Bali Esintileri
Yağmur
suyunun gidecek bir yeri yoktu;
okyanus
suyunun;
onun
için açtım kapıyı;
bir
kaplan yavrusu gibi kocaman oldu kısa sürede,
bir
kaplan yavrusu gibi yırtıcılaştı.
Yağmur suyunun gidecek bir yeri yoktu;
Kapatmışlar tüm yolları,
tüm kanalları...
Girecekti içeriye, yoktu
kaçarı,
Ben açsam da, açmasam da
kapıyı.
Kocaman oluyor işte bir
tası bile okyanus suyunun.
Sönmesin mum, rüzgarda.
Ya da sönsün ama elini
uzat.
Yarı yarıya kapalı
gözlere
Badem göz demişti Nazım
usta,
Oysa ben nasıl
anlatacağım ki sana...
Bir mısırın bitişi çabuk
olursa da,
Kimi zaman yüzyıllarca
kalabilir koçanı.
Sağa sola sallanıyor mum
ışığı,
Uzaktan gelen şarkılara
inat,
Bir bir yanıp sönüyor
Bali ışıkları.
Yansın diyorum saçlarım, saçların,
saçlarımız.
Yansın diyorum bedenimiz,
sulara karışsın.
Mümkün olmadıysa da
kavuşmak bu yaşamda,
Öteki yaşamda vardır bir
yolu,
Sorarsak Zen rahiplerine
Islanmak ve yanmak
eşanlamlıdır işte bu dalgalarda.
Fıstık bitti,
Son paylaştığımız da yitip
gitti.
Şimdi sen karışacaksın
Japon ((k)(ala))balıklarına, Tokyo sokaklarında.
Şimdi sen uzaklarda, en
uzak yürek olacaksın bana.
Karşı karşıya oturduğumuz
masa,
Kaydı bir anda.
Yitip gitti Endonez
şarkıları,
Bu masa bir gemi şimdi,
Okyanuslarda yol almada.
Oysa bak, sen elini
uzattığında,
Ömür alıp kuruya
bırakacak bizi,
Kıyıya geri verecek bizi,
Umut ki en usta
cankurtaran.
Gölgelerden anlayalım o
zaman
Varlıkların anlamını.
Bak kalem de gölge yapar,
Masa da, sen de ben de
gölge yaparız sen de ben de.
Bunu duyar bunu söyler
Zen rahipleri.
Ellerini diyorum
ellerini, uzat ellerini.
Ve gel izleyelim
gündoğumunu, günbatımını binyıllarca,
Avuçlarımızda gizil bir
harita.
Bir parçası senin avcunda,
Bir parçası benim avcumda.
Ve bu hazine haritasını
Ele geçirmek için,
Yakalamasınlar mı
birlikte ikimizi...
Korsanlık günümüze pek de
değişmeden gelebildi...
İnanmadılar onlar
Bu hazine haritasının
İnsanlığın son umudu
olduğuna...
Çöpten, saklı bir defter
çıkarmak gibi.
Çoktan yaktık paraları,
gemileri,
Bur’dan dönüş yok,
Sürgüne gönderdik
gemilerin kaptanlarını.
Yıldızlar daha bir güzel
parlarlar
Okyanus kıyılarında
geceleri.
Uzaktan görünen kıyı.
Kuma yazılan yazıların
silinişi.
Kıyıda kurumuş ağaçlar,
Kuma batmış çapa.
Kum kalesi.
Kumsalda bir köpeğin
yanımıza gelişi,
Birlikte okşayışımız
köpeği.
Bellekte kalan puslu
anılar...
Gel seninle dalgalara
koşalım,
Üstümüzde
elbiselerimizle,
Tüm ağırlıklarımızla.
Seninle bu gece
Bali’den Tokyo’ya güzelim
Yüzelim günlerce, gecelerce.
Seninle bu gece
Binip sırtına dalgaları
yaran balinaların
dev Japon zıpkınlarına
aldırış etmezce.
Petrol uçmuş ve genç
kuşaklar,
Balıkçı olmak
istemiyorlar.
Ben tutarım tüm
balıkları.
Ve geriye, suya bırakırım
onları...
...................
Kalktın masadan,
Konuşmak güzeldi,
Öyleyse
Hoşçakal.
Seni Japon haber
bültenlerinde,
Grev haberlerinde en önde
görmek üzere
Hoşçakal...
Dostça kal...
Kalbimin bir köşesinde
kal...
Ulaş
Başar Gezgin, 2009, Bali, Endonezya; 3 Ocak 2018
http://ulasbasargezgin2018.blogspot.com/2018/01/bali-esintileri-siir.html
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder