Çin’in Kuşak
ve Yol İnisiyatifi’ne Rusya’dan ve Orta Asya’dan Bakışlar
Prof.Dr. Ulaş Başar Gezgin, ulasbasar@gmail.com
Twitter: ProfUlas
Çin’in Kuşak ve Yol İnisiyatifi’nin (KYİ) ekonomik kuşağı,
büyük oranda Orta Asya’dan geçiyor. Orta Asya, Çarlık Rusyası’ndan bu yana,
Rusya’nın arka bahçesi olarak görülüyor. Oysa, Çin’in KYİ projelerinin Orta
Asya’daki Çin etkisini arttırarak Rusya’yı geriletmesi bekleniyor. Peki Rusya
ve Orta Asya’da KYİ’ye nasıl bakılıyor?
Kuşak ve Yol
İnisiyatifi ile Avrasya Birliği Yan Yana Gelir mi?
Rusya’yla başlayalım: Putin’in ülkesi, Çin’in KYİ projesine
ilk başta kuşkuyla yaklaştı. Rusya’nın, eski Sovyet ülkeleri için, Avrupa
Birliği’ni örnek alan bir Avrasya Birliği projesi var. Bu proje, çelişkili
başlıyor, çünkü Rusya’nın arasının bozuk olduğu AB’yi örnek alması biraz garip.
Öte yandan, 5 Orta Asya ülkesinin hepsi de Avrasya Birliği’ne üye olmadı.
Rusya’nın bu birlik üstünden bölgeye yeniden egemen olması kaygısı var.
Üstelik, Avrupa Birliği örnek alınacaksa, üye ülkelerin egemenlik hakları
berhava olacak; birlik, Brüksel gibi tek bir merkezden yönetilecek. Bu durumda,
bu merkezin Rusya’da ve Rusya yanlısı olması çok olası. Bu ve benzeri
nedenlerle, bu projeye çok az eski Sovyet ülkesi ilgi gösterdi; ilgi
gösterenler de, pek fazla ileri gitme yanlısı değil.
KYİ’yle Avrasya Birliği çatışır mı yoksa ortaklaşır mı?
Kimileri, KYİ’nin ekonomik, Avrasya Birliği’ninse politik bir proje olduğunu
ileri sürerek, çatışmanın tersine birbirlerini bütünleyeceklerini ileri
sürüyor. Şanghay İşbirliği Örgütü’nün (ŞİÖ) ise, bu ikilinin güvenlik ayağını
oluşturacağını ekliyorlar. Diğerleri ise, iki projede de ekonomik, jeopolitik
ve güvenlik boyutlarının içiçe geçtiğini, bir Rus-Çin çatışmasının er ya da geç
patlak vereceğini öne sürüyorlar.
Rusya’nın
Kaygıları
Rusya’nın desteği olmadan, Orta Asya’da KYİ’nin
gerçekleştirilmesi olanaksız. Rusya ile Çin, şimdiye dek KYİ konusunda
ortaklaştılar; fakat Avrasya’ya ilişkin gelecek modellerinin aynı olmadığı çok
net. Zaten ŞİÖ’nün ekonomik boyut kazanmasını, çıkarlarına aykırı bulduğu için
Rusya engellemişti. Rusya engeli olmasaydı, ŞİÖ’yle birlikte Avrasya’da serbest
ticaret bölgeleri oluşturulacaktı. Oysa bugün Rusya KYİ’yi destekleyen
açıklamalar yapıyor. O zaman gelelim nedenlerine… Ama önce kaygılar...
Rusya’nın KYİ’ye ilk başta kuşkulu davranmasının gerekçeleri
şunlardı: Daha önce belirtildiği gibi, “Orta Asya elden gidiyor”. İkincisi,
Rusya’nın nüfusu Çin’inkine göre çok az. Hele Rusya’nın Çin’e komşu
bölgelerinde nüfus yoğunluğu çok düşük. Yerel halklar, şimdiden Çinli nüfus
akınından şikayetçi. Üçüncüsü, Çin’in KYİ projelerinin Rusya’yı bir taşıma ve
ulaşım koridoru olarak önemsizleştirmesi bekleniyor. Sibirya demiryolu, Orta
Asya’dan geçen ve geçecek hatlara göre daha yavaş, daha çok zaman alıyor ve
daha masraflı. Dolayısıyla, KYİ projeleri gerçekleştiğinde, Rusya’nın
taşıma-ulaşım anlamında ciddi bir kaybı olacak. Dördüncüsü, Rusya ile Orta
Asya, enerji dışasatımlarında rakip konumdalar. KYİ’yle Orta Asya’nın dünya
pazarlarına bağlanıyor ve bağlanacak olması, Rusya’nın enerji gelirlerinde
düşmeye yol açabilir. Beşincisi, Rusya, Orta Asya’nın bir numaralı ticaret
ortağı olma konumunu şimdiden kaybetmiş durumda. Çin, Tacikistan dışındaki
diğer 4 Orta Asya ülkesinin ya birinci ya ikinci büyük ticaret ortağı. Toplamda
Rusya’yı geçiyor. Altıncısı, Orta Asya’nın kimi bölgelerinde güvenliğin ciddi
bir sıkıntı olmasının ve Rusya’nın bölgeye yönelik kaynaklarının
yetersizliğinin getirdiği boşluğu Çin, bölge ülkelerine yönelik güvenlik
eksenli işbirliğiyle doldurmuş oluyor. Daha fazla Orta Asya ülkesi, daha çok
sayıda Çin silahı satın alıyor ve güvenlik güçlerini Çin’de eğitime gönderiyor.
Bu Rus kaygıları dökümü genişletilebilir.
Rusya’nın
Tavır Değişikliğinin Nedenleri
Peki bütün bunlara karşın Rusya neden KYİ konusunda tavır
değiştirip Çin’le işbirliğine yöneldi? Bunun başlıca nedeni, Rusya’nın Ukrayna
krizi sonrasında küresel Batı’nın yaptırımlarıyla ekonomik olarak büyük
kayıplar yaşaması oldu. Çin’in Batı’yla didişmesini büyük bir keyifle izlerken
bir yandan da ejderha ülkesinin fazla güçlenmemesini uman Rusya, düştüğü Batı
yaptırımları denizinde Çin’e sarıldı.
İkincisi, Rus Kuzeydoğu Asyası, düşük gelirli ve azgelişmiş
bölgelerden oluşuyor. Çin’le yakın ilişkiler ve bölgesel bütünleşmenin Sibirya
ve çevresinin yararına olacağı düşünülüyor. Çin’le İngiltere arasındaki Afyon
Savaşı’nda Çarlık Rusyası fırsattan yararlanıp bugün Vladivostok ve
Habarovsk’un olduğu bölgeyi (eski adıyla ‘dış Mançurya’, bugünkü Amur Oblastı
ve çevresi) topraklarına katmıştı. Bölge bugün Rusya ile Çin arasında bir
anlaşmazlık konusu değil. Ancak bu toprak kaybı nedeniyle, bugün başkenti
Harbin olan Heilongjiang gibi Çin’in kuzey eyaletlerinin denize çok yakın
olmalarına karşın erişimleri yok. Heilongjiang, İç Moğolistan ve Jilin gibi
eyaletler, Çin ve Rusya işbirliğiyle, Pasifik Okyanusu’na açılmak ve böylece
Deniz İpek Yolu’nun bir parçası olmak istiyor. Bunun Rusya’nın bu az gelişmiş
bölgelerinin de yararına olması umuluyor. Üçüncüsü, küresel ısınmayla birlikte,
Arktik deniz yolunun gemilere açılması bekleniyor. Bu, Asya, Avrupa ve ABD
arasındaki ulaşımı ve taşımayı kolaylaştıracak. Bunun için gerekli altyapının
(liman vb.) hazırlanması gerekiyor. Rusya’nın buna ayıracak yeterli kaynağı
yok. Çin, Arktika’da Rusya’nın onayı ve desteğiyle ‘Kutup İpek Yolu’ adı
altında çalışmalara başlamış durumda. Burası, Orta Asya’daki durumun tersine,
Rusya’nın özgüveninin daha yüksek olduğu bir bölge; çünkü bölgedeki egemenlik
ve kullanım hakları, büyük oranda Rusya’ya ait. Ayrıca, eriyen bölgede büyük
maden yatakları olduğu tahmin ediliyor ve Çin’in bu konuda Rusya’ya destek
olacak olması olumlu karşılanıyor.
Orta
Asya’nın Elindeki Kartlar
Gelelim Orta Asya’ya: Rusya’ya yönelik Batı yaptırımlarından
kaynaklı kayıplar, Rus ekonomisine bağlı olan Orta Asya’yı da vuruyor.
Milyonlarca Orta Asyalı, Rusya’da çalışıyor ve ailelerine gönderdikleri paralar
Orta Asya ekonomileri için büyük bir gelir kaynağı oluşturuyor. Ayrıca,
ekonomisi ağır yaralanan Rusya’nın Avrasya Birliği üzerinden ya da başka
kanallarla bölgeye yönelik söz verdiği yatırımların bir bölümü ya uygulamaya
dökülmemiş ya da ertelenmiş durumda. Bu, tek başına, Orta Asya’nın başka bir
ticaret ortağı arayışı içine girmesi için yeterli bir neden. Çin’in, bölgedeki
Rus etkisini dengelemesi umuluyor. Böylelikle, Orta Asya, tek bir ülkeye
dayanmak yerine, pazarlık gücünü arttırmış olacak.
Orta Asya hükümetleri, genel olarak, Çin’e ve KYİ’ye olumlu
yaklaşıyor. Enerji ve madenler açısından zengin olan bölgenin coğrafi engeller
ve Çarlık Rusyası ile Sovyet döneminde merkez-çevre ekonomisi ilişkileri
dolayısıyla kuzeyden güneye doğru geliştirilmiş olan ulaşım-taşıma hatları
nedeniyle, denize erişimi yok. Hazar Denizi Batı sınırını ve dağlar, çöller ve
komşu ülke toprakları diğer sınırlarını oluşturuyor. Bu ve benzeri nedenlerle
en az ticaret dostu bölgelerden biri sayılan Orta Asya, KYİ projeleriyle dünya
pazarlarına bağlanmış olacak. Kuş uçmaz kervan geçmez yollardan KYİ’nin
demiryolları ve karayolları geçecek.
Orta Asya ülkeleri arasında çeşitli sorunlar var: Bunların
başında, sınır anlaşmazlığı, su kıtlığı ve karşılıklı güvensizlik geliyor.
Rusya’nın Avrasya Birliği projesine de iki Orta Asya ülkesi katılırken, diğer
üçü katılmadı. Bu üyelik ve üye olmama konusu bile, ileride tek başına bir
çatışma konusu olabilecek nitelikte. Dolayısıyla, Orta Asya ülkelerinin
kendileri de, Rusya da, Orta Asya’yı bölgesel olarak bütünleştirip birleştirme
çabasında başarısız oldu. Oysa Çin, bu Orta Asya içi anlaşmazlıkların ötesine
geçip bölgenin bütününü ilgilendiren ulaşım-taşıma projelerini bölge ülkelerine
kabul ettirmekte başarılı oldu. Dolayısıyla, hem ulaşım-taşıma olanaklarının
artması hem de Çin’in birleştirici aracı rolü nedeniyle, KYİ’nin Orta Asya’nın
bölgesel bütünleşme çabalarına büyük bir katkı sunması bekleniyor.
Çin’in Orta Asya’yla da Rusya’yla da ticaret ilişkisi,
Afrika’daki düşük gelirli ülkelerle ilişkisine benziyor: Hammadde, kaynak,
enerji, tarım ürünleri vb. alıp ileri teknoloji ürünleri satıyor. Bunun uzun
erimde değişmesi şart. Kazakistan’da Çin yatırımları, enerji ve
ulaşım-taşımanın ötesinde başka ekonomik etkinlik alanlarına kaymış durumda.
Bu, bu kaynak bağımlılığı ilişkisini kırmakta önemli bir adım.
Orta Asya
Halkları Açısından Kuşak ve Yol İnisiyatifi
Öte yandan, Orta Asya’daki KYİ projelerine yönelik
eleştirileri de gözden kaçırmamalı: Proje görüşmelerinin kapalı kapılar ardında
gizli gizli, şeffaflıktan uzak bir biçimde yürütülmesi, tepkilere yol açıyor;
“bu kadar büyük borca karşılık ne verdiler” gibi soruları ortaya çıkarıyor.
Orta Asya’nın yönetici sınıfları, KYİ yatırımlarından son derece hoşnut. Ancak,
halklar arasında Çin’e ve KYİ’ye yönelik çeşitli tepkiler patlak verebiliyor.
Bunlar, bir de, bu projelerde toplumsal ve çevresel etkilerin yeterince dikkate
alınmamasından ileri geliyor. Kimi KYİ projelerinde yerel halkın
çalıştırılmaması, böylelikle Çin yatırımlarının işsizliğe karşı mücadelede
beklenen katkıyı sunmaması; yerel işçi çalıştırılan projelerde ise ücret
farkları ve olumsuz çalışma koşulları nedeniyle grevlere ve isyanlara varan
endüstriyel anlaşmazlıklar not edilesi. Halklar, bu projelerin yalnızca
yönetici sınıflara değil kendilerine de olumlu etki etmesini talep ediyor.
KYİ’nin 5 ilkesinden biri, ‘halk-halka bağlantı’ biçiminde. Yollar yalnızca
pazarları değil halkları da birleştiriyor olmalı. Oysa şimdiye dek, KYİ,
devletler arasındaki tepeden tepeye giden projeler olarak uygulamaya dökülmüş
durumda. KYİ’nin başarısı için bunun değişmesi gerekiyor.
Bunların dışında, kimi örneklerde, KYİ projeleri ve
Çinliler, terörist saldırıların hedefi olabiliyor. Bu da, Orta Asya’daki KYİ
projelerinin kaçınılmaz olarak bir güvenlik sorununa dönüşeceğine işaret. Orta
Asya’nın kısıtlı güvenlik olanakları bağlamında, KYİ projelerinin güvenliğinin
Çinli güvenlik güçlerince sağlanması talebi ortaya çıkabilir. Bunun uygulanması
durumunda, yerel halklar ile Orta Asya devletleri ve Çin arasındaki uçurum daha
da büyüyecektir. KYİ’nin Orta Asya’daki başarısı, bir de buna bağlı olacak.
KYİ’nin çevresel etkilerini mutlaka önemsememiz gerekiyor.
Sovyet dönemindeki yanlış uygulamalar nedeniyle, Aral Denizi çölleşti. KYİ iyi
yöneltilmezse, benzer ağlatılar yaşanabilir. Zaten ırmakların yukarısı ile
aşağısı arasında yaşanan su yönetimi anlaşmazlığı şimdiden Orta Asya
ülkelerinin kendi içlerinde çatışmaya yol açmış durumda. Ayrıca, bu konu, Çin
ile Çin’e komşu olan Kazakistan, Kırgızistan ve Tacikistan gibi Orta Asya
ülkeleri arasındaki ilişkileri de gerebilir. Örneğin, Sincan’da endüstriyel
tarımın yoğunlaşmasıyla ortaya çıkacak olan sulama talebinin, Kazakistan’daki
köylülerin üstünde büyük etkileri olabilir. Doğu Kazakistan’ı sulayıp Balkaş
Gölü’ne dökülen İli Irmağı’nın kaynağı Batı Çin’de. Projeler, çevresel
sorunları dikkate almazsa, KYİ, bölgeye çok büyük toplumsal çalkantılar
getirecektir. Myanmar’daki kimi projelerin iptali örneğini aklımızda
tutmalıyız.
Kuşak ve Yol
İnisiyatifi ve Sincan/Doğu Türkistan
İlk bakışta, Orta Asya’daki KYİ projeleri için birincil bir
risk etmeninin Sincan/Doğu Türkistan sorunu olduğu düşünülebilir. Konuya
soydaşlık eksenli bir bakış, herhalde ilk önce bunu dikkate alacaktır. Oysa
Sincan/Doğu Türkistan konusunun Orta Asya-Çin ilişkilerinde etkisi çok zayıf.
Orta Asya ülkeleri zaten kendi aralarında bile birlik değilken, Sincan/Doğu
Türkistan’a ilgi göstermemeleri gerçekte hiç şaşırtmıyor. Zaten Sincan/Doğu
Türkistan’a duyarlı olacak bir Orta Asya’nın önce kendi arasındaki sorunları
soydaşlık ekseninde çözmesi beklenirdi. Öte yandan, KYİ projeleri, Sincan/Doğu
Türkistan’ı çok daha önemli bir konuma yükseltecek/yükseltiyor: Bölge, şimdiden
Çin-Orta Asya ticaretinin yaklaşık üçte birine karşılık geliyor. KYİ ile
birlikte bölgenin bir enerji merkezi olarak yükselişe geçmesi bekleniyor.
Ayrıca, KYİ’yle birlikte karayolu ve demiryolu, deniz yoluna göre daha uygun
olacağından, Çin’in kıyı bölgelerindeki kimi endüstrilerin ülkenin batı
bölgelerine kayması bekleniyor. Çin’in Sincan/Doğu Türkistan için çözümü,
ekonomik kalkınma. Bu bakışa göre, etnik sorunlar, yoksulluktan kaynaklanır;
yoksulluk ortadan kalkarsa sorun da kendiliğinden çözülecektir. İnsanlar zengin
olsalar neden ayrılık/bağımsızlık istesinler?!! Ancak, bunu da belirtmeden
geçemeyiz: Hong Kong’da ve Katalunya’da (Katalanca’da bölgenin adı ‘Katalanya’
değil ‘Katalunya’dır) bu formülün tutmadığını görüyoruz: Zenginlik her zaman
huzur getirmiyor...
Ülkeler
Özelinde Konuşacaksak...
Ülkeler düzeyinde baktığımızda şunları söyleyebiliriz:
Kazakistan ile Türkmenistan’ın kişi başına düşen yerel geliri, Çin’inkinden
yüksek. Ancak Çin’e göre daha düşük nüfusa ve ekonomiye sahip olmaları
dolayısıyla, bu durum, dengeleri çok fazla etkilemiyor. Öte yandan, Kırgızistan
ve Tacikistan’ın Çin’e çok büyük borçları var. Bu iki ülkenin dış politikada
iyice Çin yanlısı olması bekleniyor. Bu borçları nasıl ödeyecekleri de belli
değil… Kazakistan, en güçlü ekonomiye sahip bölge ülkesi olarak Orta Asya’da
lider olabilecek bir ülke; ancak bölgesel etkisi düşük. Çin, özellikle
Kazakistan’la çalışıyor, çünkü coğrafi olarak KYİ’ye en uygun bölge ülkesi.
Ayrıca, diğerlerine göre siyasal ve ekonomik olarak daha istikrarlı sayılıyor.
Özbekistan ise, en kalabalık bölge ülkesi olarak, pazar büyüklüğü açısından
dikkate değer bulunuyor. Türkmenistan, tarafsızlık politikası nedeniyle, büyük
güçlerden ve diğer bölge ülkelerinden ayrı bir noktada; fakat enerji
dışasatımlarının büyük bir bölümü Çin’e yönelik olduğundan ve bu dışasatımlar
dış ticaret gelirinin büyük bir bölümünü oluşturduğundan, uygulamada Çin’e
yakın bir politika sözkonusu olabilir. Tacikistan ise, sınır anlaşmazlığı
yaşadığı Çin’le yaptığı görüşmeler sonucunda Pamir bölgesinde büyük bir toprak
kaybı yaşadı; ancak ülkede dikkate değer ölçüde bir Çin karşıtı dalgalanma
görülmüyor.
Kuşak ve Yol
İnisiyatifi’nin Kültürel Boyutları
KYİ’nin kültürel boyutlarına bakarsak, Orta Asya’da daha
fazla Konfüçyüs Enstitüsü’nün açıldığını görüyoruz. Daha fazla Orta Asyalı
öğrenci, burslu ya da kendi cebinden Çin’de okuyor. Son yüz yıldır Orta Asyalı
gençlerin çoğunun okumak için tercih ettiği ülke Rusya olmuştu. Bunda henüz
değişme sözkonusu değil. Bölgede, hâlâ Rusça bilmek şart. Fakat yıllar
ölçeğinde değerlendirdiğimizde, geleceğe bir izdüşüm yaparak, ilerleyen
yıllarda Çin’in Rusya’yı Orta Asya’nın yurtdışı eğitim talebi birinciliği
koltuğundan edeceğini öngörebiliriz. Ayrıca, uluslararası meslek içi eğitimler
dolayısıyla, daha fazla sayıda Orta Asyalı devlet görevlisi, Çin’de bulunuyor;
böylelikle Çince öğreniyor ya da en azından Çin kültürü ve ekonomisi hakkında
bilgi ediniyor. Bu kültürel etkileşimlerin meyveleri orta ve uzun erimde daha
belirgin olacak.
Sonuç:
Gelecek Ortaklaşması
Kısaca, Rusya üstündeki baskılar arttığı sürece, ülke KYİ’ye
mahkum görünüyor. Kendi çıkarına aykırı bile olsa Çin’le işbirliği yapacaktır.
Bu durumda, Orta Asya’daki Rus etkisinin, yerini yavaş yavaş Çin etkisine
bıraktığı yıllara doğru yol alıyor olacağız. KYİ, bütün riskleri ve yalnızca
devletlerin değil halkların da refahı ve çıkarları dikkate alınarak
uygulanırsa, Avrasya’ya katkıları büyük olacak; yoksa amaç, Çin’in küresel
ölçekteki hegemonik inşasının ötesine geçmezse çok büyük çatışmalara yol
açabilecek nitelikte. Bu bağlamda, hangi görüşten olursa olsun her kesimin
ortaklaşabileceği bir nokta ise şu: KYİ, bölge için, küreselleşme gibi,
reddedilmesi olanaksız bir güç; jeo-politik bir gerçeklik. Çin’in enerji
hatlarının büyük bölümü Orta Asya’dan geçiyor, başka hatlar da geçecek. Orta
Asya’nın enerji dışasatımları da bu hatlardan geçiyor. Dolayısıyla, kesin olan
nokta şu: Bundan sonra, Çin’le Orta Asya’nın gelecekleri ortak: Orta Asya’da
yaşanan bir istikrarsızlaşma Çin’i vuracak ve de tam tersi...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder