Ekonomik
Kriz Bir İktidarı Düşürür mü?: Otomatizmin Eleştirisi ve 4 Yurttaş Profili
Prof.Dr. Ulaş Başar Gezgin, ulasbasar@gmail.com
Twitter: ProfUlas
Türkiye’de ve hatta dünyada, muhalif kesimlerin önemli bir
bölümünde böyle bir beklenti var. Ekonomik krizin iktidarı düşüreceği tahmin
ediliyor. “AKP bir ekonomik krizle geldi, bir ekonomik krizle gidecek” deniyor.
Birincisi, karşılaştırma doğru değil ve ikincisi, burada otomatizm diye
adlandıracağımız bir yanlış söz konusu.
Karşılaştırma neden yanlış? Çünkü medyanın etkisi gözden
kaçıyor. 2001’de medya daha özgürdü; hükümet karşıtı görüşler başta olmak üzere
değişik kesimlerin olaylara bakışları kitlesel yayın yapan medyalara
ulaşıyordu. Oysa bugün havuz medyası dışında çok az medya kalmış durumda ve
bunlar nadiren geniş kitlelere ulaşıyor. Geniş kitlelere ulaştıkları o çok çok
az durumda bile, zaten kendi destekçilerine ulaşmış oluyorlar. 2001’de ise, merkez
medya diyebileceğimiz, her kesime hitap eden medyalar vardı. Bugün onların
yerini sosyal medya aldı; ama sosyal medyayı aslında herkes kullanmıyor,
kullananların da çok azı farklı fikirlerle tanışmak için kullanıyor. Sosyal
medya şirketlerinin açıkça ya da örtük olarak kullandığı algoritmalar, farklı
düşünceleri buluşturmak yerine, benzerleri birbirlerine yaklaştırıyor.
Dolayısıyla, bir platform niteliği taşıyan bir merkez medya artık yok. Bu tür
bir medya, açık büfe bir yemek gibi hemen hemen her kesime hitap edecekti.
Medya tekelleştikçe, propaganda etkisi de artıyor. Siz muhatabınıza bir olayın
iç yüzünü anlatana kadar, o konuda çoktan ve çokça yalan ve yanıltıcı haber ve
yorum çıkmış oluyor.
İkinci sorun olan otomatizm yanlışı ise, bu birinci noktayla
yakından ilişkili. İnsanlar otomat değildir; yaşananları yorumlar, ona göre
hareket ederler. Bu nedenle, toplumsal olaylar, insanlarda otomatik sonuçlara
yol açmaz. Olaylara otomatizmin yanlış merceğinden bakılınca, toplumsal,
ekonomik ve siyasal gelişmelerin herkesi doğrudan ve aynı biçimde etkileyeceği
var sayılıyor. Ekonomik kriz olduğuna göre, iktidar destekçilerinin saf
değiştireceği sanılıyor. Oysa bir seçim kampanyası yazısında da açıkladığımız
gibi,[1] tekil
bir seçmen ya da yurttaş profili yerine, 4 farklı profilden söz etmemiz
gerekiyor. Bunlar, ekonomik yurttaş, psikolojik yurttaş, sosyolojik yurttaş ve
ideolojik yurttaş profilleri. Ekonomik krizin bu profillerin düşünsel dünyasını
nasıl etkileyeceği, onların ekonomik krizi neye bağladıklarıyla (ki buna sosyal
psikolojide yükleme kuramı deniyor) doğrudan ilişkili. Şimdi bu 4 yurttaş
profilini tek tek değerlendirelim.[2]
Ekonomik
Yurttaş/Seçmen
Ekonomik yurttaş (E.Y.), oyunu ekonomik gerekçelerle verir.
İktidar ve parti yandaşlığını ekonomik koşullarını nasıl yorumladığı üstüne
kurar. Kimi E.Y.’ler ekonomik krizi iktidara yüklerler; sarayla halk arasındaki
uçuruma dikkat çekerler. Kimi E.Y.’ler ise, ekonomik krizi kabul etmekle
birlikte, bunu iktidara bağlamazlar. Onların açısından, dış güçler devrededir
ya da kötülük yapanlar tüketici ile üretici arasındaki asalaklardır. Bunların
iktidar eliyle palazlandığına ikna olmazlar. Dahası, onlara göre (yaşları ileri
olanlara ya da büyüklerden duyanlara göre), CHP döneminde doğal gaz kuyrukları
vardır; AKP döneminde düze çıkılmıştır. Oysa, CHP dönemi kuyruklarının eskiden
yere göğe sığdıramayıp ‘Kıbrıs Fatihi’ dedikleri ‘Mücahit’ Erbakan’la
ilişkisini kuramazlar. Emri Ecevit vermiştir, fakat kredi Erbakan’a gider.
Dahası, o kuyrukların Amerikan ambargosu ve işbirlikçi burjuvazinin
boykotlarıyla ilişkisi göz ardı edilir. Üçüncüsü, yine o kuyrukların halka ucuz
ürün ve hizmet sağlamak amaçlı olduğu da görünmezleştirilir. Sonra 40 yıl geçer
ve E.Y.’yi bu kez soğan kuyruğunda görürüz. Ona göre, tanzim satışları
lütuftur, onları eleştirenler hain ve nankördür. “Madem eleştiriyorlar, niye
alıyorlar” öyle değil mi… Bu krizin kamu mallarının belediye düzeyinde ve diğer
alanlarda yağmasının toplu bir sonucu olduğunu, yandaş burjuvaziye dağıtılacak
pastanın artık kalmadığını göremezler. Onlara göre asıl sorun, dış güçlerdir.
Bu bakış, Humeyni’yi iktidarda tutan en önemli etmenlerden biriydi. “Açlık
varsa, bu, iktidarın suçu değildir; böyle diyenler, ülkemizi karıştırıp daha da
kötüye götürmek istiyor” biçiminde bir düşünce yapısı söz konusudur.
Dolayısıyla, E.Y., iki alt-profilden oluşuyor: İktidarı suçlayan alt-profil ve
iktidarı aklayan alt-profil.
Psikolojik
Yurttaş/Seçmen
Bu yurttaş profili genellikle lidere kopmaz bağlarla
bağlıdır. Temel değişken, karizmadır. Bu profil, ekonomik krizi iktidara
bağlayabilir. Partiyi, AKP’li belediye başkanlarını, vekilleri vb çok sert
eleştirebilir. Bu profile göre, bütün sorun, onların liderin dediklerini
yapmamalarından ileri geliyordur. Böyle bir lider gelmemiş geçmemiştir. Bu
lider, başka partiye geçerse psikolojik yurttaş da oraya yönelecektir. Bunun
elbette ilk örneği, Erdoğan’dır; fakat tek örnek değildir. Ankara yerelinde
Mansur Yavaş etkisini görüyoruz. Parti değiştiriyor ama gönülden bağlı olanlar
onu bırakmıyor. Bu vesileyle, Ankara için küçük bir not ekleyelim: Ankara,
başkent olmakla birlikte (Ankaralılar lütfen alınmasın), seçmen profili
açısından, daha çok taşrayı andırıyor. Klasik bir söylem, “Mansur Yavaş, Ankara
çocuğu, öteki aday, Kayserili; ne anlar Ankara’dan” biçiminde. Bu tür bir
söylemi, örneğin İstanbul’da görmüyoruz. Kimse için “ama İstanbullu değil, ne
anlar İstanbul’dan” denmiyor.
Sosyolojik
Yurttaş/Seçmen
Bu yurttaş profili, topluca oy verme eğilimindedir. Örneğin,
“bizim bütün sülale AKP’li” ya da tam tersi, “bizim bütün sülale hep AKP’ye oy
verdi, bu sefer vermeyeceğiz.” Bu profil, aslında, ilk iki profilden çok daha
karmaşık. Çünkü aynı ailede, eşler, kardeşler vb bile farklı eğilimde
olabiliyor. Dolayısıyla, her örnekte aileyi temel birim olarak almak doğru
değil. Aslolan, aidiyet. Bu aidiyet, hemşerilik de olabilir, iş ortamı tabanlı
da olabilir, mahalle düzeyinde de olabilir, yaşıtlar arasında da… İşin aslı şu:
Toplumsal ağlar içerisinde yurttaşlar asla birbirlerinden kopuk bireyler
değiller, resmi ve gayrıresmi olarak örgütlüler. Örneğin, çeşitli derneklere
üyeler ya da aile, akrabalık, arkadaşlık gibi gayrıresmi bağların içindeler.
Taraftarlık, bu açıdan dikkate değer bir diğer örnek.
İdeolojik
Yurttaş/Seçmen
İlk üç seçmen profili esnektir, değişime açıktır. İdeolojik
yurttaş ise, kemik yurttaştır. Çok radikal gelişmeler olmadıkça değişmez.
“Ekonomik kriz var, siz de kabul ediyorsunuz; neden hâlâ falanca adaya oy
veriyorsunuz?” sorusuna yanıt olarak “partimiz kimi uygun gördüyse ona
veriyoruz” diyen yurttaş, tam da ideolojik bir profil örneğidir. Bu profil,
“asla AKP’ye ya da CHP’ye oy vermem” der. Diğerleri ekonomik krizden düşünsel
olarak etkilenirken bu profil hiç etkilenmez.
Bu dörtlü profilin, yurttaşların yaptıkları açıklamalara
dönüp bakıldığında ne kadar kullanışlı olduğu bir kez daha görülecektir. Öte
yandan, bu dörtlünün birbirini tümüyle dışarıda bırakan ayrıksı yorumları doğru
olmayabilir. Şöyle ki, bir yurttaş hem ideolojik hem ekonomik profil örneği
olabilir. Ekonomik yurttaş profilinin iktidarı aklayan alttürü, aynı zamanda
ideolojik bir profildir.
Peki kimin hangi profilde harekete edeceği neye bağlıdır?
Etki odaklarına bağlıdır ve etki odaklarının başında havuz medyası geliyor.
Havuz medyasına karşı, muhalefetin elinde, kapsamı oldukça dar olan sosyal
medya ve arkadaşlık başta olmak üzere çeşitli aidiyetlerden gelen etkiler var.
Zaten başından eşit olmayan bir mücadele… Ayrıca açılış sorumuz için, dış
etmenleri de düşünmemiz gerekiyor. Avrupa, olası bir sığınmacı krizi ve göç
dalgasından korkuyor ve Türkiye’nin çökmesini istemiyor. Ülkemizin Avrupa dış
politikasında, Avrupalı olmayanlara karşı tampon bölge olmak gibi bir rolü var.
Ancak bütün dış güçler için, en uygun durum, Türkiye’nin çökmemesi ama güçlü de
olmaması…
Sorunun
Yanıtı
Sonuç olarak, ekonomik krizin iktidarı düşüreceğini
düşünmüyoruz. Bunun üç nedeni, havuz medyası etkisi, değişik seçmen profilleri
ve dış etkiler. Bu üç neden geçersiz olsa bile, muhalefetin dağınıklığı büyük
bir engel. Kimi zamanlar, dış etmenler iç etmenlerden daha baskın çıkabiliyor.
Bunu da akılda tutmak gerekiyor.
[1] Bkz.
Gezgin, U.B. (2013). Politik Psikoloji Açısından Direniş ve Seçimler. Bianet,
10 Eylül 2013. http://bianet.org/bianet/siyaset/149784-politik-psikoloji-acisindan-direnis-ve-secimler
[2] Bu 4 profili kanlı canlı görmek için, Youtube’da İlave TV,
Hibomedya, Yol TV, Zeyrek, Gazete 365 TV, Enerji TV vb kanallardaki sokak
röportajlarına bakılabilir. Tam doktora tezi ya da kitap yazmalık bir konu.
Elde hazır, kayıt altına alınmış empirik veri de var, kuramsal çerçeve de...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder