Kapitalizmin Derinleşen Krizi mi?: Küreselleşmenin Korona
Hali Üzerine
Prof.Dr. Ulaş Başar Gezgin,
ulasbasar@gmail.com
Twitter: ProfUlas
Korona virüs, küreselleşmeye bir bozucu olarak yeni bir
boyut ya da anti-madde gibi bir anti-boyut getirdi. Küreselleşme liberalizmin
başarısı olarak sunulmuştu. Serbest ticaretle alan mutlu veren mutlu idi. Oysa
koronayla birlikte sınırlar kapanmaya, ticaret hacimleri düşmeye, ekonomik
büyüme yara almaya başladı. Virüsün çıkışında, küresel Batılı medya ve kimi
ileri gelenler genellikle, “bu Çin’in sorunu, bize ne...” diye yaklaştılar.
Ayrıca, sosyal psikolojide ‘kendine hizmet eden yanılgı’ olarak adlandırılan
durum söz konusuydu. Alkollü araç kullananların “kaza yapanlar benim kadar iyi
sürücü değil, onun için kaza yapıyorlar. Ben içsem de kaza yapmam” demesi gibi,
“Çinlilere olmuş, bize birşey olmaz” gibi yanlış bir algı oluştu.
Bunlara ırkçı paylaşımlar eşlik etti: “Çinliler pisboğaz
olduğundan virüs orada çıkmıştı” vb. Oysa böyle olsaydı, tarihte bütün
virüslerin Çin’den çıkmasını beklerdik. Geçmiş salgınlar bunun doğru olmadığını
gösteriyor. Klasik bir sosyal psikolojik olgu şu: İyi olan bize, kötü olan
ötekilere atfedilir. Batı’nın bakışı da bu olgunun gölgesinde kaldı. Ortada
insanlık adına bir başarı varsa ve bu, Çinlilerin elinden çıktıysa, bu,
Çinlilere değil tüm insanlığa yükleniyor. Ortada korona gibi bir felaket varsa,
insanlığın sorunu olarak değil, Çin’in sorunu olarak tarifleniyor. Ya da
tarifleniyordu...
Bu umursamazlık, yansıtmacılık ve ırkçı-özcü anlayış,
virüsün başka ülkelere de yayılmasıyla küresel bir sorun olarak tariflenmeye
başladı. İşte o zaman, Çin’e bakış da değişti. Çin bu kez, virüse karşı
mücadelede model ülke olmuştu. Küresel Batı’nın çeşitli gerekçelerle kötülediği
merkezi planlama, Çin’de hayat kurtarmıştı. Virüs ilk çıktığında, kimi küresel
Batılı gazeteler, ‘Asya’nın Gerçek Anlamda Hasta Adamı Çin’ gibi manşetler
atıyor, Çin’de virüsle mücadele önlemlerini ‘etkisiz’ ilan ediyorlardı. Aynı
kaynaklara göre, “Çin’de karantina uygulamaları kişisel özgürlüklere mal
olmuşken, İtalya’da aynı uygulamalar ekonomiye risk oluşturmuştu”. Diğer bir
deyişle, aynı uygulamalar Çin’de gerçekleşince özgürlüğe tehdit diye
tariflenirken, İtalya’da gerçekleşince ise ekonomiye tehditti. Koronanın ilk
günlerinde Çin tek başına mücadele ediyor, fakat bir türlü başarılı
sayılmıyordu. (*) Sonrasında Çin’deki uygulamaların Batı’da da gerçekleştiğini
gördük -ki bu, korona bağlamı dikkate alınmazsa inanılmaz sayılabilirdi. Batı,
Çin’i örnek alıyordu!!!
Uluslararası ticaretin ve taşımacılığın zayıflamasıyla
virüs birçok ülkede ekonomik krize davetiye çıkardı. Çok sayıda küçük işletme
virüs nedeniyle iflas etti, işsizlik tavan yaptı. Borsalar çakıldı. Birçok
yolcu mahsur kaldı. Vizeler iptal edildi. Spor ve kültür etkinlikleri iptal
edildi. Maçlar seyircisiz yapılır oldu. İşyerleri, okullar ve toplanma
mekanları kapandı. Yine Keynesgil bir ‘deus ex machina’ olarak, diğer bir
deyişle sahnenin sonunda anlatıdan kopuk ve bağımsız olarak ortaya çıkan Tanrı
figürü gibi, devletin kurtarıcı ekonomik gücünden medet umuldu. Böylesi büyük
çaplı bir felakette liberalizmin daha az devlet vurgusu, daha çok devlete dönüştü.
‘Bırakınız yapsınlar’ anlayışı, ‘bırakınız bulaşsınlar’ gibi korkunç bir sonuç
doğurduğunda, ölümler arttı. Bir yandan da sosyal medya yalan ve yanıltıcı
haberlerle doldu taştı. Doğrulamanın önemi bir kez daha ‘doğrulandı’...
Öte yandan, kentler daha ıssızlaştığından, kimi şehirlere
doğal yaşam geri döndü. Tayland’ı maymunlar, Venedik’i yunuslar bastı... Hava
kirliliği azaldı, kimi akarsular daha temiz akmaya başladı. Aslında bu sahneler
akla insan kaynaklı küresel ısınma konusunu getiriyor. Virüs, insanların
toplumsal etkinliklerini hedef alarak doğanın bir süreliğine yenilenmesini
sağlamış oldu.
Sağlık çalışanlarının değeri bu kez daha çok anlaşıldı
neyse ki... Sağlığın kamusal bir hizmet olduğu ve olması gerektiği gerçeği bir
kez daha ortaya çıktı. İnternet başta olmak üzere uzaktan iletişim
teknolojileri önem kazandı. Korona 30 yıl önce çıksaydı, alınacak önlemler çok
farklı olacaktı. Oysa şimdi evden yapılabilecekler çok daha fazla. Tek başına
uzaktan eğitim bile, milyonlarca öğrenciyi evde tutmaya yarayabiliyor. Ayrıca,
sosyal psikolojinin bize normların önemini anımsattığını akılda tutalım:
İnsanlar dışarı çıktıklarında ne kadar çok maskeli görürlerse o kadar önlem
alıyorlar.
Bundan sonra ne olur? Bu konu, en az 1 ay daha ve büyük
olasılıkla 2 ay gündemi işgal etmeyi sürdürecek. En çok etkilenenler, turizm,
havayolu ve eğlence sektörü oldu. Bunların düzelmesi zaman alacak. Dünya eski
haline döner mi? Liberal düzen sürer mi? Uluslararası ticarete aynen devam mı?
Dünya eski haline dönemeyecek. Liberal düzenin varolan biçimiyle sürmesi zor.
Ticaret devam edecek fakat bir daha bir başka virüs çıkabilir. İnsan yaşamı
değerli; hatta bizim insan-merkezli dünyamızda ondan daha değerli başkaca
birşey yok. Koronayla birlikte, bilime duyulan güven perçinlenmiş oldu. Artık
kültürel görelilik adına ön-modern gelenekleri diriltme zamanı değil... Korona
virüsü bize ortak insanlık değerlerini anımsatmakta etkili oluyor. Kayıpların
yakınlarına sabır ve hepimize geçmiş olsun diyoruz...
(*) Bkz. Xinhua (2020). Time for Western media to get
over China-smearing virus for common good. Xinhua, 19.03.2020.
http://www.xinhuanet.com/english/2020-03/19/c_138895156.htm
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder