1- Son günlerde Asya’da yaşanan
ısınma, Güney Kore-Kuzey Kore ve Hindistan-Çin arasında yaşanan gerilimler
genel olarak ne anlama geliyor?
Prof.Dr.Ulaş
Başar Gezgin: Güney
Kore-Kuzey Kore ile Hindistan-Çin gerilimini ayrı ayrı ele almak daha doğru olur.
Güney Kore ile Kuzey Kore arasındaki sorun çok daha köklü. Milyonlarca cana mal
olan 3 yıllık Kore Savaşı’ndan sonra barışmak çok daha zor. Kuzey Kore’nin
temel talebi, yarımadadan sayıları 30 bini bulan Amerikan askerinin çekilmesi.
Trump’ın içe kapanık siyaseti aslında bu talebin karşılanabilir olabileceğini
düşündürmüştü, ancak öyle olmadı. Amerika’daki iç karışıklıklar ve Covid 19
dolayısıyla, Amerikan dış politikasında büyük değişiklikler öngörülmüyor. İşin
aslı, Kore yarımadasında barış, yalnızca Kuzey’le Güney’e değil, Amerika’ya da
bağlı.
Son
dönem Kuzey-Güney gerginliği, Güney’in Kuzey’e yönelik yaptığı propaganda
yayınından ileri geldi. Gerginliğin Kuzey tarafının Kim Jong-un’un kızkardeşi
Kim Yo-jong’ca temsil edilmesi dikkat çekti. Yo-jong, Kuzey’de iktidar
basamaklarında bu kadar yükselebilmiş olan tek kadın lider. Bu özelliğiyle daha
barışsever olmasını bekleyenlerin umutları boşa çıktı. Eril siyasette
erkeklerden de eril bir duruşa sahip. Öte yandan, Güney tarafından propaganda
yayınının son bulması tarafları yeniden masaya oturtabilir. İki tarafın da
birbirlerinin kırmızı çizgilerine dikkat etmesi gerekiyor.
2- İki nükleer güç olan Hindistan ve
Çin askeri olarak neden karşı karşıya geldi?
Prof.Dr.Ulaş
Başar Gezgin: Hindistan
ve Çin arasındaki gerilim sınır çatışmalarıyla ilişkili. Çin, Güney Tibet
olarak gördüğü Hindistan topraklarının, ki bu Hindistan’ın Arunaçal Pradeş
eyaletine karşılık geliyor, iadesini talep ediyor. Çin, Batı sömürgeciliği
çağında çok fazla toprak kaybetti. Ekonomik ve askeri olarak güçlendikçe
bunları geri almanın yollarını arıyor. Örneğin, Moğolistan’ın yarısı, İç
Moğolistan olarak Çin’in bir parçası, gerisi bağımsız Moğolistan. Tayvan’ın
anakara toprağına katılması planı da sürekli gerginlik yaratıyor. Bir diğer gerginlik
noktası, Çin’in Doğu Asya Denizi’ndeki (diğer adlarıyla, Güney Çin, Doğu
Vietnam, Batı Filipinler Denizi) etkinlikleri. Bütün bunlara Çin’in
Hindistan’ın kuruluşundan beri çatışma halinde olduğu Pakistan’a Bir Kuşak Bir
Yol projesi üzerinden ve diğer yollardan, özellikle askeri alanlarda verdiği
destek de ekleniyor. Hindistan, Çin kuşatması altına girdiği hissine kapılmış
durumda. Bölgede Çin’in yükselişinden en çok rahatsız olan bir diğer güç olan
Japonya, Çin’in bu genişleme planlarından büyük rahatsızlık duyuyor. Çin’in
yükselişi, Japonya ile Hindistan ilişkilerinin gelişmesine yol açarak, söz
konusu çatışmaya bir boyut daha ekliyor.
3- Hindistan ve Çin’in askeri olarak
karşı karşıya gelmesi ne anlama geliyor?
Prof.Dr.Ulaş
Başar Gezgin: Hindistan’la
Çin’in karşı karşıya gelmesi yeni değil. İki ülke kurulduğunda Nehru ve Mao,
ülkelerini birbirlerine kardeş ilan etmişti. Ancak bu durum kısa sürdü. 1962’de
1 ay süren sınır savaşı, Çin tarafının işgal ettiği bölgelerden çekilmesi ve
ateşkes ilan etmesiyle sonuçlandı; ancak bu ateşkes barışa evrilmedi. Bugünkü
gerilim bunun bir sonucu. Ayrıca, Dalai Lama’nın ve Tibetli birçok sığınmacının
Hindistan tarafından korunması da bir diğer çatışma noktası. İki gücün karşı
karşıya gelmesi, ekonomik gelişme için kullanılacak kaynakların savaşa
ayrılması anlamına geliyor. Ancak, çatışma bir yandan da iç siyaset için
kullanışlı bir araç.
4- Hindistan ve Çin’in askeri olarak
karşı karşıya gelmesi, savaş ya da nükleer savaş endişesini doğurur mu?
Prof.Dr.Ulaş
Başar Gezgin: İki
ülke de nükleer güç olmakla birlikte anlaşmazlıkta nükleer güç kullanımı söz
konusu değil. Zaten böyle bir nükleer tırmanış iki ülkenin de zararına
olacaktır. Ancak, asıl korkutucu olan, yine iki nükleer güç olan Hindistan ve
Pakistan arasındaki çatışma olacaktır. Aralarındaki anlaşmazlık çok daha büyük.
Hindistan-Çin gerilimi, dolaylı yoldan Hindistan-Pakistan ilişkilerini de
etkiliyor. Bu arada, geçerken, Hindistan’ın ilk nükleer testinin ‘Gülen Buda’
adını taşımasını da bir ironi örneği olarak not edelim.
5- Çin veya Hindistan, sınır
bölgesindeki gerginliği azaltmaya yönelik herhangi bir anlaşmaya yanaşıyor mu?
Prof.Dr.Ulaş
Başar Gezgin: Bu
gerginliğin azalma olasılığı çok düşük. İki taraf da sınırlar konusunda çok
katı. Tacikistan-Çin sınır anlaşmazlığı, Tacikistan’ın büyük toprak kaybıyla
sonuçlanmıştı. Barışçıl bir çözümdü, ancak Tacikistan’ın zararına oldu. Bir
benzeri, Çin-Hindistan sınırı için geçerli olamayacak. Bir de şu var: Çatışma
bölgeleri oldukça dağlık. Bu nedenle, iki ülkenin kentleri üstünde fiziksel bir
etkiye sahip değil. İki ülkenin varlığını sürdürebilmesi için hayati
görünmüyorlar. Bu nedenle, bu gerginliğin karşılıklı ölümlerle düşük yoğunluklu
olarak on yıllarca süreceğini söyleyebiliriz. Hindistan, Çin’in Kuşak ve Yol projelerine
katılmayan az sayıda ülkeden biri. Çin’in Sri Lanka’daki ve Maldivler’deki
yatırımları da gerilime yeni bir boyut ekliyor olacak. Hindistan’ın geleneksel
olarak etki ettiği Nepal gibi Hint altkıtası ülkelerinde Hint yanlısı
siyasetten Çin yanlısı siyasete geçiş çok belirgin. Bu geçişler de çatışmaya
tuz biber ekecek.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder