Alternatif
Eğitimin 10 Temel Anlamı ve Özgürleşmeci Eğitim
Prof.Dr. Ulaş Başar Gezgin, ulasbasar@gmail.com
Twitter: ProfUlas
Alternatif eğitim kavramının çok çeşitli anlamları var; bu,
neyin eğitim olarak görüldüğü, ‘alternatif’ derken ‘eğitim’
kavramsallaştırılmasının ne derece sorgulandığı ve söz konusu olanın neyin
alternatifi olduğu gibi ölçütlere göre farklılaşıyor. Dahası, kimin kime hangi
bağlamda ne amaçla eğitim sağladığı da belirleyici oluyor.
Olası
Anlamlar:
1. Kişiye
Özel Eğitim: Birinci
anlamıyla alternatif eğitim, kişiye özel bir eğitimdir, kitlesel eğitim ve
özellikle de kalabalık sınıfları karşısına alır. Ancak, içinde bulunduğumuz
sınıflı toplumda, her bir öğrenciye bir öğretmen düşmesi, genel nüfus açısından
olanaksızdır. Böylelikle, bu birinci anlamyla alternatif eğitim, soyluların
çocuklarının özel öğretmenler tarafından eğitilmesi gibi bir uygulamayla benzerlikler
taşır.
2. Verili
Müfredata İtiraz: Bir
başka anlamıyla alternatif eğitim, müfredatın önceden katı ve donmuş bir
biçimde belirlenmesine itiraz eder. Buna göre, böyle bir müfredat, yaratıcılığı
öldürmekte, bilgilerin kuru ve sıkıcı bir biçimde sunulmasına yol açmakta,
böylelikle öğrencilerde yeni bir şey öğrenmenin vermesi beklenen heyecana engel
olmaktadır. Bu yaklaşım, müfredatı genel hatlarıyla çizmekle birlikte, birçok
ayrıntıyı sahada (sınıfta ya da diğer eğitim ortamlarında) oluşturur.
3. Sınav
Sistemine İtiraz: Bir
başka anlamıyla alternatif eğitim, ölçme ve değerlendirme konusunda yaygın
uygulamalardan ayrılır. Sınavların yerini projeler ve problemler alır. Bir
başka seçenek, belli bir kademeye kadar ölçme ve değerlendirmeye
başvurulmamasıdır. Merkezi giriş sınavlarının iptali de bu itirazın bir
parçasıdır. Öte yandan, bu sınavlar, çeşitli ülkelerde, daha öznel giriş
yöntemlerinin (örneğin, üniversiteye doğrudan başvuru) kayırıcılığını
engellemek adına işe koşuluyor.
4. Zorunlu
Eğitime İtiraz: Bir
başka yaklaşım, eğitimin zorunlu olmasına karşı çıkar; çünkü buna göre,
okullar, makbul, itaatkar vatandaşlar üretme fabrikasıdır. Bu açıdan, eğitim
kurumları, her türlü resmi ideoloji öğesinin şırınga edildiği yerdir.
5. Örgün
Eğitime İtiraz:
Bu bakış, öncekiyle benzer gerekçelerle, eğitimin okullarda olmasına itiraz
eder. Ev eğitimi tercih edilir; çünkü böylelikle, ideolojik şırıngılama daha
aza indirilecektir. İlk bakışta ilerici birer talep gibi görünen 4. ve 5.
noktalar, gerçekte kimi dindar kesimlerin de eleştiri noktasıdır. Çocuklarını
fazlasıyla laik buldukları eğitim düzeninden kurtarmaya çalışmaktadırlar.
6. Tekçi
Eğitime İtiraz:
Bir diğer bakış, anaakım eğitimin tekçi olması, çoğulculuğu dışarıda bırakması,
farklı kültürel, dilsel, dinsel vb. kesimlerden gelenleri ötekileştirmesi gibi
noktalara dikkat çeker. Anadilinde eğitim talebi ve din eğitimine ilişkin
tartışmalar buraya girer.
7. Eğitim
Felsefesine İtiraz: Bu bakış, anaakım eğitimin altında yatan eğitim modeline
itiraz eder. Bu model, genellikle, ‘doldur-boşalt kapları’ modelidir.
Öğretmenin kafasında, bilgiler, kaba konmuş gibi hazır bekler ve oradan
öğrencilerin zihinlerine boşaltılır. Bu anlayışın bilgiye bakışı hem
güncelliğini yitirmiş durumda hem de tek yönlü bir seyir izliyor. Eğitişim
yaklaşımına göre ise, birbirinden öğrenme, birinden tek yönlü olarak
öğrenmekten çok daha etkilidir. Bunu muhalif kesimlerde görürüz. İnsanlar,
haksızlıklara tepki gösterirlerken, birbirlerinden öğrenirler ve birbirlerine
öğretirler. Bunun okullardaki karşılığı, akran öğrenmesi gibi
kavramsallaştırmalar olarak karşımıza çıkar.
8. Toplumsal
Bilinç Talebi: Bu
yaklaşıma göre, alternatif eğitim, öğrenciye toplumsal bilinç kazandırmalıdır.
Bu, sosyal bilgiler, tarih, coğrafya vb. dersler için daha da anlamlı bir
taleptir.
9.
Ayıklamacılık ve Ek Dersler Talebi: Bu yaklaşıma göre, eğitim sistemi ve özel olarak ders
kitapları ayrımcıdır. Bu ayrımcı içeriklerin ayıklanması ve onların yerine
çoğulcu içeriklerin yerleştirilmesi gerekir. Ek olarak, ekoloji gibi ek
derslerle öğrencilerin ufku genişletilmelidir.
10.
Demokratik Eğitim: Bu
yaklaşıma göre, öğrenciler, eğitim konularında söz, yetki ve karar sahibi
olmalıdır. Ancak bu yaklaşım, fazlasıyla tartışmalıdır; çünkü öğrencilerin
hangi konularda özne olarak görülmesi gerektiği net değildir. Örneğin, milli
eğitim bakanını seçebilmeli midirler? Müfredat ve program geliştirmede oy
hakları olmalı mıdır? vb.
Özgürleşmeci
Eğitim
Elbette, alternatif eğitimin başka binbir çeşit anlamı var.
Burada en öne çıkanlara yer verdik. Görüldüğü gibi, alternatif eğitimin hiç de
net bir tanımı bulunmuyor. En birbirine benzemezler, alternatif eğitim yanlısı
olduklarını iddia edebiliyor. İşte tam da bu nedenle, yeni kavramlara
gereksinim duyuyoruz. Bunlardan biri, özgürleşmeci eğitim
(emancipatory/liberatory education). Bu kavramsallaştırmada, ‘özgürleştirici’
ifadesini kullanmıyoruz; çünkü bu, ‘dışarıdan bilinç getirme’ türünden
asimetrik bir bilgi ilişkisine karşılık geliyor. ‘Özgürleşmeci’ ifadesinin
öznesi ise, kişinin kendisi. Bu ifadenin varsayımı, insanların özgür olmadığı
biçiminde. Sınırlarımız, engellerimiz, zincirlerimiz vardır. Eğitimle birlikte
bunlardan kurtulmayı ister ve hedefleriz. Bir özgürleştirici olmadığına göre,
bu modelde tekyönlü anlamıyla bir öğretmen de yoktur. Onun yerine, hepimiz
öğretmen ve hepimiz öğrenci oluyoruz. Kimseyi özgürleştiremeyiz ama onların
özgürleşmesine yardımcı olabiliriz. Özgürleşmeci eğitim, tam da buna karşılık
geliyor.
‘Özgürleşmeci eğitim’ kavramının hızla aşınıp ‘alternatif
eğitim’ gibi muğlak bir ifadeye dönüşme riski elbette var. Yukarıda gördüğümüz
gibi, tam tersi bir açıdan, buradaki zincirleri, yarın öbür gün ‘laik eğitimin
zincirleri’ olarak değerlendirecekler bile çıkabilir. Ancak, ‘özgürleşmeci
eğitim’in ‘alternatif eğitim’ kadar hızlı bir biçimde muğlaklaşacağını
sanmıyoruz. İleride o an gelene dek, ‘alternatif eğitim’ kavramsallaştırması
yerine ‘özgürleşmeci eğitim’ kavramsallaştırmasını öneriyoruz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder