele,
Sesleşimli ama ahenk dışı, dem dışına atıyor ilahiyi yalnızca.
(Duygu)
Ya da varmak için eşsiz bir şeye, doğruluk pahasına,
öyle bir eğiliyor ki koyu ve beş para etmez olanı ararken şair
Gerçek duygudan yoksun sözleri,
Düşüveriyor evsiz, yeri yoktur dönecek:
Lut gibidir kötü ayar ve sert basılan, tellerine, hızlı parmaklarla; ahenginde çalınsa da ezgi, kıpırdatamaz azıcık olsun bizi.
(Kısıt)
Ya da öyle bir eşseslilik çevresinde döner ki bir yapıt,
çalar ve yapışır, büyüleyici renklerle.
Hoş eder böylece gözü ve ünlü olur,
Kötü bölümleri yüceltilirken.
Alışıldık ahenk benzerliklerine dikkat,
Duygusal olsalar da bunlar, bir tehdittir zarifliğe.
(Arıtım)
Ya da öyle işlenmiştir ki yalınlık; soyunmuştur
giysilerinden ve süslerinden, bir şölen olur, alışıldık soslu çeşnisiz.
Tıngırdayan bir işlenmiş ipek teli konseri, çok demli olmaksızın, titrese de bitimsiz yankılanmalarla,
işe yaramaz, tüm inceliğine karşın.
(Musiki)
Topallar ve kısa düşer dize, tek bir düşünce katarı ise, engeldir gelenekler yokluğu, görüntüsüne.
çevresindeki dünyanın kendisine karşı dilsiz olduğu yaslı bir insan gibidir o zaman, yukar'daki gök, ulaşılmaz, boş ve engin:
Tek başına koparılmış bir tel, sesleşimsiz, yitip gider ince havada sesi.
(Ahenk)
Ya da bir bireşim öyle sakat bırakılmış ki, ruhsuz demlerle
Hafiften parıldayabilir sözcükleri ama varamaz görkeme.
Birbirine karışıyor iyiyle kötü,
Ve boğuluyor nitelikler, lekeler ile:
Aceleci notalar üflüyormuş gibi sanki flütler salonda rastgele,
Sesleşimli ama ahenk dışı, dem dışına atıyor ilahiyi yalnızca.
(Duygu)
Ya da varmak için eşsiz bir şeye, doğruluk pahasına,
öyle bir eğiliyor ki koyu ve beş para etmez olanı ararken şair
Gerçek duygudan yoksun sözleri,
Düşüveriyor evsiz, yeri yoktur dönecek:
Lut gibidir kötü ayar ve sert basılan, tellerine, hızlı parmaklarla; ahenginde çalınsa da ezgi, kıpırdatamaz azıcık olsun bizi.
(Kısıt)
Ya da öyle bir eşseslilik çevresinde döner ki bir yapıt,
çalar ve yapışır, büyüleyici renklerle.
Hoş eder böylece gözü ve ünlü olur,
Kötü bölümleri yüceltilirken.
Alışıldık ahenk benzerliklerine dikkat,
Duygusal olsalar da bunlar, bir tehdittir zarifliğe.
(Arıtım)
Ya da öyle işlenmiştir ki yalınlık; soyunmuştur
giysilerinden ve süslerinden, bir şölen olur, alışıldık soslu çeşnisiz.
Tıngırdayan bir işlenmiş ipek teli konseri, çok demli olmaksızın, titrese de bitimsiz yankılanmalarla,
işe yaramaz, tüm inceliğine karşın.
8. Sanatçılık
Sırrı
Bolluğu ve azlığı biçemin,
Ve biçimin çeşitli özellikleri,
Değişiyor uygunluk yasalarına göre,
Ki karışıklığı, çok zarif bir duygu üstünde döner durur:
Zeki meseller ortaya çıkarır inceliksiz dil, bir kez kavrandı mı,
Nükteli kısa şiire döner hafif sözel dokunuşlarla, herkesçe bilinen bir gerçek,
Ne kadar eskiyse örnek, o kadar tazedir taklit,
Ne kadar donuksa başlangıç, o kadar parıldaktır son aydınlanma.
Bu yüce sanatlılığın ilk görüşte belirgin olup olmaması
Ya da ancak çetin bir kafa emeğinden sonra anlaşılması,
Herbir dönüşü bir tartımla taşınan raksçınınki gibidir,
Ya da herbir notası, telin tıngırdamasına karşılık gelen şarkıcının sesi gibi,
Usta dingilci Pien'in bile söze dökemediği bir güçle yönlendirilen;
Bundandır ki düz konuşmanın ötesindedir gizi.
Bolluğu ve azlığı biçemin,
Ve biçimin çeşitli özellikleri,
Değişiyor uygunluk yasalarına göre,
Ki karışıklığı, çok zarif bir duygu üstünde döner durur:
Zeki meseller ortaya çıkarır inceliksiz dil, bir kez kavrandı mı,
Nükteli kısa şiire döner hafif sözel dokunuşlarla, herkesçe bilinen bir gerçek,
Ne kadar eskiyse örnek, o kadar tazedir taklit,
Ne kadar donuksa başlangıç, o kadar parıldaktır son aydınlanma.
Bu yüce sanatlılığın ilk görüşte belirgin olup olmaması
Ya da ancak çetin bir kafa emeğinden sonra anlaşılması,
Herbir dönüşü bir tartımla taşınan raksçınınki gibidir,
Ya da herbir notası, telin tıngırdamasına karşılık gelen şarkıcının sesi gibi,
Usta dingilci Pien'in bile söze dökemediği bir güçle yönlendirilen;
Bundandır ki düz konuşmanın ötesindedir gizi.
9. Yazın'ın ve
Disiplinin Kaynağı
Yazınsal disipline ve genelgeçer dilbilgisi yasasına
Adıyorum kendimi sofucasına.
çoğunu gördüm günümüzde moda olan hastalıkların, onun ışığında
Ve kavradım geçmiş ustaların değerini,
Dalga geçse de eğitimsiz gözler, bir ustanın zarif zihninden işlenmiş gerçek sanatla.
Mercan taşları ve yeşim mücevher öte yandan, çok nadirler kökenlerine bakılırsa, ama sıradanlar Orta Ova'nın yabanıl fasulyeleri gibi, ki herkes toplayabilir onları:
Sonsuzcasına üretken boşluğun körüklerinden gelen hava gibidir şiirin kaynağı işte böyle, ve çiftleşecek, sonsuza dek, yerle ve gökle.
Ama ne kadar geniş ve her yerde birden olursa olsun,
Ne kadarına biçim verebilir parmaklarım ki benim?
Düşüm kırık, hep boş çıkıveriyor tuttuğum kova,
Boğazımı sıkıyor benim, Büyük Sözgüzelliği'ne ulaşmanın zorluğu düşüncesi.
Bundandır, yaşasın eğri büğrü dizeler, cüce dizeler,
Ve baştan savma notalar çalıyor keman, yavan bir parça.
Vicdan azabıyla bitiriyorum yazdıklarımı çoğunlukla;
Ne zaman şenlendi ki gönlüm, hoşnutlukla.
çanak çömlek olmasından korktum yapıtımın, tozla boğulmuş ve sarsak, yeşim zillerin şıngırtısıyla dalga geçilen kabaca.
Yazınsal disipline ve genelgeçer dilbilgisi yasasına
Adıyorum kendimi sofucasına.
çoğunu gördüm günümüzde moda olan hastalıkların, onun ışığında
Ve kavradım geçmiş ustaların değerini,
Dalga geçse de eğitimsiz gözler, bir ustanın zarif zihninden işlenmiş gerçek sanatla.
Mercan taşları ve yeşim mücevher öte yandan, çok nadirler kökenlerine bakılırsa, ama sıradanlar Orta Ova'nın yabanıl fasulyeleri gibi, ki herkes toplayabilir onları:
Sonsuzcasına üretken boşluğun körüklerinden gelen hava gibidir şiirin kaynağı işte böyle, ve çiftleşecek, sonsuza dek, yerle ve gökle.
Ama ne kadar geniş ve her yerde birden olursa olsun,
Ne kadarına biçim verebilir parmaklarım ki benim?
Düşüm kırık, hep boş çıkıveriyor tuttuğum kova,
Boğazımı sıkıyor benim, Büyük Sözgüzelliği'ne ulaşmanın zorluğu düşüncesi.
Bundandır, yaşasın eğri büğrü dizeler, cüce dizeler,
Ve baştan savma notalar çalıyor keman, yavan bir parça.
Vicdan azabıyla bitiriyorum yazdıklarımı çoğunlukla;
Ne zaman şenlendi ki gönlüm, hoşnutlukla.
çanak çömlek olmasından korktum yapıtımın, tozla boğulmuş ve sarsak, yeşim zillerin şıngırtısıyla dalga geçilen kabaca.
10. Yıldırı
Zihin ve maddenin mükemmel bir birlikteliğe vardığı böyle anlar,
Ve şimdiye dek tümden sürgülü yörelere açılan geniş manzaralar,
gelecek karşı konulamaz bir güçle ve gidecek sonra; engelleyemez kimse, gidişlerini de.
Saklanarak, yitip giderler bir ışık parçası gibi;
Apaçık, gecenin bir yarısı yükselen sesler gibidirler.
Ve keskindir zihin, böyle kutsal anlayış anlarında, hangi kargaşa vardır ki düzleyemeyeceği, mucizeli düzende?
Süzülürken derinlerinden yüreğin, hızlı esintiler gibi, kanatlı düşünceler; akarlar dudakla diş arasından, taşan bir pınar gibi, dokunaklı sözler.
Hiç bir çiçeğin ya da hayvanın, savruk değildir parıltısı,
Yazarın divitinde yeniden yaratılacak kadar,
Göze değen en muhteşem gösteri de, kulağı şenlendiren en yüce müzik notaları da aynen böyle.
Zihin ve maddenin mükemmel bir birlikteliğe vardığı böyle anlar,
Ve şimdiye dek tümden sürgülü yörelere açılan geniş manzaralar,
gelecek karşı konulamaz bir güçle ve gidecek sonra; engelleyemez kimse, gidişlerini de.
Saklanarak, yitip giderler bir ışık parçası gibi;
Apaçık, gecenin bir yarısı yükselen sesler gibidirler.
Ve keskindir zihin, böyle kutsal anlayış anlarında, hangi kargaşa vardır ki düzleyemeyeceği, mucizeli düzende?
Süzülürken derinlerinden yüreğin, hızlı esintiler gibi, kanatlı düşünceler; akarlar dudakla diş arasından, taşan bir pınar gibi, dokunaklı sözler.
Hiç bir çiçeğin ya da hayvanın, savruk değildir parıltısı,
Yazarın divitinde yeniden yaratılacak kadar,
Göze değen en muhteşem gösteri de, kulağı şenlendiren en yüce müzik notaları da aynen böyle.
11. Esin Üzerine
Ama başka anlar vardır ki, altı duyu, karaya oturmuş gibi,
Yitip gitmiş görününce yürek ve ruh, durağan.
Kıpırtısız kalır, taşlaşmış bir kütük gibi, insan,
Kurur, tükenmiş bir nehir yatağıymışçasına.
İçine kapanır ruh, aranmak için saklı dolambaçta;
Bir yer bakar kendi içinde, iç ışığı depolayacağı.
Titrer görünür doğruluk, ürperten bir tül ardında, ama daha kaçamaklı,
Ve bükülür burulur düşünce, kösteklenmiş bir tekere sarılmış ipek gibi.
Bundandır ki, dağılıp gidebilir bütün yaşam gücü, acıklı bir başarısızlıkta;
Ama tuzaksız bir doruğa ulaşabilir dürtülerin özgür oyunu, yine de.
İçinde tutabilse de sırrı insan,
Gücünün dışındadır insanın, onu eğip bükmesi, herhalukarda.
Boş göğsüme koyuyorum elimi çoğu zaman,
Engeli kandırmakta umutsuzluğa kapılarak.
Ama başka anlar vardır ki, altı duyu, karaya oturmuş gibi,
Yitip gitmiş görününce yürek ve ruh, durağan.
Kıpırtısız kalır, taşlaşmış bir kütük gibi, insan,
Kurur, tükenmiş bir nehir yatağıymışçasına.
İçine kapanır ruh, aranmak için saklı dolambaçta;
Bir yer bakar kendi içinde, iç ışığı depolayacağı.
Titrer görünür doğruluk, ürperten bir tül ardında, ama daha kaçamaklı,
Ve bükülür burulur düşünce, kösteklenmiş bir tekere sarılmış ipek gibi.
Bundandır ki, dağılıp gidebilir bütün yaşam gücü, acıklı bir başarısızlıkta;
Ama tuzaksız bir doruğa ulaşabilir dürtülerin özgür oyunu, yine de.
İçinde tutabilse de sırrı insan,
Gücünün dışındadır insanın, onu eğip bükmesi, herhalukarda.
Boş göğsüme koyuyorum elimi çoğu zaman,
Engeli kandırmakta umutsuzluğa kapılarak.
12. Yazın'ın
Yararı
Yazın'ın yararı
Tüm doğruluğu yayışında yatar.
Genişletir ufku, sonsuz kılmak için uzamı,
ve binlerce yılı birleştiren bir köprü vazifesi görür.
Haritalar tüm yolları yolakları, gelecek kuşaklar için,
Ve ayna tutar değerli kadim örneklere; yeniden kurulsun diye, şimdi sallanan yapıları kadimin bilge krallarının, ve yeniden bulsun diye ifadesini, geçmiş zamanlardan beri rüzgarca taşınan tembihçi sesleri.
Uzak değil ona hiçbiryer, işler heryere,
Bir gerçek yoktur ki koca ağına dokunabilecek denli ince olsun.
İçe işler ve besler, pus gibi, yağmur gibi,
Ve bütün dönüşüm gücünü gösterir, tanrıların ve ruhların paylaştığı.
Erdemi kalıcı kılar ve ışıtır pirinç üzerinde, taş üzerinde. Sonsuz bir ezgi akışı yankılar, flütler ve telliler üstünde, hep taze.
SON
Kaynak: Gezgin,
U. B. (2017). Çifte Ejderhanın Diyarında: Çin ve Vietnam Üzerine – Cilt 1: Çin
- Prof.Dr.Ulaş Başar Gezgin
Çifte
Ejderhanın Diyarında: Çin ve Vietnam Üzerine
Cilt
1. Çin
Prof.Dr. Ulaş
Başar Gezgin
Çin
Tarihine ve Toplumuna Bakış
2500
Yıl Önceden Günümüzü Açıklayan Bir Asyalı: Tarihteki İlk ‘Strateji’ Kitabının
Yazarı Sun Tzu
Çin’in
Birlik ve Beraberliği.
Çin
Seddi’ndeki Görünmez Emek.
2
Okuma Parçası: Han Fei Usta’nın Görüşleri ve İki Tutamak.
Klasik Çin
Felsefesinde Rızanın ve Zorun İktidarı ile Liberalizm.
Nanjing Katliamı Anlatıları: Bir Yurtseverlik Testi
Çin’de
Komünizm Doğdu mu?
Eski Çin Yeni
Çin Algısı: İdeolojiden Pragmatizme
Çin-Sovyet
İlişkileri: Tarihten Bir Yaprak.
Uygurlar,
Kürtler, Özerklik ve Bağımsızlık.
Uygur/Çin
Sorunu Üzerine...
Tibet: Çin
İşgali Altında Yarım Yüzyıl.
Çin’de Halk
Bugün Savaşıyor
Çin’de
Yüksek Eğitimin Sorunları.
Çin
Ekonomisi
Çin Gündeminin
Ana Başlıkları
Çin’in
Hindistan’ın Önünde Olmasının 10 Nedeni.
Çin’de Teknik
İlerleme ve Yaratıcılık Üzerine.
Sıcak
Ülke Çin ve Sıcak Para Renminbi (Halkın Parası).
Çin Turizmi:
Kitle Turizminden Nitelikli Hizmetlere Doğru (mu?)
Çin’in Latin
Amerika Yatırımları: Çin’in Şişeden Çıkışı.
Çin’in Afrika
Yatırımları: Afrika’da 1 Milyon Çinli.
Çin
Kültürü ve İkili İlişkiler
Türkiye-Çin İlişkileri.
Jackie Chan:
Kungfu Ustasından Çinli İndiana Jones’a.
İki Çin Filmi
Üstüne Kısa Notlar: Batıya Yolculuk ve Kurt Savaşçı.
Çin Operası
(Jingju).
Bin Buda
Mağaraları: Bir Dünya Mirası.
Bin Buda
Mağaraları’nda (şiir)
Çin’den Anaerkil
Bir Halk: Mosoular.
Filipinlerin
Yeni Dış Politikası Çin İçin Ne Anlama Geliyor?
Çin
ve Vietnam
Vietnam-Amerikan
Savaşı'nda Çin'in Rolü ve Sonrası.
Vietnam’daki
Çin Kültürel Mirası.
Vietnam-Çin
İlişkilerine Kısa Bir Bakış.
Çin
ve Vietnam’da Günlük Yaşam...
Çin
ve Vietnam’da Yeni-serbestçilik ve Direniş.
Çin’den
Şiir Çevirileri
Yüen, M. -
Kitaplar Üstüne
Juyi, B. -
Mutsuz Bilgin
Fu, D. - Savaş
Arabaları Baladı
Tung P’o, S. -
Oğlunun Doğumu Üstüne
Çing, A. - Paris
Ağıdı
Çi, L. - Yazma
Sanatı
Çing, A. - Bir
Gülümseme
Çing,
A. - Kar Düşüyor Çin’e
Feng,
Ç. - Han Po Odun Kırıyor: Anneyle Çocuk Arasında Bir Konuşma
Çien,
W. - Arkadaşının Savaştan Döneceğini Duyarak
Arif Dirlik’e
(1940-2017)
Çin
araştırmaları alanında yaptığı büyük katkılar ve genç araştırmacılara bir rol
modeli olması dolayısıyla
|
[1]
Yaklaşık olarak, İsa'dan Sonra 300’de Lu Çi (261-303) tarafından yazılmış olan
bu metin, Çin Dili'ndeki düzyazılmış şiir biçimselliğindeki ilk eleştiri metni
olarak biliniyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder