Bir İstanbullu,
Bir Çanakkaleli, Bir Ankaralı
“Yaşanmaz
adasız bir kentte!”
Bir
İstanbullu böyle der
Yanında
çay içen Ankaralı’ya.
Ankaralı,
ne diyecek, gülüp geçer.
“Yaşanmaz
boğazsız bir kentte!”
Bir
Çanakkaleli böyle der
Yanında
çay içen Ankaralı’ya.
Ankaralı,
ne diyecek, gülüp geçer.
“Kuşların
uçup dönüp konacağı yer yok,
Köpeklerin
başıboş dolaşacağı, atların başıboş.
Ağaçların
suya yaslandığı yer yok,
Karaya
vurduğu notlu şişelerin, kara özlemi çeken yunusların.
Yaşanmaz
adasız bir kentte.
Karşıdan
baktığında başka bir dünya yok,
Yarığı
denizle dolmuş, vapurla dolmuş.
Martıların
taşıdığı balıklar yok,
Simit
tezgahları, mısır tezgahları.
Yaşanmaz
boğazsız bir kentte.”
Ankaralı
dinledi onları, gülerek ve sessizce
Şaşırdı
İstanbullu ve Çanakkaleli.
O
kendini gri bir kentte bile
Mutlu
etmenin yolunu bulmuştu,
Boğaza
da denize de adaya da ihtiyacı yoktu.
Bağlı
değildi onun mutluluğu
Yaşadığı
ortama; hem ona
göre,
Başka
kentlerde insan, odaklanamazdı,
Çok
kolay dağılırdı.
En
güzel çalışmalık kentti Ankara
Ve
dinlenmek için Ege’ye gidilmeliydi ara ara...
Ne
Çanakkale’ye ne İstanbul’a...
Ulaş
Başar Gezgin, 3 Ocak 2018
http://ulasbasargezgin2018.blogspot.com/2018/01/bir-istanbullu-bir-canakkaleli-bir.html
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder