Le Cong
Thanh (1932-2019): Vietnamlı Kadınların Heykeltraşının Ardından
Prof.Dr. Ulaş Başar Gezgin, ulasbasar@gmail.com
Twitter: ProfUlas
Vietnam’ın üçüncü büyük şehri Danang’da doğmuş olan, kadın
heykelleri ve resimleri ile tanınan Le Cong Thanh (Vietnamca yazılışıyla ‘Lê
Công Thành’), dünya değiştirmesinin ardından çeşitli etkinliklerle anılıyor.
Thanh, Danang’ın en çok tanınan sanatçısı(ydı); birçok heykeli Danang
kumsallarını ve parklarını güzelleştirmeye devam ediyor. Heykellerinde, kadın
bedeninden ama yalnızca fiziksel olarak değil sevecenlik anlamında da
minimalist bir tipoloji çıkarma peşindedir. Kadını kadın yapan maddi ve manevi biçimsellikler
üstüne düşünmüş ve üretmiştir.
Sanatçının
Kısa Yaşam Öyküsü
Üstad, 1931’de ya da 1932’de (farklı galerilerde farklı
doğum tarihleri veriliyor her nedense) Danang’ın merkez ilçesinde doğar.
Danang, sömürgeciliğin son döneminde, Amerikancı Güney Vietnam tarafında
kalmıştı. Oysa sanatçı, bütün o savaş yıllarında, eğitimini Güney’de değil
Kuzey’de alır. Zaten ölümü de, başkentte (eski Kuzey Vietnam’ın ve bugünkü
Vietnam’ın başkenti Hanoi’da) olur.
Devrimci bir aileden gelen sanatçı, 18 yaşında gönüllü
olarak askere gider; Fransa’ya karşı Vietnam zaferine dek, kurtuluş ordusunun
gazetesinde yazar ve çizer olarak çalışır. Dien Bien Phu Zaferi’nden sonra
direniş okulunda sanat eğitimi alır. Uzun yıllar Hanoi’daki çeşitli
üniversitelerde resim dersi veren sanatçı, savaş yıllarında sanatını
geliştirmek üzere devlet bursuyla Sovyetler Birliği’ne (Moskova’ya) gönderilir.
40’lı yaşlarında akademiden temelli ayrılır ve 40 yılı aşkın bir süre kendi
atölyesinde çalışır. Savaş döneminde, direnen Vietnam halkı, gerillalar ve
kurtuluş ordusuna ilişkin yapıtları dolayısıyla ‘Amerikan Saldırganlığına Karşı
Vietnam Direniş Savaşı’ Madalyası’na layık görülür. Daha sonraki yapıtları ise,
ona Vietnam’da saygın bir ödül olan ‘Emek Madalyası’nı getirecektir. Sanatçının
eşi de ressam (Nguyen Kim Thai). Üniversitede tanışır, 1965’te evlenirler.
Ölene dek de ayrılmazlar. 50 yılı aşkın bir süre birlikte üretirler.
Yapıtları dünyanın dört bir yanındaki çeşitli kişisel
koleksiyonlar dışında, güzel sanatlar müzelerinde de kendine yer buluyor. Uzun
yıllar Vietnam Güzel Sanatlar Derneği’ne de katkı sunacaktır. Bill Clinton’ın
Vietnam ziyareti sırasında bir heykelini satın alması, ustanın iyice
tanınmasını sağlayacaktır. Bu heykeli daha sonra evinde saklamak üzere yeniden
yapacaktır.
Sanatçının
Estetik Anlayışı
Sanatçıya göre Doğu-Batı ayrımı uydurmadır. Sanatın evrensel
ilkeleri vardır. Kendini ne Doğulu ne Batılı olarak tarifler. Onun yapıtlarının
kentte açık havada sergileniyor olması, Vietnam’ın sanat anlayışını ileriye taşımakta
etkili olmuştur diyebiliriz. Usta, Vietnam’daki ve yurtdışındaki alıcıların
beğenilerine göre, “hangisi iyi satar?” düşüncesiyle ‘yapıt’ üreten ya da
Vietnam hükümetinin takdir ettiği anlayışa göre sanat yapan ya da Batılı’dan
daha Batılı bir sanat üretip Vietnam ve Asya halk kültürlerinden beslenmeyen
sanatçılardan keskin bir biçimde ayrılır. Öte yandan, heykellerinin resimlerine
göre daha özgün, daha sanat dolu olduğunu söyleyebiliriz.
Atölyesi, ziyaretçileri tarafından, çok sayıdaki nü yapıtı
dolayısıyla, küçük çaplı bir güzel sanatlar müzesi olarak adlandırılır. Üstadın
ilk öne çıkan açık alan heykeli, daha doğrusu anıtı, 26 Mayıs 1965’te, bölgeye
kurulmuş olan Amerikan üssüne büyük çaplı bir saldırıyla kayıplar verdirmiş
olan hemşerileri ile Vietnam askerlerini (ki bu kayıplar arasında park
halindeki savaş uçakları da vardır) anmak üzere ürettiği 1985-1987 tarihli Nui
Thanh (Thanh Dağı) Zafer Anıtı’dır. Anıtı, Nui Thanh Saldırısı’nın 20., savaşın
bitiminin 10. yılı anısına hazırlar. Bu, bölgedeki ilk büyük çaplı saldırıdır
ve başka bölgelerdeki isyancı köylüler için de bir esin kaynağı olacaktır. Bu
yapıt, sanatçının savaşa ilişkin ve eski türden toplumsal gerçekçi son
çalışmalarından biri olacaktır. Bundan önceki en bilinen yapıtları ise, Kadın
Gerilla Heykeli (1969) (ki savaş sürerken yapılmıştı), Ho Amca ve Torunları
Heykeli (1972) (ki Ho Amca’nın dünya değiştirmesinden hemen sonra üretilmişti),
Ho Amca Anıtı (1987) vb. idi.
Üstadın
Estetiğindeki Kırılma Noktası
Thanh Dağı Zafer Anıtı biter; ancak sanatçı, yapıtı
üretirken, anlatıldığına göre 20-30 metre yükseklikten düşer, yaralı kurtulur
ve önce komada kalır, daha sonra aylarca hasta yatar. Aldığı beyin ve sinir
sistemi hasarından ve uzun süre kapalı ortamda ve yatakta olmasından kaynaklı
olarak psikolojisi bozulur. Psikotik durumlar yaşar, kafasının içinde sesler
duymaktadır ve derin bir depresyona girer. İyileştikten, ayağa kalktıktan sonra
bile, evden pek dışarı çıkmaz ve pek kimseyle de konuşmaz. Fakat sonunda birgün
bir bara gider, bira içerken, kadın garsonlar ona yeni sanat düşünceleri
esinler. Kadınların, bir sanatçı olarak doğanın sanat eserleri olduğu sonucuna
varır, büyük bir heyecan duyar. Böylelikle, 50’li yaşlarıyla birlikte, yuvarlak
kadın beden hatlarını ve sevecenliğini konu alan yapıtlarıyla öne çıkmaya
başlar. “Kadınların yalnızca bedenleri değil zihinleri de sanat eseri”
diyecektir.
Bu dönem, Vietnam’ın Sovyetlerin yardımı kesmesi sonucu %
400 enflasyon yaşaması dolayısıyla, dış yatırıma açıldığı ve karma ekonomiye
geçtiği yıllara karşılık gelir. Ustanın estetiğindeki değişim tam da böyle bir
kırılma noktasına denk gelecektir. Fakat geçmiş sanatını da reddedecek
değildir. Yalnızca, artık tıkandığını hissetmiş, bir arayışa yönelmiştir.
Birçok sanatçının ve yazarın yaşamında olduğu gibi, karanlık bir döneme girmiş,
buradan kadınların uzattığı eli tutarak çıkmıştır.
Bir
Esin Kaynağı Olarak Anaerki ve Kadınlar
Dikkat çekici bir nokta, kadın-erkek figürlerini karışık
olarak çok sık kullanmamasıdır. Bir ilişki sanatçısı değildir o; karışık
yapıtlarında bile kadınlar ön plandadır. Bu yönüyle, üstad, insanlığın anaerkil
döneminin Venüs heykellerinin ve bereket tanrıçalarının (örneğin Hitit sanatı),
eskil Vietnam halk inanışındaki tanrıça tapıncının ve Danang’ın yerli halkı
olan Çam halkının geleneksel sanatlarındaki bereket simgesi olarak kadın
memesinin izini süren sanatçıların yolunda gidiyor gibidir. Sanki tüm o eski,
isimsiz sanatçılar, ustada dirilip ete kemiğe bürünmüştür. Bir söyleşide, esin kaynakları
arasında anaerkil öğeler taşıyan Çam halk sanatı olduğunu zaten kendisi de
söyler.
Başka bir söyleşide, “ben çıplak kadın resimleri/heykelleri
yapan bir sanatçı değilim; ben bir kadını resimlerken/heykellerken ona
dönüşüyorum; çünkü kadınlar sayesinde gerçekten sanatçı oldum” der. Sanatçı,
dünya değiştirdiğinde, hakkında en uzun anı yazılarını yayınlayanlar, sanat
siteleri olduğu kadar kadın gazeteleri de olur. Sanatçıları, artık uzaklara
gitmiştir. O gazetelerde, Vietnamlı kadın sanatçılara ayrılan sevgi ve saygı,
üstada da yönelir; o, kadınları konu alan yapıtlarıyla ‘bizden’ biri sayılır.
Sanatının son 30 yılında heykel için birçok farklı
malzemeyle deneyler yapar. Açık hava yapıtları çoğunlukla mermer olmakla
birlikte, müzelerdeki ve galerilerdeki yapıtlarında kartondan, bakıra, demire
ve plastere farklı arayışlar görülür. Bu teknik arayışlarla ilişkili olarak,
sanatında birçok ötegönderim (metafor) kullanır. Son yıllarında ise, sanatçı
eşiyle birlikte ortak bir sergi açarak sanatseverler arasında büyük ilgi
uyandırır. Sergide eşinin 20 resmi, kendisinin 10 heykeli bulunur. Eşinin
yapıtları, onunkinden farklı olarak Asya resim geleneğini izler. Zaten
geleneksel resim eğitimi almış olan Nguyen Kim Thai, yağlıboya, lake ve ipek
kullanır.
Sanatçının
Açık Hava Yapıtları ve Vasiyeti
Vietnam’ın çeşitli kentlerinde üstadın heykelleri
sergilenir; fakat sanata özel ilgi duymayanlar, onun bir Le Cong Thanh eseri
olduğunu bilmezler. Oysa, üslubu çok kendine özgüdür; kendini hemen belli eder.
Le Cong Thanh’ın bir diğer ilgi çekici özelliği, heykellerinin isimlerini
baştan açıklamamasıdır. O, yapıtlarını açık alanda sergiler ve sonradan halkın
heykelini nasıl adlandırdığını insanlardan öğrenir.
Danang kumsalındaki ‘Au Co Ana’ olarak adlandırdığı heykelin
adını halk bilmez, onun yerine, ‘yumurta kabuklu kadın’ derler (“akşam ‘yumurta
kabuklu kadın’ heykelinin orada görüşelim mi?” gibi). Kadın heykellerinin
kimilerinde yumurta figürü bulunması, Vietnam doğuş mitine göndermedir. Buna
göre, Vietnamlılar, ‘Au Co’ (‘Au Gı’ diye okunur; yazılışı ‘Âu Cơ’) adındaki
ölümsüz bir peri ile bir ejderha kralın aşkından doğmuştur. Au Co Ana, bir
peri-kuştur, 100 yumurta dünyaya getirir ve doğan yavrular ilk Vietnamlılar,
dolayısıyla bugünkü Vietnamlıların ataları olurlar.
Öte yandan, ünlü kişiliklerin (‘ünlü’ derken popçular değil,
önde gelen tarihsel kişilikler vb.) heykellerini yapmaya pek istekli olmaz;
çünkü onların dışarıda güneş ve yağmur altında kalmalarına gönlü razı olmaz;
bunu anılarına uygun bulmaz. Bir de ömrünün son yıllarında vasiyet gibi bir
sözü olacaktır: “Büyük işler falan başarırsam sakın ha heykelimi filan
dikmeyin. Dünyaya bir kez daha gelmek isterim ama bedenimin sonsuza dek saçma
bir biçimde ayakta durmasını istemem.”
Daha neyi başaracaktın ki güzel usta… Heykelini yapmamıza ne
gerek var güzel usta... Sen Vietnam sokaklarında yaşıyorsun, sen
Vietnamlıların, Vietnamlı kadınların kalbinde yaşıyorsun, sen kadınların
bedeninin ve zihninin güzelliğinde yaşıyorsun. “Çok yaşa” demiyoruz bu nedenle
sana; çünkü zaten yaşıyorsun!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder