Arif Dirlik (1940-2017): Marksist Bir Düşün İnsanı İçin
Bir Portre Denemesi
Prof.Dr. Ulaş Başar
Gezgin, ulasbasar@gmail.com
Arif Dirlik’le
(1940-2017) düşünsel tanışmam 2001’de, ünlü ‘İmparatorluk’ kitabıyla oldu.[1]
Hardt ve Negri, kitapta Arif Dirlik’e gönderme yapıyordu. İlk kez duyuyordum
adını. Şaşırmıştım. O zamanlar, internet çok yaygın değildi, yaygın olsa bile
pek de fark etmezdi; çünkü birçok kaynak internette erişilebilir değildi. 2005
yılında üniversite kütüphanelerinden kitaplarını bulup okumaya başladım. Yaşam
öyküsü de çalışmaları da olağanüstüydü. İstanbul’dan nükleer fizik okumak üzere
ABD’ye gitmiş, sonra çinbilimci olmuştu. 70’lerdeki ilk çalışmalarındaki ağırlık,
Çin siyasi tarihinde üzerindeydi. Çin’de solun tarihi de bu kapsama giriyordu
elbette. Ancak, Arif Hoca, Çin solunun hiç bilinmeyen akımlarının tarihini
yazmaya yönelmişti ki bu, çinbilimde de aykırı bir ses olduğunu gösteriyordu.
Sonraki çalışmalarında editörlük yaptığı Çin araştırmalarına ilişkin geniş
kapsamlı derleme kitaplar öne çıkar. Üretkenliğinin son yıllarında ise, ilgi
alanı, küreselleşme ve özellikle de çoğul küreselleşme ve alternatif küreselleşme
gibi konulara yönelecektir. Modernizm-postmodernizm tartışmalarına müdahil
olacaktır. Bu konulara yönelmesiyle birlikte Hardt ve Negri’nin de radarlarına
takılır.
Veysel Batmaz
Hoca’dan, 1964’ten beri Türkiye’ye girmediğini öğreniyoruz. Askerlik nedeniyle
oluyor dönemeyişi. Ancak, aslında bedelli vb. biçimlerde askerliği aradan
çıkarabilecekken, o, bunu anti-militarist görüşleri nedeniyle reddediyor.[2]
Mayıs 2017’de akciğer kanseri tanısı alıyor, ancak tedaviyi reddediyor. Batmaz,
onun insan yanını vurguluyor. Verdiği bilgilerden, eşiyle bir yetimhaneden aldıkları
bebeği büyüttüklerini öğreniyoruz.
Arif Dirlik’in
Türkçe’deki kitapları şöyle:
“2004’de, Ali Şimşek, Postkolonyal Aura’yı (2005) Galip Doğduaslan’ın
çevirmeye başladığını ve Boğaziçi Üniversitesi Yayınları’ndan çıkacağını
söyledi. Ben de sağda solda Türkçe’ye çevrilmiş makalelerini buldum. Arif
Hoca’nın, bunu da çevir dediği makaleleri çevirdim ve Postkolonyal Aura’nın
yayınından bir yıl sonra Global Modernite ve Sosyalizm (2006, Çev: Veysel
Batmaz ve diğerleri) adı ile yayınladım. Daha sonra İletişim Yayınları, belki
de Arif Dirlik’in yayınevi ideolojisine ters düşen yaklaşımları nedeniyle çok
uzun zamandır savsakladığı makale derlemesini Kriz, Kimlik ve Siyaset (2009,
Çev: Sami Oğuz) başlığı ile yayınladı. En son, 2010 yılında, bana, “bu makaleleri
orijinal olarak Türkiye için yazdım, yayınla” dediği ve Küreselleşme’nin Sonu
mu? (2012, Çev: Veysel Batmaz, İsmail Kovacı) adlı kitabını derleyip, adını
koyup ve bir kısmını da çevirerek yayınladım. Böylece Arif Hoca’nın dört kitabı
Türkçe’de var oldu. Üçünün editörlüğünü Ali Şimşek yaptı. Şu anda bu
kitaplarında bulunmayan, on beş kadar makalesi de Türkçe okurlar için
bulunabilir halde.” (Batmaz, 2017)
Dirlik, asla ÇKP
hayranı olmadı, bu nedenle Çin’in kapitalistleşmesi dolayısıyla savrulmadı.
Gençliğinde Çin üstüne ne yazdıysa, son nefesini verirken de aynı
doğrultudaydı. Kapitalizmin muhalifiydi, ancak ilerici rejimlere eleştirel
yaklaşmayıp sonra onların yaptıkları yanlışlar dolayısıyla daha önce yazdığı
övgü dolu yazılarından pişmanlık duyan bir hatta hiç olmadı. Şöyle diyor
Batmaz:
“Çin’deki “kültür devrimini”, Çin’in şu andaki kapitalist oluşumunun
nedeni olarak gören analizler yaptı. Kapitalistleşen Çin Komünist Partisi’ni
kıyasıya eleştirdiği halde, ÇKP’nin 60. kuruluş yıldönümü için Şanghay’a
çağırdığı 100 dünya entelektüelinden biriydi.” (Batmaz, 2017)
Bu kısa girişten
sonra Arif Dirlik’in düşünsel gelişimine bakalım:[3]
Arif Dirlik’in Düşünsel Serüveni
Dirlik’in ilk öne
çıkan kitabı, 1989 basımı ‘Çin Komünizminin Kökenleri’ kitabıdır. Kitapta 4
Mayıs Hareketi’ne odaklanır ve Komintern’in Çin’e girmesinden önce, Çinli
muhaliflerin çoğunlukla anarşist olduğunu gösterir. Çin’de komünist düşüncenin
hızla yaygınlaşması, genellikle kültürel öğelerle açıklanır. Oysa Dirlik, Çin’in
birdenbire komünizme yönelmediğini, anarşist geçmişinin bu yönelim için
hazırlık niteliği taşıdığını gösterir bize. Aynı yıl Marksizm ve Çin deneyimi
konulu bir derleme kitabın eş-editörü olarak çıkar karşımıza. Kitap hem Mao
Düşüncesi’ni çeşitli yönlerden tartışır hem de Çin’de yaşanmaya başlayan
kapitalistleşmeyi anlamlandırmaya çalışır. Peki neden anarşizmi çalışmıştır?
Şöyle der Dirlik: “1980’lerde Çin
devriminin vaatlerinin tükenmekte olduğu giderek belirginlik kazanmaktaydı.
Neyin yanlış gittiği konusunda anarşizmin ilginç bir eleştirel bakış açısı
sağladığını gördüm.”[4]
Ancak bunu yaparken, bir anarşist olmaz; anarşizmin eleştirel bakış açısını
alet çantasına koyan bir Marksist olarak düşünce üretimine devam eder.
Bir sonraki yıl,
Dirlik, geleneksel, ana-akım televizyon tarihçilerinin asla girmedikleri ve
girmeyecekleri bir başka konuya yönelir: Tarihyazımına. Geleneksel tarih,
gerçekleri yansıttığı iddiasındadır. Eleştirel tarih ise, birden fazla tarihsel
gerçeğin olabileceğini gösterir. Sözgelimi, bir taraf için fetih olan, diğeri
için kayıp, bir taraf için işgal olan, diğeri için kurtuluş olacaktır. Yine de
kimi tarihsel veriler vardır ki tarihyazımından bağımsızdır. Örneğin, 1453’te
Konstantinopolis’in kontrolünün Osmanlı’ya geçtiği, tartışılmaz bir gerçektir.
Oysa geleneksel tarihyazımı, bu tür gerçeklere dayanmak yerine, kendi
doğrularını, dünyanın kendi açısından gördüğü biçimiyle gerçekmiş gibi dayatır.
Kimi geleneksel tarihçiler, bunu kasıtlı ve bilinçli olarak yaparlarken
kimileri ise ne yaptığının farkında bile değildir. İşte Arif Dirlik’in sözünün
Türkiye’deki magazin tarihçileri kadar dinlenmemesinin nedenlerinden biri
budur: Eleştirel bakmamak, boyalı basın ve magazin kanallarınca ödüllendirilir.
Dirlik ise, tersine, hem eleştirel bir duruş sergiledi her zaman ve Marksizm’le
bağını hiç koparmadı. Solu eleştirdi ama onu severek, onun eleştiriyle kendini
geliştirerek daha da güzelleşeceğini umarak eleştirdi. Tüketim toplumu ve
egemen sınıflar için çok büyük günahlar bunlar...
Dirlik, 1990’daki
‘Marksist Tarihyazımının Kökenleri’ adlı kitabında Çin’deki tarihyazımına
odaklanır. Çin’in kapitalistleşmesiyle birlikte, Çin tarihyazımı da değişecek,
eskiden zalim olarak görülen tarihsel kişilikler artık devletin birlik ve
beraberliğini sağladıkları savıyla göklere çıkarılmaya başlanacaktır. 1991’de
Dirlik, anarşizmin Çin Devrimi’ndeki izleri üstüne düşünmeyi sürdürür. Fakat
bunun ötesinde, Çin’deki gelişmeleri de yorumlar ve Çin’deki kültür devrimine
yönelik tepkilerin bugünkü kapitalistleşmeye ivme kazandıracağını önceden görür
ve bunu daha o zamandan tartışmaya açar. Aynı yıl, Dirlik’in anarşizm ilgisi
sürecektir, fakat bu kez Çin’den bir devrimci üniversite deneyimini anlatır
bize. Asıl alanından uzaklaşarak pedagojiye yönelir. Yine de, Çin izleği,
çalışmalarında her zaman kalıcıdır.
1995, Dirlik için bir
açılım yılı olur. Bu yıla dek Arif Hoca, Çin, Mao ve anarşizm konularını
çalışan bir çinbilimci olarak tanınmaktadır. Ancak bu yıl, eş editör olarak Asya-Pasifik
üstüne bir kitap basar ve bu kitapla birlikte, çinbilimin kısıtlı alanından muazzam
ve devasa bir coğrafyaya açılır. Kitapta bilimsel çalışmalar yanında yazınsal
örnekler de yer almaktadır.
1998’de Dirlik bir
Mao kitabının eş editörlüğünü yapar; kitaptaki farklı alanlardan uzmanlar
dikkat çekicidir. Ayrıca, Peru, Japonya, Filipinler, Vietnam ve Hindistan gibi
farklı coğrafyalardaki Maoizmler konu edilir. 1998’de, 1995’teki Asya-Pasifik
açılımına ikinci bir halka ekler Arif Hoca. Bu yıl, ilgisi, sömürgecilik ve
sömürgecilik sonrası tartışmalarına yönelerek iyice geniş alanları kapsamaya
başlayacaktır.
2000 yılında
yayınlanan eş-editörlüğünü yaptığı postmodernizm ve Çin konulu kitapta Çinli
araştırmacı ağırlığı göze çarpar. Farklı kesimlerden ve görüşlerden olan Çinli
araştırmacıların düşünsel bir bütünlükten uzak olduğu görülür. Belki de bu,
Dirlik’in yapıtları arasında iç tutarlılığı en zayıf olan çalışma olarak
değerlendirilebilir. Postmodernizmi kapsamlı bir biçimde sorgulaması ve açık
açık eleştirmesi, bu kitapla aynı yılda çıkan ‘Postmodernliğin Tarihleri’
kitabıyla olur. O zamana dek Asya-Pasifik’e yönelen bir çinbilimciyken ve Çin
tarihçisi olarak öne çıkarken, ilerleyen yıllarda siyasetbilim, uluslararası
ilişkiler ve toplumbilim gibi alanların merkezinde yer alan çeşitli kavramları
tartışmaya açan kitaplarıyla tanınmaya başlayacaktır. Bu itirazları, aynı yıl
eş-editörlüğünü yaptığı ‘3 Dünyadan Sonra Tarih’ kitabında iyice belirginleşir.
Muhalefetin kültüre ve kimliğe indirgenmesini eleştirir. Eleştiri okları,
Said’i de bulacaktır. Dirlik’e göre, modernliği çöpe atarken Marksizm’i de
ıskartaya çıkarmak doğru değildir ve üstelik sınıf gerçeği özünde değişmeden
geçerliliğini sürdürmektedir. Böylelikle, küresel modernlik kavramını ortaya
atıp geliştirdiği 2001 yılına geliriz. Bu dönemdeki çalışmalarının az ve öz bir
tanıtımını bir söyleşisinden okuruz:
““Sömürge-sonrası Aura”da üçüncü dünya aydınları konusunu öne çıkarmaya
çabaladım. Avrupa-merkezcilik ve diğer halklara uygulanan Avro-Amerikan baskı
üzerinde -kapitalizmin dünyayı biçimlendirmesi ve reddedilen Avro-Amerikan
değerlerinin dünyanın geri kısmına kapitalizm tarafından ulaştırılması
olgularını gözardı eden- çok sayıda çalışma yapıldı. Kapitalizmin
küreselleşmesi oranında, üçüncü dünya aydınlarının, profesyonellerinin,
devletlerinin bu küreselleşmede suç ortaklığına girdiklerini düşünüyorum. Bu
yüzden, erkin ve yetkenin eleştirisi günümüzde Avrupa-merkezciliğin ve
Avro-Amerikan egemenliğinin eleştirisiyle yetinemez. Üçüncü dünya aydınlarının,
profesyonellerinin, devletlerinin, erk yapılarının vb de eleştirilmesi
gerekmektedir. Bu çalışmada denemek istediğim bu.”[5]
Aynı yıl Dirlik’in
bir başka dikkate değer katkısı yayınlanır. Amerika’daki Çinlilerin tarihini
konu edinen ve eş editörlüğünü yaptığı kitapta, Amerika’daki Çin varlığının sanılandan
çok daha eski olduğunu belgeleriyle gösterir. Vahşi Batı filmlerinde nadir
olarak Çinliler ve Siyahlar gösterilir. Oysa Çinliler birçok altyapı projesinde
başından beri işçi olarak çalışırlar. Amerikan resmi söylemi, Yerlilerin
topraklarının gaspedilmesini ve korkunç biçimlerde katledilmelerini onların
vahşiliğiyle gerekçelendirirken, bir yandan da Amerika’nın inşa edilmesindeki
görünmez Çinli emeğini adeta tarihten silerek Beyaz üstünlüğü gibi ırkçı
tezlere aslında payanda olmaktadır. Dirlik ve çalışma arkadaşları, Amerika’nın
kuruluşunda Çinlilerin rolünü ortaya çıkararak ırkçı tezlere karşı mücadelede
dikkate değer bir düşünsel katkı sağlar. Yine aynı yıl eşiyle birlikte
yer-tabanlı siyasal hareketleri konu alan bir kitabın editörlüğünü yapar.
2005’te önceki Çin
tarihi ve Marksizm konulu kitabını yeniden yayınlar. Artık 65 yaşına basmıştır.
Yavaş yavaş etkin akademik yaşamdan çekilir. Bir sonraki yıl, pedagojiye
ilişkin bir kitabın eş editörlüğünü yapar. Kitap kendi alanlarından oldukça üst
düzey isimleri (örneğin Peter McLaren) bir araya getirir. 2012’de yayınlanan
kitabında, ömür boyu yazdığı yazılardan ve makalelerden bir derleme yapar. Yine
aynı yıl, Çin’de toplumbilimin ve insanbilimin gelişimine ilişkin bir kitabın
eş editörlüğünü yapar. Bir sonraki yıl tarım toplumunun geleceğine ilişkin bir
kitabın eş editörlüğünü yapar. Çin hükümetini sert bir biçimde eleştiren son
kitabı, kanser olduğunu öğrendiği sıralarda (Mayıs 2017) eline geçer.
Peki Dirlik, radikal
ve devrimci bir duruşa sahip olmasına karşın nasıl olup da ABD’de rahatlıkla iş
bulabilir? Dirlik, sistemin onu neden belli konumlarda tuttuğunun
bilincindedir. Şöyle der:
“Bazen seçkin üniversitelerin radikallere
gereksinim duyduklarını unutuyoruz. Öğrencilere mümkün olan en geniş öğrenim
olasılıklarını[6]
sunmak ve onların dünya üzerinde işlev kazanmasını sağlamak için çaba harcayan
seçkin üniversitelerin, Marksizm veya anarşizm üzerine tek sözcük duymamış
cahiller üretmek istemediği açık. Bu yüzden bu üniversitelerde radikallere küçük
yerleşim bölgelerinden daha fazla hoşgörü gösteriliyor olabilir.
(...)
Burada çok akıllı bir iktidar yapısı mevcut. Örneğin, on
yıl önce CIA’den biri bana geldi. Kendi bünyelerinde çalıştırmak üzere üzere
öğrenci arıyorlardı ve özellikle benim öğrencilerimle ilgileniyorlardı. Çünkü
Marksizm, anarşizm vb. üzerine bilgi sahibi olduklarını varsayıyorlardı. Akıllı
çözümlemeciler istiyorsanız, bu konuda bilgiye sahip insanlara gereksiniminiz
var. Bu noktada, buradaki iktidar kurumu, istenmeyen bilgiyle dünyayı anlamada
işbirliğine girmek yerine onu bir yana koymayı seçen Çin Halk Cumhuriyeti’nden
ya da eski SSCB’den farklı işliyor.”[7]
Türkçe’deki Yazılarıyla Arif Dirlik
25’i aşkın kitabına
karşın, Dirlik Türkiye’de çok az bilinir. Bunun çeşitli nedenlerini az önce
dile getirdik. Bunlara ek olarak şu söylenebilir: Dirlik çok az Türkçe
yazmıştır ya da yazdıklarının Türkçe çevirileri kendilerine Türkiye’de çok az
yer bulmuştur. Türkçe olarak yayınlanan kitaplarının bilgilerini Ek 1’de
veriyoruz. Şimdi Türkçe’deki erişilebilir olan çeşitli yazılarına bakalım:
‘Naipaul Hadisesi ya
da Entelektüel Bağnazlık’ adıyla Birgün Gazetesi’nde yayınlanan yazısını
Pekin’den yazar.[8]
Birçok çinbilimci yaptığının tersine, iş yaşamını ve geleceğini riske atarak,
oradan Çin hükümetini eleştirir. Muhalefetin ‘politik istikrar’ ya da ‘kültürel
istisnacılık’ adını bastırılmasına karşı çıkar. Ancak Batı yanlısı liberal
soslu bir eleştiri değildir bu. Muhalefetle aynı görüşte olmadığını vurgular.
Ancak düşünce özgürlüğü ona göre hakça bir düzende olmazsa olmazdır. Yazıda
Dirlik, Avrupa-merkezcilik eleştirisinin sağ tarafından ele geçirildiğini
belirtir. Bu Avrupa-merkezcilik tartışmasından kapitalizmin ve sömürgeciliğin
güncellenmiş bir Marksist eleştirisinin çıkması beklenirken, bunun yerine
burada, post-modern soslu kimlik siyasetleri, Avrupa tipi çokkültürcülük, sınıfsal
ve ekonomik farkların görünmezleştirilmesi yoluyla kültürel farklara vurgu gibi
öğeler öne çıkmıştır. Böylece, Avrupa-merkezcilik eleştirisi, kapitalizm
eleştirisi yerine, hızla, Avrupa kültürünün eleştirisine terfi ettirilmiştir.
Bu, şu anlama gelir: Yaşanan acılardan kapitalizm değil, Avrupa’nın kültürel
özellikleri sorumludur. Bu hatalı sonuç, kendine eleştirel akıl yerine ABD ve
AB ana-akım araştırmacılarını rehber edinen ya da model alan Türkiyeli
akademisyen çoğunluğun derslerinde sürekli yineleyerek gerçekmiş gibi gösterdiği
bir yöne doğru hızla yol alacaktır. Hitler’in ‘Halkı Aydınlatma’ Bakanı
Goebbels’in dediği gibi: “Bir şeyi ne
kadar uzun süre tekrarlarsanız insanlar ona o kadar fazla inanırlar.”
Öte yandan, elbette
Dirlik, her tür çokkültürcülüğü reddetmez. Sosyalist bir çokkültürcülük
olanaklıdır. Ancak, var olan Avrupa tipi çokkültürcülük, en temelden
sıkıntılıdır. Şöyle der:
“Zaten, Avrupamerkezciliğin dünya üzerindeki egemenliğinin bir ürünü
olan ve onun değerleriyle dolup taşan güç yapılarına karşı koymadan salt
kültürel kalıt ve mirasların tanınmasını hedefleyen bir çokkültürlülüğün ne
anlamı vardır?”[9]
Dahası, Dirlik, aynı
çalışmasında, Avrupamerkezciliğin Said’in ve destekçilerinin yaptığı gibi
kültürel ve/ya da bilişsel/zihinsel bir durum olarak değerlendirilmesine karşı
çıkar. Bu tür değerlendirmelerin sömürgeciliğin doğasındaki politik ekonomiyi
göz ardı ettiğini ileri sürer. Ayrıca, etnik-merkezciliğin yalnızca Avrupalı
sömürgecilere özgüymüş gibi gösterilmesinin Avrupa ve Amerika dışındaki
coğrafyalardaki etnikmerkezciliği mazur görmeye ya da daha az eleştirel bir
açıdan görmeye neden olduğunu söyler ve bu durumu eleştirir. Dirlik’in de
vurguladığı gibi, etnik-merkezcilik, Avrupa’ya özgü değildir ve herhangi bir
coğrafyadaki belli tür ekonomik-politik ilişkilerin bir sonucu olarak ortaya
çıkar. Dolayısıyla, dünya ölçeğinde, nereli olursa olsun ve nereden gelirse
gelsin sömürgecilik ve altında yatan politik ekonomi sorgulanmadan
etnik-merkezcilik eleştirisi yapılamaz. Said ve destekçilerinin eleştirilerinin
bu yanlış kulvarda ilerlemeleri, onun görüşlerinin soldan sağa kadar çok geniş
bir yelpazede kabul görmesine yol açar. Oysa o, Kantçı bir açıdan konuşacaksak,
görüngüler (fenomen) üzerinden sistemin iç yüzünü (nümen) açıkladığını düşünür
ve okurlarını da buna inandırır. Yaptığı aslında, vitrine/ambalaja bakıp
dükkan/içerik hakkında söz söylemek biçimindedir. Dirlik, vitrine bakmakla
kalmaz, politik ekonomiye odaklanması dolayısıyla içeri de girer; kutuyu açar
ve ambalajın kutunun içeriğinden bağımsız olarak anlaşılamayacağını ortaya
çıkarır.[10]
Aynı biçimde, ‘post-sömürgecilik’ gibi kavramlar, sömürgeciliğin bittiği gibi
bir varsayımdan hareket eder, oysa sömürgecilik başka biçimlerde sürmektedir. Kimi
ülkeler istenildiği gibi işgal edilmektedir; son teknoloji ürünü bombalar
Afganistan gibi ülkeler üstünde denenmektedir; Avrupa güçleri çeşitli ülkelerde
askeri üslere sahiptir. Dünyanın farklı bölgelerinden insanlar Batılı adlar
almaya özendirilmektedir. Buna benzer birçok örnek, post-sömürgeciliğin temelden
hatalı olduğunu ortaya çıkarır.[11]
Dirlik,
‘post-sömürgecilik’ yerine ‘post-devrimcilik’ ya da ‘post-sosyalizm’ gibi ifadeleri
yeğlediğini belirtir. Bunun Dirlik’in çalışmalarında dile getirilen belli başlı
3 nedeni vardır: Birincisi, sömürgecilik
karşıtı mücadele, post-sömürgecilik kuramlarından çok önce çıkmıştır. İkincisi,
az önce andığımız gibi, sömürgecilik bitmiş değildir. Üçüncüsü, post-sömürgeci
kuram, sömürgecilikle hesaplaşıp yeni bir toplum yapısını düşlemek, böylece
yeniden sosyalizmi ve devrimi gündeme getirmek yerine bunlardan köşe bucak
kaçmaktadır. Dirlik’in bu görüşlerini şöyle geliştirebiliriz: Sömürgecilik
karşıtı mücadele, sömürgeciliğin tarihinin en başından başlar. Hiç bir halk
tümüyle itaat içinde sömürgeleştirilmemiştir. İlk başarılı sömürgecilik karşıtı
devrimler, önce ABD’de sonra bütün bir Latin Amerika’da gerçekleşmiştir. Bu
bağlamda, Haiti Devrimi’nin tarihteki ilk uzun erimli ve başarılı köle
ayaklanması olduğunu not edebiliriz. Devletleşen sömürgecilik karşıtı
hareketlerin 200’ü aşkın yıllık bir tarihi vardır. Bu tarih, hiç de kültürel
değildir.[12]
İkinci noktayı yukarıda açıkladık. Üçüncü noktaya gelindiğinde, çok klasik bir
sorunla karşılaşırız. Bu da şudur: Post-sömürgeci eleştiri, varolanı
yorumlamakla yetinir; dünyayı değiştirmekle ilgilenmez. Tam bu nedenle,
post-sömürgeciler, kültür çalışmaları ekseninde bir yerleşke etkinliğinin
ötesine geçememiştir. Bu açıdan, post-sömürgeci olarak değerlendirilen Fanon,
aslında öyle değildir; çünkü dünyayı değiştirmek için bizzat mücadele etmiştir
ve değerlendirmelerinin çok azı kültürelci tezlerle uyuşur.[13]
Dolayısıyla, Dirlik’e göre, içinde bulunduğumuz dönem için ‘sosyalizm sonrası’
ya da ‘devrim sonrası dönem’ demek daha doğru olur.
Dirlik, bunların
dışında, Sendika.org’da yayınlanan bir makalesinde küreselleşmeye ilişkin
farklı görüşüyle öne çıkar:
“Küreselleşme yalnızca birleştirmez ya da homojenleştirmez, aynı zamanda
yeni türden farklılıklar yaratıp heterojenleştirip parçalar da. Günümüzün
küreselleşmesinde bilhassa önem taşıyan sorun ise Avrupa-merkezli modernleşme
söyleminin mirası için verilen mücadeledir ve bunun yanında daha önceleri
marjinalize edilmiş olan ve küreselleşmiş kapitalizmin dinamiklerinde yeniden
güç bulan söylemlerin ve epistemolojik yerliciliklerin canlanışlarıdır.”[14]
Bu görüşlerini aynı
yazının ilerleyen sayfalarında şöyle geliştirir:
“Gerçek hakkında yaratılan bütün mitleştirmelere rağmen, ulus oluşumunun
bizatihi sömürgeci bir süreç olduğunu söyleyebiliriz. Ulus, bu oluşum sürecinde
en azından kültürel ve siyasal olarak ama çoğu kez de etnik olarak
olabildiğince türdeş bir nüfus yaratmak için kendi görünüşüyle ve amaçlarıyla
uyuşmayanları bastırır. İşin tuhafı, küreselleşme ulusun bu yönünü epey teşhir
etmiş ve ulus-devlet rejimi altında marjinalize edilmiş ya da bastırılmış
olanlara bir meşruiyet zemini sağlamıştır. Küreselleşmiş siyaset sahnesinde
sadece etnik azınlıklar ve yerli halklar değil marjinalleştirilmiş yerel
halklar da yeni bir sese kavuşmuşlardır. Nitekim, küresel olanla ulusal olanın
karşılaşmasından serpilen başka bir çelişki, sıkça söz edilen, yerelin ve
küreselin çatışması baş göstermiştir.
Ulusal rejimlerce bastırılmış olanların sessizlikten ve
görünmezlikten kurtulmalarını pek tabii ki memnuniyetle karşılayabiliriz; ancak
Avrupa-merkezciliğin, çokkültürlülüğün ve ulusal ya da küresel çeşitliliğin
fark gözetmeyecek bir şekilde algılanması, yerliciliklerin ve dinsel
köktenciliklerin ortaya çıkışını gözden kaçırır. Bu ihmal ise, küreselleşmenin
nihai ironisi olabilir. Küreselleşme, birleştirdiği gibi daha önce tanık
olunmamış şekillerde parçalar da.”[15]
Dirlik, bize Çin’in
coşkuyla karşılanan yükselişinin olumsuz yanlarını anımsatır. Çin tipi üretimin
yaygınlaşması, dünya ölçeğinde işçi haklarının ve insan haklarının dibe vurması
anlamına gelecektir. Çin’in ‘demokratik’ olmaması, ondan büyük kazançlar sağlayan
Avrupa ve ABD’nin işine gelmektedir. Görüntüde, Çin’in demokratikleşmesini
isterlerken, gerçekte hiç de istememektedirler. Çin’in sosyalizmden vaz
geçmesi, Konfüçyüsçülük gibi gerici ideolojileri diriltmiştir ve Dirlik’e göre,
bu mutlak itaati vaaz eden ideoloji, Konfüçyüs Enstitüleri eliyle tüm dünyada
yaygınlık kazanmaktadır. Dirlik, bunu hiç de insanlık tarihinde bir ilerleme
olarak görmez. Son kitabında bunu açıkça eleştirir.
Sosyalizmi bırakmak,
Çin milliyetçiliğini de hortlacaktır. Ancak bu, artık bir ezilen ulus
milliyetçiliği olmaktan çoktan çıkmıştır. Çin’in askeri olarak güçlenmesi, onun
emperyal niyetlerinin tarihte olduğu gibi bir kez daha ortaya çıkmasına yol
açmıştır. Şöyle der Dirlik:
“Çin ve Çinliliğin yeni vizyonları, hepsi birden, emperyaldir, mekânsal
hak iddiası taşımaktadır ve sonuçları itibariyle yıkıcıdır.”[16]
Böyle bir emperyal
uzgörü, elbette tarihyazımını da etkileyecektir. Çin’de toplumsallığa vurgu
yapan Marksist tarihyazımı bırakılırken, Çin’in kendi içindeki etnik, sınıfsal
vb. farklılıklar yerine, çok az değişerek bugünlere gelen bir tarihsel öze
dayalı bir ulusalcı tarih anlayışı getirilir. Şöyle yazar Dirlik:
“Benzer olarak, Marksist Çin tarihi yazıcılığının silikleşmesi ile
birlikte, kültürel farklılığın sosyal üretim konuları, –kent/kır ayırımından
doğan- farklılıkları, sınıf ve cinsiyet ayırımından üreyen farklılıklar-, yeni
Çin tarihi açıklamalarında yerinden silinmiş ve artık sosyal ve mekânsal
kültürel homojenliği iddia edişinin sorgulanması da hizmet dışı kalmıştır.
(...)
Bu paradigmada, Çin sadece bir ulus değildir; bir
uygarlıktır, sadece belki Hindistan ile yarışabilecek 5000 yıllık uygarlık
klişesinde saklı “yüce bir geleneğe”, tarihin ilk başlarından bu yana sahiptir.”[17]
Dirlik’e göre, Çin’de
Marksist tarihyazımının bırakılmasıyla, Çinli saray geleneği (ya da seçkinlerin
yaşantıları), Çin kültürü olarak halka ve dünyaya yutturuldu. Biz Türkiye’de
nasıl ki “atamız Osmanlı değil, Pir Sultan, Dadaloğlu, Şeyh Bedreddin’dir” diyoruz;
benzer bir tarihyazımsal dönüşüm, ilerici olduğu iddia olunan bir devlet eliyle
gerçekleştiriliyor. Dirlik’e göre artık Mao dönemi tarih kitaplarındaki durumun
tersine, Çin tarih kitaplarında halk kültürüne çok az yer ayrılmaktadır.
Öte yandan, bu
tarihyazımı dönüşümü, güncel siyaseti de etkileyecektir. Bu bağlamda, resmi
söyleme göre, Çin’de etnik bir sorun yoktur, bir yoksulluk sorunu vardır. ‘İnatçı
uluslar’ ya da ‘mukavemet edenler’, kültürel farklılıkları dolayısıyla değil
yoksulluk nedeniyle isyan etmektedir. En iyi çözüm, yoksulluğu ortadan
kaldırmaktır. Böylelikle, etnik sorunlar da ortadan kalkacaktır. Bu ilk bakışta
Marksist olan yaklaşım, daha fazla ayrıntıya girildiğinde aslında Çin
devletinin sosyalist bir devletten (ya da sosyalist olmayı hedefleyen bir
devletten) bir ulus-devletleşme sürecine evrilmesi olgusunu göz ardı eder. Gerçekte
Çin’deki etnik sorunların en büyük nedeni, yoksulluktan da önce, Çin’deki
ulus-devletleşmedir. “En iyi Kızılderili ölü Kızılderili’dir” sözünde olduğu
gibi, “en iyi etnik azınlık apolitik olandır” gibi bir eğilim gözlemleniyor. Böylelikle,
siyasetten arınmış azınlıklar Çin tipi çokkültürcülükte de Avrupa tipi
çokkültürcülükte de makbul bir azınlık modeli olarak göklere çıkarılacaktır. ‘Olay
çıkarmayan’, asayişi berkemal, hünkarı berhudar eden bir azınlık, el üstünde
tutulup devletin hiç de milliyetçi olmadığının ve demokratikleşme sürecinde
olunduğunun kesin kanıtları olarak önümüze sürülecektir. Bu açıdan, Dirlik’e
göre, Çin devleti, kapitalist kalkınmayı etnik azınlıkları asimile etmenin
temel aracı olarak kullanmaktadır. Böylelikle, etnik azınlıklar zenginledikçe
minnet duyguları artacak ve etnik farklılıklarını önemsememeye
başlayacaklardır. Farklıdırlar ama artık bunun bir önemi kalmayacaktır. Bu
açıklama, ‘milli bir burjuvazi’nin bir minyatürü olarak bir azınlık
burjuvazisinin ortaya çıkma olasılığını gözden kaçırdığı için gerçekçilikten
uzaktır.
Bir yandan da, yine
Dirlik’e göre Han etnik grubuna ait olan çoğunluğun kültürü, Çin kültürü olarak
yeniden kullanıma sokulur. Han, Çin tarihindeki bir hanedanlığın adıdır; tüm
Çinlileri (örneğin Müslüman Çinliler olan Hui’leri) kapsamaz. Böylelikle etnik
Çinlilerin kültürü, etnik kökenden bağımsız olarak yurttaşlık ve coğrafi
sınırlarla tanımlanan Çin’in kültürünün yerine geçer. Çin’de asimilasyonun bir
başka yolu da, azınlıkların çoğunlukta olduğu bölgelere Han’ları yerleştirerek,
yerli halkları kendi tarihsel yurtlarında da seyreltip azınlığa dönüştürmek
biçimindedir.[18]
Dirlik’in Çin
tarihyazımında ve Çin ve Çinlilerle ilgili Çin dışı tarihyazımında gözlemlediği
ve eleştirdiği bir diğer nokta, Çin’de devrimci düşüncenin köklerinin Çin
geleneklerinde aranmasıdır.[19]
Bu yönelim, Çinli devrimcileri geleneksel gibi görmek gibi bir hataya düşmekle
kalmaz, aynı zamanda onların özne ve fail olarak tarih yapıcı rolünü gözden
kaçırır ya da görmezden gelir. Bu gelenekteki kökenlerin arayışında olan
tarihyazımlarını Dirlik oryantalist bulur. Dirlik’in bu itirazını şöyle
geliştirebiliriz: Anaakım tarihyazımına göre, Avrupa tarihindeki olaylar, Avrupa
geleneklerindeki kökenler dolayısıyla değil, ‘kahraman birey’ler ve çoğunlukla
‘büyük adam’lar üzerinden ilerler. Oysa aynı tarihyazımı, Çinli devrimcilere
tarihin öznesi ve faili olmayı çok görür. Bu bağlamda, Dirlik, düşünce tarihine
diyalektik bir açıdan bakma yanlısı olduğunu dile getirir. Burada
‘diyalektik’ten kasıt, tek yönlü ilişkiler yerine karşılıklı ilişkiler
olacaktır. Çin’de devrimci düşünce, kendinden önce gelen tarihi kendine göre
yeniden yorumlar ve bu yorum, onun şimdiki zamanı ve geleceğiyle ilgili olarak
belirleyici bir güç niteliği kazanır. Dolayısıyla, ilişkiler tek bir yönde
ilerlemez.
Dirlik’e göre Çin’in
ekonomik büyümesi, alternatif bir modernliğe işaret etmiyor; Çin kalkınması,
klasik kapitalizm üzerindeki çeşitlemelerden ibaret.[20]
Hong Kong’daki Çin protestolarıyla ilgili olarak ise, Agos Gazetesi için
yazdığı yazıda şöyle diyor:
“Rejimin Hong Kong halkından, sömürgecilik mirasından kaynaklanan
“vatanseverlik eksikliklerinden” ötürü şüphe duymasına sebep olan etkenler Hong
Kong’u, Anakara’da daha fazla özgürlük ve demokrasi için mücadele veren rejimin
radikal eleştirmenleri için bir ilham kaynağı ve bir üs haline getirdi.
1997’deki devir Tiananmen’in gölgesinde gerçekleşti, ancak yine de o dönemde
çok az kişi, sömürgeci düzenin sonunun gelişi ve anavatana “dönüş” vesilesiyle
düzenlenen kutlamaların üzerinden yirmi yıl geçmeden Pekin “despotizmine” karşı
gösteri yapan protestocuların Britanya bayrakları dalgalandıracağını hayal
edebilirdi. “Özgürleşmenin” getirdiği ilk coşku sona erdiğinde, Hong Konglular
kendi “fark”larının kaynağının, milliyetçi tarihin öncelikle ulusalcı duyguları
beslemek için hatırladığı bir utanç dönemi olan sömürge tarihi olduğunu tekrar
keşfettiler.
(...)
Hong Kongluların vatansever olmaması değil mesele. Aslında
son derece vatanseverler. Ancak vatanseverlikleri Hong Konglu kimlikleri
vasıtasıyla şekilleniyor, bu kimlik de Pekin’in silmek istediği devrin bir
ürünü.
(...)
Komünist Parti’nin kendisini zengin kapitalistlerin
korunmasına adaması ironik gelebilir, ancak protestocuların mücadele ettiği
günümüz ÇHC toplumunun gerçekliği bu.”[21]
Sonuç
Facebook’taki
listemdeydi Arif Hoca uzun süredir... Ara ara paylaşımlarına bakardım. Fakat
hayatın hay huyu arasında son paylaşımını 9 Mayıs’ta yapmış olduğunu fark
edememişim. Zaten kanser olduğunu da kimselere söylemedi. Yakın çevresi için de
biz okurları ve ondan ilham alanlar için de ani bir ölüm oldu. Hocanın
Facebook’tan yeni çalışmaları için çekildiğini düşünmüştük, öyle değilmiş.
Üstelik son iki paylaşımı da Türkiye üstüne, Nuriye ve Semih’e destek
paylaşımı...
Keşke bu yazıyı daha
önce yazmaya zaman ayırsaydım; keşke Türkçe’de yayınlanan 4 kitabından 3’ünün
editörlüğünü yapan Ali Şimşek’le oturup Arif Hoca yaşarken, bir ‘Arif Dirlik’e
Armağan’ kitabı hazırlasaydık da öyle uğurlasaydık onu uzaklara...
Arif Hoca’nın dünya
değiştirmesinden sonra gelen taziyelerin hiçbiri, ABD resmi kaynaklarından da
Çin resmi kaynaklarından da değil; çünkü ikisine de mesafesini koymuştu. Onu
ananların dünyanın dört bir yanından muhalifler ve kendisini çok seven
öğrencileri olduğu görülüyor.
Bir söyleşide
geleceğe ilişkin olarak şunları söylüyor Arif Hoca:
“Bugün her radikalin bunalıma girmek için yeterli nedeni var: hiç bir
şey olmuyor gibi görünüyor ve radikalizm, muhafazakarlar ve liberaller
tarafından yağmalanıyor, kimlik siyasetine çekiliyor.
Öte yandan, benim ve diğerlerinin gerçekleştirdiği son
çalışmalar ciddi bir direncin ve protestonun var olduğunu gösteriyor.”[22]
Bir başka söyleşinin
sonunda ise Türkiye’deki Çin algısı konusuna girer:
“Bu
projeye el atabileceğimden de emin değilim, ama eğer ben yapamazsam, başka
akademisyenlerin buna el atmasını dilerim.”[23]
Bu konuya ‘el atma’
zamanı.
Bir yazısında şöyle
diyor Arif Hoca:
“Her kabahati arşivlerin kısıtlılığında bulmak tarihçilerin, özellikle
de pozitivist tarihçilerin imgelemlerini sınırlayan mesleki bir hastalıktır.
Gerçeğe ulaşmanın önündeki tek engelin arşivlerin kısıtlılığı olduğuna dair
inanç, sırtlarını buna dayayan tarihçiler için tarihi buhranlarla yüzleşmemenin
bir yoludur.”[24]
Arif Hoca’nın dediği
gibi, başka engeller de olabiliyor: Tarihçinin durduğu yer, bakış açısı ve en
önemlisi de, eleştirel ve öz-eleştirel olmaması...
Bir başka yazısında
şöyle diyor Arif Hoca:
“(...) düzenden yana tarih yazıcılığının her neyi
bastırıp örttüyse, onun farkına varma açıklığına ve insan etkinliğinin,
entelektüel ve kültürel etkinlik de dahil, dünyayı yaratmasının önemini bir
yerlere yazmaya çağrılıyoruz.”[25]
Arif Hoca’nın yapıtlarını
okuyarak bu çağrıya uymalı, örtülen, gizlenen gerçekleri açığa çıkarmalı ve
herşeyin ötesinde, “ülkenin tarihini yazıyoruz” diyerek her devirde aslında
saray tarihini yazanlar, artık sorgulanmalı...[26]
Ek1. Arif Dirlik’in Türkçe’deki Kitapları:
Dirlik, A. (2012). Küreselleşmenin Sonu mu? (çev. Veysel
Batmaz ve İsmail Kovacı) İstanbul: Ayrıntı.
Kitabın resmi tanıtım
yazısı şöyle:
“Yaşadığımız dünyada eskiler sonlanırken yeniler başlamıyor…
İnsanlığın kadim ikilemi tekrarlanıyor: Kaosun getirdiği
belirsizlikten doğan hüzünlü umutsuzluk ve aldatıcı dinamizmden kaynaklanan
rahatsız edici Panglosyan kutlamalar…Dünyanın en önemli Çin uzmanlarından,
“global modernite” kavramının mucidi Arif Dirlik, uzun sürmüş birikimin
ışığında küreselleşmenin modernite ile ilişkisini, kurumlarını, uygarlıklarını,
yerlerini sorguluyor ve sonlanmayacak sanılan küreselleşmenin bitişini
anlatıyor:“…
Sonlanmakta olan modernite değil, bu haliyle
Avromodernitedir, yani, global hedeflerini realize etmek isterken kendisini
yadsıyacak konuma gelen modernitenin iki yüzyıllık Avro/Amerikan
egemenliğidir.” … “Bir kavram olarak ‘global modernite,’ ortaklıktaki farklılık
(veya farklılıktaki ortaklık) durumunu yakalamayı hedeflemiştir; bu hedef,
ulusal veya uluslararası düzeyde gündelik politikayı harekete geçiren
zıtlıkları üretmekle kalmayıp, aynı zamanda bunları anlamak için gerekli
kavramsal aygıtların aranması çabalarını da kapsamaktadır. Benim bu terimi
kullanırken temel aldığım anlam, kapitalist modernite tarafından biçimlenen bir
dünyada yaşarken, küresel bir kapitalist ekonominin evrensel talepleri ve
gerekleri ile buna yönelik yerelleşmiş kültürel talepler arasındaki birçok
yüzleşmede, esas belirleyici olan ve yeniden işleme uğrayan modernitenin
kendisi olduğudur. Modernitenin parçalara ayrılışı modernitenin sonu olarak
algılanabilir; tarihselleştirilmesi için de bir fırsat sunabilir, şu anda hangi
konumda olduğunu tanımamıza yardımcı da olabilir ve bugünkü uygun bir noktadan
geçmişe ışık tutar…” Arif Dirlik, Küreselleşmenin Sonu mu?” (Ayrıntı Yayınevi, 2017)[27]
Kitabın içeriği ise
şöyle:
“Giriş
UYGARLIK LAKLAKI
Çağdaş Küresel İlişkiler Ve Beşeri Bilimlerdeki
İkilemler, Açmazlar Ve Beklentiler
Niçin Uygarlıklar? Niçin Şimdi?
Uygarlıklar Çatışır Mı Veya Konuşur Mu?
Veya Diyalog Mu Kurar? Kültür Ve Uygarlık Politikaları
Uygarlıksal Çatışmalar Ve Beşeri Bilimler
ULUS-ÖTESİCİLİK
Ulus-Devletin Geleceği Ve Teori Ve Pratikte
Ulus-Ötesicilik Kavramının Kullanımı,
Yanlış Kullanımı, Kötü Kullanımı
Kavramsal Alan: Küreselleşme, Ulus-Ötesicilik,
Yerel-Ötesicilik Ve Ulus-Devlet
Alan, Yer Ve Aktarma İstasyonu Olarak Kent
Yerinden Kopmuş Kentler
Ulus-Ötesicilik Sönüyor
ÇİN MODELİ
“Çin Modeli” Fikrine Eleştirel Bir Tartışma
Küresel Modernite Ve Çin Modeli
Gerçekte Bir Çin Modeli Var Mı?
Modelin Çekiciliği
Marksizm, Kapitalizm Ve Çin Modeli
Chongqing Deneyi Üzerine Bir Not
Bitirirken
KALKINMASALCILIK
Kaynağı, Gelişmesi Ve Eleştiri
Küresel Modernite: On Büyük Çelişki
Küresel Moderniteden Çıkış Yolu Var Mı?
Bitirirken, Son Gözlemler
VATANDAŞLIK
Sömürgecilik, Devrim Ve Kalkınma Sürecinde
Doğu Asya’daki Siyasal Mücadelelerde
Vatandaşlık Üzerine Tarihi Perspektif
Vatandaşlık Ve Ulus-Devlet Üzerine Bir Not
Kültür Ve Vatandaşlık: Doğu Asya’daki Vatandaşlık
Sorunları Üzerine Tarihi Bir Perspektif
Günümüzdeki Durum
KÜRESELLEŞME
Yercilik, Toplumsal Hareketler Ve Yer Politikaları
Küreselleşme: Gelip Gitti Mi?
Küresel/Yerel: Mekân/Yer-Tabanlılık
Bir Paradigma Olarak Yercilik
Sosyal Hareketler Ve Yerler
Sonuç Gözlemleri
ANARŞİZM
Güncel Perspektifle Çin Anarşizmi Ve Çağdaş Sonuçları
20. Yüzyıl Başlarında Çin’de Anarşizm
Miraslar
Çin’de Post-Anarşizm Ve Anarşizm
Anarşizm Nereye?
ÜNİVERSİTE
Küresel Modernitenin Ulus-Ötesici Perspektifi
Tarihsel Perspektifi İçinde Çağdaş Dönüşümler
Çağdaş Yüksek Öğrenimde Dönüştürücü Güçler
Dönüşümler
Engellere Meydan Okumak
Küresellik, Yerler Ve Beşeri Bilimler:
Sosyalin Anlamı
Epilog”[28]
Dirlik, A. (2009). Kriz, Kimlik ve Siyaset: Küreselleşme
Yazıları (çev. Sami Oğuz). İstanbul: İletişim.
Kitabın resmi tanıtım
yazısı şöyle:
“Sermayenin küreselleşmesi dünyanın geleceğini ne ölçüde değiştirecek
veya küreselleşmenin yeni aktörleri kimler olacak? Yeni sermaye merkezlerinin
ortaya çıkışı, yeni paylaşımlar nasıl gerçekleşecek veya küresel kapitalizmin
alternatifi ne olacak?
Arif Dirlik, küreselleşme literatürünün uluslararası
saygınlıktaki yazar ve akademisyenlerinden biri. Soğuk Savaşın bitimiyle
yaşanan dönüşümleri yorumladığı yazılarında postkolonyalizm, küreselleşme,
ulusaşırıcılık, yer(li)ler ve modernitenin yeniden değerlendirilmesi gibi
anahtar kavramlarla geçmişe ve geleceğe bakıyor. Sadece sosyalizmi değil
moderniteyi de küçümseyen, gündem dışına çıkartan yargılara gerçekten sükûnetle
yaklaşarak önerilerde bulunuyor. Tarihe başvururken, yeni olarak gösterilenin
geçmişteki biçimini ve geçirdiği evrimi irdeliyor.
Küreselleşme sadece kapitalist modernizasyonun yarattığı
sorunların çözümüne neden olmadı, aynı zamanda, Soğuk Savaş’ın yerini çok
sayıda bitimsiz sıcak savaşa
bırakmasıyla, görünürde sürekli olan bir krize de yol açtı. Sosyalizmin
geçen yüzyılda ortaya çıktığı haliyle bir alternatif olarak inandırıcılığını
kaybetmesi de radikal bilinçte bir kriz yarattı. Buna rağmen, tanık olduğumuz
şey, sosyalizmi çekici kılan toplumsal idealler ve pratiklerin ölümü değil,
yeniden yapılanmasıdır.
Kriz, Kimlik ve Siyaset, küreselleşmenin kirli geçmişini
anlatan önemli bir düşünürle tanışmak için güzel bir fırsat.”
Kitabın içeriği ise
şöyle:
“Türkçe Derlemeye Önsöz.
Küreselleşme ve Ulusal Kalkınma: Çin Devrimi Perspektifi.
Tarihin Başlangıcı ve Sonu Olarak Küreselleşme: Yeni Bir
Paradigmanın Çelişkili İçerimleri.
Küresel Modernite mi?: Küresel Kapitalizm Döneminde
Modernite.
İmparatorluk mu? Küresel Kriz ve Sürekli Savaşın Oluşum
Sürecinde Sömürgecilik, Kültür ve Sınıf Üzerine Bazı Düşünceler.
Sömürgeciliği Yeniden Düşünmek: Küreselleşme,
Postkolonyalizm ve Ulus.
Sömürgecilik, Küreselleşme ve Kültür: 11 Eylül Üzerine
Düşünceler.
Yer-Temelli İmgelem: Küreselcilik ve Yer Politikası.
Tarihi Geri Getirmek: Diasporalar, Melezlikler, Yerler ve
Tarihler.
Edebiyat/Kimlik: Ulusaşırıcılık, Anlatı ve Temsil.
Tarihin Sönümlenmesi mi?: Tarihsicilik, Postmodernizm ve
Postkolonyalizmle Yüzleşmeler.
Merkezsiz Tarih?: Avrupamerkezcilik Üzerine Düşünceler.
Miras ve Proje Olarak Geçmiş.
Küresellik Biçimleri ve Radikal Politika.”
Dirlik, A. (2006). Global Modernite ve Sosyalizm: Üçüncü Dünya
Hayaleti, Globalite ve Çin Halk Cumhuriyeti (çev. Veysel Batmaz ve ark.).
İstanbul: Salyangoz.
Kitabı basan yayınevinin
kendi sayfası bulunmuyor. Kitabın içeriği şöyle:
“·Arif Dirlik’i okumak: Global ekonomi politik, radikal geçmişler ve
Türkiye
·Üçüncü Dünya Hayaleti: Global Modernite ve Üç dünyanın
sonu
·Çin incelemeleri
·Buradan nereye gidiyoruz? Marksizm, modernite ve
postkolonyal çalışmalar
·Global güney: vaat ve vahamet
·Tarihte ve bellekte devrimler: tarihsel perspektiften
kültür devriminin politikası
·Çin kapitalizmi üzerine düşünceler” (Kitap Yurdu, 2017).[29]
Dirlik, A. (2005). Postkolonyal Aura: Küresel Kapitalizm
Çağında Üçüncü Dünya Eleştirisi [The Postcolonial Aura: Third World Criticism In The Age Of Global
Capitalism] (çev. Galip Doğduaslan). İstanbul: Boğaziçi
Üniversitesi Yayınevi.
Kitabın resmi tanıtım
yazısı şöyle:
“Bu kitapta yer alan makaleler, Çin'deki kültürel kendini temsil
meselelerinden, çağımızda gerçekleşen değişimlere yanıt olarak, küresel
ilişkilerin yeniden kavramlaştırılması gibi daha genel problemlere kadar geniş
bir alana yayılmıştır. Yeni küresel kapitalizm çağı, küresel ilişkilerin yeni
bir haritasının çıkarılmasını gerektirmektedir; gel gelelim, bu haritanın
çıkarılması için, öncelikle, günümüzdeki ekonomik, siyasi ve kültürel iktidar
yapılarını kavramaya ve eski radikal toplum öngörülerini akılda tutmaya ihtiyaç
vardır. Arif Dirlik, günümüzde Avrupamerkezcilik, etnik çeşitlilik ve üzerinde
yoğun bir şekilde çalışırlarken bu iki koşulun es geçildiğini, bunun da kürsel
ilişkilere egemen olan ifadesini kanlı etnik çatışmalarda bulan iktidar
meseleleri ile ilgili dikkatleri dağıttığını ileri sürmektedir.
Oregon Üniversitesi'nde tarih profesörü olan Arif Dirlik,
çokkültürcülüğün yerine, tarihi temel alan bir kültürel farklılık anlayışına
dayanan, ayrı tarihlerde alternatif toplum öngörüleri arayan ve bugün
sermayenin ideolojisi tarafından sömürge haline getirilmiş bir geleceğin
karşısında farklı tarihsel yörüngelere vurgu yapan "çoktarihciliği"
önermektedir. Kapitalin faaliyetlerinin yereli ön plana çıkardığını ileri
sürerek, küresel ölçekte yerel refahı yok eden doymak bilmez kalkınmacılıkla
mücadelede, sosyal ilişkiler ve doğayla ilişkiler paradigmalarının kaynağı
olarak "yerelciliğe" işaret etmektedir.” (Boğaziçi Üniversitesi Yayınevi, 2017).[30]
Kitabın içeriği ise
şöyle:
“Türkçe Baskıya Önsöz
Önsöz
1. Giriş: Postkolonyallik ve Tarih Perspektifi
Postkolonyal
Eleştirinin Epistemolojisi
Tarih Perspektifinde
Postkolonyal Eleştiri
Teori,
Tarih ve Sağduyu: Yeni Radikalliğin Alanları Olarak Yerel Hareketler ve
Yercilik
2. Hegemonyacı İdeoloji ve Kurtuluş Pratiği Olarak
Kültürelcilik
Kültürelcilik
ve Marksist Kültürelcilik
Tarihselcilik,
Yapısalcılık ve Hegemonya: Aydınların Yabancılaşması ve Toplumun Soyutlanması
Üçüncü
Dünya Aydını ve Marksist Tarihselcilik
Kültür,
Hegemonya ve Kurtuluş
3. Postkolonyal Aura: Küresel Kapitalizm Çağında Üçüncü
Dünya Eleştirisi
Postkolonyal
Aydınlar ve Postkolonyal Eleştiri
Küresel
Kapitalizm ve Postkolonyalliğin Durumu
4. Yerel İçinde Küresel
Yereli
Yeniden Düşünmek
“Küresel
Yerelcilik”
Direniş
Alanı Olarak Yerel Üzerine Düşünceler
5. Çin Tarihi ve Şarkiyatçılık Sorunu
Şarkiyatçılık
“Şarklıların
Şarkiyatçılığı”
Şarkiyatçılığı
Yeniden Düşünmek
6. Kıyı’da Görünenden Fazlası Var: “Pasifik Fikri”
Üzerine Düşünceler
Pasifik
Kıyısı: Avro-Amerikan ve Asyalı
Pasifik
ve Avro Amerikan Bakış Açısı
İçeriden
Bakış
Yerli Vizyonları
/ Pasifik Kıyısı Söylemi
7. Dünya mı, Tek Dünya mı, Yoksa Çok Dünya mı?: Çağdaş
Kapitalizm Altında Küresel İlişkilerin Yeniden Biçimlenişi
Çağdaş
Eleştiride Üçüncü Dünya
Küresel
Kapitalizm ve Üçüncü Dünya Sorunu
Devrimi
Yeniden Keşfetmek
8. Postkolonyal mı Postdevrimci mi?: Postkolonyal
Eleştiride Tarih Sorunu
Postkolonyal
Eleştiri ve Tarih
Postkolonyallik
ve Kapitalizm
Postkolonyalizm
ve Devrim
9. Üretimin ve Üretimin Örgütlenmesinin Postmodernleşmesi:
Esnek Üretim, İş ve Kültür
Yönetim
ve Kültür: Ulusötesicilik ve Postmodernliğin Üretimi
Postmodernizm:
Kapitalizmle ve Kapitalizm Olmadan
Örgütsel
Postmodernizm ve Postmodernizm
10. Miras ve Tasarı Olarak Geçmiş: Yerli Tarihselciliğin
Perspektifinde Postkolonyal Eleştiri
Kültürel
Kimlik ve İktidar
Kültürel
Kimlik / Tarihsel Yörünge
Toparlayıcı
İfadeler.”
Arif Dirlik’in Türkçe’ye Çevrilmemiş Kitapları[31]
Derleyen ve Çeviren: Prof.Dr. Ulaş
Başar Gezgin
The Origins of Chinese Communism (1989)
[Çin Komünizminin Kökenleri]
“Bu kitap Mao’nun ölümünden sonra kamuya açılan arşivlik malzeme
hazinesine dayanarak Çin’e Marksizm’in girişinin ve ülkedeki zaferinin
revizyonist[32] bir anlatımını
sunuyor. Dirlik, 1919’da, 4 Mayıs Hareketi’nin başlangıcında anarşizmin
devrimciler ve aydınlar arasında [en] yaygın ideoloji olduğunu ve Marksizm’in neredeyse hiç
bilinmediğini gösteriyor. Ancak, 3 Çin Komünist Partisi [yalnızca] 3 yıl sonra, Sol’un tartışmasız
lideri olarak ortaya çıkacaktı. Dirlik, Çin komünizminin yerli kökenlerine
ilişkin uzun süredir kabul gören görüşleri komünist düşüncenin ve örgütlenmenin
köktenci çevrelere Komintern tarafından getirildiğini tartışmak üzere tartışma
konusu yapıyor. Çinli köktenciler, Komintern’i yardımı olmadan komünizme
yönelmeyecek olsa da, Dirlik, Marksist ideolojinin dışarıdan getirildiğinde [bu nedenle] kolaylıkla yaygınlık kazandığı
biçiminde bir sonuca varıyor. Bu kitap, Çin tarihi ve siyaseti, Asya
çalışmaları, Marksizm ve karşılaştırmalı komünizm araştırmacıları için olmazsa
olmaz olduğunu [kısa sürede] kanıtlayacak.”[33]
“İçindekiler
1. Bakış Açıları ve Algılar: 4 Mayıs Sosyalizmi ve Çin’de
Komünizmin Kökenleri
Ana Bölüm I. Çinli Köktenciler ve Rusya’da Ekim Devrimi
2. Algılanan Devrim: Çinliler Gözüyle Ekim Devrimi
3. Çin’de Ekim Devrimi ve Marksizm: Li Dazhao Örneği
Ana Bölüm II. 4 Mayıs Düşüncesi’nde Aydınlanmadan
Sosyalizme. Köktenci Aydınlar, Emek ve Toplumsal Köktencilik
4. Toplumsal Bilinç ve Sosyalizm: 4 Mayıs Düşüncesinde
Sınıf, Toplum ve Toplumsal Devrim
5. Köktenci Kültür ve Toplumsal Eylemlilik: 4 Mayıs
Köktenciliğinde Anarşizm
6. Sınıfın Dili: 4 Mayıs Sosyalizminde Marksizm
7. Devletçi Kararlar: Sınıf Mücadelesiz Sınıf Siyaseti
Ana Bölüm III. Araştırma Grubundan Siyasal Hücreye: Çin
Komünizminin Kökenlerindeki İdeoloji ve Örgütlenme
8. Yol Ayrımındaki 4 Mayıs Köktenciliği: Araştırma
Grupları, Komünler ve Toplumsal Devrim İçin Arayışlar
9. Komintern ve Çin’de Komünizmin Örgütlenmesi
10. Yol Ayrımı: Komünizmin İdeolojik Olarak Ortaya Çıkışı
11. Geleceğe Giden Yolaklar: Komünist Örgütlenme ve
Marksist İdeoloji”[34]
Marxism and the Chinese Experience: Issues in
Contemporary Chinese Socialism (Studies on Contemporary China) (1989)[35]
[Marksizm ve Çin Deneyimi: Çağcıl Çin Sosyalizmine
İlişkin Konular (Çağcıl Çin ile ilgili Çalışmalar]
“Bu makaleler Kültür Devrimi’ne yönelik reddiyenin Çin sosyalizmi ve Mao
Zedong’un mirası üzerindeki olduğu kadar Mao’nun ardıllarının sosyalizme
verdiği yeni tanım ve yönün anlamı üzerindeki yansımalarını ele alıyor.
Konular, bir sosyalist toplumsal değişim sorunsalı içerisinde kavramsal
tutarlılık sağlamak üzere seçiliyor. Antropoloji, sanat tarihi, ekonomi, tarih,
yazın ve siyaseti temsil edecek biçimdeki çeşitli sorgulamalar iki katmanlı bir
yöne –Çin için sosyalizmin anlamı ve Çin sosyalizminin küresel bir görüngü
olarak sosyalizm için anlamına işaret ediyor: Soyut anlamıyla bir ‘anlam’ değil
[burada söz konusu olan], onun yerine siyasal ideolojik etkinlik
sürecinde oluşturulma biçimine ilişkin – ki bu Çin’in kendi içindeki toplumsal
ilişkileri ve Çin’in dünyayla olan ilişkisini anlaşılır kılıyor ve tanımlıyor.”[36]
“İçindekiler
Ana Bölüm I. Giriş
1. Siyaset, Araştırma ve Çin Sosyalizmi / Arif Dirlik ve
Maurice Meisner
2. Devrimci Hegemonya ve Devrimin Dili: Şimdiki Zamanla
Gelecek Arasındaki Çin Sosyalizmi / Arif Dirlik
Ana Bölüm II. Politik Ekonomi
3. Mao Zedong ve Çin’in Gelişiminin Politik Ekonomisi /
Mark Selden
4. Sosyalizmde Üretimin Örgütlenmesi Üzerine / Peter
Schran
5. Marx, Mao ve Deng’den Tarihte İş Bölümü Üzerine /
Maurice Meisner
6. Mao, Bilim, Teknoloji ve İnsanlık / Bill Brugger
7. Sosyalizm ve Ekonomik Gelişim: Çin’de Birikimin
Siyaseti / Penelope B. Prime
8. İşçi Sınıfının Yeniden Yapılandırılması: Mao Sonrası
Çin’de Emek Reformu / Gordon While
Ana Bölüm III. Toplumsal İlişkiler, Siyasal İktidar ve
Kültür
9. Çin’in Leninist Devletinin Demokratikleşmesini
Kuramsallaştırmak / Edward Friedman.
10. Devrimci ve Sosyalist Çin’de Yapısal Değişim ve
Toplum Yararının Siyasal Olarak Dile Getirilişi / Marc Blecher
11. Zenginlik ve Karşı Zenginlik: Mao Sonrası Çin’inde
Varlığa İlişkin Ahlaksal Söylem / Ann Anagnost
12. Hegemonya ve Üretkenlik: Mao Sonrası Çin’inde İşçiler
/ Lisa Rofel
13. Çin’de Minik Tavuklar: Kadınlar Üstüne Çeşitli
Düşünceler / Marilyn Young
14. Feminist İnsancıllık: Zhang Jie’nin Yazılarında
Sosyalizm ve Yeni-Feminizm/ Roxann Prazniak
15. Astrofizikçi Fang Lizhi’nin Ağıdı: Küresel Bir
Bağlamda Çinli Aydınlar / Richard C. Kraus
16. Praksis ve Öz Arasında: Çin Devrimi’ndeki Kültürel
Dışavurum Arayışı / Ted Huters
Ana Bölüm IV. Sonuçlar
17. Çin Sosyalizminin Köktencilikten Arındırılması / Maurice
Meisner
18. Post-sosyalizm?: “Çinli Nitelikli Sosyalizm” Üstüne
Düşünceler / Arif Dirlik.”[37]
Revolution and History: Origins of Marxist Historiography
in China 1919-1937 (1990)
[Devrim ve Tarih: Çin’de Marksist Tarihyazımının
Kökenleri 1919-1937]
“‘Devrim ve Tarih’te Arif Dirlik, Marksist düşüncelerin Çin düşünsel
çevrelerinde ilk dolaşıma girdiği dönemde
tarihin materyalist olarak kavramsallaştırılmasının Çin tarihi
çözümlemelerine uygulanmasını inceliyor. İleri sürdüğü iddia, görüşlerini 1949
sonrasında yazılanlara dayandıran araştırmacıların Marksist tarihyazımına
ilişkin erken dönem yorumlarına dair soru işaretleri uyandırıyor.”[38]
“İçindekiler
Önsöz
Ana Bölüm I. Giriş
1. Sorun
2. Bağlam
Ana Bölüm II. Toplumsal Tarih Tartışması ve Çin Tarihinin
Marksist Açıdan Çözümlenmesi
3. Devrim ve Toplumsal Çözümleme
4. Çin Tarihinde Derebeylik
5. Kuo Mo-Jo ve Çin Tarihinde Kölelik
6. Çin Tarihinin Dönemlendirilmesi
Ana Bölüm III. Sonuç
7. Devrim, Marksizm ve Çin Tarihi
8. Sonsöz: Toplumsal Değişim ve Tarih”[39]
Anarchism in the Chinese Revolution (1991)
[Çin Devrimi’nde Anarşizm]
“Arif Dirlik’in son yapıtı, 20. yüzyıl Çin köktenciliğine ilişkin
revizyonist[40] bir
bakış açısı sunuyor. Anarşizm tarihinin Çin köktenciliğinin temel izleklerini
anlamak için olmazsa olmaz olduğunu ileri sürüyor. Ve anarşizm, bugün Çin’de
sosyalist hareketler tarihi içerisindeki bir demokratik ülküler kaynağı olarak
özellikle önemli.
Dirlik, bu alanda bir Batı dilinde var olan tek kapsamlı
tarihi oluşturmak üzere son araştırmalara ve daha yalnızca geçen onyılda
erişime açılan tarihsel malzemelere dayanıyor. Devrimci söyleme yönelik
anarşist katkıyı vurguluyor ve bu izleği hem anarşist polemiklerin hem de
toplumsal pratiğin ayrıntılı bir çözümlemesiyle aydınlatıyor. Çin devriminin
değişen koşulları [en] yakın bağlamı sağlıyor ancak yazar bu çalışma boyunca Çin anarşizmini bir
yandan da dünya anarşizmi ile bağlantılı olarak inceliyor.”[41]
“İçindekiler
1. Giriş
Ana Bölüm I. Kökenler
2. Çin Sosyalist Düşüncesinde Sosyalizm ve Kapitalizm:
Kökenler
3. Erken Dönem Çin Marksist Düşüncesinde Ulusal Gelişim
ve Toplumsal Devrim
Ana Bölüm II. Marksizm’i Çinlileştirmek: Mao Zedong
4. Mao Zedong ve “Çin Marksizmi”
5. Mao Zedong Düşüncesinde Modernizm ve Modernizm
Karşıtlığı
6. Marksist Devrimci Bilincin Zorlandığı Yer: Mao Zedong,
Antonio Gramsci ve Marksist Devrimci Kuramın Yeniden Formülleştirilmesi
Ana Bölüm III. Tarihsel Bir Bakışla Kültür Devrimi:
7. Şimdiki Zamanla Gelecek Arasındaki Çin Sosyalizmi
8. İki Kültür Devrimi: Küresel Kapitalizm Açısından Çin
Kültür Devrimi
9. Tarihteki ve Bellekteki Devrim: Tarihsel Açıdan Kültür
Devrimi Siyaseti
Ana Bölüm IV. Devrimden Sonra:
10. Post-Sosyalizm?: “Çinli Nitelikli Sosyalizm” Üstüne
Düşünceler
11. Küresel Sermaye Çağında Geriye Bakmak: Üçüncü Dünya
Kültürel Eleştirisindeki Tarih Üstüne Düşünceler
12. Pazarlar, Kültür, İktidar: Çin’de ‘İkinci Bir Kültür
Devrimi’nin Oluşumu”[42]
Schools into Fields and Factories: Anarchists, the
Guomindang, and the National Labor University in Shanghai, 1927–1932 (1991)[43]
[Okullar Tarlalara ve Fabrikalara: Anarşistler,
Guomindang ve Şanghay Ulusal Emek Üniversitesi, 1927-1932]
“2 önde gelen çağdaş Çin tarihi araştırmacısının ortak emeği olan bu
çalışmada, Ming K. Chan ve Arif Dirlik, kısa bir ömrü olmuş olan Şanghay Ulusal
Emek Üniversitesi’nin nasıl bir yandan zamanının devrimci ilgilerinin bir
yansıması olması bir yandan da eğitimde gelecek köktenci deneyler için bir
sıçrama tahtası niteliği kazanması sürecini araştırıyor.
Varlığının ilk 5 yılında Emek Üniversitesi, yüzyılın ilk
onyılında anarşistler tarafından geliştirilip 1920’lerde çeşitli devrimci
grupları tarafından da benimsenen öğrenen emek ülküsünün 20. yüzyıl Çin’indeki
en etkileyici kurumsal ete kemiğe bürünüşüydü. Bu ayrıntılı çalışma, Emek
Üniversitesi’ni onu esinleyen anarşist
toplumsal ülküler ve devrimci deneyler bağlamında da Avrupa’daki emek eğitimi
içerisinde Emek Üniversitesi kurucularının kendilerine örnek aldıkları
karşılaştırılabilir sosyalist deneyler gibi geniş bir bağlam içerisinde yerli
yerine oturtuyor. Yazarlar, üniversitenin yapısı ve işleyişine ilişkin
incelemelerinde üniversitenin eğitim kadrosu, müfredatı, fiziksel ortamı ve
tarihini sunarak kurumsal ve düşünsel tarih bakışını bu alana getirmiş
oluyorlar.”[44]
“İçindekiler
1. Giriş
2. Çin Devrimci Söyleminde Anarşizm ve Öğrenen Emek
Ülküsü
3. Anarşistler ve Guomindang: Emek Üniversitesi’nin
Kuruluşu ve Amaçları
4. Emek Üniversitesinin Yapısı: Fiziksel Ortam ve
Müfredat
5. Emek Üniversitesi Eğitim Kadrosu ve Araştırmacılığı
6. Laoda Öğrencileri, Örgütlenme, Yerleşke Yaşamı ve
Siyaset
7. Emek Eğitimi Programları ve Dışarıya Yönelik
Etkinlikler
8. Laoda’nın Siyaseti, Mali Durumu ve Çöküşü
9. Günümüzden Geriye Bakıldığında”[45]
After the Revolution: Waking to Global Capitalism (1994)
[Devrimden Sonra: Küresel Kapitalizme Uyanmak]
“Arif Dirlik, yükselen ulus-aşırı ekonomiler ve sosyalist devletlerin
çöküşü bağlamında Marksist düşüncenin temel öncüllerini ve eleştirilerini ele
alıyor.”[46]
Asia/Pacific as Space of Cultural Production (1995)[47]
[Bir Kültürel Üretim Uzamı Olarak Asya-Pasifik]
“Avro-Amerikalı tüketim için uzun
süredir büyük bir fantezi kaynağı olan ve Avro-Amerikalı üretimin gelişimi için
deneme yanılma tahtası olan Pasifik, Batı tarafından her zaman tek-boyutlu ve
kültürel olarak tekparçaymış gibi yanlış temsil ediliyor. Asya-Pasifik bölgesi,
jeo-politik düşüncede öne çıkan bir yer işgal etse de, bölge dışındaki
okurların Pasifik ve Asya halklarının direngen topluluklarıyla ve kültürleriyle
ilgili olarak okuyabileceği çok az şey var. ‘Bir Kültürel Üretim Uzamı Olarak
Asya-Pasifik’ çeşitli yerli kültürlerin Asya-Pasifik’i kendi kültürel
üretimleri için bir uzam olarak yeniden düşleme [amaçlı] çabalarını gözler
önüne sererek bu boşluğu dolduruyor.
Yeni Zelanda’dan Japonya’ya, Tayvan’dan Hawaii’ye, bu
yenilikçi kitap, uluslar-aşırı kapitalizmin kültürel kendine mal etmelerine
özerk yerel kimliklerini ve yer ve topluluk karşı-tarihlerini oluşturarak
direnen önde gelen Asya-Pasifikli yazarların denemelerini, şiirlerini ve
anılarını sunuyor. Ek olarak, çeşitli coğrafyalara ve disiplinlere uzanan
kültürel eleştiriler, Pasifik’in Avro-Amerika’nın bir fantezi alanı olarak
kalmasını sağlayan temsilleri –özellikle filmlerdekileri ve romanlardakileri-
yapısökümüne uğratıyor.
Bu yazı derlemesi, Pasifik’i bir cennet ya da devasa
bir boşluk yerine, yaşayan, direnen insanların uzun bir hegemonya ve direniş
tarihi boyunca çağdaş kimliklerini oluşturdukları bir yer olarak gören yeni bir
Asya-Pasifik algısı sunuyor. ‘Bir Kültürel Üretim Uzamı Olarak Asya-Pasifik’
Asya-Pasifik bölgesine ilgi duyan okurlara ve Asya, Amerika, Pasifik,
sömürgecilik sonrası çalışmaları ve kültürel çalışmalar alanlarındaki
araştırmacılar için büyük ilgi uyandıracak.
İçindekiler
Giriş: Bir Kültürel Üretim Uzamı Olarak Asya-Pasifik /
Rob Wilson and Arif Dirlik
Eşleştirmeler
Amerikalı Pasifik İmgesinin Temelleri / M. Consuelo León
Pasifik Kıyısı Söylemi: Soğuk Savaş’ın Son Döneminde
A.B.D. Küresel Düşlemi / Christopher L. Connery
“Güney Pasifik”te Kimyasal Silahlar Söylemi / William A.
Callahan and Steve Olive
Pasifik’in Suyunu Çekmek / Lawson Fusao Inada
Bellek / Lawson Fusao Inada
Tersine Çevirmek / Lawson Fusao Inada
Adalar Denizimiz / Epeli Hau'ofa
Hareketler
Kutsal Yerler ve Kent: Kentsel Yerlilik, Belirsizlik ve
Modernlik / John Fielder
Kimlik Siyasetinden Alternatif Bir Kültürel Siyasete:
Tayvan’ın En Eski Yerleşimcilerinin Sistemik Olmayan Hareketleri Üzerine / Chiu
Yen Liang (Fred)
Geçmişler ve Gelecekler
Kültürel İnşa ve Yerli Ulusalcılığı: Hawaii Cephesi
Raporu / Jeffrey Tobin
Hawai'i / Haunani-Kay Trask
Bana Göre Anakara / Joseph P. Balaz
Kurmaca Olarak Çocukluk / Subramani
Kenzaburo Oe İçin 3 Şiir / Albert Wendt
Yerli Pasifiği Boyunca Okumalar: Patricia Grace’in
‘Potiki’si, Bir İnceleme / Miriam Fuchs
Son Cephe: Keri Hulme’un ‘Kemik İnsanlar’ında
Sömürgecilik Sonrası Gelecek Anıları / Chris Bongie
747 Şiiri / Terese Svoboda
Küçük Saz Ev / Terese Svoboda
Akıntılar
Bu Adalarda Düşleme Olanağı / Tsushima Yuko (çeviri:
Geraldine Harcourt; giriş: Masao Miyoshi)
Güneş İmparatorluğu’nda Düşlemeler: Asya’da Kitle Kültürü
/ Leo Ching
Hong Kong Göçmeni ve Kent Manzarası: Pasifik Kıyı
Başkentliğinde Ulusaşırı Çokkültürcülüğü Biçimlendirmek / Katharyne Mitchell
Postmodernizm ve Amerikalı Kültürel Fark: Gönderiler,
Gizem Treni ve Japon Yönetim Sanatı / Thomas Carmichael
Amerika’nın Hiroşiması, Hiroşima’nın Amerikası / Peter
Schwenger and John Whittier Treat
Olap’ın Kanosunun Çekilmesi / çeviri: Theophil Saret
Rueney”[48]
Critical Perspectives on Mao Zedong's Thought (1997)[49]
[Mao Zedong Düşüncesine Eleştirel Bakışlar]
“Geçen onyılda uluslararası komünist dünyada yaşanan dramatik
gelişmeler, Mao düşüncesinin eleştirel bir sol bakış açısıyla
değerlendirilmesini acil bir görev durumuna getirdi. ‘Mao Zedong Düşüncesine
Eleştirel Bakışlar’, bir yandan Çin çalışmaları alanındaki tutucu bakışların
baskınlığına itiraz ederek bir yandan da sol araştırmacılığın söylem
özelliklerine ilişkin kavramlardan ve biçimlerden güç alan alternatif inşa
çabalarını sunarak bu görevi üstleniyor.
Kitapta, çeşitli disiplinlerden gelme üst düzeyde
nitelikli araştırmacılar, genel olarak Marksizm’deki ve özel olarak Çin
Marksizmi’ndeki Mao sonrası dönemi gelişmeleri ışığında Mao Zedong düşüncesine
yönelik eleştirel bir değerlendirme sunuyorlar. Kavramsal olarak, bu denemeler,
Mao’nun Marksizmi’ni bir 3. dünya devrimci Marksizmi olarak değerlendirmek gibi
ortak bir zemini paylaşıyorlar ve bunlar genel olarak iki kategori altında
toplanabilirler: Mao Zedong düşüncesinin Marksist gelenekle ilişkisi ve Mao
Zedong düşüncesinin 3. Dünya devrimci söylemi içerisindeki yeri. Bu kitabın en
geniş anlamdaki amacı, bir Avrupa tarihsel deneyimi ürünü olan Marksizm ile
onun kapitalizmin küreselleşmesiyle birlikte küresel genişlemesi arasındaki
ilişkiyi incelemek biçiminde.
Ele aldığı izlekler ve katkı sunan araştırmacıların
kapsama alanı genişliği açısından eşi benzeri olmayan bu kitap, Çin, Marksizm
ve 3. Dünya devrimci hareketleri konularında araştırma yapanlar arasında ilgi
uyandıracaktır. Çin’in hızlı ekonomik gelişimi ve dünya ekonomik evresinde
başkişi olarak yükselişi düşünüldüğünde, bu kitabın genel olarak her kesimden
eğitimli okurlara ilginç geleceğini rahatlıkla söyleyebiliriz.”[50]
“İçindekiler
1. Mao Zedong Düşüncesi ve Eleştirel Araştırmalar / Paul
Healy and Nick Knight
2. Yeşil Siyaset Çağı’nda Mao ve Kadın Sorunu: Kimi
Eleştirel Düşünceler / Roxann Prazniak
3. Mao Zedong Düşüncesinde Modernizm ve Modernizm
Karşıtlığı / Arif Dirlik
4. Mao Zedong Düşüncesinde Eytişimsel Materyalizm
Yasaları: “Ortodoksluk” Sorunu / Nick Knight
5. Marksist Ortodoksluğun En İyi Örneği: Mao Zedong’dan
Toplumsal Oluşum ve Toplumsal Değişim Üstüne / Paul Healy
6. Mao, Marx, Politik Ekonomi ve Çin Devrimi: Güzel Sorular,
Yetersiz Yanıtlar / Richard Levy
7. Çin Komünist Partisi Tarihinde Stalincilik / Maurice
Meisner
8. Sonsuzun Özeti: Mao Zedong Felsefesinde Siyasal Amacın
Uygulamaya Dökülmesi / Richard Johnson
9. Mao ve Althusser’in Mirası: Eytişim, Alternatif Modernlik
ve Kültür Devrimi Sorunsalları / Liu Kang.
10. And Dağları’ndaki Maoizm: Peru Komünist
Partisi-Aydınlık Yol ve Tarihin Reddi / Orin Starn
11. Hint Maoizmi: Naxalbari’nin Önemi / Sanjay Seth
12. Ejderha Tohumları: Vietnam’da Maoist Modelin Etkileri
/ William J. Duiker –
13. Mao Zedong ve Savaş Sonrası Japon Solu / J. Victor
Koschmann
14. Maoizm ve Filipinler Komünist Partisi’nin Gelişimi /
Emerita Dionisio Distor.”[51]
What is in a Rim?: Critical Perspectives on the Pacific
Region Idea (1998)[52]
[Ne Ola ki Bir Kıyıda?: Pasifik Bölgesi Düşüncesine
Yönelik Eleştirel Bakışlar]
“Bu çığır açan, çok disiplinli çalışma, sorgulamadan kabul ettiğimiz
‘Asya Pasifik’ ve ‘Pasifik Kıyısı’ gibi terimlere itiraz ediyor. Yazarlar,
gizli iktidar ilişkilerini ve bölgenin ideolojik inşalarınca gizlenen hegemonik
mücadeleleri gün yüzüne çıkararak, öve öve bitirilemeyen ekonomik canlanmanın
altında yatan insan maliyeti ve ilgili sonuçlar gibi temel çelişkileri ortaya
çıkarıyor. Kitap ‘Asya Pasifik’ düşüncesini değerlendirirken, ilgi odağımızı
sermaye ve metalar arasındaki soyut ilişkilerden bölgenin oluşumunda kurucu bir
rol oynayan insan etkileşimlerine kaydırıyor. Yazarlar Pasifik’i Pasifik
yapanın bölgenin fiziksel sınırları değil tam da bu etkileşimler olduğunu kabul
ediyorlar. Bu gözden geçirilmiş ve güncellenmiş baskı, Pasifik’in
kavramsallaştırılmasına odaklanan ek yazılar da içeriyor, ülkeler arasındaki
etkileşimi daha kapsamlı biçimde ele alıyor ve Pasifik’teki ‘Kıyı’
tartışmalarının çoğunda sık sık yok sayılan halkların varlığına vurgu yapıyor.”[53]
“İçindekiler
Giriş: Kavram ve Fantezi Olarak Pasifik
Pasifik Çelişkileri
Asya-Pasifik Düşüncesi: Küresel Bir Yapının İcadındaki
Gerçek ve Temsil
Bir Harekete Geçirme Söyleni Olarak Asya-Pasifik /
Alexander Woodside
Kıyıca[54]
ya da ‘Pasifik’ Kıyısı Söylemi / Bruce Cumings
Üretimi Yeniden Yapılandırmak: Kuzey Amerika Serbest Ticaret
Anlaşması Bağlamında Meksika Makiladoraları ve Doğu Asya’nın Dışasatım İşleme
Bölgeleri / Victor M. Castillo ve Ramón de Jesús Ramirez Acosta
Çin’in Asya-Pasifik Ekonomisiyle Hızlanan Bütünleşmesi /
Xiangming Chen
Kıyı’ya Uyum Sağlamak: ABD’de Japon Şirketlerinin Sosyal
Sorumluluğu / Tomoji Ishi
Küresel Tedarik ve Pasifik Kıyısı’nda Bölgesel İşbölümü /
Gary Gereffi
ABD-Doğu Asya İlişkilerinde Pazar Bağımlılığı / Meredith
Woo-Cumings
Kıyı’da Dışarıda Olmak Üzerine: “Asya-Pasifik” Düşleminin
Etnografik Açıdan Temellendirilmesi /
Donald M. Nonini
Asya-Pasifik Topluluğunda Cinsel Ekonomiler / Neferti
Xina M. Tadiar
“Türdeş” Bir Durumdaki Azınlıklar: Japonya Örneği /
Edward Fowler
ABD ve Fransız Hegemonyasına Karşı Pasifik Adaları’ndan
Tepkiler / Glen Alcalay
Asya-Pasifik Bakışıyla Latin Amerika / Evelyn Hu-DeHart
Mavi Hawaii: “Eleştirel Bölgeselcilik” Olarak ‘Bamboo
Ridge’ [Dergisi] / Rob Wilson
Asyalı-Amerikalı Bakışıyla Asya Pasifik / Arif Dirlik”[55]
Postmodernism and China (2000)[56]
[Postmodernizm ve Çin]
“Geçen onyıllarda, çok az ülke, Çin kadar dönüşüm geçirmiştir. Çin,
dinamik olarak büyüyen ekonomisi ve hızla değişen toplumsal yapısıyla, kendi
modernleşmesinin doğasını anlama noktasında Batı’ya meydan okuyor. Bu kitabın
geniş yazar kadrosu, postmodernizmi hem bir küresel dönemlendirme çerçevesi hem
de modernlik olarak Batılılaşma’nın katı ideolojisinden kopmanın bir yolu
olarak kullanarak, Çin deneyiminin postmodernizmi anlamak için can alıcı
olduğunu ileri sürüyor.
Toplamda, bu çalışmalar, yazın, mimari, rak müziği ve
film gibi özgül görüngülerin sosyalizm sonrasındaki bir toplumdaki
yansımalarını sorguluyor. Kimi çalışmalar, Çin’in küresel kapitalizm
kültüründeki suç ortaklığını –ve direnişini- konu alıyor. Diğerleri, ulusal kültürü
yeniden tanımlama çabaları üstündeki etkilerini günlük yaşamdaki genişletilmiş
düşleme özgürlükleri ve ifadeleri anlamında değerlendiriyor. Diğerleri ise, Mao
sonrası Çin’inde siyasal toplum üstündeki denetimin hafiflemesini ve piyasanın,
tüketim toplumunun, modanın ve nostalji söyleminin ortaya çıkışını tartışmaya
açıyor. Yazarlar dünya ölçeğinde postmodernliğin durumunu iyice kavramak için
hem Çin postmodernizminin tarihsel eşsizliği için hem de onun özgüllüğünü
anlamak üzere sağlam bir noktada duruyorlar. Odak noktası, anakara Çini olsa
da, kitap, -Çince’de de İngilizce konuşan dünyalarda da- şimdiye dek
postmodernlikleri siyasal ve kültürel dinamizmleri yerine ekonomik etkinlikleri
ve tüketici etkinlikleri ile sınırlı kalmış olan Hong Kong ve Tayvan’daki
toplumsal ve kültürel gerçeklikler üstüne önemli gözlemler içeriyor.
‘Postmodernizm ve Çin’de 17 çalışma yer alıyor. Kitap
postmodernizm ile post-sosyalizmi biraraya getirerek ve Çin’i postmodern olanın
kültürünün yalnızca bir tüketicisi değil üreticisi olarak konumlandırarak,
küreselleşme, modernlik ve politik ekonomiye yönelik olduğu kadar kültürel
çalışmalar ve Asya çalışmalarına yönelik olan eleştirel söylemlere de katkıda
bulunuyor.”[57]
“İçindekiler
Giriş: Postmodernizm ve Çin, Arif Dirlik
1. Çinli Postmodernliğinin Ana Hatlarının Çizilmesi, Wang
Ning
2. Dünyada Beijing/Varoluş[58]
Üzerine: “Postmodernizm”, “Küreselleşme” ve Çin’de Ulusaşırı Uzamın Oluşumu,
Anthony D. King
3. Tayvan’da Postmodern Yazınsal Söylem ve Güncel Halk
Kültürü, Ping-hui Liao
4. Hong Kong, Çin ve Sömürge Sonrasılık Hali Sorunu,
Xiaoying Wang
5. Günümüz Çini’nde Popüler Kültür ve Kitlelerin Kültürü,
Liu Kang
6. Küresel POSTmodernLEŞME:[59]
Aydın, Sanatçı ve Çin’in Koşulları, Sheldon Hsiao-peng Lu
7. Siborglaşmak: Günümüz Tayvan’ında Postmodernizm ve
Ulusalcılık, Sebastian Hsien-hao Liao
8. Düşlenen Nostalji, Dai Jinhua
9. Gizemli Öteki: Çin Filminde Post-Politika, Chen
Xiaoming
10. “Kasığımın Altındaki Yeşil Dumanı Görsün”: Çin Rak
Müziği Mitolojisi, Jeroen de Kloet
11. Ödünç Alınan Modernlik: Ödünç Bir Yaşamda Tarih ve
Konu, Chao-yang Liao
12. Postmodernizm ve Hong Kong Sineması, Evans Chan
13. Postmodernizm ve 90’ların Çin Romanları, Zhang Yiwu
14. Devrim Sonrası Çini’nde Kadın ve Arzu Söylemi: Chen
Ran’ın Derme Çatma Modernizmi, Wendy Larson
15. İstenmeyen Melankoli: Wang Anyi’nin ‘Keder
Hikayeleri’nde Postmodernlik, Xiaobing Tang
16. Postmodern/Post-Mao-Deng Nereden Nereye:[60]
Modern Çin’de Tarihsel Öznellik ve Yazınsal Öznellik, Xiaobin Yang
17. Sonsöz: Postmodernizm ve Postsosyalist Toplum –
Şimdiki Zamanı Tarihsileştirmek, Xudong Zhang”[61]
Postmodernity's Histories: The Past as Legacy and Project
(Culture and Politics Series) (2000)
[Postmodernliğin Tarihleri: Miras ve Proje Olarak Geçmiş
(Kültür ve Politika Dizisi)]
“Tarihe ilişkin alışılagelmiş çalışmalara yönelik itirazlar, yeni
küreselleşme paradigması ve postmodernizm ve post-sömürgecilikle[62]
bağlantılı olan yeni düşünsel dönüşümler eliyle ortaya çıktı. Bu kitapta önde
gelen bir tarihçi olan Arif Dirlik tarihsel araştırma pratiğine ilişkin olarak
yeni bir yaklaşım ileri sürüyor. Yalnızca eleştiri yapmanın ötesine geçerek
geleneksel tarihsel yöntemlerle tarihsel bellek, yerli yazımı, yer-tabanlı
tarih ve küreselleşmiş bir dünyadaki bütünleşme ve parçalanma biçimindeki ikili
sürece vurgu yapan yeni yaklaşımları birleştiriyor.”[63]
“İçindekiler
1. Grinch Canavarı[64]
Köktenciliği Nasıl Çaldı: Devrim Sonrası Tarihler
2. Tarihteki ve Bellekteki Devrimler: Tarihsel Açıdan
Kültür Devrimi Politikaları
3. Avrupa-merkezcilikten Sonra Tarih [Diye Birşey] Kaldı
mı?: Küreselleşme, Post-Sömürgecilik ve Tarihin Reddi
4. Kuram, Tarih, Kültür: 20. Yüzyıl Çin’inde Kültürel
Kimlik ve Kuram Siyaseti
5. Ashis Nandy’yi Okumak: Geçmişin Dönüşü ya da Öç Duygusuyla
Dolu Bir Modernlik
6. Küreselliğin Oluşumları ve Köktenci Siyaset
7. Tarihi Geri Getirip İçeri Almak: Diasporalar,
Hibridlikler, Yerler ve Tarihler Üzerine
8. Miras ve Proje Olarak Geçmiş: Yerli Tarihsiciliği
Açısından Sömürgecilik Sonrası Eleştiri
9. Yerler ve Topluluk-Aşırılık: John Brown Childs’ın
Topluluk-Aşırı Kavramı Üzerine Bir Yorum
Ek: Topluluk-Aşırılık Üstüne - John Brown Childs”[65]
History After the Three Worlds (2000)[66]
[3 Dünyadan Sonra Tarih]
“Bir disiplin olarak tarih, Avrupa-merkezciliğin küreselleşmiş
uzgörülerin tarihsel süreçleri açıklamak için birbirleriyle yarış halinde
oldukları bir dünyada etkisini kaybetmesi dolayısıyla bir kimlik bunalımıyla
karşı karşıya. Asya, Afrika ve Latin Amerika uzmanlarını içeren bu kitap, bu
itirazları kafa kafaya karşılamak üzere, dünyanın çeşitli bölgelerindeki tarih
çözümlemelerinin hallerini açımlıyor ve tarihsel bilgiyi tanımlayanlara ve ona
itiraz edenlere ilişkin güncel görüşleri değerlendiriyor. Avrupa-merkezciliğin,
ötekilerin kendi geçmiş ve gelecek kavramsallaştırmalarını yeniden öne sürdüğü
bir dünyada artık geçer akçe olmadığı yaygın bir biçimde kabul görüyor. Hem
tarihsel çözümlemeye hem de tarih araştırmalarındaki işbölümüne yön veren 2.
Dünya Savaşı sonrasının uzamsallıkları, daha küreselleşmiş uzgörülere yer açmak
üzere buharlaşıyor. Geçmişte tarih tarafından dışarıda bırakılmış olan [çeşitli] bölgeler,
tarihsel varlıklarının tanınmasını talep ediyor. Bilgi felsefesi olarak tarih,
Avrupa-merkezli modernliğin bir pazarı olarak tarih, hem tarihsel olmayan
düşünme biçimlerinden hem de tarihin gerçeği temsil etme iddiasının
geçersizliğine işaret eden postmodernizm ideolojileri üzerinden gelen bir
saldırı altında. Zaten alandaki son durum, üst düzey bir tarihçi tarafından
akortsuz seslerden oluşan bir kafa karışıklığı olarak betimleniyor.
Tarihçilerin hesaplaşması gereken itirazlar, tarih yazmanın bu kafa
karışıklığının üstesinden geçmişin sorunlarını başka kisveler altında yeniden
üreten ideolojik ve yöntembilimsel önyargılara düşmeden gelecek yeni bir
biçimini düşünmek noktasında. Kitabın bölüm yazarları, bu itirazların değişik
uzmanlık alanlarında nasıl dile getirildiklerini ve karşılandıklarını
tartışıyorlar. Yazarlar, küreselleşmenin, postmodernizmin ve post-sömürgeciliğin
ortaya attığı itirazları değerlendirme noktasında farklı görüşlere sahipler –ki
bu, çok çeşitli bölgeleri ve yalnızca teknik olarak tarihyazımına ilişkin
olmayıp içten içe kültürel ve siyasal da olan konuları kapsayan bir kitap için
şaşırtıcı değil. Yine de, bilmenin tarihsel yollarının geçerliliğini kabul
etmeleri ve tarihin güncel kültürel ve siyasal sorunları kavramadaki önemini
bir kez daha olumlamaları dolayısıyla ortaklaşıyorlar. Tarih, Avrupa-merkezci
modernlikle iç içe geçtiğinden, postmodern bir dünyada, Avrupa-merkezciliğin ve
tarihin kendisinin alternatiflerini oluşturmak için bir araç sunuyor.
Bu iddialı kitap, Avrupa-merkezcilik dünyayı görmek
için kullanılan bir lens olarak etkisini kaybederken tarih disiplininin karşı
karşıya olduğu itirazlara ilişkin olarak karşılaştırmalı bir bakış açısı
sunuyor. Yazarlar, tarihin hallerini ve dünyanın dört bir yanındaki tarihsel
faillik anlamındaki mülkiyet mücadelesini açımlayarak kültürel çalışmalar için
önemine ve tarihle bağlantılarına karşın sahadaki tarihçiler tarafından nadiren
çalışılan küreselleşme, postmodernizm ve post-sömürgecilik gibi konuları ele
alıyorlar. Kitap Avrupa-merkezciliğin çok sert bir eleştirisine girişerek aynı
zamanda bilmenin tarihsel biçimlerinin önemini de bir kez daha olumlamış
oluyor.”[67]
“İçindekiler
Avrupa-merkezcilikten Sonra Tarih [Diye Birşey]
Kaldı mı?: Küreselleşme, Post-Sömürgecilik ve Tarihin Reddi/ Arif Dirlik
Arkeologlar ve Tarihçiler, Geç 20. Yüzyıldaki Uygarlığa,
Göreliliğe ve Post-Yapısalcılığa Meydan Okuyor / Thomas C. Patterson
Said’in ‘Oryantalizm’ Kitabından Sonra Batı Asya ve Kuzey
Afrika Çalışmalarında Tarihyazımı/ R.A. Abou-El-Haj
Çalışan Sınıf Tarihini Yazmak için Aşağıdakiler
Araştırmalarının Yerli Yerine Oturtularak Yeniden Düşünülmesi / Vinay Bahl
Geriye Dönüşler, Alaysılamalar, Hegemonyalar: Çağdaş
Çin’e İlişkin Güncel Tarihyazımı Üstüne Notlar / Arif Dirlik
Çatışma ve Bağlantı: Sömürge Dönemi Afrika Tarihini
Yeniden Düşünmek / Frederick Cooper
Aşağıdakiler Araştırmalarının Sözverisi ve İkilemleri:
Latin Amerika Tarihinden Bakışlar / Florencia E. Mallon
Dünya Tarihi Mümkün mü?: Bir Sorgulama / Roxann Prazniak
Tarih Nereye? : Tarihselcilik, Postmodernizm ve
Post-sömürgecilik ile Yüzleşmeler / Arif Dirlik.”[68]
Global Modernity: Modernity in the Age of Global
Capitalism (2001)
[Küresel Modernlik: Küresel Kapitalizm Çağında Modernlik]
“Bu kışkırtıcı ölçüde ilgi uyandırıcı kitapta Arif Dirlik, şimdiki
zamanın küreselleşmenin başını değil sonunu temsil ettiğini ileri sürüyor. Biz,
bunun yerine kapitalizmin yavaş yavaş genişlediği ‘küresel modernlik’ adlı yeni
bir dönemdeyiz. 1980’lerde komünizmin düşüşü, modernliğe yönelik kültürel
olarak şekillenmiş karşı-iddialar doğurdu. Küreselleşme, neyin ‘modern’
olduğuna ilişkin anlayışımızı paramparça etti. Dirlik’in ‘küresel modernlik’
kavramı, geçmişin şimdiki zamana biçim vermedeki can alıcı önemini yadsımayarak
şimdiki zamanı onun Avrupa-merkezci geçmişinden ayırmamıza olanak sağlayan bir
kavram.”[69]
“İçindekiler
1. Giriş: Küresel Modernlik
2. Küreselleşmeyi Tarihsel Olarak Düşünmek
3. Küreselliğin Kavramsal Alan(lar)ı
4. Miraslar: Küresel ve Sömürgesel
5. Alternatifler? Çin Halk Cumhuriyeti ve Küresel Güney
6. Sonuç: Küreselleşmeden Sonra Bir Gelecek Var mı?”[70]
Chinese on the American Frontier (Pacific Formations:
Global Relations in Asian and Pacific Perspectives) (2001)[71]
[Vahşi Batı’da[72]
Çinliler (Pasifik’in Oluşumu: Asya ve Pasifik Bakışıyla Küresel İlişkiler)]
“Çinli göçmenler Vahşi Batı’da dinamik bir rol oynadılar; ancak Asyalı
Amerika araştırmacıları çoğunlukla yalnızca Pasifik Kıyısı’na özellikle de
Kaliforniya’ya odaklandılar. Bu çalışma, diğer Batı eyaletlerine – Cascade
Sıradağları’ndan Büyük Ovalar’a- ait hatıratlar, belgeler ve tarihsel çözümlemelerle
19. yüzyıl Amerika’sındaki Çinlilere kapsamlı bir bakış atarak bu boşluğu
dolduruyor. Dirlik, birincil ve ikincil elden malzemeler arasından seçme
yaparak, Batı’da Çinli varlığının ve Vahşi Batı’da Çinli kültürel oluşumunun
gelişiminin anlaşılmasına yönelik çabaları genişletecek çalışmalara yer
veriyor. Yalnızca ABD’nin Vahşi Batı toplumuna yönelik bir içgörü kazandırmakla
kalmayıp o zamanların ABD-Çin ilişkileri için de içgörü sağlayan bu kitap, Çin,
Batı tarihi ve Asyalı Amerika’nın tarihine ilgi duyan tüm okurlar için paha
biçilmez bir kaynak. ”[73]
“İçindekiler
Önsöz
Giriş: Vahşi Batı’dan Çinli Varlığını Ana Hatlarıyla
Çizmek – Arif Dirlik
Ana Bölüm I – Doğu Bölgesindeki Çinliler
1. Altına Hücumdan Sonra: Uzak Batı’da Çinlilerin Maden Aramaları,
1850-1890 - Randall E. Rohep
2. Sierra’nın Yücelerinde Kanton Ordusu - Alexander
Saxton
Ana Bölüm II - Güneybatı’daki Çinliler (Arizona, Nevada,
New Mexico, Texas)
3. Gezginler ve Yerleşimciler: Arizona’daki Çinlilerin
Deneyimleri - Lawrence Michael Fong
4. Prescott Dolaylarındaki Çinli Gezginler - Florence C.
Lister ve Robert H. Lister
5. Nevada’daki Çinliler: Tarihsel Bir Kuşbakışı,
1856-1970 - Loren B. Chan
6. Virginia Kenti’nin Çinli Topluluğu, 1860-1880 -
Russell M. Magnaghi
7. ‘Roughing It’in 13. Bölümü – Mark Twain
8. New Mexico Bölgesi’ne Karşı Yee Shun (1882):
Mississippi Aşırı Batı’da Çin Hukuksal İlişkilerinde Bir Dönüm Noktası - John
R. Wunder
9. Texas’taki Çinliler - Edward J. M. Rhoads
Ana Bölüm III - Kuzeybatı’daki Çinliler (Oregon,
Washington, Idaho)
10. ‘Doğu Oregon’daki Çinliler’den Parçalar, 1860-1890 -
Christopher Howard Edson
11. İç İmparatorluktaki Çinli Kültürü - Nancy K. Feichter
12. Çinli Madencilere Yönelik Yılan Irmağı Katliamı, 1887
- David H. Stratton
13. Rocky Dağları Maden Bölgesi’nde “Bir Çinli Adamın
Şansı” - Liping Zhu
14. Polly Bemis, Efsanevi Kahraman Bacı - M. Alfreda
Elsensohn
15. Pierce Kenti Olayı, 1885-1886 - Kenneth Owens
Ana Bölüm IV – Rocky Dağları’ndaki Çinliler (Utah,
Colorado, Wyoming, Montana, Güney Dakota)
16. Utah’ın Çin Mahalleleri: Yitip Gitmiş Etnik
Bölgelerin Gelişimi ve Düşüşü - Daniel Liestman
17. Utah’ın Öncü Çinlileri - Don C. Conley
18. Gilpin Bölgesi’ndeki Çinliler - Gerald E. Rudolph
19. Denver’daki Çinliler: Konumları ve İşleri - Gerald E.
Rudolph
20. Denver’daki Çinli Karşıtı İsyan, 1880 - Roy T.
Wortman
21. Çinli Romansı: Bir Kanton Öyküsü, San Francisco ve
Denver Daily, Denver Tribune
22. Güneybatı Wyoming’deki Çinli Göçmenler, 1868-1885 -
A. Dudley Gardner
23. David G. Thomas’ın Çinli İsyanı Anıları - J. H.
Goodnough
24. Rock Springs Olayı - Yen Tzu-kuei
25. Kwangtung’dan Yüce Göklere: Montana’daki Çinliler,
1864-1900 - Robert R. Swartout, Jr.
26. ‘Dinsiz Çinliler’ - Larry Barsness
27. Butte’de Boykot: Örgütlü Emek ve Çinli Topluluğu,
1896-1897 - Stacy A. Flaherty.
28. Deadwood’un Çin Mahallesi - Grant K. Anderson
29. Deadwood Vadisi: Son Çin Mahallesi - Joe Sulentic”[74]
Places and Politics in an Age of Globalization (2001)[75]
[Küreselleşme Çağında Yerler ve Siyaset]
“Bu iddialı çalışma, yer-tabanlı eylemcilik ve bunun uluslararası
sermayenin büyük güçleriyle ilişkisi sorunu üstüne eşsiz bir açıklama sunuyor.
Bölüm yazarları, dünyadaki belli yerlerin hızla yaygınlaşan küresel
teknolojiler ve yatırım seçenekleri bağlamında günlük yaşamı savunma ve
zenginleştirmek uzamları olduklarını ileri sürerek sürdürülebilir, insancıl
kültürleri destekleyen bir toplumsal gelişim uzgörüsüne ulaşıyorlar. Bu
çalışma, yerel olan ile küresel olanı bir araya getirerek diasporadaki etnik
gruplarla dünya sermayesinin kaçınılmaz bir biçimde en yerel deneyimleri bile
dolayımlayan makrokozmik süreçleri arasındaki ilk sürekli bağlantıyı kuruyor.
Los Angeles ve New York’tan Yeni Zelanda ve Endonezya’ya dek uzanan yer
tartışmalarını içeren kitap bölümleri, yerel deneyimin küresel sermayenin daha
büyük ölçekli süreçleri ve diasporasal görüngü ile etkileşimine ilişkin
mantıklı tartışmalar ve güvenilir bilgiler sunuyor. Kitap, etnik çalışmalar ve
kimlik çalışmaları alanındaki araştırmacılar için paha biçilmez bir kaynak ve
başlama noktası ve yerin üretimi ve özdeşleşmeyi açımlayan her okurun ilgisini
çekecektir.”[76]
“İçindekiler
İlk Söz: M’li Sözcüğe Dikkat/ Russell C. Leong
1. Giriş: Kültürel Kimlik ve Yer Siyaseti / Arif Dirlik
ve Roxann Prazniak
2. Yer-Tabanlı Düşlem: Küreselcilik ve Yer Siyaseti /
Arif Dirlik
3. Yerli Mücadeleleri ve Burjuvazinin Tedbiri Elden
Bırakmayan Çekiciliği / Jonathan Friedman
4. Kıyıdaki Asyalılar: Güncel Asyalı Amerika’nın
Oluşumunda Ulusaşırı Sermaye ve Yerel Topluluk / Arif Dirlik
5. Kayıtdışı Çinli İşçiler Amerikalı Emekçilerdir /
Peter Kwong
6. Emeği Farklılıklar Üzerinden Örgütlemek: Irk/Etnik
Köken, Yurttaşlık ve Toplumsal Cinsiyetin İşçi Sınıfı Dayanışması Üzerindeki
Etkisi / Margaret M. Zamudio
7. Yerliler ve Uluslar: Sömürgecilik Sonrası Melanezya’da
Kimlik Oluşumu / Geoffrey M. White
8. Etnik Kökenin Yerlileştirilmesi / Elizabeth Rata
9. Gelişme Sonrası Çağda Yer, Ekonomi ve Kültür / Arturo
Escobar
10. Küreselleşme ve Çevresel Direniş Siyaseti / James H.
Mittelman
11. Yüce Ruh’un Toprağı [olan] Tunkaşila’da Siyasal Örgütlenme: Joann Tall’la Bir Söyleşi /
Roxann Prazniak
12. Birliğin Ötesinde: Haudenosaunee (Iroquois) Türü
Eşgüdüm ve Çeşitlilik Modeli İçinde Eşgüdümün Topluluk Aşırı Kökleri / John
Brown Childs
13. Farklılığı ve Eşitliği Yeniden Düşünmek: Kadınlar ve
Yer Siyaseti / Wendy Harcourt”[77]
Marxism in the Chinese Revolution (State & Society in
East Asia) (2005)
[Çin Devrimi’nde Marksizm (Doğu Asya’da Devlet ve Toplum][78]
“Dünyanın önde gelen tarihçilerinden olan Arif Dirlik’in yaşam boyu
araştırmalarından ve yazılarından seçmeler içeren bu kitap, son 30 yılda Çin
sosyalizmindeki gelişmeleri ve Çin devriminin tarihçilerini meşgul eden
konuları ele alıyor. Dirlik Çin sosyalizmiyle eleştirel bir mesafeyle ancak
kapitalizmin komünist alternatifinde toplumsal, siyasal ve kültürel kurtuluş
umudunu kuran devrimcilerin tutkularıyla ve umutlarını Marxist kuramda
gerçekleştirmek yönündeki tutkularıyla duygudaşlık içerisinde ilişkileniyor.
Kitabın Marksist kurama yönelik tarihsel bakışı onun dogmatik ve
Avrupa-merkezci kısıtlılıklarını göz ardı etmeden küresel anlamlılığını
vurguluyor. Bu keskin çalışmalar, sosyalizmin 20. yüzyılın ilk yıllarındaki
kökenlerinden komünistlerin yüzyıl ortasındaki zaferine ve oradan yüzyıl
sonunda Çin Komünist Partisi önderliğinin sosyalist devrim projesini
gerçekleştirecekmiş gibi yapmayı bile fiilen bırakmasına uzanıyor. Tarihsel
“bunun olacağı belliydi” anlayışı içerisinde devrimden kalan tek şey,
başarısızlıklara ve kötü uygulamalara ilişkin anılar oluyor, ancak Dirlik
yalnızca geçmişe yönelik olarak değil şimdiki zamanın ideolojik hegemonyası
için de eleştirel bakış açısını korumayı biliyor. Birlikte
değerlendirildiklerinde bu çalışmalar, çağdaş Çin tarihinde devrimin
merkeziliğini bir kez daha doğrulamış oluyor. Ayrıca, sosyalist tepki,
kapitalizmin toplumsal ve ideolojik ufkunu aşamamış olsa da, Marksizm’in temel
önemini aydınlatmış oluyorlar.”[79]
Pedagogies of the Global: Knowledge in the Human Interest
(2006)[80]
[Küresel Olanı Pedagojileri: İnsan Yararına Bilgi]
“Bu derleme kitabındaki çalışmalar, 20. yüzyılın sonlarında kapitalizmin
rakipleri karşısında zafer kazanmalarıyla küresel bir nitelik taşıyan modernlik
dolayısıyla ortaya atılan soruları konu alıyor. Kapitalist modernlik, küresel
bir nitelik kazandıkça, aradaki farkları herkesi Avro-Amerikalı modernlik
normlarına döndürerek silmek yerine, bir zamanlar ön-modernliğe ya da geleneğe
hapsolma cezası verilen toplumlara, tam da bu geleneklere dayanarak, [fakat] sömürgecilik ve yeni sömürgecilik
deneyimlerinin ya da küreselleşme güçlerinin basit dışlama düzeneklerinin
süzgecinden geçirilerek, modernlikle ilgili kendi iddialarını ortaya atmak
üzere güç verdi. Küresel modernlik, şu an küresel benzerlik olarak ortaya
çıkmıyor, bunun yerine uluslar içerisinde ve arasında benzerlik ve benzemezlik
güçleri arasındaki çatışma alanı olarak öne çıkıyor. Bu çatışmadaki dikkate
değer bir nokta, dünyayı bilme ve düzenlemenin farklı biçimlerine ilişkin olan
çatışmadır. Bu kitaptaki, çoğunlukla ABD’deki eğitimle ilgili konuları işleyen
çalışmalar, bilmeye ilişkin hegemonik yollara dair eleştirelere müdahil oluyor
ve toplumsal, etnik ve yerli bakış açılarını kapsayan geniş bir yelpazeden
değişim için duyulan hegemonya karşıtı sesleri eleştirel bir biçimde
değerlendiriyor. Kitaptaki çalışmalarda yer alan güncel pedagojideki
hegemoninin eleştirisinin can alıcı noktası, kendi alanlarında önde gelen
araştırmacılar olan bölüm yazarlarının alan ve disiplin sınırlarını aşmak ve
günlük yaşamın bütünlüğünü hareket noktası olarak almak gibi bir çabada
ortaklaşmaları.
İçindekiler:
Ana Bölüm I: Pedagojiye Bakışlar
(1) Giriş: Bizim Bilme Yollarımız ve Onlarla Ne
Yapılacağı (Arif Dirlik);
(2) Eğitimcileri Kim Eğitecek? Küreselleşme Çağı’nda
Eleştirel Pedagoji (Peter McLaren ve Ramin Farahmandpur);
(3) Köktenci Pedagoji ve Neo-Liberalizm Terörü: Kültürel
Siyasetin Önemi Üstüne Yeniden Düşünmek (Henry A. Giroux);
(4) Ulus-aşırıcılık, Teknoloji, Kimlik: İnternet Dünyası
Ne Kadar Yeni? (Alexander Woodside)
Ana Bölüm II – Bilme Yollarımız
(5) Antropoloji, Tarih ve Yerli Hakları: Kuzey Amerika’da
Siyaset ve Etno-Tarihin Yükselişi (Arthur Ray);
(6) Hapishane-Endüstriyel Kompleksi Çağında Etnik
Çalışmalar: “Özgürlük” ve Yakalanma, Praksis ve Güçten Düşürme Üzerine
Düşünceler (Dylan Rodriguez and Viet Mike Ngo);
(7) Uyuşturucu Savaşı Yeni Jim Crow: Yurttaşlık Hakları
Çağı Sonrasında Siyahların Eğitimdeki Dışlanmışlıklarının Yasalaştırılması
(Susan Searls Giroux);
(8) Tezahüratınız Kimin İçin? Ulusaşırıcılık, Dünya
Kupası ve Savaş (Robert Chang);
Ana Bölüm III – Karşı-Bilgiler
(9) Sınırsız Bir Dünyadaki Sınırlar ve Topluluk: Siyah
Tarih Haftası Odağında, Elbirliği ve Köklüleşmek Üzerine Öneriler (John Brown
Childs);
(10) Stratejik Darkafalılık (Lily Mendoza);
(11) Geçmişe Takılıp Kalarak Neden Bunca Çok Vakit
Harcamalı? Kwakwaka'wakw Bölgesindeki Somon Çiftliklerine Karşı Direnişi
Anlamak (Dorothee Schreiber and Dianne Newell);
(12) Yanılmaz Tarihlere İtiraz: Ölü Kızılderililerin
Mucizevi Dirilişi (Jason Younker);
(13) Kaliforniya Sömürgesel Tarihleri: Arkeoloji,
Tarihsel Belgeler ve Yerli Sözlü Tarihlerinin Bütünleştirilmesi (Kent G.
Lightfoot);
Ana Bölüm IV – Topluluk için Eğitim
(14) Gandhi, Tarih ve Toplumsal Bilimler (Vinay Lal);
(15) Topluluğa Doğru Eytişimsel Düşünmek (Grace Lee
Boggs).”[81]
Culture and History in Postrevolutionary China: The
Perspective of Global Modernity (2012)
[Devrim Sonrası Çin’inde Kültür ve Tarih: Küresel
Modernlik Bakışı]
“Bu kitaptaki makaleler 1970’lerin sonlarında, ‘reform’
ve ‘açılım’ (gaige kaifang) denilen dönemin ilk yıllarından başlayarak Çin
düşünsel söyleminde sık sık yer alan kimi ideolojik konulara yönelik eleştirel
bakışlar sunarak, konu olarak Çin’de Marksist tarihyazımından sosyolojiye ve
antropolojiye, guouxue/ulusal çalışmalara kadar geniş alanlara uzanıyor. Bir
arada değerlendirildiklerinde aynı temel soruna yönelik farklı pencereler
olarak kavramsallaştırılmaları olanaklı: Devrim sonrasında Çin düşüncesinde
kültür ve tarihin işe koşulması. Arif Dirlik 1978’den sonra devrimci geçmişin
daha sonra kültürel milliyetçiliğin yükselişine neden olacak reddi gibi
konuları da içermek üzere çeşitli konulara giriyor. Dahası, bu gelişmeleri
küresel bağlamda yerli yerine oturtuyor, böylelikle sonul olarak Çin’i
“dünyalılaştıran” yöntembilimsel bir girişimde bulunuyor: Çin’i dünyaya
getirmek ve dünyayı Çin’e getirmek.”[82]
“İçindekiler
Giriş: Modernlik, Küresellik, Tarih: Yöntembilimsel
Düşünceler
Bilme Yollarımız
Küreselleşme
Evrenselciliğin Sonu mu?
Modern’in Zaferi
Marksizm ve Çin Toplumsal Tarihi
Sınr Bölgelerinde Konfüçyüs
Küreselleşme, Gelişimsel Devlet ve Konfüçyüs’ün Yeniden Keşfi
Zaman-uzam, Toplumsal Uzam ve Çinli Kültürü Sorunu
Zhongguohua
Çin’i Dünyalılaştırmak: 20. Yüzyıl Çini’nde Sosyoloji ve
Antropoloji Örneği
Guoxue
Küresel Modernlik Çağında Ulusal Öğrenme
Küresel Modernlik Üstüne Daha Fazla Düşünce
Küresel Kapitalizm Çağında Modernlik”[83]
Sociology and Anthropology in Twentieth-Century China:
Between Universalism and Indigenism (2012)
[20. Yüzyıl Çini’nde Toplumbilim ve İnsanbilim: Evrenselcilikle
Yerlicilik Arasında]
“Bu kitapta, bölüm yazarları, 20. yüzyılın ilk yıllarında Çin
düşüncesine ve eğitimine getirildiği zamandan başlayarak, özellikle 1930’lar
ile 1980’ler arasını vurgulayarak insanbilim ve toplumbilimin gelişimi üzerine
tarihsel bir bakış sunuyor. Yazarlar, Çin Halk Cumhuriyeti’ndeki ve Tayvan’daki
insanbilimcilerin ve toplumbilimcilerin, siyasal bağlamdan olduğu kadar
disipline özgü eğitimden de çokça etkilenen kuramsal gündemlerine ve araştırma
gündemlerine doğru değişik pencereler açıyorlar. Çeşitli araştırmacıların
çalışma yaşamını gözden geçirirken onların yalnızca yaratıcı katkılarını kayıt
altına almakla kalmıyorlar, aynı zamanda onların düşünsel dertlerinin
toplumbilimdeki ve insanbilimdeki güncel konulardaki (kültürelcilik, sınırlar,
kadınlar) yankısını da kaydediyorlar. Son olarak, kitap, gevşek bir biçimde, bu
disiplinlerin Çin bağlam(lar)ına nasıl çevrileceği sorunu ve 1930’lardaki
kuruluşlarından başlayarak, ürettikleri çelişkili beklentiler nedeniyle iki
disiplini hafakanlar gibi basan ‘yerlileştirme’
(bentuhua) ve ‘Çinlileştirme’ (Zhongguohua) konuları üstüne kuruluyor. Bu, Çin
örneğinin disiplinlerin Avro-Amerikalı kapitalist modernliğin bir ürünü olarak
dışarıdan alındığı, böylelikle kendi yerel alternatif modernliklerini yaratma
tutkusuyla çatıştığı başka toplumlarda benzer dertlerle yankısını bulduğu yer.”[84]
Global Capitalism and the Future of Agrarian Society
(2013)[85]
[Küresel Kapitalizm ve Tarım Toplumunun Geleceği]
“Bu kitap, kapitalizmin küreselleşmesiyle tarım toplumuna zorla
dayatılan değişimlerin ve bunların küresel olarak insan gönenci üzerindeki
etkilerinin tarihsel ve karşılaştırmalı bir çözümlemesini sunuyor. Kitap, Çin
Halk Cumhuriyeti’ndeki küresel olarak çağcıl dönüşümler üzerinde büyük etkisi
olan son dönem ekonomik gelişime ve kentleşmeye özel önem veriyor. Güney ve
Güneydoğu Asya’dan, Afrika’dan ve Latin Amerika’dan gelen örnek olaylar, bu
dönüşümleri karşılaştırmalı küresel bir bakış açısı içerisine yerleştiriyor.
Bölüm yazarları, Birleşmiş Milletler, Çin Halk Cumhuriyeti, Hindistan, Zimbabwe
ve Latin Amerika’dan üst düzey araştırmacılar –ki onlar aynı zamanda siyasal
konularda da etkinler.”[86]
“İçindekiler
Ana Bölüm I – Giriş
1. Giriş: Köylünün Sonu mu? Küresel Kapitalizm ve Tarım
Toplumunun Geleceği - Arif Dirlik ve Roxann Prazniak
2. “Köylülüğün Sonu” Senaryosu: Düş ve Kabus - Alexander
Woodside
3. Köylünün Dönüşü: Olanaklı mı? Arzulanır mı? - Immanuel
Wallerstein
Ana Bölüm II – Çin Halk Cumhuriyeti
4. Tarih, Kapitalizm ve Sosyalizm Sonrası Çin Köylüsünün
Oluşumu - Alexander Day
5. Çin Deneyimi, Karşılaştırmalı Üstünlük ve Kırsal
Yeniden İnşa Deneyi - Wen Tiejun Dong Xiaodan Yang Shuai Qiu Jiansheng Lau Kin
Chi
6. Çin’deki Uzamsal Eşitsizliğin Politik Ekonomisi -
Shaoguang Wang
7. Toprağı Aile Çiftçiliği İçin Ayırın: Çin’de Çiftlik
Arazisi Kullanımı ve Köylülüğün Geleceği - Dong Zhenghua
8. Kentleşmeyi
Beklerken: Kentli Kıyı Çini’nde Kentli Köylerin Yeniden Geliştirilmesi - Leslie
Shieh
9. Özel İlişkilerin Kamusal Olarak Düzenlenmesi: Çin’de
Mülkiyet Üstündeki Düzenlemelerin Değişen Koşulları - Pitman B. Potter
Ana Bölüm III – Üç Kıtalı Bakışlar
10. Günümüzün Neo-liberalizm Çağında Hint Deneyimiyle
İlişkili Olarak İlkel Birikim ve Köylülük - Utsa Patnaik
11. Endonezya’da Köylüler ve (Yarı)Kentlileşme Siyasaları
- Abidin Kusno
12. Zimbabwe’de Toprak İşgalleri ve Toprak Reformu:
Ulusal Demokratik Devrime Doğru - Sam Moyo Paris Yews
13. Zihnin Çoklu Kültürleri: Köylünün ‘Son’u ve
Agro-ekolojinin Doğuşu - Alejandro Rojas
14. Topluluk Kapasitesi ve Ekvadorlu Tarımsal Çiftçi
Örgütlerinin Tarım İlacı Kullanımına Karşı Alternatifler Üretme Yolunda
Karşılaştıkları Zorluklar: Fabio Cabarcas Örneği
Ana Bölüm IV – Son Söz
15. 2008 Dünya Gıda Bunalımından Ders Çıkarmak - Jomo
Kwame Sundaram”[87]
Complicities: The People's Republic of China in Global
Capitalism (2017)
[Suç Ortaklığı: Küresel Kapitalizmde Çin Halk Cumhuriyeti][88]
“Çin Halk Cumhuriyeti’nin ekonomik gücü artarken, kendisinin sürekli
büyümesinin ve artan küresel etkisinin var olan küresel düzen için ne anlamına
gelebileceğine ilişkin kaygılar da büyüyor. Bu değişen dinamiğin günlük
haberlerde ve son dönem araştırmalarda açımlanması, ÇHC’nin başarısızlıklarında
da başarılarında da küresel kapitalist sistemden çıkma güçlerin oynadığı rolü
gözden kaçırıyor.
Çin araştırmacısı Arif Dirlik ‘Suç Ortaklığı’nda
Tiananmen Meydanı ağlatısından Konfüçyüs Enstitülerinin, dünya ölçeğinde
ABD’deki yaklaşık 100 kadar yerleşkeyi de içermek üzere 400’ü aşkın yerleşkede
yaygınlaşmasına kadar çok geniş kapsamlı kaygılarını dile getiriyor. Dirlik’in
tartışmaları yaygın kalıpyargılardan ve basit açıklamalardan kaçınarak, ÇHC’nin
emperyal heveslerini ve insan haklarını küçümsemesini cesaretlendiren yabancı
suç ortaklığına vurgu yapıyor. Ekonomik kazanç için oldukça istekli olan ABD,
Avrupa ve diğer Batı ülkeleri, ÇHC’nin otoriteryen kapitalizmini destekleme
noktasında suç ortağı oldular. Bu destek, ÇHC’nin hegemonik tutkularını besleme
noktasında anahtar bir etmen oldu. ÇHC’nin küresel kapitalizme eklemlenmesine
duyulan hayranlık, Komünist Parti liderlerinin Tiananmen’e ilişkin tüm anıları
ve değinileri bastırma becerileri için de sürgit insan hakları ihlalleri için
de büyük önem taşıyordu. Son zamanlarda ÇHC’nin odağı, Konfüçyüs Enstitüleri
gibi kuruluşlar üzerinden devletin siyasal hedeflerini ileri taşımak üzere
yabancı eğitim kurumlarını sömürerek küresel etkisini arttırmak için bir araç olarak
“yumuşak güce” yöneldi.”[89]
[1] Kitabın İngilizce baskısının
2 sayfasında Dirlik anılıyor. s.86’da Avrupa-merkezcilikle ilgili bir görüşü
kısaca anılıyor; s138’de ise post-modernizmin ve post-sömürgeciliğin 2
eleştirmeninden biri olarak anılıyor Dirlik. Bu arada, Dirlik’in ‘İmparatorluk’
yazarlarıyla aynı görüşte olmadığını da bu vesileyle belirtelim.
Hardt, M. ve Negri,
A. (2000). Empire. Cambridge, Massachusetts: Harvard University Press.
[2] Bkz. Batmaz. V. (2017). Arif
Dirlik Öldü mü? EK Dergi, 3 Aralık 2017. http://www.ekdergi.com/arif-dirlik-oldu-mu/
[3] Ayrıca Dirlik’in Türkçe’deki
3 kitabının editörlüğünü yapmış olan Ali Şimşek’in ilgili yazısı okunabilir.
Bkz. Şimşek, A. (2017). Arif Dirlik’i Okumak. EK Dergi, 3 Aralık 2017. http://www.ekdergi.com/arif-dirliki-okumak/
[4] Yeryüzü Postası (1997/2017).
Çin Anarşizminin Boyutları: Arif Dirlik ile Söyleşi – Chuck Morse. Yeryüzü
Postası, 6 Aralık 2017. http://www.yeryuzupostasi.org/2017/12/04/cin-anarsizminin-boyutlari-arif-dirlik-ile-soylesi-chuck-morse/
[5] a.g.y.
[6] ‘Olanakları’ olacak.
Çevirilerde sık yapılan yanlışlardan biri, olanakla (possibility) olasılığın
(probability) karıştırılması. Olasılık hesabı olur, olanak hesabı olmaz...
[7] a.g.y.
[8] Dirlik, A. (2012). ‘Naipaul
Hadisesi ya da Entelektüel Bağnazlık’. Birgün Gazetesi, 25 Eylül 2012. http://www.medyatava.com/haber/naipaul-hadisesi-ya-da-entelektuel-bagnazlik_57324
[9] Dirlik, A. (1998). Avrupamerkezcilikten
Sonra Tarih Var mı? Küreselcilik, Sömürgecilik-Sonrası ve Tarihin İnkârı. Cogito
Dergisi, sayı 15, 251-274.
[10] Edward Said’in ‘Kültür ve
Emperyalizm’ kitabının kapsamlı bir eleştirisi için bkz. Gezgin, U. B. (2017).
Asya’da 15 Yıl: Yükselen Bir Coğrafyanın İzinde.
[11] Bu konudaki çeşitli tartışmalar için bkz. Gezgin, U. B.
(2017). Ötekiler Açısından Tarih. Özellikle şu bölümlere bakılabilir:
Yeni Sömürgecilik:
Eski Sömürgeciliğin Torunu
Yeni Sömürgecilik
Notları: Klasik Sömürgeciliğin Yeni Formları.
[12] Bu tarihle ilgili olarak
önceki dipnotta anılan yazılar incelenebilir.
[13] Fanon’la ilgili bir
değerlendirme için bkz. Gezgin, U. B. (2017). Eleştirel Psikolojide Bir
Yolculuk: Marksist Psikolojiden Politik Psikolojiye ve Ötesine.
[14] Dirlik, A. (2004/2017). Asya
ve Küreselleşme. Sendika.org, 3 Aralık 2017. http://sendika62.org/2017/12/asya-ve-kuresellesme-arif-dirlik-2-459616/
[15] a.g.y.
[16] Dirlik, A. (2017). Çin’in
Kültürel Biçimlenmeleri: Geçmişler ve Bugün. EK Dergi, 3 Aralık 2017. http://www.ekdergi.com/cinin-kulturel-bicimlenmeleri-gecmisler-ve-bugun/
[17] A.g.y.
[18] Bu ve benzeri uygulamalar
için bkz. Gezgin, U. B. (2017). Çifte Ejderhanın Diyarında: Çin ve Vietnam
Üzerine – Cilt 1: Çin.
[19] Yeryüzü Postası (1997/2017).
Çin Anarşizminin Boyutları: Arif Dirlik ile Söyleşi – Chuck Morse. Yeryüzü
Postası, 6 Aralık 2017. http://www.yeryuzupostasi.org/2017/12/04/cin-anarsizminin-boyutlari-arif-dirlik-ile-soylesi-chuck-morse/
[20] Birikim Dergisi (2009). Arif
Dirlik ile Söyleşi: “Eskisi Gibi Bir Emperyalizm Değil Bu”. Birikim Dergisi, sayı
248 (Aralık 2009). http://www.birikimdergisi.com/birikim-yazi/3495/arif-dirlik-ile-soylesi-eskisi-gibi-bir-emperyalizm-degil-bu
[21] Dirlik, A. (2014). Minik
fare kükredi: Hong Kong’un Demokrasi Hareketi Minik fare kükredi: Hong Kong’un
Demokrasi Hareketi. Agos Gazetesi, 6 Ekim 2014. http://www.agos.com.tr/tr/yazi/8174/minik-fare-kukredi-hong-kongun-demokrasi-hareketi
Burada anılanlar
dışında Dirlik’in Türkçe olarak erişilebilen iki çalışması için bkz.
‘Üretimde ve
Üretimin Örgütlenmesinde Postmodernleşme: Esnek Üretim, İş ve Kültür’ (http://www.e-skop.com/skopbulten/uretimde-ve-uretimin-orgutlenmesinde-postmodernlesme-esnek-uretim-is-ve-kultur/3605 ) ve ‘Sömürgeciliğin Doğu Hali, Tayvan:
Sömürgeleştirmelerin Meydana Getirdiği Ülke’ (http://www.demokratikmodernite.org/somurgeciligin-dogu-hali-tayvan-somurgelestirmelerin-meydana-getirdigi-ulke/ )
[22] Yeryüzü Postası (1997/2017).
Çin Anarşizminin Boyutları: Arif Dirlik ile Söyleşi – Chuck Morse. Yeryüzü
Postası, 6 Aralık 2017. http://www.yeryuzupostasi.org/2017/12/04/cin-anarsizminin-boyutlari-arif-dirlik-ile-soylesi-chuck-morse/
[23] Birikim Dergisi (2009). Arif
Dirlik ile Söyleşi: “Eskisi Gibi Bir Emperyalizm Değil Bu”. Birikim Dergisi,
sayı 248 (Aralık 2009). http://www.birikimdergisi.com/birikim-yazi/3495/arif-dirlik-ile-soylesi-eskisi-gibi-bir-emperyalizm-degil-bu
[24] Dirlik, A. (1998).
Avrupamerkezcilikten Sonra Tarih Var mı? Küreselcilik, Sömürgecilik-Sonrası ve
Tarihin İnkârı. Cogito Dergisi, sayı 15, 251-274.
[25] Dirlik, A. (2017). Çin’in
Kültürel Biçimlenmeleri: Geçmişler ve Bugün. EK Dergi, 3 Aralık 2017.
[26] Arif Hoca’nın çeşitli
konulardaki dersleri ve konuşmaları şuralardan izlenebilir:
Arif Dirlik Talk -
Crisis and Criticism: The Predicament of Global Modernity: https://www.youtube.com/watch?v=CrGSRoaV10o&list=PLpNWp4aoe8uS95bTnSjgvxVKTuK3f77_J&index=1
Arif Dirlik at CSDS
on The Idea of a Chinese Model: https://www.youtube.com/watch?v=ZSoskvxWSdk
Arif Dirlik and
Ayşe Çavdar at Garage. Religious Enterprise: https://www.youtube.com/watch?v=PukCHpTBIus
Arif Dirlik Talk -
Crisis and Criticism: The Predicament of Global Modernity: https://www.youtube.com/watch?v=CrGSRoaV10o
[28] Bkz. önceki dipnot.
[29] Bkz. http://www.kitapyurdu.com/kitap/arif-dirlik-global-modernite-ve-sosyalizm--ucuncu-dunya-hayaleti-globalite-ev-cin-halk-cumhuriyeti/83165.html
[30] Bkz. http://www.bupress.org/tanim.asp?sid=GDTRH2JE5D6DRPDZIO81
Dirlik’in Türkçe’ye çevrilmemiş 21
kitabı, bir sonraki bölümde ele alındı.
[31] Bu bölümdeki kitap tanıtım yazılarını çeşitli kitap sitelerinden
alıntılandım. Alıntı yapılan siteleri dipnotlarda gösterdim. Bu yazıları
Türkiyeli okur ve ilgilenebilecek yayıncılar için Türkçe’ye çevirdim. Ayrıca
her bir kitabın içindekiler bölümünü daha iyi bir fikir vermesi için çeşitli
sitelerde ve kütüphane sayfalarından derleyip çevirdim.
Bunlar dışında Çin’de
şu kitapları raflarda yer almaktadır:
Quanqiu xiandaixing
zhi chuang: Shehui kexue wenji(Windows on Global Modernity: Social Scientific
Essays), tr. by Lian Xu, Zhang Wenbo and Yang Deai(Beijing: Zhishi chanquan
chuban she, 2013)
Quanqiu xiandaixing:
quanqiu ziben zhuyi shidaide xiandaixing(Chinese tr: Global Modernity: Modernity
in the Age of Global Capitalism, with an additional chapter: “Revisioning
Modernity: Modernity in Eurasian Perspective”), tr. Hu Daping and Fu Qingsong
(Nanjing: Nanjing University Press, 2012)
Wuzhengfu zhuyi yu
Zhongguo geming (Chinese translation of Anarchism in the Chinese Revolution) (Guilin: Guangxi shifan daxue
chubanshe, 2006)
Lishi yu Geming:
Zhongguo Makesi zhuyi lishixuede qiyuan, 1919-1937 (Chinese tr. of Revolution
and History: Origins of Marxist Historiography in China, 1919-1937), tr. By
Weng Hekai(Nanjing: Jiangsu People’s Publishing Press, 2005)
Kuaguo ziben shidaide
houzhimin piping(Postcolonial Criticism in the Age of Transnational Capital),
ed. and tr. by Wang Ning (Beijing: Beijing University Press, 2004)[in Chinese]
Hougeming fenwei(The
Post-Revolutionary Aura),[A collection of Essays by Arif Dirlik, ed. By Wang
Ning](Beijing: Chinese Social Sciences Press, "The Intellectuals'
Library," 1999).
[32] Farklı
bir bakış anlamında revizyonist, Sovyetçi ya da Brejnev’ci anlamında değil.
[35] Eş-editör
[36] Bkz. https://www.abebooks.com/9780873325462/Marxism-Chinese-Experience-Issues-Contemporary-087332546X/plp
[40] Bkz. ilgili dipnot.
[43] Eş-yazar.
[46] Bkz. https://www.barnesandnoble.com/w/after-the-revolution-arif-dirlik/1103814011
Bu kitapla ilgili
erişilebilir bilgiler oldukça eksik.
[47] Eş
editör.
[49] Eş
editör.
[51] Bkz. http://searchfirst.library.unsw.edu.au/primo_library/libweb/action/dlDisplay.do?vid=UNSWS&docId=dedupmrg1303656&fromSitemap=1&afterPDS=true
[52] Editör.
[54] Kıyı Dili anlamında.
[55] Bkz. https://rowman.com/ISBN/9780847684687/What-Is-in-a-Rim?-Critical-Perspectives-on-the-Pacific-Region-Idea ve https://library.villanova.edu/Find/Record/412284/TOC
[56] Eş
editör.
[58] Yazar İngilizce’de bir söz oyunu yapmış: Be(ij)ing.
[59] Yazar küçük ve büyük harfleri bu biçimde kullanmış.
[60] Ya da daha serbest bir çeviriyle ‘Ne İdi Ne Oldu?’
[62] Post-colonialism için neden post-sömürgecilik karşılığını kullanıyoruz?
Çünkü post-kolonyalizm sözü, kavramın sömürgecilikle ilişkisini
görünmezleştirip sanki sömürgecilik dışı başka bir kavrama gönderme yapıyormuş
gibi yanlış bir izlenim uyandırıyor. Osmanlıcası, ‘müstemlekecilik’.
İstimlak’tan türetme. O da ‘imar’dan türetme. Sömürgeciliğe müstemlekecilik
demek de, sömürgecilerin bakış açısından bir çeviri oluyor. Sömürgeci
açısından, yaptığı sömürü değil ‘imar’dır, kalkındırmadır. Oysa, sömürülen
açısından yapılan, basbayağı sömürüdür. Ayrıca post-kolonyalizm sözü,
sömürgeciliğin bittiğini varsayar ki bu doğru değildir. İyi niyetli ise
dikkatsizlikten kaynaklanan bir yanlış kullanım, kötü niyetli ise, ideolojik
bir yalandır. Sömürgecilik başka biçimlerde sürmektedir, kesinlikle bitmiş
değildir. Bu konudaki çeşitli tartışmalar için bkz. Gezgin, U. B. (2017).
Ötekiler Açısından Tarih. Özellikle şu bölümlere bakılabilir:
Yeni Sömürgecilik:
Eski Sömürgeciliğin Torunu
Yeni Sömürgecilik
Notları: Klasik Sömürgeciliğin Yeni Formları
[63] Bkz. https://www.whsmith.co.uk/products/postmodernitys-histories-the-past-as-legacy-and-project-culture-and-politics-series/9780742501676
[64] Grinch, bir çocuk kitabı ve filmi kişiliği.
[66] Eş
editör.
[70] Bkz. https://www.routledge.com/Global-Modernity-Modernity-in-the-Age-of-Global-Capitalism/Dirlik/p/book/9781315634401
[71] Editör.
[72] Kitabın ‘American Frontier’ diyerek kast ettiği, ‘Vahşi Batı’. Bu nedenle,
‘Amerikan Sınırı’ demek yerine ‘Vahşi Batı’ olarak çevirdim.
[73] Bkz. https://www.abebooks.com/9780847685332/Chinese-American-Frontier-Pacific-Formations-0847685330/plp
[75] Eş editör
(eşiyle).
[78] Bu kitabın içeriği, ‘Çin Devrimi’nde Anarşizm’ kitabının içeriğiyle aynı.
Bkz. http://catdir.loc.gov/catdir/toc/ecip057/2005003075.html ya da http://bvbr.bib-bvb.de:8991/exlibris/aleph/a22_1/apache_media/VMP86IEFNGMY358L4HRS2RQLRFYGGR.pdf
[80] Editör.
[82] Bkz. https://cup.columbia.edu/book/culture-and-history-in-postrevolutionary-china/9789629964740
[84] Bkz. https://www.amazon.com/Sociology-Anthropology-Twentieth-Century-China-Universalism/dp/9629964759/ref=sr_1_27?s=books&ie=UTF8&qid=1513701599&sr=1-27&refinements=p_27%3AArif+Dirlik
[85]
Eş-editör.
[87] Bkz. https://www.barnesandnoble.com/w/global-capitalism-and-the-future-of-agrarian-society-arif-dirlik/1124383932
[88] Ya da daha serbest bir çeviriyle ‘Küresel Kapitalizmde Çin Halk
Cumhuriyeti’nin Rolü’.
[89] Bkz. http://press.uchicago.edu/ucp/books/book/distributed/C/bo26613819.html
Bu kitabın
içindekiler sayfasına erişilemiyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder