Çin, Şişeden
Çıkarken: Küreselleşmenin Afrika ve Latin Amerika Bağlamında Çinlileşmesi
Prof.Dr. Ulaş Başar Gezgin, ulasbasar@gmail.com
Twitter: ProfUlas
Sovyetlerin dağılmasıyla birlikte, tarihin sonu tezleri ve
Amerikan liberalizminin ilelebet zaferi gibi çıkarımlar moda olmaya başlamıştı.
Artık dünya tek kutupluydu. Bu özgüven, Amerikan saldırganlığının daha da
pervasızlaşmasına yaradı. Örneğin, Irak işgali, Sovyetlerin denge unsuru olduğu
bir dünyada bu kadar kolaylıkla gerçekleşemeyecekti. Aradan geçen yıllarda,
Çin, sessiz sedasız bir süper güç oldu ve şimdi artık ABD’ye kafa tutar duruma
geldi. Rusya da Sovyet dönemindeki kadar olmasa da kendini toparladı; Kırım,
Ukrayna, Kuzey Osetya ve Abhazya örneklerinde görüldüğü gibi, askeri şiddetle
dediğini yaptıran bir güce dönüştü. Buna karşılık, Avrupa ülkeleri, güçlerini
birleştirerek, Amerika’nın sadık müttefiği olma rolünü iyice perçinledi ve bunu
yaparken, Doğu Bloğu’nu ve Balkanları tümüyle kontrolüne alarak, Rusya’nın
bölgedeki gücünü büyük oranda kırdı. Bugün dünya, AB(D) bloğu ile Çin-Rusya
ekseni arasında kalmış durumda. Orta Asya’da Rusya, Doğu Avrupa’daki
yenilgisini yeniden yaşamak istemiyor. Bölge ülkelerinde hâlâ Rus etkisini
görüyoruz. Dünyanın Amerikancı ülkelerini Amerikan üsleri haritasından üç aşağı
beş yukarı anlayabiliyoruz. Neredeyse tüm Kuzey ve Güney Amerika ülkelerinde
Amerikan üsleri var. Avrupa’nın ve Arap ülkelerinin çoğunda bu üsleri
görüyoruz. Avustralya ve Yeni Zelanda’nın yönü zaten belli. Afrika’ya
baktığımızda ise, çok az ülkede Amerikan üssü olduğunu görüyoruz; çünkü küresel
Batı, Afrika’yı Fransa’ya devretmiş durumda. Sahra altı Afrika’nın yaklaşık
olarak yarısında -ağırlıklı olarak Batı Afrika’da olmak üzere- Fransız askeri
üsleri var. Bunlar, genellikle, barış gücü olarak konuşlandırılıyor; ancak
‘Batı’nın kendi yarattığı sorunları çözmek iddiasında oldukları için pek
inandırıcı da görünmüyorlar. Bu dünya paylaşımının dışında kalan başlıca iki
ülke, Çin ve Hindistan.
Bu üslerin hem askeri bir anlamı var hem de simgesel; çünkü
küresel siyasette kimlerle yan yana durulduğunu gösteriyor. Ya peki yeni bir
hükümet gelirse ve bu etki alanlarından farklı bir siyaset güderse? İşte o
zaman, darbelerle ya da renkli devrimlerle hemen cezalandırılıyor. Çin’in
yükselişi ve ABD’ye kafa tutması ise, Afrika ve Latin Amerika başta olmak üzere
çeşitli bölgelerde kağıtların yeniden karılmasına neden oluyor.
Çin, beylikler döneminin bitip ülkenin tek bir imparatorun
yönetimi altında birleşmesinden Avrupa sömürgeciliğine dek yaklaşık 2 bin yıl
büyük bir güçtü. Dolayısıyla, Çin’in büyüklüğü yeni değil. Tarihsel
hesaplamalarda, Çin’deki ekonomik etkinliğin dünya genelinde tek bir kaynaktan
gelen en büyük yüzdeye sahip olduğu zaten biliniyordu. Fakat Çin’in Afrika ve
Latin Amerika yatırımlarında yeni olan bir durum var: Dünyada Çinli azınlığın
yaşamadığı ve en az bir Çin mahallesinin bulunmadığı bir ülke neredeyse hiç
bulunmasa da, Çin, her zaman kıtasal bir güç olmuştu. Bir dönemler, Japonya’ya,
Güneydoğu Asya’ya ve Doğu Afrika’ya deniz yoluyla seferler düzenlese de,
bunların siyasal etkileri kalıcı olmamıştır.[1] Oysa bugün
Çin, küresel bir güç olmanın karasal etkilerin ötesine geçip okyanus aşırı bir
etkiye sahip olmaktan geçtiğini biliyor. Bu nedenle, Çin’in gelecek düş’ünün
Kuşak ve Yol projesi kadar önemli bir ayağı, Afrika ve Latin Amerika
yatırımları…
Çin’in
Okyanus Aşırı Yatırımlarıyla İlgili Çeşitli Görüşler
Afrika, altyapı yetersizliği ve istikrarsızlıkla anılan bir
kıta. Çin ise, Afrika’ya özellikle demiryolu döşeyerek öne çıkıyor. Bunlar
içinde Etiyopya’yı okyanusa bağlayan demiryolu hattı, özellikle anmaya değer.
Latin Amerika’da ise Amerikan çıkarlarına karşılık gelen Panama Kanalı’na karşı
Çin, Nikaragua Kanalı projesini ortaya atmış durumda. Bu proje, iki okyanus
arasındaki geçişler üstündeki Amerikancı tekeli kıracak, geçişleri ucuzlatacak
ve bölgedeki Çin yanlısı siyasalar güden ülkelerin taşıma giderlerini düşürerek
onların ekonomik gelişmesine katkıda bulunacak. Çin, bu kanal dışında, Amazon
ormanlarından geçecek bir demiryoluyla Atlas Okyanusu’nu Pasifik Okyanusu’na
bağlamayı planlıyor. Bunun da Güney Amerika’nın bölgesel bütünleşme çabalarına
katkısı olacağını söyleyebiliriz.
Elbette, nesnel olmak gibi bir sorumluluk taşıyorsak, bu
projelerin olumsuz yanlarını da dikkate almak durumundayız. Şimdi bunları
sıralayalım ve sonra güncel tartışmalara girelim. Afrika örneğinde, Çinlilerin
ırkçılığı eleştiriliyor.[2]
Çin medyasında Afrikalılarla ilgili kimi ırkçı temsiller ara ara skandala yol
açıyor. Bu temsiller, Afrikalılığı kirlilikle, hayvanlıkla (özellikle
maymunlukla), az gelişmişlikle vb ilişkilendiriyor. Bir yandan karma
evliliklerin sayısı artarken, Afrika’ya yerleşen ya da çalışmaya giden Çinli
sayısı da yükselişte. Belki bu kültürel yakınlaşmalar, ırkçılığın gerilemesine
yol açacak; belki de tam tersi, borç verenler borç alanlar eşitsizliğinde
ırkçılık daha da perçinlenebilir. Birlikte göreceğiz.[3]
Bu konuyla ilgili bir diğer nokta, Çin’in iki kıtanın
sömürgeci gücü olup olmadığı sorusunda düğümleniyor. Küresel ‘Batı’lı gazeteler
ve yazarlar, Çin’i sık sık sömürgecilikle suçluyor. Gerekçeleri şu: Çin, iki
kıtada da doğal kaynakları satın alıp işletip bölge ülkelerine işlenmiş ürünler
satıyor. Ayrıca bu ülkeleri borç batağına sokuyor. Bu iddialar doğru. Çin,
ikisini de yapıyor; ama bu iddiaların sömürgecilik tarifine ne kadar uyduğu
tartışmalı. Neden tartışmalı? İki kıtada da Avrupalılar ve daha sonra ABD,
sömürgecilik çağında kanlı katliamlara imza attı. Bu ülkelere ticaretle ya da
yumuşak güçle değil askerlerle ya da başka oyuncular eliyle büyük bir şiddetle
girdi. Sömürgeciliğin bu vahşi boyutu, onun temel bir özelliğidir. Oysa Çin,
Afrika’da ve Latin Amerika’da bu açıdan temiz bir ülke. Geçmişte Çin-Sovyetler
çatışmasının bu iki kıtada yansımaları olmakla birlikte, Çin, buralarda asla
vahşi bir askeri güç olmamıştır. Çin’e bu iki kıta bağlamında sömürgeci diyen
‘Batılılar’, bu askeri vahşet boyutunu sömürgeciliğin özü değil de bir yan
boyutu olarak gösteriyor, onu görünmezleştiriyorlar. Bu açıdan, Çin’in
yaptıkları, hiç bir biçimde, Batılıların iki kıtada yaptıkları kötülüklerle
karşılaştırılamaz.
Çin’in yaptıklarının sonucu, sömürgecilikten çok, ekonomik
bağımlılıktır ve bu ikisi, ilk bakışta sanılanın tersine, çok farklı. Afrika ve
Latin Amerika ülkelerine borç veren ‘Batılılar’, çeşitli koşullar öne sürüyor.
Örneğin, “para veririm ama kamu sektörünü küçülteceksin” (geçmişte ülkemize
yapılan da buydu). Bu talepler, ekonominin ötesine geçip siyasal isteklere de
dönüşebiliyor. Batı, bunu, Afrika ve
Latin Amerika ülkelerini demokratikleştirmek adına yaptığını ileri sürüyor. Bu
biçimde demokratikleşense, tek bir ülke bile bulunmuyor. Çin’in borç vermek
için bir koşulu yok. Çin’e göre bu tür koşullar, ülkelerin iç işlerine karışmak
anlamına geliyor. Çin, siyasetle değil ticaretle ve dış ilişkilerde etkili olup
saygın bir yere gelmekle ilgileniyor. Afrika’da ve Latin Amerika’da ne kadar
çok yatırım yaparsa o kadar çok maddi ve lojistik kazanç elde edeceğini
biliyor. Bunu en azından, projelerin işletim hakları üstünden gerçekleştiriyor.
Dahası, yatırım yaptığı ülkelerin onu Birleşmiş Milletler gibi uluslararası
kuruluşlarda destekleyeceğini biliyor; böylelikle diplomatik açıdan da
güçlenmiş oluyor. Afrika ve Latin Amerika ülkeleri, Batı’ya borçlanıp bunun
siyasal sonuçlarına katlanmaktansa Çin’den borç almayı yeğliyor. Öte yandan,
Çin’in bu iki kıtaya girişinin insan hakları sicili kötü olan ülkelerin
güçlenmesine yol açtığı da ileri sürülüyor. Halbuki Suudi rejimi örneğinde
gördüğümüz gibi, Batı’nın gerçekte insan haklarını umursadığı yok. O, yalnızca
vitrindeki görüntü. Kim Amerikancı’ysa, kim Amerikan çıkarlarını temsil
ediyorsa, onun insan hakları ihlalleri görmezden geliniyor.
Çin’in iki kıtadaki varlığı için bir diğer eleştiri demeti,
işçi hakları, istihdam, çevre sorunları ve gelir eşitsizliğinden oluşuyor.
Çin’de işçi hakları çok gerilerde; insanlar, kölelik koşullarında çalışıyor.[4]
Bölgeye gelen Çin şirketleri bu berbat çalışma koşullarını çalışanlara dayatmış
oluyor. Bunun çözümü, kuşkusuz, Çin’de değil sendikal mücadelede olacaktır.
İkinci nokta şu: Birçok örnekte Çinli işverenler Afrikalı ve Latin
Amerikalıları çalıştırmıyorlar, böylelikle ev sahibi ülkenin işsizliğe karşı
mücadelesinde ona destek olmamış oluyorlar. Bunun yerine Çin’den işçi
getiriyorlar. Bunun çözümü ise, Çin ile yatırım alan devletler arasındaki
anlaşmalara bu konuda bir madde eklenmesi olacaktır. Üçüncüsü, iki kıtadaki Çin
yatırımlarının çevresel yıkıma yol açtığı ve açacağı doğru. Bu yatırımlar
nedeniyle Amazon’da ve Afrika’da geniş ormanlık alanlar yok oldu, yok oluyor.
Ancak şu da doğru değil: Çin, çevre sorunları konusunda çok duyarlı, bu konuda
katı yasalar çıkarmış ülkeleri yoldan çıkarmış değil. Zaten bu ülkelerin çevre
sicili iyi değil. Diğer bir deyişle, Çin’den önce, bu devletlerin kendileri
sorumlu. Zaten çevre yıkımı yaptığı ileri sürülen Çin’e bu devletlerin izin
vermesi, çok şey söylüyor. Dördüncüsü, Çin’in iki kıtadaki projelerinin gelir
dağılımı eşitsizliğini iyice kötüleştireceği söyleniyor. Ama bu eşitsizliği
yaratan Çin değil, bu ülkeler Çin’den önce de eşitsiz ve Batılı ülkeler,
eşitsizlik konusunda hiç bir zaman kılını kıpırdatmıyor. Onlar görüntüde
yoksulluğu hedef alıyor, ancak eşitsizliğe dokunmayan bir yoksullukla mücadele
programının başarı şansı bulunmuyor. Demek ki, Batı’dan bile talep edilmeyen
birşeyin Çin’den beklenmesi doğru değil. Bu noktadan sonra, bu konudaki düşünce
üretimimizi güncel tartışmalarla tek tek ülke örnekleri üzerinden genişletelim.[5]
Çin’in
Afrika Hamleleri: Angola’dan Zambiya’ya Örnekler
ANGOLA: Afrika ülkeleri arasında Çin’e en borçlu ülkelerden
biri olan Angola’nın ülkenin ekonomisinin büyüklük olarak % 30’una denk gelen
dış borcunun % 70’i Çin’e yönelik.[6]
Diğer bir deyişle, Angola’nın tek başına Çin’e borcu, Angola’nın ekonomisinin %
21’i büyüklüğünde. Ekonomisi petrole dayanan ve petrolün küresel
dalgalanmasından etkilenen Angola, Çin dışında borç kapıları ve ticaret
ortakları bakıyor; dış ticaretini çeşitlendirmeye çalışıyor. Başka
kaynaklardan, Çin’in yapmadığını, teknoloji transferini umuyor. Angola,
Afrika’nın en çok petrol üreten ikinci ülkesi. Angola’nın Çin’e yaptığı
dışasatımın neredeyse tümü, petrol ve ilgili ürünlere karşılık geliyor. Her
Angolalı’nın Çin’e 754 Dolar borçlu olduğu söyleniyor.[7]
BENİN: Benin hükümeti, ülkeyi kuzey komşusu Nijer’e
bağlayacak demiryolu yapımı için daha önce anlaşılmış olan yerli ve Fransız
olmak üzere iki şirkete çağrı yaparak, ihaleden Çin yararına çekilmelerini
talep etti.[8]
Gerekçe, hükümetin bu iki şirketin projeyi bitirmek için yeterli finans
kaynağına sahip olmadığını ve Çin’inse buna sahip olduğunu düşünmesi. 10 milyon
nüfuslu Benin’in ticareti, liman gelirlerine dayanıyor. Yeni demiryolu, hem
Nijer’i Benin limanlarına bağlamış olacak hem de Benin’in ticaretini
çeşitlendirecek.
BOTSWANA: Çin, dünyanın elmas üretiminde bir numarası
Botswana’nın borçlarının bir bölümünü sildi.[9] Çin
şirketleri, burada barajlar, yollar ve demiryolu yapıyor. Demiryolu, ülkeyi
kuzey komşusu Zambiya’ya bağlayacak. Çin yatırımları ve Çin’le ilişkiler,
Botswana hükümetinin hedef olarak koyduğu 2036 Vizyonu için olmazsa olmaz
olarak değerlendiriliyor.[10]
BURKİNA FASO: Burkina Faso, yakın zamana dek, Çin Halk
Cumhuriyeti yerine Tayvan’ı Çin olarak kabul eden az sayıdaki ülkeden biriydi.[11]
2018’e dek iki ülke arasında 1973-1994 dönemi dışında diplomatik ilişki yoktu.
Bu nedenle, Çin yatırımlarının Afrika’da en geç gerçekleştiği ülkelerden biri
oldu. Çin, Burkina Faso’da ilk aşamada hastane ve iki en büyük şehri bağlayan
bir yol yapacak.[12]
Ekonomisi, pamuk ve altın dışasatımına dayanan kıyısız ülke Burkina Faso, uzun
erimde ülkeye en yakın kıyıya sahip komşu ülke Gana’yla demiryolu üstünden
bağlanmak istiyor.
BURUNDİ: Burundi, Afrika’nın ve dünyanın en yoksul
ülkelerinden. Trakya büyüklüğünde kıyısız ve doğal kaynaksız ülke, 10 milyon
nüfuslu. Burada Çin, yatırım yerine insani yardım yapıyor.[13] Bunun
dışında, Burundi, açlıkla başa çıkmak için Çin ve Afrika pirinçlerinin
hibridlendiği ve tarımda verimin artırılması için ortak deneyler yapılan bir
ülke olarak öne çıkıyor.
CAPE VERDE: Cape Verde, Afrika’nın Atlantik kıyısında 600
bin nüfuslu bir ada ülkesi. Bölgede yerleşik Çinlilerin dükkanları var. Çin’in
burada turizm yatırımları var ve hükümetin Çin ekonomik bölgesi kurulması
önerisi bulunuyor.[14]
CEZAYİR: Döviz rezervini korumak için belli alanlarda Avrupa
ürünlerini yasaklayan Cezayir’de Çinli girişimcilerin fabrika kurup eskiden
Avrupa’dan getirilen bu ürünlerin yerli alternatiflerini ürettiğini görüyoruz.
Bu girişimciler büyük kazançlar elde ederken, Cezayir de döviz rezervini
korumuş oluyor. Bir diğer Çin şirketi ise, Cezayirliler için ucuza araba
üretiyor.[15]
Öte yandan, Cezayir’in rezervlerinin, bu durumda, Avrupa yerine Çin’e aktığını
da not edelim. Kazanç/kayıp hanesine ne yazılır, hesaplamak gerekiyor.
CİBUTİ: 1 milyon nüfuslu Cibuti, Çin’in yurtdışında ilk
askeri üs açtığı yer. Gerekçe, Somalili korsanlar. Ülkede diğer büyük
devletlerin de (ABD, Fransa, Japonya, İtalya vd.) üsleri bulunuyor. Çin, bu
üsten söz açarken, ‘askeri üs’ demiyor, ‘destek üssü’ ya da ‘lojistik üs’ diyor
ve vurguluyor: “Çin’in dünya ölçeğinde askeri hedefleri bulunmuyor, biz ticaret
yapıyoruz.” Ancak bu, elbette ileride değişebilir. Çin’in Cibuti’den üs açma
hakkı elde etmesi, Cibuti-Etiyopya demiryolu, liman ve su borusu hattı gibi
yatırımları sayesinde oldu.[16]
Çin’in Cibuti gibi küçük ölçekli ülkelere altyapı yatırımı sözü vererek
ödeyebileceklerinden fazla borçlandırmasının ona askeri üs gibi stratejik
olanaklar sağladığı ileri sürülüyor.[17]
ÇAD: Çad’ın Çin için önemimin petrolle ilgili, Avrupa için
öneminin ise askeri olduğu belirtiliyor. Ülke, petrol lanetiyle anılıyor.
Çin’le petrol ticaretinin ve ejderhanın Çad’daki petrolle ilgili
yatırımlarının, petrol lanetinin ve en uzun süre iktidarda kalan liderlerden
biri olan Çad başkanının iktidarının sürmesine neden olduğu ileri sürülüyor.[18]
Çin şirketlerinin Çad’da ayrıcalık elde etmek için devlet başkanına rüşvet
önerdiği, ama başkanın reddettiği, mahkemelere yansımış iddialar arasında.[19]
EKVATOR GİNESİ: Çin’in Ekvator Ginesi’ndeki yatırımı
sayesinde, ülkenin elektrik gereksiniminin neredeyse tamamı, yeni hidroelektrik
santralden sağlanıyor.[20]
Öte yandan, bir Amerikan mahkemesi, Çinli bir şirketin karayolu ihalesini almak
için Ekvator Ginesi başkanının oğluna rüşvet verdiğini iddia ediyor.[21]
ERİTRE: Çin, Eritre’de bakır, kalay, gümüş ve altın madeni işletiyor.[22] Eritre,
kurtuluş savaşı verip bağımsız olduğu eski ‘sömürgecisi’ Etiyopya’yla Çin’in
demiryolu ve liman projeleri sayesinde yeniden bağlandı; bu üçlü arasındaki
ortak ekonomik çıkar Eritre ile Etiyopya arasında 20 yıldır süren çatışmanın
son bulması gibi olumlu bir sonuç doğurdu. Eritre, eski Etiyopya’nın kıyı
bölgesiydi; Etiyopya, Eritre’nin bağımsızlığıyla denize erişimini yitirmişti.
Bu projelerle bu erişim yeniden sağlandı.
FİLDİŞİ SAHİLİ: Fildişi Sahili ekonomisi petrol ve kakaoya
dayanıyor. Şimdilik Çin’in burada çok fazla yatırımı bulunmuyor, ileride
artabilir.[23]
KAMERUN: Fransızca konuşanlarla İngilizce konuşanların
birbirine düştüğü Kamerun’da Çin’in liman projesi var. Bu liman, Kamerun
demirini ve pamuğunu küresel pazarlara ulaştıracak. Liman, demiryolu ve
karayoluyla bütünleştirilecek. Bu projenin, kıyısız komşu ülkeler Çad ve Orta Afrika
Cumhuriyeti’ne de yararı olacak. Bunun dışında Çin’in Kamerun kentlerinde ofis
projeleri ve Afrika Kupası için stadyum ve spor kompleksi projeleri var.[24]
MISIR: Mısır’daki Çin yatırımlarına ilişkin en çok
tartışılan konu, hükümetin Kahire’nin doğusunda yeni bir başkent inşa etme
projesini Çinli bir şirketin üstlenmesi.[25] Bunun
dışında piramitleriyle her yıl milyonlarca turist çeken Mısır, daha fazla Çinli
turist ağırlamak üzere çeşitli düzenlemelere gidiyor. Arkeoloji alanında,
tarihi eserlerin korunmasında Çin’in Mısır’a teknik destek sağlaması gündemde.[26]
Bu arada, Çin, dilini ve kültürünü yaymak üzere, ticaret yanında dünyanın ve
Afrika’nın dört bir yanında Konfüçyüs Enstitüsü açıyor. Mısır’da buna ek
olarak, iki ülkenin üniversiteleri arasında işbirliği anlaşmaları imzalanıyor.
ORTA AFRİKA CUMHURİYETİ: Orta Afrika Cumhuriyeti (OAC),
Somali’den sonra Afrika’nın en yoksul ülkesi. Silahlı çatışmalar hâlâ sürüyor.
BM, OAC hükümetine silah ambargosu uyguluyor. Çin ve Rusya, silah, mühimmat ve
askeri araç satışı ve askeri personel eğitimiyle bu ambargoda istisna oluşturuyor.[27]
OAC, ayrıca, 3 Çinli’nin ıssız, turistik bir yerde nedensiz yere linç edildiği
ülke olarak riskli sayılıyor.[28]
ZAMBİYA: Zambiya kamuoyu, Çin’in Zambiya’yı köleleştirdiğini
ileri sürüyor.[29]
İma ettikleri, Çin’in Zambiyalı siyasetçilere büyük rüşvetler ödeyerek
koşullarını kayıtsız şartsız kabul ettirdiği yönünde. Çinli girişimcilerin
ekonomik etkinliği ele geçirmesinden rahatsız duyuluyor. Oysa bu, genel olarak
küreselleşmenin beklenen bir sonucuydu. Yalnız Çinli değil her ülkeden
girişimci, köken ülkelerinden çok farklı coğrafyalarda para kazanabiliyor.
Ayrıca, Çinlilerin çocuk işçi çalıştırdıkları ileri sürülüyor. Burada yine aynı
sorun var: Bu insanlıkdışı pratik, Çin’den getirilme mi yoksa Zambiya’da Çinli
varlığından önce de var mıydı? Belki Zambiya’nın kendi sorunları için Çin
suçlanmış oluyor. Öte yandan şu iki eleştiri doğru olabilir: Birincisi,
Çinlilerin, altyapı harcamalarını gereksinim duydukları doğal kaynakları Çin’e
taşımayı kolaylaştırmak için yaptığı söyleniyor. Bu, elbette, doğru olabilir.
Çin’in bu iki kıtada kendi çıkarlarına göre hareket etmemesi beklenemez. Çin,
bir iyilik meleği değil. İkincisi, Çinlilerin gelir düzeyi Zambiyalılara göre
daha yüksek olduğu için, Çinli varlığı, emlak piyasasında fiyatların artmasına
ve sonul olarak ekonomiye enflasyonel bir baskı yapmasına yol açıyor.
Sonuç:
Küreselleşme Çinlileşirken
Bu makalede, küreselleşmenin Batılılaşma’yla özdeş sayıldığı
Sovyetler sonrası düzenden Çinlileşme’yle koşut gittiği günümüze geçişi Çin’in
Latin Amerika ve özellikle de Afrika yatırımları üzerinden örneklemeye
çalıştık. Çin’le ilgili algılar olumlu da olsa olumsuz da olsa bir gerçek
değişmiyor: Çin, küresel bir oyuncu olarak yükselişte ve bu yükselişin yapı
taşları, küreselleşme kavramsallaştırmasını yeniden tanımlayacak nitelikte.
Özellikle, borç batağındaki küçük ülkelerin, kıyısız olup komşularla
anlaşmazlık ve altyapısızlık nedeniyle limanlara açılamayan ve dolayısıyla
gelişimi belli bir cam tavandan seken iç ülkelerin ve Batı’nın diktatör ilan
edip ambargo ya da kısıtlayıcı önlemler uyguladığı ülkelerin Çin’in sahaya
inişini daha olumlu karşıladığını görüyoruz. Bu makalede, Çin’in küresel
hamlelerini tek taraflı değil, olumlu ve olumsuz yönleriyle birlikte aktarmaya
çalıştık. Çin yükseldikçe, bu konuda daha fazla Türkçe kaynağa gereksinim
duyacağız.[30]
[1] Ancak, elbette Japon alfabeleri örneğindeki gibi kültürel
etkileri olmuştur.
[2] Bu konuda derli toplu bir araştırma için bkz. Cheng, Y. (2019).
Discovering China in Africa: Race and the Chinese Perception of Africa and
Black Peoples. Discourses of Race and
Rising China içinde (s. 161-237). Palgrave Macmillan, Cham.
[3] Çin’de yaşayan Afrikalılar için bkz. https://africansinchina.net
[4] Bu korkunç çalışma koşullarının etkili ve özlü bir anlatımı
için, çalışma koşullarının ağırlığı nedeniyle intihar etmiş Çinli işçilerden
yalnızca biri olan Xu Linzi’nin şiirlerine kulak verebiliriz. Bkz. http://postdergi.com/xu-linzi-intihar-eden-bir-iscinin-siirleri/
[5] Yazının
bundan sonraki bölümünde andığımız Afrika ülkeleriyle ilgili bilgi ve
tartışmaları, alfabetik sıraya göre dizdik.
[6] Sato, Y. (2018). Angola looks beyond China for aid and
investment. Nikkei Asian Review, 15.12.2018. https://asia.nikkei.com/Economy/Angola-looks-beyond-China-for-aid-and-investment
[7] Pandey,
E. (2018). Angola's Chinese oil debt-trap. Axios, 13.05.2018. https://www.axios.com/angola-africa-china-debt-trap-crude-oil-51dfeb11-95d2-44e0-968a-f79671b34677.html
[8] Agence
France Press (2018). Benin president taps China for controversial railway -
dismissing bids by local and French companies. South China Morning Post,
23.03.2018. https://www.scmp.com/news/world/africa/article/2138516/benin-president-taps-china-controversial-railway
[9] Reuters
(2018). Botswana says China agreed to extend loan, cancel debt. Reuters,
08.09.2018. https://www.reuters.com/article/us-china-botswana-loans/botswana-says-china-agreed-to-extend-loan-cancel-debt-idUSKCN1LO0MT
[10] The
Herald (2018). Botswana welcomes more Chinese investments: minister. The
Herald, 19.11.2018. https://www.herald.co.zw/botswana-welcomes-more-chinese-investments-minister/
[11] Blanchard,
B. (2018). China wins back Burkina Faso, urges Taiwan's last African ally to
follow. Reuters, 26.05.2018. https://www.reuters.com/article/us-china-burkina/china-wins-back-burkina-faso-urges-taiwans-last-african-ally-to-follow-idUSKCN1IR09W
[12] Gongo,
S. (2018). China Cements Fresh Burkina Faso Ties With Hospital, Highway.
Bloomberg, 07.08.2018. https://www.bloomberg.com/news/articles/2018-08-07/china-offers-infrastructure-to-cement-new-ties-with-burkina-faso
[13] Xinhua (2018). China offers selfless assistance to Burundi:
Burundian FM. Xinhua, 23.12.2018. http://www.xinhuanet.com/english/2018-12/23/c_137692964.htm
[14] Afrol
News (2018). Cape Verde joins struggle for Chinese economic zones. Afrol News,
18.07.2018. http://www.afrol.com/articles/26135
[15] Xinhua (2018). Chinese investment, technologies help
Algeria develop domestic industries. Xinhua, 14.08.2018. http://www.xinhuanet.com/english/2018-08/14/c_137389865.htm
[16] Headley,
T. (2018). China’s Djibouti Base: A One Year Update. The Diplomat, 04.12.2018. https://thediplomat.com/2018/12/chinas-djibouti-base-a-one-year-update/
[17] Cheng,
A. (2018). Will Djibouti Become Latest Country to Fall Into China’s Debt Trap?
Foreign Policy, 31.07.2017. https://foreignpolicy.com/2018/07/31/will-djibouti-become-latest-country-to-fall-into-chinas-debt-trap/
[18] Besliu,
R. (2013). Chad: How China Created an African Power. The Globalist, 26.12.2013.
https://www.theglobalist.com/chad-china-created-african-power/
[19] News
24 (2018). Senegalese diplomat says Chad president rejected $2M bribe. News 24,
29.11.2018. https://www.news24.com/Africa/News/senegalese-diplomat-says-chad-president-rejected-2m-bribe-20181129
[20] Xinhua
(2018). Chinese-built hydropower project to boost Equatorial Guinea economy:
president. Xinhua, 02.12.2018. http://www.xinhuanet.com/english/2018-12/02/c_137645782.htm
[21] Prasso, S (2018). A Chinese Company Reshaping the World
Leaves a Troubled Trail. Bloomberg, 19.09.2018. https://www.bloomberg.com/news/features/2018-09-19/a-chinese-company-reshaping-the-world-leaves-a-troubled-trail
[22] Jamasmie,
C. (2018). China’s Sichuan Road to mine copper in Eritrea starting in 2019.
Mining, 24.08.2018. http://www.mining.com/chinas-sichuan-road-mine-copper-eritrea-starting-2019/
[23] MIT
(2018). Cote d’Ivoire. https://atlas.media.mit.edu/en/profile/country/civ/
[24] Bax,
P. (2018). Chinese-Built Port Evokes Dreams of El Dorado in Cameroon.
Bloomberg, 30.08.2018. https://www.bloomberg.com/news/features/2018-08-29/china-stakes-its-claim-on-west-africa
[25] South
China Morning Post (2018). China’s US$20 billion project to develop a new
capital for Egypt falls through amid discord over how to share revenue. South
China Morning Post, 17.12.2018. https://www.scmp.com/business/china-business/article/2178276/chinas-us20-billion-project-develop-new-capital-egypt-falls
[26] El Tavil, N. (2018). Details of Egyptian-Chinese
agreements, prospective partnerships. Egypt Today, 27.10.2018. http://www.egypttoday.com/Article/2/59533/Details-of-Egyptian-Chinese-agreements-prospective-partnerships
[27] Business
Live (2018). ‘The West has missed the boat’ as China and Russia move into the
Central African Republic. Busines Live, 24.05.2018. https://www.businesslive.co.za/bd/world/africa/2018-05-24-the-west-has-missed-the-boat-as-china-and-russia-move-into-the-central-african-republic/
[28] China Daily (2018). 3 Chinese nationals killed in Central
African Republic. China Daily, 06.10.2018. http://www.chinadaily.com.cn/a/201810/06/WS5bb87787a310eff303280d83.html
[29] Bkz. Girard, B. (2019). Zambia Debates Chinese ‘Economic
Slavery’. The Diplomat, 28.01.2019.
[30] Bu
makalede yer darlığı nedeniyle Latin Amerika ülkelerine tek tek hiç girmedik ve
54 Afrika ülkesinin hepsini ele alamadık. Ele alamadığımız Afrika ülkeleri
(Eswatini (Swaziland), Etiyopya, Fas, Gabon, Gambiya, Gana, Gine, Gine-Bissau,
Güney Afrika, Güney Sudan, Kenya, Lesotho, Liberya, Libya, Madagaskar, Malawi,
Mali, Moritanya, Mauritius, Mozambik, Namibya, Nijer, Nijerya, Ruanda, Sao Tome
ve Principe, Senegal, Sierra Leone, Somali,
Sudan, Şeyzeller, Tanzanya, Togo, Tunus, Uganda, Zimbabve) Çin
bağlamında ayrıca değerlendirilebilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder