Videolar

16 Nisan 2021 Cuma

Çin’in Kuşak ve Yol İnisiyatifi Bağlamında Hindistan ve Pakistan

 

Çin’in Kuşak ve Yol İnisiyatifi Bağlamında Hindistan ve Pakistan

 

Prof.Dr. Ulaş Başar Gezgin, ulasbasar@gmail.com

Twitter: ProfUlas

 

 

Çin’in Kuşak ve Yol İnisiyatifi’nin (KYİ) ilk ve en yoğun etkilerini Orta Asya, Güneydoğu Asya ve Güney Asya’da görüyoruz ve göreceğiz. Güney Asya’nın iki büyük gücü olan Hindistan ve Pakistan, İngiltere’den bağımsız olma sürecinde bölünmeleriyle gelen kuruluşlarından başlayarak ‘kanlı bıçaklı düşman’ niteliğindeler. Hindistan’a yönelik Pakistan kaynaklı çeşitli terör saldırıları oldu; buna karşılık, Pakistan da çeşitli saldırılar için Hindistan’ı suçluyor. Aralarında Keşmir anlaşmazlığı var. Hepimiz açısından daha da kötüsü ise, ikisi de nükleer güç.

 

 

“Hindi-Chini Bhai-Bhai” mı “Hindi-Chini Bye Bye” mı?

 

İki komşu ülke olan Çin ile Pakistan, başından beri çok sıkı dostlar. Bu dostluk, Pakistan resmi makamlarınca şöyle tarifleniyor: “Dağlardan yüce, okyanuslardan derin, çelikten daha güçlü, baldan tatlı” vb. İki ülke arasında sınır anlaşmazlığı bulunmuyor. Ortaklaştıkları nokta, gerçekte, Hindistan politikaları. Bağımsız Hindistan’ın ilk başbakanı Jawaharlal Nehru (1889-1964) zamanında Çin ile Hindistan arasında su sızmıyordu. Biri sosyalistti, öteki sosyalizme yürüyordu. Nehru’nun ünlü sözü hâlâ akıllardadır: “Hindi-Chini bhai-bhai” (“Hintli ve Çinli kardeştir”). Fakat bu dostluk uzun sürmez: Bir kere dünya solu, Sovyetler ile Çin arasında bölünürken, bu dostluk o bölünmeye kurban gidecektir. Fakat daha da önemlisi, iki ülke arasındaki, sonunda savaşa da yol açacak olan sınır anlaşmazlığıdır - ki bu anlaşmazlık hâlâ sürmektedir. Çin’in Hindistan’dan toprak talebi bulunuyor. Çin İmparatorluğu’nun güçten düştüğü çöküş devrinde, kuzeyde Rusya, Çin topraklarını ele geçirdi (bu toprakları hâlâ ellerinde tutuyorlar ama Çin’in toprak talebi bulunmuyor); Güney’de ise, İngiltere, Hong Kong’a el koymakla kalmadı, Tibet’in yaklaşık olarak yarısını İngiliz Hindistanı topraklarına kattı - ki bu topraklar bugün, Hindistan’ın Arunaçal Pradeş bölgesini oluşturuyor. Çin, bu toprakları Hindistan’dan talep ediyor. Çin-Hindistan ilişkisini bozan bir diğer konu, Dalai Lama’nın Hindistan’da ağırlanması. Kimilerine göre, Hindistan, Dalai Lama’yı Çin’e karşı bir koz ve silah gibi kullanıyor.

 

 

Çin’in ‘İnci Kolye’si

 

Çin’in Kuşak ve Yol İnisiyatifi’nin Çin-Hindistan ilişkilerini iyice kötüleştirirken, Çin-Pakistan dostluğunu daha da pekiştirmesi bekleniyor. KYİ öncesinde de, fakat özellikle KYİ’yle birlikte, Güney Asya’da Çin varlığı iyice yükselişte. Sri Lanka ve Maldivler gibi ada ülkelerinde çokça Çin yatırımı var. Bu varlık, son hızla askerileşiyor. Ekonomik amaçlı gibi inşa edilen limanlar, Çin donanmasının etki alanını genişletmek için kullanılıyor. Bu durumu nitelemek için, ‘İnci Kolye’ sözü kullanılıyor: Çin, Myanmar, Bangladeş, Sri Lanka, Pakistan ve Cibuti’de limanlar inşa edip sonra bunları askeri amaçla kullanıyor ya da kullanmayı planlıyor. Bu, Hindistan’da kuşatılma korkusu uyandırıyor. Cibuti’de korsanlarla mücadele gerekçesiyle zaten bir Çin deniz üssü kurulmuş durumda. Benzer bir gerekçeyle/bahaneyle diğer limanlar da kolaylıkla askerileştirilebilir.

 

 

Afro-Asya Okyanusu’nda

 

KYİ, artık yalnızca Hintli olmayan bir Hint Okyanusu düşüncesini ve uygulamasını ortaya çıkarıyor. Gerçekte, Hint Okyanusu hiç bir zaman yalnızca Hintli olmadı. Bu ifade, siyasal olarak yanlış ve  onun yerine yavaş yavaş ‘Afro-Asya’ ya da ‘Afrasya Okyanusu’ ifadesi kullanılıyor. Eskil Yunan kaynaklarında, o okyanus, ‘Eritre Denizi’ olarak geçiyor, Çin kaynaklarında ise Batı Denizi; çünkü Hindistan, Çin’in batısında kalıyor. Başka kaynaklarda, ‘Doğu Denizi’ dendiğini görüyoruz. ‘Hint’ adı, İndus Irmağı’ndan geliyor ama ırmak, bağımsızlık sonrasındaki bölünmeyle birlikte Hindistan’da değil Pakistan’da kaldı. Dolayısıyla, ‘Hint Okyanusu’ ifadesi, dışlayıcı nitelikte. Afrika’yı, Pakistan başta olmak üzere diğer Asya ülkelerini ve hatta Avustralya’yı dışarıda bırakmış oluyor. Hindistan, arka bahçesi olarak gördüğü Güney Asya’da çoğulcu bir oluşumdan hoşlanmıyor. Oysa, Afro-Asya Okyanusu, her zaman yalnızca Hintli değil, çoğulcuydu. Hatta ‘Hint Okyanusu’ ifadesinin Batı sömürgeciliğiyle yaygınlık kazandığı bile söylenebilir - nasılsa Afrika bir okyanusa ad veremeyecek kadar ‘az gelişmiş’ti, Hindistan’dan bile daha ‘az gelişmiş’ti.

 

 

KYİ ve Hindistan

 

KYİ’ye dönelim: Hindistan, yukarıda anılan nedenlerle, Çin’e ve KYİ’ye kuşkuyla yaklaşıyor. Şanghai İşbirliği Örgütü, BRICS ve Asya Altyapı Yatırımları Bankası gibi oluşumlarda Çin’le yan yana gelse de, KYİ’ye katılmıyor. Çin’le her zaman arası bozuk olan Japonya bile, önce mesafeli davranmakla birlikte sonradan KYİ’ye katıldı, çünkü Avrupa ile Asya arasında ulaşım ve taşımanın kolaylaşması, Japon mallarının Avrupa’ya gönderilmesi için de kolaylık sağlamış oluyor. Ama Hindistan, KYİ’nin yalnızca güvenlik boyutuna odaklandığından, ekonomik olumluluklarını göremiyor. KYİ, yolları ya bozuk ya da hiç olmayan Kuzey Hindistan’ı ve çevre ülkeleri kalkındıracak bir proje. Hindistan, KYİ’yi tümüyle reddetmek yerine, olumlu bulduğu projelere katılıp uygun görmediklerini reddedebilir. Böyle bir seçeneği de var, ancak buna yanaşmıyor. Hindistan’ın KYİ’ye yönelik yanıtı tutarsız ve gecikmiş bulunuyor. Oysa, Hindistan, KYİ’ye katılmayarak, çevrede KYİ’ye katılan diğer ülkelerle ilişkilerini bozma riskini almış oluyor. Bölgede KYİ’ye bir tek Hindistan ve sonsuza dek bağlaşığı olan Bhutan katılmıyor. İkincisi, Hindistan, KYİ’nin dışında kalarak, onu kendi ulusal çıkarlarına göre etkileme şansını kaybetmiş oluyor.

 

 

Çin Pakistan Ekonomik Koridoru

 

Gelelim Pakistan’a: Pakistan’da KYİ’nin bir parçası olarak Çin Pakistan Ekonomik Koridoru (ÇPEK) oluşturuluyor. Böylelikle Sincan/Doğu Türkistan ile Pakistan’ın Afro-Asya Okyanusu kıyısındaki Gwadar Limanı birbirine bağlanacak. Çin, ÇPEK’le birlikte Arap ülkelerinden almakta olduğu petrolü daha kısa yoldan alacak, Afrika’yla ve Avrupa’yla da mesafesi kısalacak. Peki ÇPEK’in Pakistan’a ne faydası olacak? Bir kere, ülke boydan boya yollarla donatılacak. ÇPEK yalnızca bir ulaşım-taşıma projesi değil; işin içinde endüstri ve özellikle enerji yatırımları da var. Pakistan, özellikle sıcak aylarda - ki bu aylarda enerji gereksinimi zirveye ulaşıyor- çokça elektrik kesintisi yaşıyor. Çin’in Pakistan’da inşa ettiği/edeceği santrallerle ülke, bu sorununu çözmüş olacak; bunun da elektrik kesintileri nedeniyle üretime sık sık ara veren yerli ekonominin yararına olması bekleniyor.

 

Çin şirketleri, başka ülkelerdeki projeleri için genellikle kendi ülkelerinden işçi getiriyor. Fakat bu, zamanla değişebilir; çünkü Çin’de ortalama ücretler artıyor ve başka ülkelerden işçi çalıştırmak daha az maliyetli olabiliyor. ÇPEK projeleri için toplamda yaklaşık 50 milyar dolar gibi bir rakam ayrılmış durumda. Fakat ÇPEK’in Pakistan’a kısa erimde ne kadar ekonomik katkısı olacağı tartışmalı. Bunun birinci nedeni, Çinli işçi çalıştırma konusu; ikincisi, Pakistan’ın büyük bir borca girecek olması; üçüncüsü ise, ÇPEK’in Pakistan’da halihazırda var olan bölgesel ve etnik çatışmaları kaşıyıp derinleştirme olasılığı.

 

ÇPEK’in geçtiği yerler, genellikle silahlı isyancıların olduğu bölgeler. Pakistan’da son dönemlerde Çinli çalışanlara ve turistlere yönelik çokça saldırıda bulunuldu; bu saldırıların birçoğu ölümcüldü. Bu durum, ÇPEK’i kısa sürede güvenlikleştirdi. Bunun anlamı, yalnızca ekonomik olarak düşünülen bir projenin güvenlik konusu haline gelmesi. Aslında, Çin, “bunu hep yapıyor”; belki de bilinçli olarak yapıyor ya da bu tür bölgelere başka yatırımcılar girmediği için böyle bir sonuç ortaya çıkıyor. Birçok Çin yatırımı (Afrika’da da böyle), riskli bölgelerde. Böyle olunca, Pakistan’da ÇPEK’i korumak için ordu devreye giriyor. Bu durum, zaten güçlü olan Çin-Pakistan askeri ilişkilerini daha da pekiştiriyor. Çeşitli Hindistan kaynakları, Çin’in Pakistan’a ileri teknolojili silahlarla ilgili bilgi ve teknik aktarmış olabileceğini ileri sürüyor. Pakistan açısından ise şöyle bir sorun var: ÇPEK askerileştikçe, Pakistan’ın sivil ve demokratik kurumları (ya da böyle olması beklenen kurumları) daha da zayıflama riski taşıyor. Ayrıca, ÇPEK’in çevreye ve Pakistan halklarına vereceği olası zararların önceden saptanıp önlenmesi gerekiyor.

 

 

Sonuç: Olası Senaryolar

 

Çin Pakistan Ekonomik Koridoru, er ya da geç açılacak. Hindistan’ın bunu engellemeye gücü yetmeyecek. Güney Asya’da Hindistan etkisi zayıflarken Çin etkisi artacak. Hindistan, dış politikada daha da yalnızlaşacak. Afro-Asya Okyanusu, daha da çoğul(cu) bir nitelik kazanacak. Bundan sonrasında iki uç senaryo var: Ya ÇPEK tümüyle başarılı olup Pakistan’ı bir ‘Asya kaplanı’ yapacak ya da Pakistan’daki iç çatışmaları derinleştirip borç batağıyla birlikte ülkeyi çökertecek. Bu iki uç arasında çok sayıda daha az uç senaryo söz konusu. Büyük olasılıkla, bunlardan biri gerçekleşecek. Fakat kesin olan birşey varsa o da, Çin’in ÇPEK’le birlikte iyice yükselişe geçeceği… İlerleyen yıllarda Çin hakkında daha çok konuşuyor olacağız.      

 

 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder