3 Karantina Filmi:
‘Containment’ (2015), ‘Toxic Skies’ (2008) ve Contagious
(1997) Üzerine
Prof.Dr. Ulaş Başar Gezgin, ulasbasar@gmail.com ; Twitter: ProfUlas
Britanya yapımı bir karantina filmi olan ‘Containment’ta
başkişimiz karantinaya uyanır; diğer bir deyişle, o uyurken evi karantinaya
alınmıştır.(*) Elektrik, su, internet, herşey kesiktir. Dışarı çıkamaz;
dışarıda tehlikeli madde giysileri giymiş kişiler bulunmaktadır. Aynı ileti
tekrarlanır: “Sakin olun! Herşey kontrol altında.” Fakat kahramanımız
birşeylerin ters gittiğini hisseder. Verilen bilgilerden tatmin olmaz. Ona
(Mark) komşusu (Sergei) duvarı kırarak katılır ve birlikte bu gizemi çözmeye
çalışırlar.
Bir Komplo Filmi
İkinci film olan ‘Toxic Skies’ (2008) ise, tam da komplo
kuramcılarına yönelik. Dünya Sağlık Örgütü doktoru, zorlu bir maceradan sonra,
salgının ilaç şirketinin kullandığı kimyasallardan ileri geldiğini ortaya
çıkaracaktır. Bu, akla pharmakon (φάρμακον) kavramını getirir: Şirket (‘big
pharma’) hem ilaç (deva) hem zehir (ölüm) üretir.
Filmde kimse komploculara inanmaz. Kimisi, buna ‘nüfus
planlaması’ der, kimileri ise bir devlet deneyi... Jetlerin yakıtındaki bir
kimyasal, insanları hasta etmektedir. Film, “ya dedikleri doğruysa?” dedirtir.
Dedirtmekle kalmaz, bilimle komplo kuramları arasındaki ayrımın her zaman
keskin olmayacağını imler. Film “ya devlet, şirketleri korumak adına yalan
söylüyorsa?” sorusunu sordurur. Dahası, filmin başında, bir hakikat
savaşçısının (whistleblower) ‘imha’ edilmesine tanık oluruz. Film, daha sonra
başa bağlanacaktır.
Amerikan ordusu, filme göre, jet yakıtlarına bir kimyasal
eklemekte; bunu küresel ısınmayı engellemek için yapmaktadır. Gel gör ki -ne
tesadüf- insanlar da hasta olup ölmektedir. Üstelik aynı ilaç şirketi, aşı da
üretmektedir. Ancak elbette aşıyı hastalananlara vermemektedir. Böyle bir
komplo gerçekte var olabilir mi? Bu soru, izleyiciye bırakılır. Filmde mutlu
sonla karşılaşırız, ancak komplo bitmez. Açık uçlu bir mutlu bitiriş söz
konusu...
Soruşturmacı Gazetecilik
Filmde doktor, devletten karantina talep eder; devlet
görevlileri ise önce tanı konmasını ister. Oysa yeni bir hastalık için tanı
daha geç gelebilir; bu, riskli bir beklenti olacaktır. Gazeteci ise (daha sonra
şirketlere karşı mücadele eden bir sivil toplum kuruluşunda çalıştığını
öğreniriz; konuya girmek için kişisel nedenlerini ise daha sonra anlarız),
şeffaflık adına değil sansasyonel haber yapmak adına karantina kurallarını
çiğneyecektir. Sorumsuzluğuyla ilk başlarda mesleğin yüz karası izlenimi verir.
Fakat komployu çözecek olan bilgileri de o sağlayacaktır. Burada, anlatısal
açıdan bir dedektif yerine gazeteci yerleştirilmiş. Böyle olunca, gazeteci, bir
dedektifin yapması gerekip yapmadığını yapmış oluyor.
Devlet Sırrı Olarak Salgın
Yaygın bir anlatı öğesi olarak, doktorlardan birinin de
hastalandığını görürüz. Artık DSÖ’lü doktor, elini çabuk tutmalıdır. Bir diğer
yaygın anlatı öğesi olarak, hastane kapasitesi enfekte hastaların artmasıyla
aşılır. Ölüm-kalım tercihleri yapma zamanıdır.
Devlet, salgın durumlarında, sanıldığının tersine şeffaf
değil ölçülü olmak durumundadır; yoksa panik, salgından daha hızlı yayılır.
Ancak, saklanan bilgilerin bağımsız bilim insanlarının gözetiminde olması da
gerekir. İsimler vb. veriler saklanmalıdır.
İki filmde de, devletten kuşku duyma hissi öne çıkıyor;
devlet sırları söz konusu. Karantina zamanlarında her bilgiyi paylaşmak doğru
olmasa da resmi bilgi paylaşımının çeşitli yollardan yurttaş denetimine
açılması gerekiyor.
İki Kadın Başkişili Salgın Anlatısı
Üçüncü film olan ‘Contagious’ (1997)’de bir uçak dolusu
enfekte yolcu Güney Amerika’dan ABD’ye varır. Doktor başkişi ile narkotik
dedektifi, ülkeye dağılmış olan enfekte yolcuları, salgının kaynağını ve aşıyı
bulmaya çalışır. Hastalık, Kolombiya sularından toplanan karidesten
bulaşacaktır. Film, ‘dışarıdan gelen virüs’ anlatısını izler. Birçok filmde,
salgın Asya’dan ya da Afrika’dan Kuzey Atlantik’e gelirken, bu filmde kaynak
Güney Amerika’dır. Yine enfekte ötekiler ve “bizi hasta eden yabancılar” gibi
bir altyapı içten içe hissedilir. Koleranın kokainden yayılması anlatıyı daha
da çetrefilleştirecektir.
Film, iki başkişinin, doktorun ve dedektifin kadın
olmasıyla diğer komşu anlatılardan ayrılır. Böylelikle, bilim ve dedektifte
simgelenen devlet, çekişme içinde değil anlaşma içinde hareket edecektir. İkisi
de, erkek meslektaşları tarafından cinsiyetçi laflara maruz kalan
başkişilerimiz, bu davayı/sorunu çözerek onlardan geri olmadıklarını da
kanıtlamış olurlar. Salgın sorunu yetmiyormuş gibi bir de ataerkiyle mücadele
ederler. Ayrıca, uçaktaki yolcuların listesini almak bile zordur.
Bu filmde de, ‘Toxic Skies’ filminde olduğu gibi,
basın-bilim ilişkisi konu edilir. Doktor, kendisini sıkıştıran gazeteciye yarım
yamalak bilgi verip panik ve korku iklimi yaratmaktan geri durur. Öte yandan,
tıkanan bürokrasiye karşı basına bilgi sızdırmayı koz olarak kullanır. Bir
diğer küçük çaplı çatışma ise, doktor ile durumun ciddiyetini anlamayan olası
hasta iş adamı arasındadır.
Sonuç: Bilginin Gücü
Görüldüğü gibi, 3 karantina filmi arasında benzerlikler
var; fakat bilim-devlet ilişkisinde ayrılıyorlar. Yine de, salgına karşı
bilginin gücü 3 filmi birleştiriyor.
(*) Diğer karantina/salgın filmleri için bkz.
Gezgin, U.B.
(2020). Bir Salgın Filmi Üstüne: Fatal Contact: Bird Flu in America (2006).
Eleştirel Kültür Dergisi, 07.04.2020.
https://www.ekdergi.com/bir-salgin-filmi-ustune-fatal-contact-bird-flu-in-america-2006/
Gezgin, U.B. ve
Yalçın, B.K. (2020). 10 Pandemi Filmi: İnsan Doğası Üstüne Çeşitlemeler.
Sineblog, 30.03.2020.
http://sineblog.org/index.php/2020/03/30/10-pandemi-filmi-insan-dogasi-ustune-cesitlemeler/
Gezgin, U.B.
& Yalçın, B.K. (2020). Filmlerle Pandeminin Sosyolojisi: Soderbergh'in
'Salgın'ı (2011) Üstüne. Biamag, 28.03.2020
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder