Videolar

16 Nisan 2021 Cuma

Korona Karuna Korona

 

 

Korona Karuna Korona(*)

 

Ulaş Başar Gezgin, ulasbasar@gmail.com ; Twitter: ProfUlas

 

Kentlere inen ayılar, geyikler, tilkiler, maymunlar ve nice çeşit hayvan; kıyılara kadar gelen yunuslar aynı soruları soruyorlar: “Ne olmuş bu insanlara? Herkes nerede? Birşeyler olmuş ama ne olmuş?” Onların olmasa da, kimilerinin aklına bir nükleer savaş sonrasında taş devrine dönme olasılığı gelmiş olmalı... Öyle ya, bu kadar sessizliğe şaşırmakta haklılar hayvanlar...

 

Gerçekten ne olmuştu insanlara? Doğayı fethettiğini söyleyen insansoyu, doğaya yenilmiş oluyordu. Dışarıda çalışmak zorunda kalan insanlar tedirgindi ve evde kendini karantinaya alanlarsa sıkıntıdan patlıyorlardı. Bu öyle bir dönemdi ki, sokağa çıkma yasağına “özgürlüklerimiz elimizden alınıyor” diye haklı olarak karşı çıkacak muhalefetin kendisi sokağa çıkma yasağı istiyordu. İşte sevgili hayvancıklar, sessizliğimiz tam da bundan... Ama bunun hep böyle süreceğini sanmayın. Bir aşı bulundu mu gerisi çorap söküğü gibi gelir... Ama bulunur mu? Her hastalığa çare bulamamış ki insansoyu; ne malum bunun için bulacağı... Hem zaten bulunsa da, 7 milyar için aşı üretmek çok uzun zaman alır. O zamana kadar çekiliş mi yaparlar açık artırma mı artık, “aşıya ilk kimler erişecek” sorunsalı için...Çünkü zamanla yarışıyor olacak hastalar...

 

Bu sorularla dolu olan 64 yaşındaki çalışan artık dayanamadı... Nüfusta kendisini büyük yazdırmışlardı; o nedenle 64 yaşında olmasına karşın dışarı çıkamıyordu. Aylar sonra çıktı, güneşe başka bir gözle baktı ve meydanlara ve denize ve kulelere, köprülere, ağaçlara... Herşey yerli yerinde ise de, insanlar çok değişmişti.

 

İşte bu da, bugün 20. doğum günü olan genç. Bu, çifte özel bir gün onun için. Bugün dışarı çıkabilecek. Ama ne yapacak? Her yer kapalı neredeyse... Yapılacak ne kaldı ki...

 

İşte şurada aşıklar, sosyal mesafeli yürüyorlar. Aşk nasıl olacak böyle günlerde? Daha fazla güvene mi dayanacak...

 

Eğitimler devam ediyor evden, işler devam ediyor evden ve dışarıdan. Sağlığın, dışarının, fiziksel yakınlığın önemini anladığımız günler... Peki ders çıkarır mı insanlık? Kâr hırsıyla vahşi hayvanların yaşam alanlarını daraltmaya devam eder mi? Devam eder eğer kapitalizm değil de Çin sorumlu görülecekse... Sosyal medyada nefret söylemi gırla...

 

Hayat ne zaman normale döner? Herkesin sorduğu soru bu... Ne zaman normaldi ki hayat... Bu virüs insanlığın büyüklük yanılsamasını tam ortasından vurmamışsa ne yapmıştır?.. Hayat zaten normal değildi, dünya batıyordu, küresel ısınmaydı, buzların erimesiydi... Yok yoktu... O zaman normaldi de şimdi mi normal değil... Hepimiz ödüyoruz bedelini... Hepimiz mi? Kimimiz daha çok, kimimiz daha az...

 

Komplocuları sık sık anmaya gerek yok; ya peki ‘doğal seçilim’ diyenler; “sağlıklı olanlar ayakta kalacak” diyenler? Herkes sağlıklı beslenebiliyor mu bir kere? Ya peki ruh sağlıkları? Kim daha umutluysa bu süreçte kazasız belasız kurtulmayacak mı? Peki ama nasıl umutlanabiliriz? Dünya savaşlarında bile o kadar yıkıma karşın umutlu olan insanlık bu kez neden bu kadar umutsuz? Suçluluk hissi de var belki...

 

Ama yayınevleri batmasın. Çokça kitap var basılması gereken. Kimileri için umudun kaynağı, kitaplarda yer alan düşünceler... Beklenenin tersine, bütün bu dijital çağ eğilimleri, ortadan kaldıramadı kitabı ve ona olan özlemi... Kimi basılı kimi sanal sürümlerden okusa da, kitap düşüncesi ölmedi, yalnızca biçim değiştirdi. Eskiden papirüslere yazılıyorsa şimdi de silikonla yazılıyor... Kitap demek, yazar(lar)ın derdini uzun uzun anlatabilecekleri bir mecra demek... Ne yazarlık biter insanlaşma serüveninde ne okurluk... Şimdi bu virüslü günlerde daha fazla kitap zamanı...

 

O eller! O tarihöncesi mağarasındaki el izleri! Bizden ne kalacak geriye? Onlardan el izleri kalmış en azından... Bizdense veri izleri kalacak, büyük ve küçük veri izleri... Öyle de böyle de bir sonu var herşeyin... Bir arada tevekkül, tedbir, kabullenme...

 

Herhalde internetsiz bir çağda bu salgın geçmek bilmezdi. Nasıl durabilirdi insanlar bir arada uzun süre? Gerçi ilk insanlar tam da bunu yaptılar Buz Çağı’ndan korunmak için ve de vahşi hayvanlardan... Vahşi bir virüse karşı mücadelede onlar kadar çaresiziz, bir arpa boyu bile yol gitmemişiz insanlaşma serüvenimizde...

 

İnsanlığın yatacak yeri yok, soluyacak havası yok böyle giderse... Hangi dersler insanlığı bu darboğazdan, bu şişe ağzından çıkaracak? Kamulaştırmalar mı? Büyük devlete dönüş mü? Ya peki şirketlere ne olacak? Irmaklara, denizlere atık akıtanlara? Aynı tas aynı hamam mı? “Suçlayın Çin’i ve devam edin” diyecek doğa bize kızgınlıkla ve baştaki hayvanlar...

 

Hayvanlar... Onların bilgeliği lazım insanlığa... İnsan doğasına ilişkin kötücül çıkarsamalar, insanı hayvan özelliklerinden arındırmaya çalışıyor. “Doğa yasası”, “kurtlar kanunu”, “orman kanunu” deniyor. Ayakta kalanların dayanışanlar olduğu unutuluyor kimi zaman... Bu salgında da öyle...

 

Belki bugünlerin de kazananları vardır. Bunu çok sonra anlayacağız. Yeni güçler doğarken eskilerinden kimileri çöküşü görecek. Ya biz neresinde olacağız kurulacak dünyanın? Bunu öngörmesi de zor...

 

 

 

 

 

(*) Karuna, Sanskritçe’de merhamet anlamında. Bize merhamet et Korona...

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder