Videolar

16 Nisan 2021 Cuma

Çin’in Kuşak ve Yol İnisiyatifi’ne Rusya’dan ve Orta Asya’dan Bakışlar

 

Çin’in Kuşak ve Yol İnisiyatifi’ne Rusya’dan ve Orta Asya’dan Bakışlar

 

Prof.Dr. Ulaş Başar Gezgin, ulasbasar@gmail.com

Twitter: ProfUlas

 

Çin’in Kuşak ve Yol İnisiyatifi’nin (KYİ) ekonomik kuşağı, büyük oranda Orta Asya’dan geçiyor. Orta Asya, Çarlık Rusyası’ndan bu yana, Rusya’nın arka bahçesi olarak görülüyor. Oysa, Çin’in KYİ projelerinin Orta Asya’daki Çin etkisini arttırarak Rusya’yı geriletmesi bekleniyor. Peki Rusya ve Orta Asya’da KYİ’ye nasıl bakılıyor?

 

 

Kuşak ve Yol İnisiyatifi ile Avrasya Birliği Yan Yana Gelir mi?

 

Rusya’yla başlayalım: Putin’in ülkesi, Çin’in KYİ projesine ilk başta kuşkuyla yaklaştı. Rusya’nın, eski Sovyet ülkeleri için, Avrupa Birliği’ni örnek alan bir Avrasya Birliği projesi var. Bu proje, çelişkili başlıyor, çünkü Rusya’nın arasının bozuk olduğu AB’yi örnek alması biraz garip. Öte yandan, 5 Orta Asya ülkesinin hepsi de Avrasya Birliği’ne üye olmadı. Rusya’nın bu birlik üstünden bölgeye yeniden egemen olması kaygısı var. Üstelik, Avrupa Birliği örnek alınacaksa, üye ülkelerin egemenlik hakları berhava olacak; birlik, Brüksel gibi tek bir merkezden yönetilecek. Bu durumda, bu merkezin Rusya’da ve Rusya yanlısı olması çok olası. Bu ve benzeri nedenlerle, bu projeye çok az eski Sovyet ülkesi ilgi gösterdi; ilgi gösterenler de, pek fazla ileri gitme yanlısı değil.

 

KYİ’yle Avrasya Birliği çatışır mı yoksa ortaklaşır mı? Kimileri, KYİ’nin ekonomik, Avrasya Birliği’ninse politik bir proje olduğunu ileri sürerek, çatışmanın tersine birbirlerini bütünleyeceklerini ileri sürüyor. Şanghay İşbirliği Örgütü’nün (ŞİÖ) ise, bu ikilinin güvenlik ayağını oluşturacağını ekliyorlar. Diğerleri ise, iki projede de ekonomik, jeopolitik ve güvenlik boyutlarının içiçe geçtiğini, bir Rus-Çin çatışmasının er ya da geç patlak vereceğini öne sürüyorlar.

 

 

Rusya’nın Kaygıları

 

Rusya’nın desteği olmadan, Orta Asya’da KYİ’nin gerçekleştirilmesi olanaksız. Rusya ile Çin, şimdiye dek KYİ konusunda ortaklaştılar; fakat Avrasya’ya ilişkin gelecek modellerinin aynı olmadığı çok net. Zaten ŞİÖ’nün ekonomik boyut kazanmasını, çıkarlarına aykırı bulduğu için Rusya engellemişti. Rusya engeli olmasaydı, ŞİÖ’yle birlikte Avrasya’da serbest ticaret bölgeleri oluşturulacaktı. Oysa bugün Rusya KYİ’yi destekleyen açıklamalar yapıyor. O zaman gelelim nedenlerine… Ama önce kaygılar...

 

Rusya’nın KYİ’ye ilk başta kuşkulu davranmasının gerekçeleri şunlardı: Daha önce belirtildiği gibi, “Orta Asya elden gidiyor”. İkincisi, Rusya’nın nüfusu Çin’inkine göre çok az. Hele Rusya’nın Çin’e komşu bölgelerinde nüfus yoğunluğu çok düşük. Yerel halklar, şimdiden Çinli nüfus akınından şikayetçi. Üçüncüsü, Çin’in KYİ projelerinin Rusya’yı bir taşıma ve ulaşım koridoru olarak önemsizleştirmesi bekleniyor. Sibirya demiryolu, Orta Asya’dan geçen ve geçecek hatlara göre daha yavaş, daha çok zaman alıyor ve daha masraflı. Dolayısıyla, KYİ projeleri gerçekleştiğinde, Rusya’nın taşıma-ulaşım anlamında ciddi bir kaybı olacak. Dördüncüsü, Rusya ile Orta Asya, enerji dışasatımlarında rakip konumdalar. KYİ’yle Orta Asya’nın dünya pazarlarına bağlanıyor ve bağlanacak olması, Rusya’nın enerji gelirlerinde düşmeye yol açabilir. Beşincisi, Rusya, Orta Asya’nın bir numaralı ticaret ortağı olma konumunu şimdiden kaybetmiş durumda. Çin, Tacikistan dışındaki diğer 4 Orta Asya ülkesinin ya birinci ya ikinci büyük ticaret ortağı. Toplamda Rusya’yı geçiyor. Altıncısı, Orta Asya’nın kimi bölgelerinde güvenliğin ciddi bir sıkıntı olmasının ve Rusya’nın bölgeye yönelik kaynaklarının yetersizliğinin getirdiği boşluğu Çin, bölge ülkelerine yönelik güvenlik eksenli işbirliğiyle doldurmuş oluyor. Daha fazla Orta Asya ülkesi, daha çok sayıda Çin silahı satın alıyor ve güvenlik güçlerini Çin’de eğitime gönderiyor. Bu Rus kaygıları dökümü genişletilebilir.

 

 

Rusya’nın Tavır Değişikliğinin Nedenleri

 

Peki bütün bunlara karşın Rusya neden KYİ konusunda tavır değiştirip Çin’le işbirliğine yöneldi? Bunun başlıca nedeni, Rusya’nın Ukrayna krizi sonrasında küresel Batı’nın yaptırımlarıyla ekonomik olarak büyük kayıplar yaşaması oldu. Çin’in Batı’yla didişmesini büyük bir keyifle izlerken bir yandan da ejderha ülkesinin fazla güçlenmemesini uman Rusya, düştüğü Batı yaptırımları denizinde Çin’e sarıldı.

 

İkincisi, Rus Kuzeydoğu Asyası, düşük gelirli ve azgelişmiş bölgelerden oluşuyor. Çin’le yakın ilişkiler ve bölgesel bütünleşmenin Sibirya ve çevresinin yararına olacağı düşünülüyor. Çin’le İngiltere arasındaki Afyon Savaşı’nda Çarlık Rusyası fırsattan yararlanıp bugün Vladivostok ve Habarovsk’un olduğu bölgeyi (eski adıyla ‘dış Mançurya’, bugünkü Amur Oblastı ve çevresi) topraklarına katmıştı. Bölge bugün Rusya ile Çin arasında bir anlaşmazlık konusu değil. Ancak bu toprak kaybı nedeniyle, bugün başkenti Harbin olan Heilongjiang gibi Çin’in kuzey eyaletlerinin denize çok yakın olmalarına karşın erişimleri yok. Heilongjiang, İç Moğolistan ve Jilin gibi eyaletler, Çin ve Rusya işbirliğiyle, Pasifik Okyanusu’na açılmak ve böylece Deniz İpek Yolu’nun bir parçası olmak istiyor. Bunun Rusya’nın bu az gelişmiş bölgelerinin de yararına olması umuluyor. Üçüncüsü, küresel ısınmayla birlikte, Arktik deniz yolunun gemilere açılması bekleniyor. Bu, Asya, Avrupa ve ABD arasındaki ulaşımı ve taşımayı kolaylaştıracak. Bunun için gerekli altyapının (liman vb.) hazırlanması gerekiyor. Rusya’nın buna ayıracak yeterli kaynağı yok. Çin, Arktika’da Rusya’nın onayı ve desteğiyle ‘Kutup İpek Yolu’ adı altında çalışmalara başlamış durumda. Burası, Orta Asya’daki durumun tersine, Rusya’nın özgüveninin daha yüksek olduğu bir bölge; çünkü bölgedeki egemenlik ve kullanım hakları, büyük oranda Rusya’ya ait. Ayrıca, eriyen bölgede büyük maden yatakları olduğu tahmin ediliyor ve Çin’in bu konuda Rusya’ya destek olacak olması olumlu karşılanıyor.

 

 

Orta Asya’nın Elindeki Kartlar

 

Gelelim Orta Asya’ya: Rusya’ya yönelik Batı yaptırımlarından kaynaklı kayıplar, Rus ekonomisine bağlı olan Orta Asya’yı da vuruyor. Milyonlarca Orta Asyalı, Rusya’da çalışıyor ve ailelerine gönderdikleri paralar Orta Asya ekonomileri için büyük bir gelir kaynağı oluşturuyor. Ayrıca, ekonomisi ağır yaralanan Rusya’nın Avrasya Birliği üzerinden ya da başka kanallarla bölgeye yönelik söz verdiği yatırımların bir bölümü ya uygulamaya dökülmemiş ya da ertelenmiş durumda. Bu, tek başına, Orta Asya’nın başka bir ticaret ortağı arayışı içine girmesi için yeterli bir neden. Çin’in, bölgedeki Rus etkisini dengelemesi umuluyor. Böylelikle, Orta Asya, tek bir ülkeye dayanmak yerine, pazarlık gücünü arttırmış olacak.

 

Orta Asya hükümetleri, genel olarak, Çin’e ve KYİ’ye olumlu yaklaşıyor. Enerji ve madenler açısından zengin olan bölgenin coğrafi engeller ve Çarlık Rusyası ile Sovyet döneminde merkez-çevre ekonomisi ilişkileri dolayısıyla kuzeyden güneye doğru geliştirilmiş olan ulaşım-taşıma hatları nedeniyle, denize erişimi yok. Hazar Denizi Batı sınırını ve dağlar, çöller ve komşu ülke toprakları diğer sınırlarını oluşturuyor. Bu ve benzeri nedenlerle en az ticaret dostu bölgelerden biri sayılan Orta Asya, KYİ projeleriyle dünya pazarlarına bağlanmış olacak. Kuş uçmaz kervan geçmez yollardan KYİ’nin demiryolları ve karayolları geçecek.

 

Orta Asya ülkeleri arasında çeşitli sorunlar var: Bunların başında, sınır anlaşmazlığı, su kıtlığı ve karşılıklı güvensizlik geliyor. Rusya’nın Avrasya Birliği projesine de iki Orta Asya ülkesi katılırken, diğer üçü katılmadı. Bu üyelik ve üye olmama konusu bile, ileride tek başına bir çatışma konusu olabilecek nitelikte. Dolayısıyla, Orta Asya ülkelerinin kendileri de, Rusya da, Orta Asya’yı bölgesel olarak bütünleştirip birleştirme çabasında başarısız oldu. Oysa Çin, bu Orta Asya içi anlaşmazlıkların ötesine geçip bölgenin bütününü ilgilendiren ulaşım-taşıma projelerini bölge ülkelerine kabul ettirmekte başarılı oldu. Dolayısıyla, hem ulaşım-taşıma olanaklarının artması hem de Çin’in birleştirici aracı rolü nedeniyle, KYİ’nin Orta Asya’nın bölgesel bütünleşme çabalarına büyük bir katkı sunması bekleniyor.

 

Çin’in Orta Asya’yla da Rusya’yla da ticaret ilişkisi, Afrika’daki düşük gelirli ülkelerle ilişkisine benziyor: Hammadde, kaynak, enerji, tarım ürünleri vb. alıp ileri teknoloji ürünleri satıyor. Bunun uzun erimde değişmesi şart. Kazakistan’da Çin yatırımları, enerji ve ulaşım-taşımanın ötesinde başka ekonomik etkinlik alanlarına kaymış durumda. Bu, bu kaynak bağımlılığı ilişkisini kırmakta önemli bir adım.

 

 

Orta Asya Halkları Açısından Kuşak ve Yol İnisiyatifi

 

Öte yandan, Orta Asya’daki KYİ projelerine yönelik eleştirileri de gözden kaçırmamalı: Proje görüşmelerinin kapalı kapılar ardında gizli gizli, şeffaflıktan uzak bir biçimde yürütülmesi, tepkilere yol açıyor; “bu kadar büyük borca karşılık ne verdiler” gibi soruları ortaya çıkarıyor. Orta Asya’nın yönetici sınıfları, KYİ yatırımlarından son derece hoşnut. Ancak, halklar arasında Çin’e ve KYİ’ye yönelik çeşitli tepkiler patlak verebiliyor. Bunlar, bir de, bu projelerde toplumsal ve çevresel etkilerin yeterince dikkate alınmamasından ileri geliyor. Kimi KYİ projelerinde yerel halkın çalıştırılmaması, böylelikle Çin yatırımlarının işsizliğe karşı mücadelede beklenen katkıyı sunmaması; yerel işçi çalıştırılan projelerde ise ücret farkları ve olumsuz çalışma koşulları nedeniyle grevlere ve isyanlara varan endüstriyel anlaşmazlıklar not edilesi. Halklar, bu projelerin yalnızca yönetici sınıflara değil kendilerine de olumlu etki etmesini talep ediyor. KYİ’nin 5 ilkesinden biri, ‘halk-halka bağlantı’ biçiminde. Yollar yalnızca pazarları değil halkları da birleştiriyor olmalı. Oysa şimdiye dek, KYİ, devletler arasındaki tepeden tepeye giden projeler olarak uygulamaya dökülmüş durumda. KYİ’nin başarısı için bunun değişmesi gerekiyor.

 

Bunların dışında, kimi örneklerde, KYİ projeleri ve Çinliler, terörist saldırıların hedefi olabiliyor. Bu da, Orta Asya’daki KYİ projelerinin kaçınılmaz olarak bir güvenlik sorununa dönüşeceğine işaret. Orta Asya’nın kısıtlı güvenlik olanakları bağlamında, KYİ projelerinin güvenliğinin Çinli güvenlik güçlerince sağlanması talebi ortaya çıkabilir. Bunun uygulanması durumunda, yerel halklar ile Orta Asya devletleri ve Çin arasındaki uçurum daha da büyüyecektir. KYİ’nin Orta Asya’daki başarısı, bir de buna bağlı olacak.

 

KYİ’nin çevresel etkilerini mutlaka önemsememiz gerekiyor. Sovyet dönemindeki yanlış uygulamalar nedeniyle, Aral Denizi çölleşti. KYİ iyi yöneltilmezse, benzer ağlatılar yaşanabilir. Zaten ırmakların yukarısı ile aşağısı arasında yaşanan su yönetimi anlaşmazlığı şimdiden Orta Asya ülkelerinin kendi içlerinde çatışmaya yol açmış durumda. Ayrıca, bu konu, Çin ile Çin’e komşu olan Kazakistan, Kırgızistan ve Tacikistan gibi Orta Asya ülkeleri arasındaki ilişkileri de gerebilir. Örneğin, Sincan’da endüstriyel tarımın yoğunlaşmasıyla ortaya çıkacak olan sulama talebinin, Kazakistan’daki köylülerin üstünde büyük etkileri olabilir. Doğu Kazakistan’ı sulayıp Balkaş Gölü’ne dökülen İli Irmağı’nın kaynağı Batı Çin’de. Projeler, çevresel sorunları dikkate almazsa, KYİ, bölgeye çok büyük toplumsal çalkantılar getirecektir. Myanmar’daki kimi projelerin iptali örneğini aklımızda tutmalıyız.

 

 

Kuşak ve Yol İnisiyatifi ve Sincan/Doğu Türkistan

 

İlk bakışta, Orta Asya’daki KYİ projeleri için birincil bir risk etmeninin Sincan/Doğu Türkistan sorunu olduğu düşünülebilir. Konuya soydaşlık eksenli bir bakış, herhalde ilk önce bunu dikkate alacaktır. Oysa Sincan/Doğu Türkistan konusunun Orta Asya-Çin ilişkilerinde etkisi çok zayıf. Orta Asya ülkeleri zaten kendi aralarında bile birlik değilken, Sincan/Doğu Türkistan’a ilgi göstermemeleri gerçekte hiç şaşırtmıyor. Zaten Sincan/Doğu Türkistan’a duyarlı olacak bir Orta Asya’nın önce kendi arasındaki sorunları soydaşlık ekseninde çözmesi beklenirdi. Öte yandan, KYİ projeleri, Sincan/Doğu Türkistan’ı çok daha önemli bir konuma yükseltecek/yükseltiyor: Bölge, şimdiden Çin-Orta Asya ticaretinin yaklaşık üçte birine karşılık geliyor. KYİ ile birlikte bölgenin bir enerji merkezi olarak yükselişe geçmesi bekleniyor. Ayrıca, KYİ’yle birlikte karayolu ve demiryolu, deniz yoluna göre daha uygun olacağından, Çin’in kıyı bölgelerindeki kimi endüstrilerin ülkenin batı bölgelerine kayması bekleniyor. Çin’in Sincan/Doğu Türkistan için çözümü, ekonomik kalkınma. Bu bakışa göre, etnik sorunlar, yoksulluktan kaynaklanır; yoksulluk ortadan kalkarsa sorun da kendiliğinden çözülecektir. İnsanlar zengin olsalar neden ayrılık/bağımsızlık istesinler?!! Ancak, bunu da belirtmeden geçemeyiz: Hong Kong’da ve Katalunya’da (Katalanca’da bölgenin adı ‘Katalanya’ değil ‘Katalunya’dır) bu formülün tutmadığını görüyoruz: Zenginlik her zaman huzur getirmiyor...  

 

 

Ülkeler Özelinde Konuşacaksak...

 

Ülkeler düzeyinde baktığımızda şunları söyleyebiliriz: Kazakistan ile Türkmenistan’ın kişi başına düşen yerel geliri, Çin’inkinden yüksek. Ancak Çin’e göre daha düşük nüfusa ve ekonomiye sahip olmaları dolayısıyla, bu durum, dengeleri çok fazla etkilemiyor. Öte yandan, Kırgızistan ve Tacikistan’ın Çin’e çok büyük borçları var. Bu iki ülkenin dış politikada iyice Çin yanlısı olması bekleniyor. Bu borçları nasıl ödeyecekleri de belli değil… Kazakistan, en güçlü ekonomiye sahip bölge ülkesi olarak Orta Asya’da lider olabilecek bir ülke; ancak bölgesel etkisi düşük. Çin, özellikle Kazakistan’la çalışıyor, çünkü coğrafi olarak KYİ’ye en uygun bölge ülkesi. Ayrıca, diğerlerine göre siyasal ve ekonomik olarak daha istikrarlı sayılıyor. Özbekistan ise, en kalabalık bölge ülkesi olarak, pazar büyüklüğü açısından dikkate değer bulunuyor. Türkmenistan, tarafsızlık politikası nedeniyle, büyük güçlerden ve diğer bölge ülkelerinden ayrı bir noktada; fakat enerji dışasatımlarının büyük bir bölümü Çin’e yönelik olduğundan ve bu dışasatımlar dış ticaret gelirinin büyük bir bölümünü oluşturduğundan, uygulamada Çin’e yakın bir politika sözkonusu olabilir. Tacikistan ise, sınır anlaşmazlığı yaşadığı Çin’le yaptığı görüşmeler sonucunda Pamir bölgesinde büyük bir toprak kaybı yaşadı; ancak ülkede dikkate değer ölçüde bir Çin karşıtı dalgalanma görülmüyor.  

 

 

Kuşak ve Yol İnisiyatifi’nin Kültürel Boyutları

 

KYİ’nin kültürel boyutlarına bakarsak, Orta Asya’da daha fazla Konfüçyüs Enstitüsü’nün açıldığını görüyoruz. Daha fazla Orta Asyalı öğrenci, burslu ya da kendi cebinden Çin’de okuyor. Son yüz yıldır Orta Asyalı gençlerin çoğunun okumak için tercih ettiği ülke Rusya olmuştu. Bunda henüz değişme sözkonusu değil. Bölgede, hâlâ Rusça bilmek şart. Fakat yıllar ölçeğinde değerlendirdiğimizde, geleceğe bir izdüşüm yaparak, ilerleyen yıllarda Çin’in Rusya’yı Orta Asya’nın yurtdışı eğitim talebi birinciliği koltuğundan edeceğini öngörebiliriz. Ayrıca, uluslararası meslek içi eğitimler dolayısıyla, daha fazla sayıda Orta Asyalı devlet görevlisi, Çin’de bulunuyor; böylelikle Çince öğreniyor ya da en azından Çin kültürü ve ekonomisi hakkında bilgi ediniyor. Bu kültürel etkileşimlerin meyveleri orta ve uzun erimde daha belirgin olacak.

 

 

Sonuç: Gelecek Ortaklaşması

 

Kısaca, Rusya üstündeki baskılar arttığı sürece, ülke KYİ’ye mahkum görünüyor. Kendi çıkarına aykırı bile olsa Çin’le işbirliği yapacaktır. Bu durumda, Orta Asya’daki Rus etkisinin, yerini yavaş yavaş Çin etkisine bıraktığı yıllara doğru yol alıyor olacağız. KYİ, bütün riskleri ve yalnızca devletlerin değil halkların da refahı ve çıkarları dikkate alınarak uygulanırsa, Avrasya’ya katkıları büyük olacak; yoksa amaç, Çin’in küresel ölçekteki hegemonik inşasının ötesine geçmezse çok büyük çatışmalara yol açabilecek nitelikte. Bu bağlamda, hangi görüşten olursa olsun her kesimin ortaklaşabileceği bir nokta ise şu: KYİ, bölge için, küreselleşme gibi, reddedilmesi olanaksız bir güç; jeo-politik bir gerçeklik. Çin’in enerji hatlarının büyük bölümü Orta Asya’dan geçiyor, başka hatlar da geçecek. Orta Asya’nın enerji dışasatımları da bu hatlardan geçiyor. Dolayısıyla, kesin olan nokta şu: Bundan sonra, Çin’le Orta Asya’nın gelecekleri ortak: Orta Asya’da yaşanan bir istikrarsızlaşma Çin’i vuracak ve de tam tersi...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder