Videolar

16 Nisan 2021 Cuma

Kadim Çin’in Askeri Klasikleri

 

Kadim Çin’in Askeri Klasikleri: ‘Altı Gizli Öğreti’den ‘Sorular ve Yanıtlar’a

 

Prof.Dr. Ulaş Başar Gezgin, ulasbasar@gmail.com

Twitter: ProfUlas

 

 

Çin köklü bir uygarlık; aynı bölgede, doğduğu yerden bugüne süreklilik içinde binlerce yılda gelişip bugüne ulaşıyor. Bu uygarlığın sürekliliğinin temel dayanaklarından biri, yazılı kültür ve eğitim.

 

Eskiden ‘Antik Çağ’ dendiğinde akla Yunan klasikleri gelirdi; artık bu algı, çeşitli nedenlerle hızla değişiyor. Bugün ilgi, daha az bilinen Çin klasiklerine yönelmiş durumda. Bu klasikler içinde en çok bilinenlerden biri, Sun Tzu’nun ‘Savaş Sanatı’. Kitap, bugün yalnızca Çin’de değil, çeşitli Asya ve Kuzey Atlantik ülkelerinde bir yandan harp okullarında bir yandan da üniversitelerin işletme bölümlerinde ders kitabı olarak okutuluyor. ‘Savaş Sanatı’, Çin’in birlik içinde olmadığı, oldukça kanlı, savaşlı, çatışmalı beylikler döneminde yazılmış. Omurgası, askeri zafer üstüne kurgulanmakla birlikte, genel bir strateji kitabı olarak da okunmaya açık. Tam da bu nedenle, çeşitli uyarlamalarla, işletme bölümlerinde de okutulabiliyor.

 

Daha az bilinen ise şu: ‘Savaş Sanatı’, ‘Kadim Çin’in 7 askeri klasiğinden yalnızca biri. Bu 7 klasik, Çin’de yüzyıllarca, memur olmak ve devlet katlarında yükselmek için zorunlu okumaydı. Elbette, dönemin hükümdarlarının da bilincinde olduğu gibi, bu klasiklerde yanlış ve eksik olan bilgiler yok değildi; fakat bir bütünlük içinde değerlendirildiğinde bu 7 klasik, askeri ve stratejik düşünce üstüne sistematik bir bakış açısı sağlıyordu. Bu yazıda ‘Savaş Sanatı’na ek olarak, diğer askeri klasiklerle ilgili olarak çeşitli bilgi ve değerlendirmelere yer veriyoruz. Bu kitaplar, aşağıdaki başlıklarda da görüleceği gibi şunlar:

 

- Altı Gizli Öğreti,

- Yöntemler,

- Savaş Sanatı,

- Wu Tzu,

- Wei Liao Tzu,

- Huang Shih-Kung’un Üç Stratejisi

- T’ang T’ai-tsung ve Li Wei-kung Arasında Sorular ve Yanıtlar

 

Çin, 5 bin yıllık kaydı tutulmuş hanedanlık döneminde, başından beri askeri güce ihtiyaç duydu. Bu güçlerin sayısı ise, devasa idi: Tarih ilerledikçe, binlik ordu, onbine, yüzbine, hatta 1 milyona kadar çıkmıştı. Bu da, doğal olarak, askeri stratejiye önem verilmesine yol açıyordu. Buradaki 7 kitap, klasikler olarak öne çıkar; fakat bunlar dışında da Çin tarihinde birçok askeri strateji kitabı yazıldığını belirtelim.

 

Bu kitaplarda, dikkat çekici bir özellik, yanıltmacaya yapılan vurgudur. Örneğin, bir savaşta, general, askerlerini geri çekmiş gibi göstererek, pusuya yatar. Karşı tarafın bu çekilmeye inanması için, kamp ateşlerini azaltırlar. Güçlüyken güçsüz, güçsüzken güçlü görünmek esastır. Strateji, karşı tarafın kendisi ve düşmanı için ne düşündüğü ve ne yapmayı tasarladığı üstüne kurgulanır. Bu yönüyle, kadim Çin askeri klasikleri, psikolojinin, başkaların zihinsel durumları üstüne akıl yürütme becerisi anlamında zihin kuramının ve kendi düşünceleri üstüne düşünebilmeye karşılık gelen üstbiliş ile oyun kuramının önhabercileri niteliğindedir.

 

Öte yandan, bütün bu yazdıklarımızdan, bir Çin övgüsü ya da hayranlığı gibi bir sonuç çıkarılmasın. Bu askeri klasikler, sonuçta çok eski tarihlerde yazıldıkları için, öngörebildiklerini not ederken, öngöremediklerinin çokluğunu da dikkate almalıyız.

 

 

T’ai Kung (Jiang Ziya, Taigong) - Altı Gizli Öğreti (六韜)

 

‘Altı Gizli Öğreti’, 3 bin yıl önce, Zhou Beyliği başkomutanı tarafından yazılmış bir kitap. Metin, bir cephe savaşından çok, rakip hanedanlığa karşı halk savaşı ve ayaklanması düşüncesiyle yazılmış; bu nedenle, 7 klasik içinde tek devrimci yapıt olarak değerlendiriliyor.

 

Kitaba göre askeri zaferin birinci koşulu, halka adil davranmaktır. Bu, halkın sevgi ve desteğinin kazanılmasını sağlar. İkinci olarak, kitap, savaşı silahlı olarak çatışmadan kazanmanın yollarını tartışır. Rakip hanedanlıkla savaşmak için ille silaha sarılmak gerekmez; onun yerine, o hanedanlığın uyruklarının gönüllerini fethetmeli, ülkede genel huzursuzluk duygusu uyandırılmalıdır.

 

‘Ejder Stratejisi’ olarak adlandırılan üçüncü öğreti, ordunun kendi iç örgütlenmesine yöneliktir; askerlerin nasıl ödüllendirilip cezalandırılacağı, orduda birliğin nasıl sağlayacağı, generallerin gönülleri fethedecek biçimde nasıl otorite sağlayacağı gibi konular işleniyor. ‘Kaplan Stratejisi’ adındaki dördüncü öğreti, çatışma sırasında bir komutanın yapması gerekenler ve nelere dikkat etmesi gerektiği gibi konuları işliyor. Beşinci öğreti, ‘Leopar Stratejisi’ adını taşıyor. Bu öğreti, zorlu arazi ve iklim koşullarında savaş ve orantısız olarak küçük bir güçle direnme gibi konuları ele alıyor. Altıncı ve son öğreti, Köpek Stratejisi. Bu öğreti, dönemin üç askeri sınıfını (piyadeler, atlılar, arabalılar) ve bunların eğitimini tartışıyor. Atlılar ya da süvari sınıfı, aslında Çin ordusuna daha sonra gelmişti; bunun ordunun bir parçası olması, Çin’e kuzeyden saldıran ‘barbar’ların atlı çarpışmalardaki başarısından ileri geliyordu.

 

Kitabın 3 bin yıl önce yaşamış olan yazarı, çok zalim bir hükümdar zamanında saray görevlisi. Kral, bir cariyesine delicesine aşık. İki ordu savaşıyor; barış olması için, yenilen taraf, yenen tarafa kızını veriyor. Fakat kız, söylenceye göre, Kral’a verilmeden önce, kötü ruhlar tarafından ele geçiriliyor. Sadistçe işkencelerden hoşlanıyor. Hatta yine söylenceye göre korkunç bir işkence aleti bile icat ediyor. Sayısız kötülüğünü anlatmaya sayfalar yetmez. Kral ise, cariyesini öyle çok seviyor ki devlet işlerini boşluyor. Kitabın yazarı, bir yolunu bulup saraydan ayrılıyor; onyıllarca inzivaya çekilip kralı devirmek için doğru zamanı bekliyor. Bu fırsat, 72 yaşındayken geliyor.

 

Kraliyet ailesinden olan Wen Bey’in ailesi, Kral’ın hışmına uğramıştır. Bey, falında çıktığı gibi, yazarı bulur. Kitap, yazarın beye zalim kralı nasıl devireceklerine ilişkin önerilerinden oluşuyor. Kitabın devrimci bir yönü olması da bundan ileri geliyor. Yazar, sıradan bir balıkçı görüntüsündedir; ancak gerçekte Çin’in en zeki strateji ustasıdır. Bey onu alır, kendine başbakan yapar; adını da ‘Umudumuz’ koyar: ‘Umudumuz Jiang’. Kehanete göre, bey, bu yazarı bulup zalim kralı yenecektir; öyle de olur. Düşman ordusu, beylik nüfusundan bile fazla sayıdadır; sayısal orantısızlığa karşın zafer kazanılır. Görüldüğü gibi, Çin inancında, kehanet, yazgı değildir. Kahramanlarımız daha önce yazılmış olanları edilgen bir biçimde beklemezler. Yoksa askeri stratejiye gerek kalmayacaktı.

 

Strateji ustasına göre, bir ülke, ancak halkı refah içinde yaşıyorsa güçlüdür. Halk ile saray arasındaki toplumsal ve ekonomik uçurum ne kadar açılırsa, ülkenin yıkılış süreci de  o derece hızlanır. Ağır vergiler ve angarya kaldırılmalıdır, böylece halkın sevgisini kazanmak olanaklı olacaktır. Burada, usta için halkın refahının gerçekte yalnızca araçsal olduğunu, asıl amaç olmadığını görüyoruz. Usta, halkın refahını güçlü bir ülke olmak için gerekli gördüğü için savunuyor. Dönemin tarihsel koşulları düşünüldüğünde, beylikler döneminde, ustanın, gücü refahın önüne koymasına belki de şaşmamak gerekiyor.

 

Kitaba göre, düşmanı yenmek için onu içeriden çökertmenin yolları denenmelidir. Kimi görevliler ve subaylar, rüşvetle etkisiz kılınmalı; yöneticiler, zevk ve sefa alemlerine, içkiye, uyuşturucuya, eğlenceye vb. yönlendirilerek, ülkeyi yönetemez hale gelmeleri sağlanmalıdır. Orduda sadakatsizlik ve halkta kargaşa, zafer giden yolu açar. Düşmanın yenilgisinin önünde kim engel olursa, gerekirse paraya boğulmalı, böylece yatıştırılmalıdır. Bu içeriden çökertme taktiklerinin, ‘muhipler derneği’ gibi örneklerde eskil Çin dışı coğrafyalarda ve zamanlarda da kullanıldığını sık sık görüyoruz.

 

Kitaba göre orduya asker alımında çeşitli denemeler yapılmalıdır: Adayın sarhoşluğu nasıldır? Sarhoş olunca bambaşka bir insan mı olmakta mıdır? Bir kere, sık sarhoş olmakta mıdır? Makam verildiğinde kibirlenmekte midir? Mali kaynakları eline geçirdiğinde ne yapmaktadır? Bugünün diliyle söylersek, gece hayatı nedeniyle bilgi sızdırılabilecek biri midir? vb. Askeri yaşamda da sivil yaşamda da üsttekiler, cezadan muaf olmamalı, alttakilerse sırf alttalar diye ödülsüz bırakılmamalıdır.

 

Kitapta, bir ordunun silahlarını ve savaş araçlarını nasıl kullanacağı ve askerlerini nasıl konuşlandıracağı santimetresine kadar hesaplanarak açıklanmaktadır. “10 bin kişilik bir orduda hangi sınıftan hangi sayıda asker bulundurulmalı?”; “kaç tane savaş arabası olmalı?” gibi sorular ayrıntısıyla dikkate alınıyor. Bir kent ele geçirildiğinde kesinlikle yağma yapılmamalı, esirlere iyi davranılmalıdır. Böylelikle, düşman taraftaki halkın kendi hükümdarıyla bağı daha da kopacaktır.

 

Savaşçılar kişilik özelliklerine göre sınıflara ayrılmalıdır; görevler de ona göre dağıtılmalıdır. Örneğin,

“"Ordunun içerisinde olağanüstü cesareti ve gücü olan, ölmeye  gönüllü, yaralarının acısından  zevk duyacak adamların olacak. Onlar, 'Keskin Kılıcı Göze Alan Savaşçılar' olarak  adlandırılan bir bölük içerisinde toplanabilirler.

(...)

Hükümdara hizmet ederken otoritelerini kaybeden ve erdemlerini yeniden hak etmek isteyen askerler 'Ölümüne Savaşan Savaşçılar' olarak adlandırılan bir bölük  içerisinde  toplanabilirler.

Maktul komutanların akrabaları, oğulları ya da kardeşleri, intikam almak isteyen askerler  'Ölüme  Öfkeli Savaşçılar' olarak adlandırılan bir bölük içerisinde toplanabilirler.” (s.146-147)

 

Askeri eğitimin en azından bir bölümü, öğrenenin öğretmesine dayanır:

“Böylece savaş talimatları  eğitimini  tamamlamış bir kişi,  bu eğitimi on kişiye verebilir. Savaş talimatları eğitimini tamamlamış on kişi, bu eğitimi yüz kişiye verebilir.  Savaş talimatları eğitimini  tamamlamış  yüz  kişi, bu eğitimi bin kişiye verebilir.  Savaş talimatları  eğitimini tamamlamış bin kişi, bu eğitimi on bin kişiye  verebilir.  Savaş talimatları  eğitimini  tamamlamış  on bin kişi, bu eğitimi Üç Ordu'nun tamamına  verebilir.

Geniş kapsamlı savaş yöntemleri başarıyla öğretildiğinde, bu milyonlarca kişiyi kapsayabilecek şekilde genişletilebilir. Bu şekilde, bir Büyük Ordu yaratabilir ve bütün ülkeye hakim olabilirsin.” (s.148)

 

 

Ssu-ma (Sima) - Yöntemler [Sima’nın Yöntemleri] (司馬法)

 

‘Komutanın Savaş Sanatı’ olarak da bilinen kitap, 2300 yıllık. Günümüze kalan, daha büyük bir kitabın birkaç bölümü. Yazarı tartışmalı. Çok sayıda yazarın onyıllar içinde yazdığı ve daha sonra bunların birleştirildiği düşünülüyor.

 

Kitapta askeri stratejilere fazla girilmediğini görüyoruz. Öte yandan, savaşın devlet bekası için gerekli olduğu, çünkü mazlumları kötülerden korumak ve kötüleri cezalandırmak için şiddetin kaçınılmaz olduğu görüşü işleniyor. Fakat hep savaş halinde olan bir devlet de ayakta kalamaz. Kitaba göre devlet, savaşı ve barışı dengelemeyi bilmeli; savaşa yalnızca barışı güvenceye almak için girmeli. Siviller sivilliğini, askerler askerliğini bilmeli. Sivil yaşam askerce ve askeri yaşam sivil’ce yönetilmemeli. Sivil yaşam kibarlık; askeri yaşam disiplin işidir. Bu ayrımın bir parçası olarak, düşman ordusuna saldırılmalı, ama düşman halka, sivil halka zarar verilmemelidir. Cenge çıkmadan önce, savaşın neden gerekli olduğu, bu savaşta ne için çatışılacağı vb. askerlere anlatılmalı, onlar ikna edilmelidir.

 

Komutanlar herkesten daha zeki olmalı ve kulağı delik olmalıdır. Söylentiler, bir ordunun moral gücünü arttırabilir de düşürebilir de; bunun için, komutanlara fısıltı gazetesinden de haber gelmelidir. Komutanlar tüm orduya örnek olacak kişilikte ve yetenekte olmalıdır; bu, askerlerin istekli bir biçimde çalışıp çatışması için önemlidir. Bir asker, istediği kadar başarılı olsun, çok fazla ödüllendirilmemelidir. Ödül, ölçülü olmalıdır; çünkü fazla ödüllenince kendini özel sayar, bu da ordunun düzenini bozar. Cezalar ise hakkaniyetli olmalıdır. Yenilgi için bir komutan ya da birlik değil, tüm askeri güç sorumlu sayılmalıdır. Bunun yerine, yenilgi için tek bir kelle alınırsa, ordu yenilgiden ders çıkarıp kendini geliştirme seçeneğine yönelmeyecektir.

 

Kitapta, önceki yapıttaki gibi, düşmanı düşman halkın gönlünü kazanarak yenmek düşüncesi öne çıkıyor:

“Çok yaşlı ya da çok genç biriyle karşılaştığında zarar vermeden geri gönder. Yetişkinlerle karşılaşsan bile, seninle çatışmaya girmedikleri sürece onlara düşmanın olarak davranma.  Eğer düşmanın yaralanırsa ona tıbbi müdahale sağla ve geri döndür.” (s.183)

 

 

Sun Tzu (Sun Usta) - Savaş Sanatı (孫子兵法)

 

2,500 yıllık ‘Savaş Sanatı’, dünya tarihindeki en önemli strateji kitaplarından biri olarak kabul ediliyor. Kitaptan en çok alıntı yapılan parçalar şöyle:

“[Düşmanlar] Bütün halindelerse dağılmalarını sağla.

Hazır olmadıkları yerde saldır.” (s.218)

“(...) üstün  olan  ko­mutan, aynı  zamanda  diğer halkların ordularını da savaşa gir­meden buyruğu altına alabilen, istihkamlı şehirlerini onlara saldırmadan ele  geçiren,  diğer  devletleri uzatmalı  savaşlar  olmadan yok  edebilendir.” (s.221-222)

“Tamamen hazır olup hazırlıksızı bekleyen zafer kazanır.” (s.223)

 

 

Wu Qi -Wu Tzu (Wuzi) (吳子)

 

2,300 yıllık kitaba göre iyi bir asker, yalnızca cesur değil bilge ve öz-kontrol sahibi olmalıdır. Kitap, seçkin askeri güçten zorunlu askerliğe geçiş döneminin sorunlarını yansıtıyor. Aynı adlı iki kitabın olduğu, birinin kaybolduğu düşünülüyor. Kitapta burada anılan diğer kitaplardan tekrarlar ve benzer düşüncelerin yeniden dile getirilişi dikkat çekiyor. Bunun ilk yazardan sonra gelenlerin yaptığı eklerden kaynaklandığı düşünülüyor. Kitabın ilk yazarı, yenilikçi bir general. Sayıca kabarık olan soylu ailelerinin maaşlarını düşürüp oradan gelen ek geliri orduyu yenilemeye harcıyor. Soyluları da bir işe yarasınlar ve saray entrikalarına bulaşmasınlar diye başkentten sınır bölgelerine kaydırıyor. Elbette, bu ve benzeri nedenlerle soyluların nefretini kazanıyor.

 

General Wu’ya göre komutanlar, ordunun beyni olduklarına göre, ucuz kahramanlıkla kendilerini feda edemezler, etmemelidirler. “Komutanların savaş aracı, silah değil, bayrak ve davullardır” der. Komutan, silah tutan değil, bayrak ve davullarla silahları yöneten kişidir. Wu’ya göre, aynısı, emre itaat etmeyip kafasına göre düşmana saldıran piyade için de geçerlidir. Böyle bir olayda, Wu, kendi askerinin boynunu vurdurduğunu anlatır. Bireysel saldırılar, ordu düzenini ve büyük ölçekteki stratejiyi bozmaktadır. Askerden kahramanlık değil itaat bekler.

 

 

Wei Liao Tzu (Wei Liaozi) (尉繚子)

 

Yazarı belli olmayan, kuram ağırlıklı olan bu kitap, 2,300 yıllık. Kitaba göre bir devletin en önemli kaynağı, tarım ve halktır; bunun için ikisine de iyi bakılmalıdır. Hükümdar, itaatkar uyruklarına sevgiyle yaklaşmalı; yoldan çıkmışlara karşı ise en vahşi cezaları reva görmelidir. Savaşlar, yalnızca askerle değil askerle sivillerin işbirliği sayesinde kazanılır.

 

Kitap, asker ve korku ilişkisini şöyle açımlar:

“Şimdi halk iki ayrı şeyden aynı ölçüde korkmaz. Eğer bizden kor­karlarsa düşmanı küçümserler; eğer düşmandan  korkarlarsa  bizi kü­çümserler. Küçümsenen yenilecektir; diğeri korku yoluyla zafer ka­zanacaktır. Genel olarak bir general, (azamete giden) Yol'u uygu­lamasını biliyorsa komutanları ondan korkar. Komutanlar general­den korktuklarında halk komutanlardan korkar. Halk komutanlar­dan  korktuğunda düşman, halktan  korkar.” (s.78)

 

 

Huang Shih-Kung’un (Huang Shigong) Üç Stratejisi (黃石公三略)

 

2 bin yıl önce yazıldığı düşünülen ‘Üç Strateji’ kitabının yazarı tartışmalı. ‘6 Gizli Öğreti’ yazarının ‘3 Strateji’ kitabını da yazdığı ileri sürülüyor, fakat kesin kanıt yok. Kitapta yumuşak güçle sertliğin bir arada kullanılması önerilir. Karar verme sürecinde yanıltıcı olabilecek geçmiş, gerçekdışılık, alışkanlık gibi öğelere dikkat çekilir. Bütün güç tek bir hükümdarda toplanmalı; hükümdar hukuk dağıtırken kimseyi kayırmamalıdır. Aynı biçimde yazar, bir kişi bir kez general olarak atandığında ona kesinkes itaat bekler. General, önerilere ve farklı görüşlere açık olmalı, ama onda kuşku ve kararsızlığa yer olmamalıdır. Bir kez karar verildi mi emir demiri kesecektir. Kitapta, yıpratıcı sinir savaşları yerine hızlı ve kesin sonuç getiren beklenmedik saldırılar önerilir.

 

Kitap şöyle der:

“Eğer tek  bir iyi adamı dahi  başından savarsan  yüzlerce  iyi  eylemi reddetmiş  olursun. Tek bir  kötü  adamı dahi  ödüllendirecek olursan yüzlerce kötülüğü çekersin.

(...)

Tek  bir  emre dahi karşı gelinecek olursa binlerce emir çiğnenir.  Tek bir kötü eylem yapılacak olursa yüzlerce kötülük onu takip eder.” (s.142)



T’ang T’ai-tsung ve Li Wei-kung (Tang Taizong and Li Weigong) Arasında Sorular ve Yanıtlar (唐太宗李衛公問對)

 

Bu soru-yanıt kitabı, tarihine ilişkin kesin bir görüş birliği ve arkeolojik buluntu desteği bulunmamakla birlikte, İ.S. 7. yüzyılda bir hükümdar ile general arasında geçiyor. 7 askeri klasikten en son yazılmış olanı. Kitap diğerlerinden farklılaşıyor; çünkü yaklaşık bin yıllık dönemde, askeri örgütlenme ve savaş teknolojileri, doğal olarak çok büyük bir değişim sergiliyor: Arabalı askerlerin yerini okçular alıyor ve silahlar artık demir ve çelikten yapılıyor. Yine de, kitabın çoğu, önceki klasiklerden parçalara yer verilerek bunların tartışılmasından oluşuyor.

 

***

 

Bu yazıda, kadim Çin’in askeri klasiklerine ilişkin olarak genel bir fikir verilmeye çalışıldı. Daha fazla ayrıntı isteyen okurların kitapların kendisinden öğrenecekleri var…

 

 

Kaynakça

 

Sawyer, R.D. (haz.). (1993/2009/2010). Kadim Çin’in Askeri Klasikleri 1-2 [The Seven Military Classics of Ancient China] (çev. U. U. Bulsun, P. Erbayık ve Z. H. Ateş). İstanbul: Kırmızı Kedi.

 

Sun Tzu (2014). Savaş Sanatı (çev. G. Fidan ve P. Otkan). İstanbul: İş Bankası Kültür Yayınları.

 

 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder