Asya’dan Afrika’ya
Seninle
bir yolculukta
Asya’dan
Afrika’ya,
Emin
olmak istedim
Duygularımdan,
Duygularından;
Bilirim
Çünkü,
üç ortamda
Çıkar
gerçek kişiliğimiz:
Paylaşılan
evde,
Hapiste
ve gezmelerde.
Sağlık
sorunlarım var,
Başım
zonkluyor durmazcasına,
Yine
de, yola çıktık seninle,
Uzak
Asya’dan senin
Memleketine.
Uçakla
bir noktaya dek,
Otobüsle
ve yürüyerek
Gerisinde...
Sevgiyle
süzdüğünü gördüm
Beni,
uçakta ve otobüste,
Okşadığını
gördüm yüzümü
Uyuduğumu
düşünerek.
Ancak,
en son gittiğimiz ülkede,
Askerleri
karşıladı bizi darbenin,
Olanaksız
idi öngörülmesi...
Bir
iki sorgu derken, hooop hücreye...
Bilmiyor
muymuşuz sokağa çıkma
Yasağını
ve olağanüstü hali...
“Ben
bilirim” diyorum “bizim oralardan”
Bak
şu patavatsıza. “Demek” diyorlar
“Biliyorsun
da bilerek yapıyorsun!
Ajan
mısın, ülkemizde ne arıyorsun...”
Kanıt
yok ama darbe bu, gerek yok ne kanıta ne tanığa.
Tıkıyorlar
bizi kodese, kodese değil de
Sanki
kümese... Öyle dar, öyle basık bir yer.
Yok
“ne yer ne içer bu mahkumlar?” diye soran da.
“Olsun,
sen varsın ya” diyorum, gülümsüyorsun.
Açılıyor
sonra birdenbire
Demir
kapılar ardına dek.
Özgürlük!
Seni özlemek için
Yeter
bir günlüğüne bile içeri düşmek.
Yolculuk
bitti, bu ikinci testti,
Geçtin
hapis testini de, değersin övgüye.
Ya
ben geçtim mi? Bunu da sen söyle...
Soruyorum
bunu çünkü belki yine
Düşeriz
kodese, ‘tehlikeli’ düşüncelerimizle.
Ne
kaldı en son, bitince hapislik ve gezmece,
Haydi
artık birlikte eve çıkalım seninle,
Hayır,
tek yönlü değil bu testler,
İkimiz
de geçmeliyiz onlardan.
Bakalım
titiz misin, titiz miyim
Ev
düzeninde ve söyle
Vıdı
vıdı yapar mısın çekilip de köşeme
Büyük
düşünceler üretmek üzere
Sessizliğe
gömüldüğümde?..
Zor
bir soru biliyorum, sen de sor zorundan,
Ödeşelim,
engel olmasın düşünce üretmeye
Evliliğim,
budur benim ilk derdim.
Dünya
işlerinde de değilim
Göksel
işlerde de, isterim
Ki
rol modeli olmasın sana burjuvazi
Bu
nedenledir ki, nice evlilikler bitti...
Düşünceler
bırakacağız biz geriye,
Kitaplar
ciltlerce, sanat eserleri,
Elbet
bir gün kurulacak yeni bir toplumun
Gerçekçi
ve gelecekçi temsillerini...
Bulaşıkları
ben yıkarım, meditasyon
Zamanımdır
bulaşık zamanı.
Tüm
ev işlerini de yaparım, annem
Bu
nedenle, kadınlar günümü kutlamıştı benim
“Bizim
yaptığımız her ev işini yapıyorsun
Sen
de bizden sayılmalısın.
Demek
ki senin de günün bugün” diyerek.
Her
tür ev işini yaparken açarım müziği
Bağıra
bağıra şarkı söylerim,
Ya
da diyaloğa ağırlık veren
Filmler
izlerim.
Umarım
bu kadar gürültünün
Bir
zararı yoktur sana...
Bilmem
Afrika yemeklerini
Ama
internetten bakar yaparım.
Müşterektir
hayat, paylaşırım,
Senden
de paylaşmanı umarım.
Hele
bir bahçemiz olsun,
Her
tür bahçe işini de yaparım,
Bilirim
yetiştirmeyi
Kendi
meyvemizi, sebzemizi.
Artarsa
komşulara veririz
Takdir
etmek için
Yaptıkları
iyilikleri.
Ütüye
gıcığımdır yalnız.
Senin
ve benim ütüsüz
Meslekler
yapıyor olmamızı
Umarım.
Bana her zaman
Kapitalizmin
bir belirtisi gibi gelir
Ütü.
Bense rahat giysilerle
Gidip
gelmek isterim işe.
Böylece
üretebilirim,
Sıkmayarak
kendimi...
Afrika’dan
Asya’ya döndüğümüzde
Tek
parça bir insan olmuştuk iki bedende.
“Kimse
bu kadar sevmemiştir birbirini”
Dediler
dostlar, vardır elbette, bir bildikleri...
Böyle
devam edelim ne dersin,
Afrika
dansları kadar canlı ve umutlu
Ne
dersin, devam edelim taşımaya
Nereye
gidersek gidelim
Afrika
ruhunu...
Umudun
ruhunu...
Umudu...
Ulaş
Başar Gezgin, 19 Eylül 2018
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder